Benim canım annem 68 yıl sonra gelen mutluluk

Bu hikayeyi ilk dinlediğimde ağlamamak için kendimi zor tuttum.

Bir yandan sevindim, bir yandan da üzüldüm. Bizim bu kadar uzun süre dostluğumuza rağmen neden bizim bunu düşünemediğimize hayıflandım.

Ama, siz dokunulsun istemediğinizde kimse kabuğuna dokunulsun istemiyor. Ama bu kabuğu hiç umulmadık birisi açıveriyor.

Ülkeminin zenginlikleri, fakirlikleri,acılar, sevinçleri ile bir film gibi akıp giden hayatlar ve aileler, bunlar bizim insanlarımız,zenginliklerimiz.Hayatımıza ve nasıl yaşayacağımıza başkaları karar verince kaçınılmaz olarak hatalar yapıyor ve bunları çekiyoruz.

Şimdi sizi hikayemizle başbaşa bırakıyorum.
İyi okumalar.
Allah selamet versin.

Hikayemiz gerçek ve çok değerli.
Çünkü benim güzel kardeşimin hayat hikayesinden bir kesit,

Sene 1915,Anadolu 1.Dünya Savaşının en acı günlerini yaşıyor. Bir yanda yokluk,yoksulluk,cehalet diğer yanda savaş, Anadolu’yu kasıp kavuruyor.

Anadolu insanları çok acı günler yaşıyor. Almanlar Ermenilerin göç ettirilmesi kararını aldırıyorlar. Ermeniler zorunlu göç ettirildiği dönemler yaşanıyor.

1915 olayları sırasında Ermeni Kazanciyan ailesi büyük kayıp yaşıyor.Babannemin kocası ve bütün yakınları öldürülüyor.Babannem,korkudan 3 kızını alıp Kazım dedeme sığınıyor.Dedem bıçkın ve kabadayı.Onların Hanında çalışıyor.Dedemin adı Kazım.Kafkasya’dan göç etmişler.Dedem onları korumasına alıyor,ne de olsa minnet borcu var.Daha sonra olaylar sakinleşince, daha fazla mücadele edemiyor ve 1918 yılında Babannemle evleniyor.

Babaannemin Ermeni kocası Vahan Kazancıyan.
Babannem Armenuhi Kazanciyan

1919 yılında bir erkek evlatları oluyor,babam İsmail Ç. doğuyor.İsmail Ç.’ı bir başka Ermeni ailesinin kızı Satanik ile evlendiriyorlar.Satenik 1937 doğumlu. Aralarında 18 yaş fark var. Satenik daha çocuk,daha sokakta oynarken evlendiriyorlar.Daha sonra Annem ile konuştuğumda” Yavrum ben sokakta oynuyordum. Dediler ki bu senin kocan. Ben çocuğum,o kocaman adam”dedi.

Annem Satenik Çınar

Annem hamile kalıyor ve 1956 yılında beni doğuruyor. Ben daha 7 aylıkken,annem ile babam ayrılıyorlar.Annem İstanbul’a gidiyor.

Ben 7 aylıkken 70 yaşındaki babannemin kucağına kalıyorum. Babannem beni büyüttü.İlkokuldaydım.”Ya anne,herkesin annesi genç sen niye yaşlısın.”diye sorduğumu çok iyi hatırlıyorum.

Beni sırtına alır,atkı ile bağlardı.O zamanlar televizyon filan yok,misafirliğe gideriz.Ben uyuyurum,beni kucağına alır eve götürür.70 yaşından sonra yedi aylık bir çocuğu büyütmek,eğitmek,onu Üniversiteye sokmak inanılmaz bir örnektir.

Beni Babannem büyüttü,Babannem muhteşem ötesi bir kadındı.Kültür olarak kendini yetiştirmiş,dindar iyi bir Hristiyandı.O tarihlerde Sivas’ta kalan Ermenilerin Ruhani lideriydi.Resmine baktığın zaman ne kadar güzel olduğunu görüyorsun.Bana hep deri İncil’den hikayeler okurdu.İnsanlıktan ,iyilikten bahsederdi.Diğer arkadaşlarımından farkım babannemim bana verdiği bu eğitimdir.Babam garip bir adamdı,ayrılıktan sonra içine kapandı.Dünyaya ilişkisini kopardı,Nafa(eski Ulaştırma Bakanlığı)da çalışan bir işçiydi.

