İnsanlık, benim tanımlamam ile, “Yakın Çağ”dan, “Cinnet Çağı”na giriş yaptı.
SSCB ve VP’nın çökmesi ile başlayan Pax-Americana, kırk yılını çıkarmadan, hem ekonomik hem de askerî yönden iflas etti.
Çin mucizesi de, neoliberal açlığın bir ürünü değil mi?
Avrupa ile Rusya’nın barış içinde bir arada yaşama yönünde ortaya çıkan karşılık çıkar odaklı iradesi (ucuz enerji/Avrupa yatırımı), ABD tarafından sürekli törpülendi. Doğu’da Çinin yarattığı çekim alanı üzerinde Asya ülkelerinin kümelenmesi ile birlikte, Batı’da Avrupa/ Rusya baharı ABD için bir kâbus senaryosudur.
Öte yandan, Arap baharı diye Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaratmak istediği düzenin getiri/maliyet mahsuplaşması umulan sonucu vermedi. Afganistan’dan utanç verici şekilde oraya soktuğu NATO ülkelerine bile haber vermeden kaçışı, ABD için tam bir itibar kaybı oldu.
Küresel yönetim hızla elinden kayıp giderken, Ukrayna üzerinden Rusya’yı Avrupa ile kapıştırmak, bir kumardı. ABD bu kumarı oynadı. Rusya’nın büyük operasyonel hataları oldu ama yıkılmadı, yaptırımlar canını yaktı ama, diz çökmedi. Ukrayna cephesinde olası barış planının yeni siyasi haritası şekillenmek üzere. Öte yandan, ABD ve AB’nde bu savaşı destekleyen halk nerede ise artık yok. Ukrayna Savaşı’nın finansmanı giderek zorlaşıyor.
Trump, ‘seçilirsem bu savaşa derhâl son vereceğim’ demeye şimdiden başladı. Avrupa pahalı enerji nedeniyle rekabet gücünü kaybediyor.
AB’nin üretim motoru Almanya tekliyor, büyüme, yerini durgunluğa bıraktı. Fransa’da ve İtalya’da lider sorunu var. Avrupa Birliği için karamsar yorumlar artıyor.
Öte yandan, Ukrayna savaşı sonrası Rusya yıkılmadığı gibi, Çin ile ilişkileri entegrasyon düzeyine çıkıyor. Şangay İşbirliği Örgütü, BRİCS yeni üyelerle Küresel Güney için önemli bir kümelenme yaratıyor. Dolar saltanatı ve ABD’nin yaptırım gücü Ukrayna savaşında test edildiğinden, bunun etkisini azaltacak karşı cephe oluşuyor.
ABD’de, Ukrayna savaşı ile ilgili hayal kırıklığı artarken, bir anda Hamas saldırısı ile, büyük oyuna çomak sokuldu.
Arap baharı ile yarattığı siyasi felaketten yavaş yavaş çekilmenin (Pasifik çatışmasına hazırlık) planlamasını yaparken (Abrahams Accord), ABD kendini bir anda gırtlağına kadar yeni bir sıcak cephenin içinde buldu.
İsrail’in çok açık soykırım yaptığı, aleni savaş ve insanlık suçu işlediği bu ahlâk dışı dönemde, savaşın kaybedeni, Batı’nın yaratıp büyüttüğü değerler sisteminin kendisi oldu.
Emperyalizmin kirli yüzü dünya halkları tarafından asla unutulmayacak şekilde toplumsal hafızaya kaydedildi.
Bu travma kolay kolay unutulmaz. Hamas’ın saldırısı bir intihar saldırısı idi. Kendisi ve Filistin halkı çok acı çekecek. Ancak, Gazze’de yanan anti emperyalist intifada ateşi tüm dünya halklarını saracaktır.
Hegemonya Sivil Filistin halkı için yer bulamıyor.
Dünya halkları süratle anti emperyalist intifada noktasına savruluyor. ABD ve AB hükümetleri ile halk ayrışıyor.
İsrail’de 250 000 kadar yüksek kalitede çifte vatandaş, göç ettikleri ülkelerine geri döndü. İsrail’e yatırım yapan teknoloji firmaları kötü durum senaryolarına göre tahliye planlaması yapıyor.
40 gün sonra BMGK “nihayet” bir suyuna tirit karar alabildi. Hadi sulandırılmış ateşkes diyelim!
Özetle, Gazze’nin tamamen işgal ve tahliyesi altından kalkılamayacak maliyet getirebilir.
Özetle İsrail’in dokunulmazlığı ve yenilmezliği ile ilgili bir mit yıkılıyor.
ABD bunu geç olsa da gördü. Hasarı azaltma çabası öncelik kazandı.
Bırakınız Büyük İsrail projesini, görünür gelecekte kendi meşru topraklarında bile halkına güvenliki bir gelecek sağlaması hayal oluyor.
İsrail’i çok zor günler bekliyor. Mezarlıktan geçerken ıslık çalması, korkmadığı anlamına gelmez.
Başlarına açtıkları bela ve çözümsüzlük karşısında eziliyorlar.
İçine sürüklendiğimiz bu Cinnet Çağı’nda Çin ile ABD’nin bir araya gelmesi, nükleer riski ve her türlü yanlış hesaplamayı gidermek için çok önemli ve değerlidir.
Çin stratejik durum üstünlüğünü yakalamıştır ve hiç acelesi yoktur. Zaman onun lehine işlemektedir. Uzun vadeli ve sabır gerektiren stratejisini, ABD’nin devam edeceği neredeyse kesin olan, hatalarını kullanmak üzere kurgulayacaktır.
Büyük tehlike ABD’nin savaş mekanizmasının kontrol edilemez saldırganlığındadır.
Yıllık yaklaşık 1 Trilyon dolarlık (Pentagon+CIA) silahlanma bütçesi savaş çıkarmak mecburiyetindedir.
Elinde çekiç olan, herşeyi çivi olarak algılar sözü çok doğrudur.
Çin ile yaklaşımda, kapalı kapılar ardında ABD’nin küresel bir paylaşım önermesi (Yeni Yalta?) benim için sürpriz olmaz.
Böyle bir önerinin Çin tarafından kabul olasılığı çok azdır.
Son birkaç söz Türkiye için olsun:
Türkiye ertelenemez şekilde bir yol ayrımındadır.
Kuzey ve güneyindeki iki büyük bölgesel savaş ve nasıl yönetildiği anlaşılamayan bir Türkiye…
Batı ile ilişkileri sürdürülebilir olmaktan çoktan çıkmıştır. Türkiye’nin beka, rafah ve hatta toprak bütünlüğünü etkileyecek gelişmeler etrafını kuşatmışken, iç cephenin dayanışma yerine, çatışma için olgunlaştılması akıl alacak bir durum değildir.
Bir anekdot:
Adam bilgeye yakınır:
– Bilgem, kendimi ortadan kaldırmak istiyorum.
Bilge cevap verir:
– Peki anladım, ama yerine neyi koyacaksın?
Dünya ve Türkiye düzeni ortadan kaldırmak istiyor ama, yerine neyi koyacağını bilmiyor.
Yönetici özeti işte budur.
Cinnet Çağı’na hoş geldiniz…
Mustafa Özbey