Türkiye Denizcilik Federasyonu (TÜRDEF), Deniz Çalışanları Dayanışma Derneği (DAD-DER) ve ITF’in ( International Transport Workers Federation) katkılarıyla İTÜ Denizcilik Fakültesi Suay Umut Konferans Salonu’nda “mental sağlık ve denizde sağlıklı yaşam” konulu bir panel gerçekleştirildi.
DAD-DER Başkan Yardımcısı Kapt. Erdal Hascan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda ITF’den Dr. Altif Altaf ve Steve Trowsdale, İTÜ Denizcilik Fakültesi’nden Prof. Dr. Leyla Tavacıoğlu, Dr. Öğr. Üyesi Esma Uflaz, Kocaeli Üniversitesi’nden Dr. Ozan Hikmet Arıcan ve Delmar Academy’den Kapt. Mehmet Arda Tuncalı hazır bulundu.
TÜRDEF Yönetim Kurulu Başkanı Kapt. Arif Bostan, Başkan Yardımcısı Kapt. Sedat Oğuz, Genel Sekreteri Av. Nuri Koray Kurun ile Yönetim Kurul Üyesi Kapt. Özgür Doğan Güneş de panele izleyici olarak katıldılar.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan TÜRDEF Yönetim Kurulu Başkanı Kapt. Arif Bostan, “İnsanlar gemide bizim zamanımızda kendi aralarında ilişkilerle gemide yaşanan sorunları çözerlerdi ama günümüzde dijitalleşen dünyada gemilerdeki internetle artık insanlar bire bir temastan uzak kalıyorlar. Sorunlarıyla baş başa kalıyorlar. Sonucunda bunlar gündeme geliyor ve bu konu artarak devam ediyor” dedi.
Panel konuşmacıları daha sonra, “gemideki yaşam ve çalışma koşullarının deniz çalışanlarının zihinsel sağlığına etkisi”, “fiziksel sağlık ve zihinsel sağlığın ilişkisi”, “gemide stresi artıran faktörler ve stresle başa çıkmanın yolları”, “yıldırma yani mobing”, “gemilerde gelişen teknolojiler, dijitalleşme ve otomasyonun deniz çalışanlarının zihinsel sağlığına etkisi”, “artan iş yoğunluğunun stres ve zihinsel sağlık üzerindeki olumsuz etkileri” ile “insan faktörü nasıl anlaşılmalı ve değerlendirilmeli” başlıkları masaya yatırıldı.
Çalıştığımız ortamın ergonomisi çağımıza uygun değil
Delmar Academy Eğitim ve Geliştirme Müdürü Kapt. Mehmet Arda Tuncalı gemilerde 1950’lerden kalma ergonominin içinde çalışıldığını belirterek, “Ulaştığımız dünya bizim çok ötemizde. Oraya gidiyoruz, dışarı çıkıyoruz. İnanılmaz teknolojik şeyler görüyoruz, uçaklara biniyoruz, elimizde tabletler, telefonlar. Ama çalıştığımız ortamın ergonomisi en başta insana uygun değil. Bunu sorgulamaya başladık sonunda. Bence en başta çalışma sahası bizi gerçekten baskı altına alıyor. Dolayısıyla bunun bir etken olduğunu düşünüyorum” dedi.