Çocukluğumdan kalan anılarımdan bir tanesi de Yalçın sinemasıydı. Sinema Eniştemin olduğu için bedavaydı.Gelen her filmi izlerdim.Sivas gibi yerde başka eğlence yoktu ki.

Sivastan kalan tek resmim
Sol tarafta Babannem Armenuhi Kazanciyan,sol tarafta halam Araksi Tingiroğlu

Babannem beni hem torun hem de evladı gibi büyüttü.1976 yılında Sivas’ta vefat etti.O zamanlar “ben üzerimi düşeni yaptım,seni de yetiştirdim” diyordu.Bana o zaman “senin Sivas’tan kurtulman lazım.Bunun için muhakkak Üniversite kazanmalısın”diyordu.Bende bunu hiç unutmadım ve devamlı derslerime dikkat ettim.

İlkokulu,Ortaokulu ve Liseyi Sivasta okudum.O zamanlar Kongre Lisesi çok meşhurdu.Oradan mezun oldum.İyi öğrenciydim.

Üniversite imtihanı için İstanbul’a geldim,Sınava Sağmacılar Lisesinde gireceğiz.İmtihana giderken otobüste yanıma bir adam oturdu.Bende son notlarıma bakıyorum.”İmtihana mı gidiyorsun?” dedi,Ben de “evet “dedim.”Nerede?” dedi.”Sağmacılar da.” dedim.”Aa bende orada mümeyizim.”dedi.Hangi okuldansın?” dedi.Sivas Kongre Lisesi dedim.”Spor Hocanız kimdi?” dedi.Şimdi ismini hatırlamıyorum.İsmini söyledim.”Ne güzel benim sınıf arkadaşım” dedi.

Okula geldik,sınıfa girdim.Bir baktım ki,adam bizim sınıfın başında mümeyiz değil mi? Çok şaşırdım.bir yandan da sevindim.
Arkama genç bir kız oturudu, ama heyecandan tir tir titriyor.Üç silgi üç kalem.Son derece tedbirli.”Merhaba,nereden mezunsunuz?”dedim.”Şişli Terakki Lisesinden,Edebiyat Bölümünden birincilikle mezun oldum.” dedi.”Fenin nasıl?” dedim.”valla çok iyi değil.”dedi.”O zaman bak benimde edebiyatım iyi değil dedim.,seninle anlaşalım.”Sen sırf edebiyatları yap,ben de fenleri yapayım.” dedim.”Tamam “dedi.Benin fenim çok iyi ,tulum çıkarırım dedim.

Hayat bazen ilginç şanslara şahit oluyor. o imtihanda arkada ki 7-8 kişi bizden aldıkları sonuçlardan dolayı eminim çok iyi okullara girmiştirler.Allahtan o hoca uzaktan bize bakıyor ama bir şey demeden sakince yürüyüş yapıyordu..15 dakika kala ben cevapları okumaya başladım.ben bitirince kız okumaya başladı.Kızımız o cevaplarla Boğaziçi Universitesini ekonomi bölümünü kazandı.Ben de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini kazandım.

Kazandım ama 1974 yılı Beyazıt da kıyamet kopuyor.Millet birbirini boğazlıyor.

Hayat enteresan tesadüflere bağlı,kayıt olmadan önce halamı ziyarete gittim.Halam Araksi,eniştem Antranik .Evde Enistemin yeğeni ziyarete gelmiş Beyaz Üniformasıyla oturuyor.O gün,bizim okulda okuyan birisini evde görmesen,bugün çok farklı yerlerde olurdum.”Abi sen askermisin?” dedim.”Yoo,ben Yüksek Denizcilik Okulunda okuyorum.Ticaret gemilerinde çalışacağım.Bizim okul boğazda,yatılı okuyoruz.” dedi.Okulu anlattı.Çok etkilendim.

Hiç aklımda olmayan ama tam bir kurtuluş.Hemen ertesi gün okula gittim.Bayıldım.Hemen İktisat Fakültesinden kaydımı aldırdım,geldim Yüksek Denizcilik okuluna kaydımı yaptırdım. Önce Makineci olacaktım,sonra güverteci olayım dedim.

