DONANMA VE HALK RESSAMI KANDİYELİ EMİN BABA… KAPTAN ULUÇ HANHAN YAZDI

Bizden önceki kuşaklar nasıl Yavuz gemisinin fotoğraflarını memleketteki berber dükkanlarına, kahvehanelere astıysa, 19 yüzyılın ikinci yarısında Mahmudiye kalyonu bu mekanları süslermiş. Peki, Mahmudiye’nin ve donanmamız gemilerinin resimlerini kim yapıyordu? Mahmudiye’nin resimlerini yapan İstanbul’un bir köşesinde yaşayan Halk Ressamı Girit Kandiyeli Emin Baba idi.
Sami Yetik’e göre Emin Baba, 19.yüzyıl İstanbul’unda Hulusi Efendi’nin halka hitap eden deniz resimlerinden önce deniz ressamlığını ilk tanıttıran, bu alanın ilk “mübeşşiri” sayılan bir halk ressamımız.

Kandiyeli ya da Giritli Emin Baba

Sultan Abdülaziz, V. Murat ve II. Abdülhamid devirlerini yaşamış olan Emin Baba, 1669’da Türkler tarafından ele geçirilen ve Girit’in kuzey kıyısında bir liman kenti olan Kandiye’de doğmuş. Bu nedenle Kandiyeli ya da Giritli Emin Baba olarak da biliniyor. Pertev Boyar sanatkarın doğum tarihini 1835, ölüm tarihini ise 1905 olarak bildiriyor.

Emin Baba aslında Batı resim sanatı ve deniz ressamlığı etkisinde deniz savaşlarımızı ve donanmamıza ait gemilerimizin portrelerini resmeden “Bahriyeli Ressamlar” grubumuzu, bu alana ilgi duyan ve resim eğitimi gören gençlerimizi öncü çalışmaları olarak değerlendirebileceğimiz, askeri deniz tarihimizin milli ruh ve gurur anlayışını yansıttığı Osmanlı – Türk gemi portrelerini ve deniz savaşlarımızı konu alan resimleriyle etkilemiş, yüreklendirmiş. Onlara bu anlamda öncülük etmiş bir sanatkâr.

Hayatını bu sanata adayan Emin Baba, Türk denizcilerinin kahramanlıklarını tasvir eden levhaları ile halkın da ruhuna hitap ederek kendini geniş kitlelere sevdirmiş. O, resimleriyle eski ozanlarımız gibi milletimizin yiğitlik ve zafer destanlarını söyleyen ve dinleten bir halk ressamı olarak kitleleri kendine çekmiş, onlara milli benliğimizi ve gururumuzu aşılamış.

Kırım Savaşı’nda gösterdiği kahramanlıklarla efsaneleşerek devleşen ve halkımızın gönlünde taht kuran üç ambarlı Mahmudiye Kalyonunun portrelerini yapmak, halk ressamlarımız arasında da oldukça yaygın bir hal almış, başta Emin Baba olmak üzere pek çok halk ressamı bu kahraman gemimizin çeşitli resimlerini yapmıştı.

Halk ressamlarımız minyatür geleneklerine bağlı saray çevresinde eğitim görmemiş, resim sanatını öğreten akademik okullarda okumamışlar. Bir zanaat çerçevesinde, kendi meraklarına bağlı olarak ve usta-çırak ilişkileri içinde yahut babadan-oğula geçen yetenek ve göreneklerle, çağın modasına göre halkın zevkini, inancını ve eğilimlerini yansıtan resimler yapmışlar. Yani halkın bağrından gelmişler. Halk ressamlarımızın eserleri minyatürleri andıran, aynı perspektif, renk ve gerçekçilik anlayışını yansıtan, çok sade bir üslup içeren soyut diyebileceğimiz bağımsız resimler. Bu resimler içinde haritalar, kuşbakışı kent planları, manzaraları ve kutsal mekanlara yönelik tasvirler de var. Bu eserlerde resmedilen yerlerin, yapıların ve benzeri unsurların altında isimlerini belirten yazılar, kısa açıklamalar ve öğretici hikayelere de yer verilmiş. (1)

  1. asırda Deniz sevgisini ve Denizcilik resimlerini halk arasında yayan ve kendisine büyük bir şöhret yapan şüphesiz ki Kandiyeli Emin Baba’dır. Yarım asır evvel Unkapanı’ndaki bekar kahvelerinin duvarlarını Emin Babanın çizdiği eski kalyonlarımızın resimleri süslerdi. İhtiyar sanatkâr yorulmak bilmez bir çalışma ile deniz zaferlerimizi ve denizciliğimize halka tanıtıp sevdirmişti.

