Çin’den küresel liman satışına şartlı onay

Çin, küresel deniz ticaretinin en stratejik varlıklarından olan 43 limanın satışına, kendi devlet şirketi COSCO’nun da anlaşmaya “eşit ortak” olarak dahil edilmemesi durumunda izin vermeyeceğini bildirerek rest çekti. Wall Street Journal’ın konuya yakın kaynaklara dayandırdığı habere göre Pekin, bu devasa satışın gerçekleşmesi için masada kendi payını istiyor.

Hong Kong merkezli CK Hutchison holdinginin, aralarında Panama Kanalı’nın iki yakasındaki kritik terminallerin de bulunduğu 23 ülkedeki 43 limanını, ABD’li varlık yönetim devi BlackRock ve dünyanın en büyük konteyner taşımacılığı şirketi olan İsviçre-İtalya merkezli MSC’den oluşan bir konsorsiyuma satma planı, Çin’in bu müdahalesiyle birlikte jeopolitik bir satranç oyununa dönüştü.

Çinli yetkililerin, anlaşmanın üç tarafına da (CK Hutchison, BlackRock ve MSC) COSCO’nun dahil edilmemesi durumunda, Pekin’in satışı engellemek için antitröst ve diğer yasal yetkilerini kullanacağı mesajını net bir şekilde ilettiği bildirildi.

Anlaşmanın kalbindeki stratejik varlık: Panama Kanalı

Yaklaşık 22,8 milyar dolarlık bu devasa anlaşmayı uluslararası siyasetin merkezine taşıyan en önemli unsur, Panama Kanalı’nın Pasifik (Balboa) ve Atlantik (Cristóbal) yakalarındaki limanların da satış paketine dahil olması.

ABD Başkanı Donald Trump, anlaşma ilk duyurulduğunda bu gelişmeyi, Panama Kanalı çevresindeki Çin etkisini azaltacak bir “ulusal güvenlik zaferi” ve su yolunun “geri alınması” olarak nitelendirmişti. Ancak Çin’in, kendi devlet şirketi COSCO’yu anlaşmaya dahil etme şartı, Washington’ın bu “zafer” ilanını doğrudan hedef alıyor ve bölgedeki stratejik denklemi yeniden kuruyor.

Pekin’in gücü: Antitröst sopası ve ekonomik baskı

Pekin yönetiminin bu tehdidinin altının boş olmadığı belirtiliyor. Anlaşmanın tarafları olan BlackRock, MSC ve CK Hutchison’un Çin pazarında ve Çin ile olan ticaretlerinde milyarlarca dolarlık çıkarları bulunuyor.

Bu ekonomik bağımlılıklar, tarafların Pekin’in taleplerini göz ardı etmesini neredeyse imkansız kılıyor. Kaynaklara göre, üç şirket de Çin’in devlet şirketi COSCO’nun anlaşmaya bir şekilde dahil edilmesine prensipte “açık” olduklarını belirtti. Bu durum, Çin’in ekonomik ve yasal gücünü kullanarak küresel bir ticari anlaşmanın seyrini nasıl değiştirebildiğinin en somut örneği olarak görülüyor.

Taraflar arasındaki özel görüşmeler için tanınan sürenin 27 Temmuz’da sona ermesi beklenirken, COSCO’nun statüsüne ilişkin müzakerelerin bu tarihe kadar nasıl sonuçlanacağı merak konusu. Bu gelişme, ABD ile Çin arasındaki rekabetin sadece teknoloji ve gümrük tarifeleriyle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda küresel ticaretin can damarları olan limanlar ve lojistik altyapısının kontrolü üzerinde de ne kadar çetin bir mücadele yaşandığını bir kez daha gözler önüne serdi.

7DENIZ – Haber Linki İçin Tıklayın !
DemirHindi
18 Temmuz 2025 – 18:05