Burada ilginç olan esas,benim 3 halam Ermeni.Büyük olan Osanna,ortanca Şinorik,küçük olan Araksi.Osanna olan Sivas’ta Sarı Şükrü denilen çok zengin biri olan Şükrü Yalçın ile evliydi.Sivas’taki Yalçın sinemasının sahibi idi..3 çocukları vardı.Metin,Ayda ve İnci..Eniştem 3 defa Hacca gitmiş bir hacıydı.Halamda babannemden sonrakı Ermeni Cematinin Ruhani lideriydi.Bu evde koltuğun bir kenarında Eniştem Kuran okur,halam da İncil okurdu.O kadar güzeldi ki her şey,evde hem Müslümanların bayramı,hem de Hristiyanların bayramı kutlanırdı.
Metin ağabeyim Sivas ta kaldı.Ama Ayda ablam Teknik Üniversiteyi bitirdi.Londra’ya master yapmaya gitti.Orada bir Lord ile evlendi.Lord ile bir malikanede yaşıyordu,ama kanserden vefat etti.Şimdi bir tek İnci ablam İzmir de yaşıyor.İzmir’e gidersem muhakak uğrarım,haftada iki gün ararım,konuşurum.

Ortanca halamın kocası Rum’du.Oğlu Viron Valasaki idi.,Avusturya Lisesini bitirdi.65 li yıllardı.Avrupa’yı otostopla dolaştı.Geldi,”ben Danimarka’ya yerleşeceğim.” dedi.Gitti yerleşti.60 senedir Danimarka’da yaşıyor.Küçük halama gelince,kızı Anais ve Vahan diye oğulları vardı.Anais,Almanya ya işçi olarak gitti,bir Alman ile evlendi.Vahan ilkokulu,ortaokulu burada okudu.Liseyi Beyrutta bitirdi.Çok zekiydi.Okumaya Vatikan’a gitti.Vatikan da bilim adamı yetiştirilen bölüme kayıt oldu.Bilmediği lisan yoktu,kalsaydı Kardinal bilahare kesin Papa olurdu.
Ama ,katı kurallara daha fazla dayanamadı,Almanya’ya ablasının yanına gitti.Restaurant açtı,şimdi Palma Mayorka adasında kuyumcu dükkanları var kısmetse 2025 .Eylül/Ekim ayında kuzenim Anaisle ziyaretine gideceğiz.

Gelelim Yüksek Denizcilik Okuluna .Kaydımı Güverte bölümüne yaptırdım.İlk stajımda Manioğlu şirketinin Manizade isimli gemisinde yaptım.Gemiye Ahmet Çubukçu kardeşim ile İskenderun’da katıldık..Geminin Kaptanı Ömer Mardin.2 Kapt.Ali İhsan Fırat.Türkiye judo şampiyonu.Geminin seferi Romanya.Sene 1975.Romanya Komünizm ile idare ediliyor.O zamanlar demir perde ülkelerinde en kıymetli hediye likor ve lokum idi ,.Kasa kasa muz kikörü,nane likörü alınmıştı..Ahmet ile kaldığımız kamara Ömer ağabeyin kamarasına bitişikti .Ömer ağabeyin canı sıkılınca elinde bir sopası ile duvara vurur Tentenler gelin buraya derdi. Bize “Tentenler” ismini takmıştı.Geçen gün karşılaştım,beni görünce “Vay Tentenler”dedi.Unutmamış.Hemen Ahmet’i aradım.Haber verdim.Çok sevindi.

Biz kamarasına gidince bize Likör ikram ederdi. Likörle kafa bulurduk.

Daha sonra Ahmet ile başka bir stajda stmli bir gemi ile yine Romanya ya geldik.Çok içen bir kaptanımız vardı.Makine dairesine girerdim.Stimden göz gözü görmediğini hatırlıyorum.

Makine de adam arıyoruz,duman dağılınca söyleyeceğimizi söylüyorduk.

1978 Güverte

Oya ile tanışmam

Ahmet ile sürekli beraberiz.1977 yılını 78 yılına bağlayan yılbaşı gecesi için Ahmet Cubukcu” gel Uludağ’a gidelim.dedi.Ahmet’in babası Toprak Su da müsteşar.”Babam bize yer ayırtır.” dedi.Hakikaten yerimiz ayrıldı.Ben,İbrahim Okan,Ahmet Çubukçu hep beraber Uludağ’da Misafirhaneye yerleştik.