Tuncalı şunları söyledi :
“Denizdeki kariyerimi durdurmamın sebebi başıma gelen bir kazaydı. Son çalıştığım gemide halat manevrasında yaşadığım bir kaza, halatın bileğime çarpması ve bileğimin kırılmasıyla sonuçlandı. O anda bayılmışım. Kalktım. Manevrayı bitirdim. Kendi koluma atel yaptım. Toplantı yaptım. Belki eve giderim dedim. Kafamda şu vardı. İkinci kaptan olduğum için, ben olmadan gemi kalkmaz. O nedenle kalmalıyım. Okulda böyle yetiştirildik, böyle gördük. Döndüm, bir şekilde ameliyat yapıldı. Çalıştığım şirket üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdi ve fiziksel olarak sağlığımı kazandım, ama mental ve psikolojik durumumu kimse sormadı. Ben acaba bir daha baş tarafa gidip bir manevra yapabilecek miyim? Kimse bunu sormadı. Ben acaba personeli idare edebilecek miyim? Bunu kimse konuşmadı. Ağır sanayide çalışıyoruz. Dar yerlere giriyoruz. 18 metrelik merdiveni bir nefeste tırmanmak zorunda kalıyoruz”
Mental değerlendirme yapılmıyor
“Fiziksel sağlığa mutlaka dikkat etmeliyiz. Spor serotonin salgılanmasına yol açıyor. Daha mutlu oluyoruz. Mesleğin en güzel tarafı dünyayı görmek. Dışarı çıkmak. Pandemi başladı. Gemide stres atamadığımız bir dönemin içine girdik. Çeşitli vakalar artmaya devam ediyor. Biz liseye girerken çok ciddi sağlık kontrolünden geçtik. Bizi mental olarak değerlendirdiler. Şimdi yok. Niye bunu sormuyoruz. Şirketin mental sağlığı yerinde mi diye düşünmeye vakti yok. O ürün işlenmeden, son ürün haline gelmeden adını koymak durumundayız. Acaba bu araba bu yükü kaldırı mı? En başta sen bunu yapamazsın demek lazım”
Şirket gemi çalışanını unutuyor, gemi çalışanı şirketi bilmiyor
“Tam da bu yüzden biz bu zorlanma ortamının içinde olacağız. Mesleğimde masanın üç tarafını da yaşadım. Gemi, şirket ve tedarikçi. Masanın 4’üncü ayağı kaldı. Otorite tarafı. Şirkette çalışan, gemide çalışma tecrübesi olmasına rağmen bir zaman sonra o dönemi unutuyor. Gemide çalışan, şirketteki süreçlerin hiç birine hakim değil. Bunu önlemek için terfi dönemlerinde terfi edilecek zabitanı şirkete davet ederek çeşitli argümanlarla sorumluluk verilmeli. Bu çok önemli. Önde gelen şirketler bunu yapıyorlar. Bu sayede çalışanlar tüm süreçlere hakim olmaya başlıyorlar. Biz Türkler olarak şirketlerimizin gemisi dünya denizciliğinde olsun diyoruz. Bu bir mücadele ve hepimiz yorulacağız.”
İK süreçleri detaylı olmalı
“Devlerin arasına girmek için çok çalışmak lazım. Öte taraftan, denizcilik şirketlerinin artık insan kaynakları (İK) süreçlerini çok daha detaylı ilerletmesi lazım. 1.5 sene önce biraz havacılığa benzettiler bizi. Bırakın benzetsinler. İlk defa bizi göz önüne almaya başladılar. Bu güne kadar kargo taşıyan insanlardık, bugün insan olmaya başladık”
Psikometrik testler çok önemli
“Denizciler anlaşılmamaktan rahatsız. Bu anlaşılmayı sağlayacak olan şirketler. Biz daha önceki tecrübemizde İK süreçlerinde, psikometrik testlerle uygun olup olmadığını değerlendirmeye başladık. Kaptanlara, ‘bakın size bu profildeki bir personel geliyor’ diye raporlar vermeye başladık. Bir kaç kaptan, ‘bunu niye anlatıyorsun’ dese de, bazılarının çok hoşuna gitti. Psikometrik testler önemlidir. Kişinin sosyal seviyesini gösterir ama bunların yorumlanması hepsinden önemli. Eğer bunları yorumlayamıyorsanız profesyonellere başvurabilirsiniz”
