Rakiplerimiz seri üretim tekne imal ediyor

KDV istinası yasasının sektörde sıkıntı yarattığını söyleyen Taka Yat’ın Sahibi Tanju Kalaycıoğlu, “Bir şanssızlığımız da özellikle bizim pazarımız olan ülkelerin, ekonomilerindeki yavaşlamalar oldu. Bu da iş üstüne tuz biber ekti. Halbuki Türkiye, yıllardır bu alanda yukarı doğru giden bir grafik çiziyordu. Dünya genelinde sipariş üstüne yapılan teknelerde ikinciyiz. Bu alanda boy toplamında İtalya açık ara önde. Seri üretime geçemedik belki ama 120 metre büyük tekne siparişi alabilen bir ülkeyiz. Ülkemizde yılda bin tane küçük tekne yapabilen firma yokken listelerde olmayan Fransa’nın böyle bir firması var. Marinalara bakarsak Fransız tekneleriyle dolu. Tekne yapımında maliyet ön plana çıkıyor. Her türlü sanayi maliyetin yüksek olduğu yerde yapılmamalı. Kocaman bir ülkemiz var ve bu ülkemizin de her yerinde bu iş yapılabilir. Tüm bunların yanında KDV muafiyeti de kalkınca durum fena bir hal aldı. Yüzde 100 ihracat yapan firmalar var. O da bu kanuna muhatap. Günün sonunda bu iş finansman işi. Bizde finansmana zor ulaşan bir ülkeyiz. Bu durum küçük işletmeciler için de geçerli. Yat sektörünün geneline bakarsak, ülkemiz için çok faydalı bir sektör olduğumuz gerçeği de ortada. Çok farklı meslek gruplarından insanlarla çalışıyoruz. 2023’te Türkiye’nin ihraç ettiği bütün malların 1.6 dolar/kilo karşılığı vardı. 2024’te bu rakam 1.4’e düştü. Bu demek oluyor ki rekabet edebilmek için fiyatları aşağı çekmişiz. Yat ihracatında dolar/kilo oranı 50 dolar civarlarında. Türkiye’nin ortalamasının 30-40 katı. Türkiye büyük bir ülke. Bizim sektör bu ekonominin içinde küçük bir yer kaplıyor ama prestijli bir sektör” ifadelerini kullandı.

Rakiplerimizin otomotiv gibi seri üretim bantları var

Devletin neden böyle bir kanunu uyguladığı konusunda görüşlerini paylaşan Kalaycıoğlu, “Devletin gelirlerini artırmaya ihtiyacı var. Onun için kolay bir kaynağa yöneldi diye düşünüyorum. Tekneyi gizleme şansımız yok. Kayıt dışı bir sektör değil. Ülkenin tam ihtiyacı olan, her bölgeye, her cinse, her sektöre girdi sağlayan bir sektörüz. Bu katma değeri yaratırken devlet bundan birçok açıdan faydalanıyor. Sektör olarak devletten KDV muafiyeti alıyorduk ama diğer taraftan hem vergi hem de istihdam konusunda fayda sağlıyorduk. Ülkemiz küçük tekne konusunda istenilen noktaya henüz erişmemişti. Yurt dışı rakiplerimizin otomotiv üretimi gibi seri üretim bantları var. Bu yapı bizde henüz yok. Sektörün canlı tutulmaya ihtiyacı vardı. Ülke olarak potansiyelimiz de var. Ufak bir destekle ülkemiz bu alanda dünya birincisi olabilir.