Yılbaşı akşamı 3 denizci,masamızda dünya tatlısı kızlarla eğleniyoruz.Gecenin ilerleyen saatlerinde içeriye Ahmet’in babası,annesi ve misafirleri ile heyet halinde geldiler.Babası Adalet Partisinin ileri gelenlerinden ,Demirel’in değer verdiği bürokratlardandı.İçlerinde sonradan isminin Oya olduğunu öğrendiğim çok güzel bir kız da vardı.Ben 21 yaşındayım,Oya 17 yaşinda.Oya mecburen protokol masasında oturuyor,ama bakışıyoruz.Biraz sonra bizim masaya geldi yer olmadığından oturamadı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde piyango bileti satışı için kızlar dolaşmaya başladı.Oya direk bana bilet satmaya geldi.Bilet alırmısın dedi.”Bir şartla alırım.”dedim.”Nedir o?” dedi.”Yeni yılın ilk dansını benimle yaparsan.” dedim.”Tamam”dedi.

Yeni yıl dansını birlikte yaptık.Benden mutlusu yok.Yerime oturdum.Ahmet’in annesi rahmetli Leyla teyze,”sen kiminle dans ettiğini biliyormusun?” dedi.”Sedat Acar’ın kızı o.” dedi.Sedat Acar’ı tanımam etmem.Tabi sonra öğrendik.Bursa’nın en varlıklı ve saygın iş adamı..Oteller,fabrikalar.Adalet Partisinin ön geleni.Bursa’da sevilen işadamı.

Biz Oya ile çıkmaya başladık.Tabii bu duyulmaya başlayınca ortalık karıştı.Bir tarafta Bursa’nın zengin ağası,diğer tarafta gariban bir denizci.
Kısa bir müddet sonra bir mektup aldım.Oya mektubunda “bir Doktorla evleneceğini artık görüşmememiz gerektiğini” yazıyordu.Bu mektubu Oya’nın yazdığına hiç inanmadım ama ayrıldık. Ben de bir daha Bursa’ya gitmedim.

Müjdat Albayrak ile birlikte
1976 Karadeniz Gemisi staj 2.sınıf Müjdat Albayrak ile birlikte

1978 Diploma töreni. Halit Gürdeniz hocamızla birlikte
ARAS gemisi

Mezun olunca Aras gemisine gittim.Gemiyi o kadar çok sevdim ki, iki yıl hiç ayrılmadan çalıştım.Bilahare kurduğum ilk şirketin adını bile ARAS koydum.Şu anda Şirketi o zamanlar yardımcım olan Mustafa Alpaslan ile beraber kurduk. Sonra hisselerimi Mustafa kardeşime devrettim.

Ben Aras gemısınde hiç ayrılmadan 2 sene çalıştım.Bekarım,rahatım ve üstelik gemi 18 mil sürat yapıyor.İzmir’den çıkıyoruz,11 gün sonra Amerika’dayız.

2 yılda 1 Amerika,1 continant düzenli sefer yapıyoruz.Yaklaşık 1ay Türkiye de kalıyoruz.2 sene bu şekilde çok güzel çalıştım.

1981 yılında Sohterik Şirketine girdim.Tagar Cahit 3.cü,ben 4.cü.Erdoğan Orlu hem genel müdür hem de gemı kaptanıydı.Gemiyi Karayiplerden teslim aldık.Gemiyi teslim almak için gittiğimizde bizi para yatmadığı için önce gemiye almadılar.Sonra aldılar.Ben de devir teslim sırasında geminin 3.kaptanı ile çok samimi oldum.Bana kalkmadan önce “5 No’ lu yakıt tankında deniz suyu var.Dikkat edin.” dedi.New York’un yukarısında Albany diye bir yer var oraya gidiyoruz.Hudson nehrinin yukarısında.Araba hurdası yükleyeceğiz.
Okyanusa çıktık.balast tankları dolu ama çok sallanıyoruz.

