Derin bir hesaplaşma dönemi
Başkanlık seçimi öncesinde Trump’ın yargılanması, suikast girişimi, Ukrayna ve İsrail meselesindeki çatlaklar buzdağının görünen kısımlarıydı. Ülkede derin bir hesaplaşmanın yaşanabileceği görünüyor. Burada cumhuriyetçi ya da demokrat kesimden olunmasının da bir önem taşımadığı kanaatindeyim. Bu nedenle; hesaplaşmada, uluslararası çıkar gruplarının rolünü de göz ardı etmemek gerekiyor.
Trump müesses nizamın bir kısım uygulayıcıları tarafından neden kabul görmüyor? Aslına bakarsanız Trump ile karşısındaki cephenin, ABD çıkarları açısından temelde bariz aykırılıkları bulunmuyor. Olgulara yaklaşım ve yöntem konusunda farklılıkları ön plana çıkıyor. Trump’ın aykırı olduğu ve bir tüccar mantığı ile davrandığı doğru. Bu karşı ‘‘yapı’’, ekonomik açıdan zayıf olan toplumları, liberalizmin en güçlü temsilcisi olarak gördükleri ABD’nin politikalarını kabul etmeye zorluyor. Ancak, 20.yüzyılda değiliz ve küçüğünden büyüğüne rakiplerin ABD’yi zorlamaya başladığı bir dönemdeyiz. O nedenledir ki ABD ordusu çok cephede bulunmak ve çatışmak zorunda kalıyor. Bir kısım yerlerde caydırıcı bir etkisi var ancak bütün bunlar birçok rakibin azim ve iradesini kırmaya yetmiyor. Ordusundaki yıpranma da cabası. Siyasi hedeflerine eldeki gücüyle ulaşması artık mümkün gözükmüyor. Çünkü imaja dayalı ve gerçeklikten kopmuş bir iddiayı zorluyorlar. Başkanlığının ilk döneminde Trump; komutanların kendisini sevmediklerini, her yerde sürekli savaş istediklerini ve böylece silah şirketlerinin mutlu olacağını beyan etmişti.
Trump’ın öngörülemez hamleleri artık kelle almaya dönüşmüş vaziyette
Fukuyama’nın liberalizm maskesi altında sunduğu tarih tezinin boşa gitmesine rağmen, örneğin, Irak ve Afganistan’daki beklentilerin karşılık bulmaması da bu ‘‘yapı’’yı durduramıyor. Netice itibarıyla; Vietnam savaşından günümüze kadar olan süreçte bir kısım fildişi kulelerinin oluşturduğu bir ‘‘yapı’’nın; Beyaz Saray’ın aklını ipotek altına aldığı iddiası hep gündemde olmuştur. Meseleye bu açıdan bakıldığında bu hegemonyaya karşı yeni hükümet bir önlem alacak mı diye düşünülebilir. Kritik uluslararası sorunları sert müdahalelerle çözme eğilimi gösteren bu ‘‘yapı’’ içeride ve dışarıda manipülasyonlar yaratabilir. Ancak buna karşılık Trump’ın öngörülemez hamleleri, daha baştan denge sağlamak yerine artık kelle almaya dönüşmüş vaziyette.
Diğer yandan ‘‘Trumpist’’ model; uluslararası düzende kendi içinde yer aldığı Batı Bloğunu da zorlayacak bir durumu dayatıyor. Bunun bir nedeni Rusya ve Çin’i karşına alan Batı Bloğunun hayaller ve gerçekler arasında yaşadığı gelgitler olabilir. Örneğin, 2022 yılında Madrid’deki NATO Zirvesinde Rusya ve Çin’e karşı iddialı kararlar alınırken; eş zamanlı olarak, Portekiz’in Sintra kentinde AB Merkez Bankacılığı Forumunda AB ülkelerinin kışı nasıl geçirecekleri tartışılıyordu.
ABD oyunun kurallarını değiştirmeye çalışıyor
Batının bu ikilemleri ve zaafları karşında ortaya çıkan sorunları karşılayacak faturayı ABD’nin tek başına yüklenebilmesi artık zor görünüyor. Hegemonik gücünü, gerektiğinde bazı müttefiklerine karşı da olsa kullanıp oyunun kuralını değiştirmeye çalışıyor. Kendine yakın ve doğal kaynakları zengin coğrafyalar üzerinde tahakküm kurmaya çalışması da bu nedenle olsa gerek… Ancak bu şekilde işi çok zor.
Çıkar gruplarının baskıları ağırlığını koruyor
Diğer yandan, örneğin, Suriye’den asker çekip çekmeme kararını net olarak hala veremedi. Bunun arkasında tarafların politik yaklaşımları arasındaki farklılıklar yatıyor. Trump makamında olsa da her anlamda muktedir olduğunu söylemek için henüz erken. Suriye özelinde elde edilen faydanın ABD çıkarlarına hizmet etmediği ortada iken çıkar gruplarının baskıları şimdilik daha ağır basıyor. Bunun için sadece muğlak resmi ifadelere bakmak bile yeterli.
Devlet kurumlarıyla farklı katmanlarda ilişki içinde bulunan bu gruplar; ABD yönetimlerini ve kamuoyunu doğrudan etkileyebilecek bir gücü hala koruyorlar. Bunların içinde yer alan bazı kişiler, emekliliklerinde bile medeniyetleri çatıştıran tefrikalar üretti. Ülkemizde de bir kısım liberal hayalperestler bu saçmalıkları referans yapıp yazı ve sunumlarına malzeme ettiler.