Siparişler yurt dışına kayıyor

Kalaycıoğlu sözlerine “Siparişlerin bir kısmı yurtdışına kayıyor. Bir anda yüzde 20 fiyat farkı oluştu. Devlet onu sana iade etme hakkı veriyorum diyor ama neden böyle yapıyor? Bu her türlü bize zarar veriyor. Bu KDV muafiyetini kötü niyetli olarak kullananlar var. Onlar yakalansın, hesap sorulsun ama bunu yaparken gerçekten bu işi yapmaya çalışan firmaların da zarar görmemesi gerekir. Bu işte çalışan çok iyi ustalarımız, mühendislerimiz bulunuyor. Parası olan bir iş adamı ben yarın tekne yapımcısı olacağım diyebilir, bir üretim alanı kurabilir. Ama burada çalışacak ustaya, mühendise ihtiyacı olacaktır. Bu iş tecrübe ister. Bir nesillik bir tecrübeyle bu alanda uzmanlaştık. Elleriyle çalışan insanların yetişmesi hem bir gelenek hem birikim hem de çalıştıkça kazanılan becerilerle oluyor” diyerek devam etti.  

Yap-işlet-devret kapitalist bir çözüm

Tekne almak isteyen ancak bağlama sorunu sebebiyle vazgeçen kişiler olduğunu söyleyen Kalaycıoğlu şöyle devam etti; “Ülkemizde yap işlet devret diye bir model var. Her işte böyle. Bu aşırı kapitalist bir çözüm. İngiltere’de küçük bir kasabada çalışmıştım. O kasabanın yat kulübü, lüks yat marinası bir de Haliç gibi koyu vardı. Orada ücretsiz tonozlar bulunuyordu. Yelken yarışları yapıldığı zaman yat kulübü oraya mürettebatları getiriyor. O köyün yerlilerinin tekneleri tonozlarda durabiliyor. Tekne sahibi biraz daha varlıklıysa marinaya götürüyor. Demek istediğim, sahil kasabalarımızın belediyeleri halk tipi bağlama yerleri oluşturması gerekli. Rantı düşük olacak. Biraz daha o kasabanın yerlilerine ayrıcalıklı olacak.”

Klasik tekneler kültür birikimi

Klasik tekneler konusunda benim ayrı bir ilgim var diyen Kalaycıoğlu, “Bu biraz sevgi meselesi ve kültür birikimiyle yapılacak bir iş. Bunun için de Klasik Tekneler Platformu adında bir oluşumumuz var. Dernek gibi aramızda buluşuyoruz. Klasik teknelerimizi kayda alıyoruz. Bunlar için bir avantaj sağlayacak bir lobi olmaya çalışıyoruz. Mesela marinalarımızda bir köşe versinler. Klasik teknenin bakımı da sahibine ağır bir yük. Ona bir şekilde destek olunması gerekiyor. Bu aslında ülkenin kültür birikimini gösteriyor. Nasıl ki mimari muhteşem eserlerimiz varsa bu tekneler de o kategoride değerlendirilmelidir. Ahşap tekne ustası yetiştirmek çok zordur. Yavaş yavaş kaybetmeye başladık. Çıraklıktan yetişen ustalar, çocukluktan yokluktan veya fazla seçenekleri olmamasından bu işlere girdiler. Bugün öyle değil. Yokluktan usta olamazsınız, sevmek zorundasınız. Ahşap ustalığı bir zanaat. Ham şekilde ahşabı alıp bir tekne yapıyorsunuz. Çok karmaşık bir iş. Bu hemen 1-2 senelik bir eğitimle öğrenilecek bir iş değil. Bunun için yılardır konuşuyoruz. Okullara gittik. Oradan gelen gençlere destek olunuyor. İçlerinden hevesli olanların önü açılıyor. Firmalarda çalışmaları için yardımcı olunuyor. Bugün lazerlerle ölçüler alınıyor, CNC makinelerle parçalar kesiliyor. Teknolojinin girmesi ustalığı hızlandırıyor. Eskiden bu iş bilek işiydi, şimdi usta yapmak istediğini teknoloji sayesinde hızlandırıyor. En önemli konu gençlerin bu işi sevmesi gerekiyor” şeklinde konuştu. 

Kaynak: 7DENİZ DERGİSİ

7DENIZ – Haber Linki İçin Tıklayın !
DemirHindi
1 Nisan 2025 – 00:49