Geminin 3 numaralı anbarına balast olarak  deniz suyu alınabiliyordu..Erdoğan abi, 3 nolu anbara balast alalım dedi.menhol kapağını açtım ,,deniz suyu geliyor.Menhol kapağını kapattım anbardan çıktım.Dışarıda firtına var.Acayip sallanıyoruz. 7-8 saat sonra kontrol etmek için menhol kağağını açtım birde ne göreyim.Ambar ağzına kadar yakıt dolu,sallantından birde  dışarıya taştı.Hemen süvariye haber verdim.Geldi baktık,yakıt dolu.Bu sefer devreleri takip ediyoruz.Anbara giden deniz suyu devresi 5.No’lu yakıt tankının içinden geçtiğini gördük.Boru.Delinmiş,su tankı doldurunca yakıt suyla beraber yukarıya beraber çıkıyor.Sonra boru hattıyla anbara doluyor.Büyük uğraşlar sonucu sintina pompasıyla zahmetli olarak bastık.

Suyu boşaltık ama ambar  duvarları olduğu gibi yakıt kaplandı.Neyse elimizden geldiğince temizledik.Albani’ye geldik.İnanıılmaz soğuk.Balast tanklarını doldurup taşırdığımız için   iskandil borusu içinde deniz suyu kalmış ve tabiiki donmuş. Draft survey ile yükleme yapacağımız için Tankınların iskandil borularını açmam gerekiyordu.

Makine dairesinden sıcak su boru hattı döşeyerek boru içindeki buzları erittik.ondan sonra iskandil almaya başladık.Demekki böyle çok soğuk yerlere giderken balast tanklarını taşırmamak lazımmış. Draft surveyı yaparak yükümüzü yükleyerek memlekete geldik.

Askerlik ve evlilik

Askere gitmeye karar verdim.1981 yılında askere gittim.Karamürsel Eğitiminden sonra Samsun Liman Transit Komutanlığında Asteğmen olarak tayinim çıktı.Bu arada Oya,asker olduğumu öğrenince beni görmeye Karamürsel’e gelmiş,ama Samsun’a tayin olduğumu öğrenince Liman Transit Komutanlığının telefonu almış.Bir gün beni arkadaşı aradı,”yanımda Oya var.”dedi.”Ver konuşayım.” dedim.”Ağlamaktan konuşamıyor”dedi.

“Hemen geliyorum.” dedim.Atladım hemen Bursa’ya gittim.İnanamadım tam 38 kiloya düşmüş.Hemen boşan evleneceğim dedim.1983 yılında evlendik.Kızımız Zeynep daha 2 yaşındaydı.

Evlendik ama askerden yeni gelmişim.Doğru dürüst paramız yok.Sohterik Şirketinde çalışacağım.Erdoğan ağabey Genel Müdür olmuş.Beni çok severdi.

Evlenmeden önce ona Oya ile davetiyemizi vermek için gittik.”Ben büyük bir ihtimalle gelemeyeceğim ama bu çeki lütfen al.”dedi.Heyecanla çeke bile bakamadım.”Sefere çıkacacaksın.Sana para lazım”.dedi.Çeke bir baktım ki bayağı hatırı sayılır bir miktar var..Hemen bankaya gidip parayı aldık.Limana gidip hemen çay kahve içmiş,pasta yemiştik.

Sonra Oya ile sefere çıktık.Geminin adı ATLANTİK MARİNER.Seferde Oya hamile kaldı.Paris’ten döndü.Ben seferi tamamladım döndüm.

STFA da çalışmaya başladım

1983 yılında STFA Gemi İşletmeye girdim.Yunus 2 gemisini teslim aldık.2.Kapt.olmuştum.Haydarpaşa’dan çimento yükledik.Cezayir’e geldik,boşalttık.Sonra İspanya’ya Bilboa’ya geldik.Bilboa’da sanayi tipi buzdolabı ve fırın yükledik.Angola’ya geldik.Sabah demirledik ama hiç elektrik yok.Neyse liman içine demirledikİlginçttirülkede iç savaş var.Bir anda inanılmaz bir deniz içinde bir patlama oldu.Hemen mk dairesi baş kıç koşturduk ama bir şey bulamadık.Aradan bir zaman sonra tekrar aynı benzer bir patlama.Acentayı aradık ne oluyor dedik.Dediki iç savaştan dolayı teröristler dalgıç marifetiyle gemin altına bomba koyup patlatıyorlarmış.O duyduğumuz patlamalar dalgıçları öldürmek için ses bombaları atıyorlarmış..Neyse yanaştık, boşaltma yaptık..Oradan çıktık Kamerun ‘a geldik.Hurda yükleme başladık.Gemide constant hesabı yaptım.Bir baktım 150 ton,gemi daha yeni gemi.Açın dedim şu balast tanklarının menhol kapaklarını.Açtık,bir de görelim.posta aralarındaki geçişlere cogul açmayı unutmuşlar.Sular postalar arasında öyle duruyor.Armatör ile tersane sahibinin aynı olmasının nedeni ile işlerin bu şekilde eksik yapıldığını düşüünüyorum.Gemiyi 5 metre kıçlandırdım,elimden geldiğince suyu bastım.
İstanbul’a gelince,hemen çağırdım.Yeni baştan balast tanklarına cogullar açtık,suyun geçişini sağladık.