Emin Baba aynı zamanda bazı sanatkarlarımıza resim hevesi ve heyecanlı aşılamıştır. Ressam Şevket Dağ kendisinde başlayan resim hevesinden şu suretle bahsediyor: Resme küçük yaşlarında heves ettim. Küçük Mustafapaşa’da oturuyorduk. Azaplarda hamamın yanında ufak bir dükkânı olan ihtiyar, beyaz sakallı bir Emin Baba vardı. Bu zat kahve ve bu kâmil umumi yerlerde gördüğümüz gemi ve sair basma kalıp resimler yapardı. Mektebe gider ve gelirken her gün Emin Babanın camekanına abanıp onun yaptığı bu Kalyon ve deniz resimlerini seyretmek benim için en büyük zevk olmuştu. Benim ilk kocam odur. Fakat zavallı Emin Baba beni merakımın ve kendisine candan meftuniyetimin farkında değildi. Beni her gün camları kapıyor karanlık ediyorsun diye kovardı.

Fakat Emin Baba daha ziyade sokulmuş, onun çalışmalarını yorulmak bilmez bir dikkatle takip etmiş ve sonradan da gemi ve denizciliğe ait resimlerle ihtiyar sanatkarın yolunda yürümüş olan Hüsnü Tengöz çocukluk hatıralarında şöyle anlatıyor:  1884 yılında Unkapanının yeşil Tulumba semtinde Azaplar Hamamından Atlamataşına çıkan sokağın kenarında bir küçük dükkân vardı. O zamanlar pek çok olan Kürkçü dükkanlarına benzeyen bu mütevazi dükkancık Emin babanın atölyesiydi. Hamur tahtası yüksekliğinde dört köşe masanın önündeki minderinin üstünde bağdaş kurarak oturan bu ihtiyar sanatkâr, masanın üstüne yaptığı resim ve haritaları işlemek de meşgul bulunuyordu. Ben o zamanlarda yedi-sekiz yaşlarındaydım. Emin Babanın resim yapışını büyük bir merakla gözetler ve pencerenin önünden ayrılmak istemezdim. Bereket versin kendisi pek munis babacandı. Penceresinin önüne toplanan çocuklara şefkatle bakar ve hiç darılmazdı. Babiali ve hariciye ricalinden kendisini ve saatini takdir eden bazı zatlar iş sipariş ederler dükkanında otururlar ve sohbet ederek çalışmasını seyrederlerdi. Emin Babanın daima hatırımda yaşayan sevimli çehresi büyük bir sakalla çevriliydi. Eserlerinden bazıları ile dükkânın duvarlarını süslerdi. Bunlar üç ambarlı Mahmudiye‘nin takım fare yelkenle bir tarafa yaslanarak seyir halinde resmi, Arkadi ile İzzettin’nin Muharebesi, Hüdavendigar, Selimiye ve emsali yelkenli, Mesudiye Mahmudiye zırhlıları gibi o zamanki dolanmamızı teşkil eden gemilerin resimleri idi. Emin Baba çiniciydi resimlerini ezdiği çini mürekkebiyle yapar ve sonra sulu boya ile renklerdi. Çiniyle büyük bir maharet ve süratle gayet temiz yalama haritalarda yapardı.

