ABD Donanmasına ait USS Wyoming isimli nükleer balistik füze denizaltısı (SSBN), İskoçya’nın Hebrid Denizi kıyısındaki İngiliz Faslane nükleer denizaltı üssüne 16 Eylül günü bir liman ziyareti gerçekleştirdi. Bu ziyareti ABD Stratejik Komutanlığı rutin bir ziyaret olarak tanımladı. Ancak bu ziyaret rutin değildi. Soğuk savaşta bile yaşanmamış, karşılıklı tehditlerin tavan yaptığı bir konjonktürde gerçekleşmişti ve en önemlisi basın bildirisiyle kamuoyuna duyurulmuş bir ziyaretti.
Balistik nükleer denizaltılar liman ziyareti yapmaz. Soğuk savaş boyunca balistik füze denizaltıları, basın bildirileri ile duyurularak hiç bir liman ziyareti gerçekleştirmedi. Deniz stratejisinde hareketleri ve varlığı en gizli tutulan unsurlar nükleer balistik füze denizaltılarıdır. ABD böylesine sıra dışı bir hamleyi Kırım ve Doğu Ukrayna’daki gelişmeler paralelinde, NATO’nun artan kışkırtıcı askeri varlığına meydan okuyan Putin’e stratejik bir cevap olarak yapmıştı. Ziyaretin İngiltere topraklarına yapılıyor olması da Anglo-Amerikan jeopolitik işbirliğinin bir yansımasıydı. Ziyaretin bir sene önceden planlandığı duyurulmuşsa da, bu açıklama inandırıcı gelmiyor. Zira gelişmeler bu ziyaretin ani bir kararla verilmiş olabileceğine işaret ediyor.
Rusya suyun altında güçleniyor. Ziyaretten bir hafta önce medyada Pentagon kaynaklı haberler dolaştı. Rusya’nın, ‘’Kanyon’’ kod isimli insansız su altı aracı (drone) geliştirdiği ve bu aracın nükleer silahlarla donatılacağı haberleri gündemi meşgul etti. Rusya bu araçlar dışında nükleer yeteneklerini geliştirmeye devam ediyor. 40, yeni nesil uzun menzilli balistik nükleer füzeyi envanterine katmasının yanısıra, ‘’Yasen’’ sınıfı nükleer saldırı denizaltısı (SSN) ve ‘’Borey’’ sınıfı balistik füze denizaltısı inşa programlarını sürdürüyor. Bu yetenek artışını Devlet Başkanı Putin’in söylemleri ile desteklemesi Avrupa-Atlantik blokta yeni arayışlara neden oluyor. USS Wyoming’in ziyaretini de bu yeni arayışlar kapsamında değerlendirmek gerekir.
Nükleer silahlar öne çıkıyor. Soğuk savaşta olaylar bu kadar hızlı gelişmiyor ve taraflar tırmanmanın kontrol dışına çıkmasına izin vermiyordu. Avrupa–Atlantik bloğun Irak, Libya ve Suriye’de yarattığı siyasi askeri, ekonomik ve sosyal depremlerle NATO ve AB’nin Avrupa’da Rusya’nın hayati çıkarlarını tehdit edecek kadar genişlemesi, Rusya’yı nükleer silah kartını hatırlatmaya zorladı. Bu kartın Gürcistan ve Kırım krizlerinde etkinlikle işlemesi Putin’i rahatlattı. Diğer taraftan Kırım müdahalesi sonrasında NATO’nun Avrupa’da Rusya’nın güvenlik alanına müdahale edecek düzeyde askeri yığınaklanmaya geçmesi, Rusya’yı kışkırtıyor. Bunun yanısıra Rusya’nın devam eden Suriye krizindeki politika belirleyici siyasi etkisi her geçen gün artıyor. Son dört aydır Tartus Limanına yönelik askeri yığınaklanma ve Duma’dan geçen Suriye’de sert güç kullanma yetkisi bu etkiyi daha da artırıyor. Bu yığınaklanma Karadeniz üzerinden destekleniyor. Diğer yandan Novorosysky-Tartus hattı deniz trafiğinin yoğunlaşması ve Doğu Akdeniz’de artan Rus deniz varlığı, ABD ve NATO’nun kışkırtıcılığını artırıyor. Rusya bu kışkırtmaları Doğu Akdeniz’deki askeri varlığını geliştirmek için kullanıyor. (Şu sıralarda devam eden büyük çaplı deniz tatbikatı buna bir örnektir. Bu tatbikatta gemilerde nükleer silahlar bulunacağının basında yer alması da dikkat çekiyor. Hâlbuki bu yeni bir şey değil. Rus savaş gemilerinde nükleer silahların bulunması bir sürpriz değil.)
Çin Donanması Alaska Açıklarında . ABD ve Rusya arasında yaşanan bu durum Rusya ile stratejik işbirliği içinde olan Çin’in donanma gücünün gelişmesini ve stratejik beklentilerini artırıyor. Öyle ki Çin, geçen aylarda Güney Çin Denizindeki Spratly ve Paracel adacıkları civarındaki suni adacıklarında askeri varlık göstermenin yanısıra kalıcı askeri tesis inşaatlarını da hızlandırdı. Geçen hafta Güney Çin Denizinde Spratly adalarının doğusundaki Fiery Cross Kayalıklarındaki uçuş pistini tamamladı. Bu arada ilk kez bir denizaltısını Pakistan’a liman ziyaretine gönderdi. Bu gelişme Çin’in Hint Okyanusunda nükleer denizaltıları ile karakol görevlerine başlama niyetinin ortaya çıkmasının ardından yaşandı. Her ne kadar ziyareti yapan denizaltı bir dizel elektrik denizaltı olsa da, Çin denizaltılarının uzak denizlerde varlık göstermeye başlayacaklarının bir göstergesi olarak görülmelidir. Eylül ayı başında da tarihte ilk kez, beş Çin savaş gemisi Bering Denizinde ABD’ye ait Alaska sahillerinin açığındaki Aluetian Adaları civarında zararsız geçiş hakkını kullandılar.
Okyanuslarda yeni dönem. Rusya’nın Ortadoğu’da aktif olarak muharip harekata giriştiği yeni dönemde okyanuslarda da küresel dengeler ağır ağır değişiyor. Ne Çin, ne de Rus donanmaları henüz ABD Donanması ile açık denizde bir hesaplaşmayı göze alamaz. Ancak her iki donanma sahip oldukları denizaltılar ve füzeler (özellikle Çin’in DF-21 füzeleri) ile ABD Donanmasına ve ABD çıkarlarına büyük zarar verecek yetenektedir. Benzer şekilde ABD Donanması artık hiç bir koşulda Rusya ve Çin ana karasına yakın denizlerde, bir savaşı başlatma inisiyatifini göze almayacaktır. Gelişmeler, Rusya’nın, Amerikan çıkarlarına Suriye örneğinde olduğu gibi geri planda nükleer kartı kullanarak meydan okumaya devam edeceğini gösteriyor. Çin’in yeni küresel oyuncu olarak çevre denizlerinden okyanuslara çıkışı ile dünya yepyeni bir döneme giriyor. Bu durum ABD’nin küresel hedef ve politikalarına karşı yeni bir kontrol ve denge durumu yaratacaktır. ABD’nin okyanuslardaki mutlak hakimiyeti, Rusya, Çin ve bütçe baskısı altına girmiştir. Yeni Amerikan Deniz Kuvvetleri Komutanı -denizaltıcı – Oramiral John Richardson’ın işinin çok zor olduğunu belirtelim.
Cem Gürdeniz