Yunus II

STFA Gemi İşletmesinin Genel Müdürü o zaman Tuncer Zaman.İş için şirkete gittiğimde ,”Biz İnşaat grubuna bir sahip arıyoruz.Çeşitli yerlerde deniz ekipmanlarımız var.İstanbula toplayarak,bir üs oluşturmayı düşünüyoruz .”dedi.”Eğer istiyorsan bu işi sana verelim”dedi.Düşündüm.STFA İnşaat.Türkiye’nin en iyisi.

İyi ki bu kararı vermişim.Allah razı olsun Tuncer abiden ,İnşaat grubuna geçtim.İnşaatçı oldum.Önce İran’dan Krokodil gemisini Kaptan olarak gittim ve gemiyi Tuzla’ya getirdim.

Krokodil

Libya’dan ,Cezayir’den oradan buradan bütün ekipmanları topladık..Toplam 44 adet ekipmanımız vardı.Bunların 20 tanesinin ne sertifikası,ne bir projesi hiçbir şeyi yok.1985-1986 senelerinde Ulvi Kemal ile endazesi ile başlayarak projelerini çizdik.Ciddi de para harcadık. Limanda Surveyör Vedat Tanju Kandaş ile birlikte kayıtlarını yaptık.Kendisini hep minnetle anarım.

1986 senesinde Ahırkapı deşarj projesinde Yüzer Ekipmanlar ve Operasyon Şefi olarak çalışmaya başladım…Ahırkapı’da projeye başlarken,İran’dan Erbil Olcay abi geldi ve birlikte Projeyi tamamladık.Bize bir üs lazım dedim.Şimdiki.Pendik Roro terminali bizim zamanımızda STFA nın makine müdürlüğü idi.Lodosa açık bir yer olduğundan zaman zaman çok sıkıntılar çektik.O zaman Eser Tümen bey STFA nın CEO’su.Sıkıntılarımızı anlattık ve emniyetli bir yanaşma yeri konusunda anlaştık.Şimdiki Sedef in olduğu yer İrfan Erdem’e ait Kök Tersanesi idi.Karar verildi ve 130 dönüm arazi,250 000 usd.alındı.1987 yılbaşında Ekipmanları buraya taşıdık.

TMO ile proje

Bir gün,Şahin tersanesinin tersane müdürü Zafer Karacaoğlu’nu ziyarete gittim.İyi arkadaşımdır.TMO Bölge müdüru Nihat bey ile biri daha misafiri.”Ben de seni arayacaktım,tesadüf bu ya sen geldin.” dedi.”Hayırdır,Ne oldu?” dedim.O zaman hatırlarsınız ülkede bir buğday krizi vardı.

TMO ,Hollanda dan iki adet yüzer pnomatikler almış.100 000 tonluk gemilerle buğday ithal edilecek ve gemi İzmit körfezinde Derince limanı önünde demirleyecek,-14 metre draft istiyor.fakat yanaşacak liman bulamıyorlar. Açığa demirleyip pinomatikler gemiye yanaşacak onların üzerinede kosterler yanaşıp büyük gemiden kosterlere limbo yapacaklar

“Nihat beye,ne ile karşı karşıya olduğunuzu biliyormusunuz?”dedim.”Kazım bey ödüm kopuyor,Siz ziratten ne kadar anlarsanız ben de bu işten ancak bu kadar anlıyorum dedi.

