
Okula nasıl girdiğimi de anlatayım. Okuldan haberim filan yok, bizim hayatımız futbol. Maltepe sporda oynuyorum. Şeref stadında maçımız var. Biz ortalardayız, Tophane Tayfun ile oynuyoruz. Onlar şampiyonluğa oynuyorlar. Başkanları Arap Nasri, İkinci Başkanları da sanatçı İzzet Günay. Bunlar Anadolu Hisarı takımı ile çekişiyorlar. Anadolu Hisarı takımını Armatörler destekliyor. Anadolu Hisarı yöneticileri bizi 3 gün Dragos’ta bir otelde kampa soktular. Bize birer takım elbise. Yiyoruz, içiyoruz. Bunları yenin, yenemezseniz berabere kalın diyorlar.
Şeref stadı ,1970 yılları, stadın sağ tarafında Yüksek Denizcilik Okulu duvarı var. O da duvara çıkarak 1981 yılına kadar maç seyretmişliğimiz vardır. Stadın sol tarafına yangından hazar görmüş Çırağan Sarayı vardı.
Neyse maç saati geldi. Şeref stadı ağzına kadar dolu. Bu arada arkadaşlardan biri, seyirciler gazete kağıdına bir şey sarıyorlar, el ele içiyorlar diyor. Maç başladı. Bizde seyirci filan yok. Bir iddiamız da yok. İlk devre 1 gol attık, devre öyle bitti. İkinci devre başladı. Dayanıyoruz. Âmâ tekmeler, yumruklar havada uçuşuyor. Taç atacağım, yan hakeminde yanındayım. Harun isimli bir sporcu vardı, daha sonra da Adanaspor da oynadı. İyi de oynuyordu. Geldi bana tükürmek istedi. Yan hakemde öyle bakıyor. Herkes korkuyor.80.ci dakika da kornerden bir gol yedik, maç berabere oldu.
Bu arada, Şeref Stadına bitişik duvara birileri çıkıyor. Siyah elbiseli. “Maltepe, Maltepe “diye bağırıyor, birde trompet çalıyorlar. Âmâ acayip çalıyorlar. Hadi Tophane seyircisi bunları taşlıyor. Bunlar içeri kaçıyorlar.10 dakika sonra tekrar çıkıyorlar. Bize öyle bir destek verdiler ki, anlatılamaz.
Neyse maç berabere bitti. Polisler hemen geldi, bizi çember içine aldılar. Yoksa bizi orada dövecekler.
Rahatladık kendimize geldik, Stat dağıldı. Bizim Otobüste Yıldız Parkının önünde.
İdarecilerden biri, bizim okulu göstererek “burası İtfaiyecilerin, Ortaköy İtfaiyecilerin yeri, bize ne biçim destek verdiler gelin bir teşekkür edelim” dedi.
Yürüdük, baktık kapıda Yüksek Denizcilik Okulu yazıyor.
1968 yılı, Malatyalı Kürt Apo kapıda duruyor.
-Ne istiyorsunuz ?dedi. Arkadaşlar, “maçta gösterdiğiniz destek için teşekküre geldik .”dediler zaman telefon etti. İçeriden 3-4 kişi geldi. Biri Merih Nalbantoğlu, Allah rahmet eylesin.1974 yılında Ambarlı da düşen uçaktaydı. Müthiş bir sporcu, futbol, voleybol, basketbol, dünya tatlısı bir adamdı.
Merih ağabey koşarak geldi, “buyurun buyurun” diye bizi içeri aldılar.30 kişiden fazlayız. Kahve, çaylar ,çocuklar geliyor, hoş geldiniz diyorlar. Okulu gezdirdiler. Bayıldım ben. Birisi Melih ağabeye soru sordu.
-Bizi tanımıyorsunuz, neden desteklediniz? Dedi.
-Efendim, biz denizciyiz, kimin yardıma ihtiyacı varsa biz onun yanında oluruz. Dedi.
Bu laf beni büyüledi, ise bak dedim. İktisadi İlimler Akademisinde okuyorum.3 sınıfa geçmişim. “Burada ne oluyor?” dedik. “Kaptan oluyor, Makine Mühendisi olunuyor. ”dediler.” Peki nasıl giriliyor. ”diye soruyoruz. Liseden sonra ayrı imtihanı var . Fizik, kimya matematik ve kompozisyon imtihanlarında başarılı olursanız giriyorsunuz dediler. Kafama okul iyice takıldı.
1968 olayları var. İktisadi İlimler Akademisinde Forum görevlisiyim. Ders bitince foruma zorla öğrencileri sokuyoruz. Annem bir gün,” sabah bir adam geliyor, öyle bizim eve gözünü dikiyor bakıyor ve her gün geliyor.” dedi. Huylandım tabi. O zamanlar öğrenciler arasında Dev Genç, Dev Yol ,biz de kendimize Dev Güç diyoruz. Başkan Töre vardı. Ona söyledim. “Aman ,eve sakın iki kişi olarak, babanla bile olsa girme, Evden tek çık, tek gir.” dedi. Hatta çıkmazsan bile öğlene doğru tek başına çık. Yoksa evde ne yapıyor, diye evi basarlar dedi. Onu da daha önce aldılar,10 gün içeride kalmıştı. Bayağı korktum.
Neyse yaz geldi. Bizim Amatör kümeleri takip eden Alpay ağabey bizim eve geldi. Lüleburgaz’da profesyonel takım kuruldu, seni oraya götüreceğim dedi. “Ben okuyorum, nasıl gideceğim?” ağabey dedim. “Seninle amatör mukavele yaparız, oynadıkça kalırsın.” dedi. Kalktık Lüleburgaz’a gittik.
Belki inanmayacaksın ama sahaları çimdi. Toprak sahada oynamaya alışmışız, çok güzeldi. Maltepe den Kudret ile birlikte gittik.
Alpullu Şeker fabrikasına hazırlık maçı için gittik, ilk maçımız olacak.80.ci dakikada topa kafa vurmak için sıçradım, kiminle çıktıysam bana bir dirsek attı, ben sol ayağımın üzerine düştüm, ayağım burkuldu. Ayağım davul gibi şişti. Yürüyemiyorum. Edirne’ye doktora götürdüler. Bacağımı alçıya aldılar.6 ay böyle kalacaksın dediler. Eve döndük.
Bende fırsat bu fırsat Yüksek Denizcilik Okulu’nun imtihanlarına hazırlanayım dedim. İmtihana girdim. Güverte bölümünü 12.ci olarak kazandım. O sene 20 kişi alıyorlardı. Tesadüflere inanmamız lazım. Ayağım burkulmasaydı, bugün çok farklı yerde olacaktım.
The post Kapt. Mehmet Ali Sökmen appeared first on Denizcilik Dergisi.
DENIZCILIK DERGISI – Haber Linkine Gitmek İçin Tıklayın !
DemirHindi
16 Şubat 2025 – 10:40