İsterseniz bu çıkar gruplarının ne olduğunu biraz açalım. ABD hükümetleri üzerinde baskı kurabilen bu yapılar; bir kısım düşünce kuruluşları ile silah ve petrol şirketlerinden oluşuyor. Bu yapılar bazı önemli kişilerin siyasi ve kişisel ahlaki zaaflarından faydalandılar. Diğer yandan bunların yarattığı ortam ve ilişkiler bir kısım devlet kurumlarının değerlerinin de yozlaşmasına neden oldu.
Örneğin Türkiye aleyhtarı Senatör Menendez olayı bunun tipik bir örneği. Her hayırlı işimizin önünde bir engeldi bu adam. Bu yapı içinde yer alan kuruluşlarla karmaşık ilişkilere sahip bu kişi, yabancı ülkelere yapılan askeri yardımlar üzerinde de çok etkiliydi. Ancak sonuçta rüşvet, yolsuzluk ve Mısır lehine ajanlık yapmaktan suçlu bulundu.
Diğer bir çarpıcı örnek ise Pentagon’un son birkaç yıldır muhasebe kayıtlarını ibraz etmekte çektiği zorluk. Savunma Bakanlığının 2018 yılından bu yana yaptığı denetimleri veremediği görünüyor. İki yıl önce bütçeden tahsis edilen 3,5 trilyon doların sadece yüzde 39’unun hesabının verilebildiği anlaşılıyor. Diğer yandan, örneğin, Ukrayna’ya yapılan askeri yardımlarda görülen ölçüsüzlüğün ve kayıtsızlığın da bütçeyi zorlar hale geldiği değerlendiriliyor.
Resesyona gireceği düşünülen bir ülkenin siyaset ve bürokrasisi bu halde iken eyaletlerin altyapı sorunları, evsizlerin ve işsizlerin sayısı artıyor. Fırtına, sel ve orman yangını gibi felaketler her anlamda ülkeyi zorluyor.
Savrulan bir dünya tehlikesiyle karşı karşıyayız
Dünyaya yanlış bakan bir teze karşı Trump’ın bu agresif anti tez halleri meseleleri daha da işin içinden çıkılmaz bir hale getirebilir. Daha şimdiden bürokratların kıyımı ile başladı. Kanada ve Grönland üzerinde siyasi tasarruflar istiyor. Çevre ülkelere ve AB’ye gümrük vergisi getirdiğini açıklıyor. Yeni bir imaja dönük gerçeklikten kopuş mu yoksa gerçek bir revizyon mu? Olgusal hakikatleri kaybetmiş savrulan bir dünya tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Atatürk’ün gerçeklik prensibine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var
Şimşek çakıyor ancak henüz gök gürültüsünü duymuyorsak fırtınanın bizden uzak olduğu zannına ve rehavetine kapılmayalım. Gök gürültüsü başladığında şimşekle arasındaki her üç saniye yarım deniz mili (yaklaşık 1 km) demektir. Çok geç olmadan, ülke olarak artık uluslararası ezber paradigmaları ve birbirimizle lüzumsuz uğraşmaları bırakıp düşünülmeyeni düşünen bir yapıya geçmemiz gerekiyor. Ulu önder Atatürk’ün gerçekçilik prensibine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz. Selametle…
Kaynaklar:
Gürbüz, Kahraman, ‘‘Fukuyama’nın Tarihin Sonu Liberal Demokrasi İddiası ve Liberalizme Giden Yolda Devlet İnşası’’, Universal Journal of History and Culture, sayfa 190,192, 03 Ekim 2023, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3339261 (Son Erişim Tarihi: 31 Ocak 2025)
Arendt, Hannah, ‘‘Siyasette Yalan’’, sayfa 46, 48, 85, Selyayıncılık, İstanbul, 2021.
‘‘ABD’li Senatör Bob Menendez rüşvet ve yolsuzluktan suçlu bulundu’’, Euro News, 16 Temmuz 2024, https://tr.euronews.com/2024/07/16/abdli-senator-bob-menendez-rusvet-ve-yolsuzluktan-suclu-bulundu (Son Erişim Tarihi: 30 Ocak 2025)
‘‘Trump: Komutanlar beni sevmiyorlar çünkü savaş istiyorlar’’, TRT Haber, 08 Eylül 2020, https://www.trthaber.com/haber/dunya/trump-komutanlar-beni-sevmiyorlar-cunku-savas-istiyorlar-514689.html (Son Erişim Tarihi: 30 Ocak 2025)
‘‘ABD’li Senatör Bob Menendez rüşvet ve yolsuzluktan suçlu bulundu’’, Euro News, 16 Temmuz 2024, https://tr.euronews.com/2024/07/16/abdli-senator-bob-menendez-rusvet-ve-yolsuzluktan-suclu-bulundu (Son Erişim Tarihi: 30 Ocak 2025)
Insinna, Valerie, ‘‘‘Not the progress I would have hoped for’: Pentagon fails latest financial audit’’, Breaking Defense, 16 Kasım 2022, https://breakingdefense.com/2022/11/not-the-progress-i-would-have-hoped-for-pentagon-fails-latest-financial-audit/ (Son Erişim Tarihi: 30 Ocak 2025)
7DENIZ – Haber Linki İçin Tıklayın !
DenizHindi
12 Mart 2025 – 17:30