“Bana müsaade edin bir çalışma yapıp size geleyim.” dedim.Bunlar bir Submercible duba üzerinde gelecek.Derince de batacak pinomatikler yüzdürülecek orada montajları yapılacak ve çok zorluk çekeceksiniz dedim.Vinç problem yedek parça temini problem olacak dedim..Bizim Tuzla’da ki Sedef tersanesi önünde batırıp yüzdürelim ve orada tersane hizmetleri ile sorunsuz montaj işlerini yaparız dedim.Ayrıca bu pinomatikleri nasıl opere edeceksiniz dedim.Devletin romorkörleri limanlara hizmet verir.İhtiyacınız olduğunda gelemeyebilirler ve çok büyük sorun yaşarsınız dedim.Ve bizim 1500 hp M/T KOCABAŞ romorkörü TMO vermek üzere planladım.
Karaköy’deki TMO ofisine gittim.”Nihat bey,bu dubaları Derince ye değil,Tuzla’ya getirelim.Derince sıkıntılı yer.Draft Tuzla’da daha iyi.Bizim tersaneye taşıyalım,montesini burada yapalım.Siz Derince de bir cıvata bulmazsınız.”dedim.

“Kazım bey,o zaman yarın Ankaraya gidiyoruz “dedi.Ertesi gün Nihat bey ile Ankara’ya gittik.
TMO Genel Müdürü Ahmet Özgüneş,Özal’ın prenslerinden biri.
4 tane Genel Md.yardımcısı,4 tane Daire Başkanı ile toplantıya başladıkve ben.çalışmalarımı yaptım,teklifimi verdim.Hesaplara baktılar çok beğendiler ve indirim istediler.”Ahmet bey dedim.1 sent bile inmem. Size Devletten bu hizmetleri aldığınızda ne ödeyeceksiniz biz hizmet verirsek ne ödeyeceksiniz üçte bir fiyat farkımız var dedim.Bizim orada montajını yapalım.Siz bu yüzer pnomatikleri monte edemezsiniz.Yani devletin römorkörleri ile olmaz.Ben size römorkör vereceğim.Onların bekçisi olacak,her türlü manevrayı birlikte yapacaklar.1 sent dahi inmem .”dedim.O zaman 33 yaşındayım.Şirkette bu projeden ve fiyatlardan kimsenin haberi yok.Ahmet bey”Kazım bey sizi tebrik ediyorum.Biz burada 9 adamız.Siz aslanlar gibi şirketinizi savundunuz,1 sent bile inmediniz.Bu bizi çok memnun etti.”dedi ve beni tebrik etti.Proje başarıyla tamamlandı ve bölge md Nihat bey bu proje ileilgili plaket aldı.Montaja başladık baktım Derince limanı draftı – 9 mt bizde Kocayusuf dubamız vardı eni 27.5 mt boyu 92 mt . Derince Rıhtımı bloklu – 9 mt den -14 metreye indirirsem rıhtım göçecek.Kocayusuf dubasını rıhtıma yanaştırtım ve dubanın açık deniz tarafını -14 metreye taradım ve 100.000 tonluk gemiyi dubanın üzerine yanaştırdım ve pinomatikleri üzerine yanaştırdım ve kosterlere limbo yaptık. Aynı zamanda duba üzerine kara pinomatiklerini koyarak kamyonları yükledik.Tabi dubaya balast alarak rıhtımla aynı hizaya getirdim.Birde dubanın üzerine paletli bir vinç koydum.

Projeyi aldım..Kimsenin haberi yok,doğru Erbil ağabeye çıktım ,”hadi gel projeyı imzalamaya gidiyoruz.” dedim.”Ne projesi?” dedi.Anlattım.İnanmadı.Neyse beraber gittik ve imzaladık.Ertesi günYüzer Ekipmanlar ve Operasyon Müdürü oldum.
Pnömatiğin kolu 50-60 metre,bu çok önemli bir operasyondu.Çok güzel para kazandık.Montajdan kazandık,römorkörden kazandık,taramadan, para kazandık,üzerine vinç koyduk para kazandık.Sonra Projeler Müdürü oldum.STFA kazandığı Galata Köprüsü projesinden başlayarak,yurt dışında bir sürü projeye imza attık.STFA ile onlarca proje , deniz operasyonları yaptık.
SFTA ,2001 yılında Sedef Tersanesini Kalkavanlar’a sattılar.O zaman bizim misyonun dolduğunu anladım.Ekipmanları tekrar UNRORO olduğu yere taşıdık.Artık ayrılacağımı söyledim. 2001 yılında STFA dan emekli oldum.