Sorunları maskelersek bir yere varamayız
“Bizim gibi ülkelerde hemen eğitim alalım, sertifikamız olsun diyoruz ama endüstri çok farklı şeylere hazırlanıyor. SIRE 2.0 bir anda geldi. Denetlemenin esas amacı büyük veriyi, big datayı toplamak. Yıllardır değişmeyen iş yapış şeklinin değişmesi lazım. Deneticilikte şu anda kayda değer verilere sahip değiliz. Henüz denetçiler değerleri doğru okuyabilecek kapasitede değiller belki, ama bizim (endüstrinin) dataya ihtiyacımız var. O data gelecek., analiz edeceğiz. Piyasaya yeni öneriler sunulacak. Şahsi isteğim denizci çalışanlarından denetimlerdeki kötü skorlardan çok da fazla kaçmayın. Biz ne kadar orada olması gereken şeyleri maskelersek burada her gün toplanırız, SIRE 2.0, 3.0, 4.0 gelir ama yine de hiç bir yere varamayız”
Önce halimizi görmemiz gerekiyor
“Önce bizim kendi halimizi görmememiz lazım. Bu sektörde veri toplanacak ki bunları kullanalım. INTERTANKO’da 16 komite var. Bunların tam ortasında “Denizcilikte İnsan Elementi” komitesi var. Yani insan olmadan hiç bir şey olmaz diyor. Buna uyanlar, uyarıları dikkate alanlar bundan 10 sene sonra aramızda olacak. Kabul etmeyenler birer birer elenecek. Bugüne kadar batmaz dediğimiz şirketlerin kapatıldığını hepimiz biliyoruz. Sektörümüz çok büyük bir değişimin tam başında. Ya buna ayak uyduracağız ya da uyduracağız”
Diğer konuşmacılar ise şunları söylediler
Dr. Öğr. Üyesi Esma Uflaz :
Gemilerde yapılanma ve yenilenme yok
“Gemiler hepimizin de bildiği üzere kapalı bir yaşam alanı. Dolayısıyla normal bir hayatta hepimiz dışarı çıkıp yürüyerek sosyal aktivite de bulunabileceğiniz bir imkan varken, geride bu alanların az olduğunu biliyor. Burada çok eski deniz çalışanları da mevcut ama çok sayıda gemide sosyal aktiviteler açısından da herhangi bir yapılanma ya da yenilenme olmadığını da biliyoruz. Öte yandan diğer çevresel koşullara bakacaksak ağır hava var. Zorlu deniz koşulları da insanların kesinlikle fiziksel ve zihinsel sağlık zarar verebiliyor. Öte yandan sosyal olarak uzakta kalmak, sevdiklerimizi geride bırakıyor olmakla beraber aynı zamanda insanların psikolojik problemleri de olabiliyor. Öte yandan bir de düzensiz çalışma saatleri. Çünkü hepimizin ne yazık ki çalışma ve dinlenme saatleri bugün günümüzde uluslararası standartlar tarafından belirlenmiş ancak şirketler tarafından kuralları yerine getirebilmek ya da penaltı yememek üzere doldurulmuş formlar olarak kalıyor ne yazık ki”
Düzensiz çalışma saatleri
“Öyle gemilerde çalışıyoruz ki bazen kimyasal tankerlerde örneğin Avrupa limanlarında çalışan kimyasal tankerlerde tank by tank yükleme operasyonu oluyor. Dolayısıyla çok farklı kargoya gelebiliyorsunuz. Çamaşır makinenize çamaşırlarınıza atıp da bir sonraki limana kadar gittiğiniz sürede çamaşır makinesi durmamış bile olabiliyor. O kadar kısa seferler yapılabiliyor. Benim de çalıştığım kimyasal tankerlerde uyumadan geçilen zamanlar söz konusuydu. Benim en çok öncelik verdiğim konu insanların düzensiz çalışma saatleri olması. Uyku saatinizde geminin kalması gerekiyor”
Teknostres’e dikkat
Prof. Dr. Leyla Tavacıoğlu :