Emin Baba bir halk ressamıydı, resimlerini sanat heyecanı ile çiziyor ve kahve duvarlarını süsleyen bu eserlerde ruhunun büyük aydınlığı görülüyordu. Bir Amerikalı 40 sene kadar evvel Kasımpaşa’da bir demirci dükkanında bulunan Mekkei Mükerremenin çini mürekkebiyle yapılmış (Kandiyeli Emin imzalı) resmini elli altına satın alarak götürmüş , demirci “nasılsa 50 dedim düşünmeden verdi 150 deseydim yine verecekti demiş.

Deniz ressamlığımızda Emin Baba bir merhaledir. Ondan bu yana garp tekniğinde deniz resimleri yapan sanatkarlığımız yetişmiştir.  Bahriye mektebine deniz subayı resim hocaları talebeyi resim sanatıyla ve bilhassa denizcilik mevzularıyla alakadar ediyorlardı. Deniz Müzesindeki Sivastopol bombardımanını gösteren ve ilk ressamlarımızın çalışma tarzında yapılmış bir tablo Mektebi Bahriye resim hocası Seyit imzasını taşımaktadır.

Bahriye Mektebi resim hocaları arasında (Bey Baba) ismiyle anılan Yarbay Şükrü Bey, Fahri  Kaptan, Nakkaşhane müdürüyken resim hocalığına tayin edilen Albay Haşim Bey tespit edebildiklerimiz arasındandır. Sanat tarihi ile yer yapmış olan devrin değerli ressamlarından Bay Ali Sami Boyar, İsmail Hakkı, Ruhi, Hasan Rıza ve Hikmet beyler ve Bahriye Mektebi  mezunudurlar.

İsmail Hakkı Bey büyük bir deniz ressamımızdır. Çanakkale müdafaası , deniz muharebesi mevzuundaki tabloları ve denize ait daha birçok eserleri vardır . Ressam Sami Yetik sanatkarın bir deniz tablosu hakkında ( Baltık Denizinin enginlerini canlandıran bu tabloda gayet oynak bir renk ahengi vardır. Uzak ufuklardan sürüklenip gelen sincabi bulutların uçucu ifadeleri, ikinci plandaki kabaran, yükselen dalganın yeşil şeffafiyeti, tablonun ön planında tamamlayan parçalanmış suların beyaz zannedilen renkli köpüklerin o zabtı gayri kabil seyyal somakileri, Bay Hakkı’yı denizlerin heyecanlı lisanını anlayan ve pek doğru tercümeye muktedir olan bir sanatkâr olduğunu gösteriyor.

Ali Sami Boyar, bilhassa Deniz Müzesi müdürü bulunduğu yıllarda bazı deniz muharebelerimiz üzerinde çalışmış, Barbaros’un güzel bir portresini yapmıştı. Bahriye Mektebi mezunu olmamakla beraber İsmail Hakkı Bey gibi meşhur deniz  ressamlarımızdan biri de Tahsin Beydir. Resim Müzesinde bu sanatkarın hakikaten değerli eserleri bulunmaktadır.

Bahriye Mektebi mezunu ressamlardan Bay Hüsnü Tengüz, İnşaiye Yakup, Baha, Halit Naci, Mustafa, Ali Cemal Beyler de eserleri olan sanatkarlardır. Hüsnü Cengiz bilhassa sulu boya çalışmaları ile Deniz tarihimize ait eserler üzerinde güzel örnekler vücuda getirmiştir. (2)

Engin Özdeniz’in yazdığı Türk Deniz Subayı Ressamları (1995) kitabı deniz kültürümüzün önemli kaynakları arasında olup, Kandiyeli Emin Baba gibi değerlerimizi de kapsayan daha kapsamlı çalışmaların vücuda getirilmesini dileriz. Onların denizcilik kültürüne olan katkılarını araştırmak, bilmek, yaşatmak ve bunları genç denizcilerimize aktarmak inancındayız.

Saygılarımızla

Uluç HANHAN- www.uluchanhan.net

The post DONANMA VE HALK RESSAMI KANDİYELİ EMİN BABA… KAPTAN ULUÇ HANHAN YAZDI first appeared on Deniz Kartalı.

DENIZKARTALI Haber Portalı – Haber Linki İçin Tıklayın !
DemirHindi
28 Mart 2025 – 00:50