“teknostrest kavramından bahsetmek istiyorum. Hoca olmanın en güzel yanı sanıyorum kitleleri kuşak kuşak inceleme ve onlarla birlikte yaşama beceresi. Her kuşak kendi sorunuyla geliyor. Ve onların kendi jargonundan öğreniyoruz. Hans Selye, 1907 -1982 yılları arasında yaşarken stresi kavramsallaştırmış. Bunun azı ya da fazlası çok tehlikeli demiş. Selye, stresi, ‘başımıza gelen şey değil, ona nasıl tepki verdiğimiz’ olarak tanımlıyor. Homeostazi kavramı çıkıyor ortaya. Tüm organizmada istikrarı sürdürme eylemi. 2007 yıllarında pek çok kişi dinlemiyordu. STK’larla artık bunu tartışır boyuta geldik”
ITF’den Dr. Asıf Altaf
“Burada insan faktörünü unutmamak gerekiyor. Sonuçta denizci dediğimiz kişi kaptan ya da kimse buna odaklanmak gerekiyor. Teknoloji konusunda internet erişimi sıkıntılı olabilir gemide. Genç denizciler telefonla doğmuş kişiler. İnternet bağlantısına ihtiyaç var. Bu tip faktörleri de düşünmek gerekiyor. Kişilerin nelere ihtiyacı var, spesifik olarak onlara odaklanmamız gerekiyor. Mesela Atlantik Okyanusu’ndasınız, denizde uzun seferdesiniz. Telefonunuzda internet bağlantısı var. Çocuğunuzun mezuniyetine şahit oluyorsunuz. Bir yandan üzüntü verebiliyor bunu kaçırmış olduğunuz için, bir yandan seviniyorsunuz. Bunlar psikolojiyi etkiliyor. Güvenlik çok önemli. Çalışanların güvenliği. Stres faktörü çok önemli. İlk teknoloji, ikinci stres faktörü. Sadece denizde değil normal hayatta bile stres altında olduğumuz zaman doğru kararlar veremeyebiliyoruz. Hatalar yapıyoruz. Denizde daha ciddi sorun. Türk denizci çok baharatlı yemek tercih etmiyor olabilir. Hintli çalışanların olduğu gemide aylarca çok baharatlı ve acılı yemek yeme durumunda kalsa bu bile zaman içerisinde stres faktörü oluşturabilir”
ITF’den Steve Trowsdale :
“Stres konusunda kültürel faktörler çok önemli olabiliyor. Hintli çalışanlarla Pakistanlı çalışanlar aynı gemide çalışmak durumunda kalabiliyor. O yüzden mürettebatın geri kalanıyla iyi anlaşmak stres açısından çok önemli. Söylemek istediğim konu çalışanlarının ücretlerinin ödenmesiyle ilgili. Normalde gemide çalışmadığınızda bir kaç ay maaş almadığınızı düşünün. Çok büyük stres faktörü. Gemilerde haftalarca, aylarca ödemeler alınmayabiliyor. Gemide güvenlik sağlanması beklenirken aynı zamanda ücret almıyorsa bir yandan bu çok büyük bir stres faktörü. Evlerini geçindirme, çocuk okutma harcamaları var. O yüzden önemli konu. Bir yandan denizle boğuşurken stres faktörü de artıyor”
Kocaeli Üniversitesi’nden Dr. Ozan Hikmet Arıcan :
“en büyük sorunlardan birisi aynı ortamda çalışmaları. Yaşam alanlarının aynı yerde olması stres kaynağı. Uyku sorunu en büyük sorunlardan birisi. Prof. Dr. Güler Sönmez’in 74 bin kişi üzerinde yaptığı araştırma yatağa geç gitmenin, geç uyumanın zihinsel sağlığı olumsuz etkilediğini gösteriyor. Bu kavramlar denizciler için sıradan kavramlar. Uyku düzenimiz yok. Standart bir kara hayatında yaşanan olumsuzlukları biz denizde standarda, devamlı yaşanılan bir atmosfere dönüştürüyoruz. Bence uyku düzeninin çok kaliteli ve düzgün olması lazım. Düzenli uyku yoksa kafa yapısı, zihinsel sağlık iyi olmuyor. Özellikle tanker taşımacılığında. Denizciler uyumuyor. Denizciler dinlenmiyor. En büyük sorun bence bu”
The post Kapt. Tuncalı : “Sorunları maskelersek bir yere varamayız” appeared first on Denizcilik Dergisi.
DENIZCILIK DERGISI – Haber Linkine Gitmek İçin Tıklayın !
DemirHindi
10 Mart 2025 – 12:45