İş hayatı

Erbil ağabey,”gel bakalım,simdi para kazanma zamanı.” dedi.Erbil ağabeyin işyerinde ofis tuttum.Beni Arkas limanını yapan mütahitlere danışman yaptı.Limanda çalışan mütaahitleri deniz işini bilmiyorlardı.ben de yardım ediyorum.

2003 yılında Bektaşoğlu’ndan Ali Arman beni aradı.
“Marina yaparmıyız “dedi.”…mına bile koyarız.” dedim.Hala anlatır.”Gabi isimli Arap mühendis geliyor,seninle tanıştırmak istiyorum..Ataköy’de mühendis ile yemek yiyeceğiz.”dedi.

Yemekte,Mühendis Gabi,şarabı içince dili çözüldü. “Akaba’da marina istiyoruz.Bu benim Kralımın marinası olacak.” dedi.Hemen,Ali Arman ile beraber Akaba’ye uçtuk.Kralın Baş danışmanı Ambar,Türk asılllı.Bizi karşıladı,adamla konuşuyoruz.Akaba bir körfez,İsrail’in Eilat limanın sahili 4 km.Ürdün’ün sahili 21 km.Yanında Suudi Arabistan.Yahudi sahili az olunca karada Marina yapmış.
Aynısını Kralın sahilinin bahçesinde istiyorlar.

Projeyi hazırladıktan sonra Ambar Türkiye’ye geldi.İş Bektasoğlu’nda olduğu için güzel bir hazırlık yapmamız,kendimizi iyi tanıtmamız gerekiyor.Şirkette her şeyi ,yer döşemlerini,perdeleri dahil yeniledik.Ambar şirkete geldi.Atilla Barutçu’yu Proje müdürü,Mustafa’yı Makine Müdürü diye tanıttık.Erbil ağabey ile bende projenin nasıl yapılacağını anlattık.Bende anlattım.Adam çok mutlu oldu.”Bu işi size veriyorum ama bunu sizin ekipmanlarınıza değil,bilgi ve tecrübenize veriyorum.” dedi.
Bektaşoğlu bizim sayemizde işi almış oldu.Çok az bir kar ile işi daha sonra devrettik.

Erbil ağabey ile birbirimizi tamamlıyoruz.Ben emekli olduktan sonra bizim camida ayağını suya sokan herkes beni arıyor.Ben de Erbil ağabey’i arıyor ve projeyi oluşturuyoruz.Ben,Proje koordinatörü ya da danışman oluyorum.

Körfez Denizcilik,Kaptan Denizcilik,Mert Ömer Denizcilik isimli şirketlerim var.Kaptan Deniz İnşaat şirketinin hikayesi enteresan.Sene 1997-98 STFA da Deniz Yapıları Porje Müdürüyüm.İsken Sugözü Termik Santralında aynı zamanada proje müdürüyüm.2001 yılında işi bitirdik.İşi bitirdikten sonra şirketin Müdürüne,ben artık emekli olup ayrılacağım dedim.Sen bu deniz yapılarını biliyorsun,bize danışmanlık yap dediler.Bunlara bir rapor yazdım.Bunları denizde 7 km.denizde kanal açtık,7 km.boru döşedik.”Bu kadar deniz yapısı olan bir yerde sabit ekip ve ekipmana ihtiyacınız var.Dışarda hasar olduğunda birini bulup getireyim derseniz,santralı yatırırsınız.”dedim.”O yüzden hasarı önceden görüp,tedbirini almanız lazım.” dedim.”Çok biliyorsan yap” dediler.

2001 yılından beri ben bu santralın bakım işlerini yaparım.Santralın Genel Müdürü her zaman”Kazım bey iyi ki varsınız.”diyor.Santralın bütün deniz yapılarını bakımın biz yaparız.Hem müşavir ,hem de mütaahit olarak çalışıyorum.

İsken Sugözü Termik santralı

2022 Mayıs ayında artık yorulduğumu düşünmeye başladım. Bu arada 7 anjiyo oldum: Bir kanser atlattım. Hayatım avucumun içinden akıp gidiyor. İşler yoluna girmiş, Zeynep evlenmiş, Mert büyümüş evlenmiş, işlerin başında. Dünya tatlısı iki tane torunum var. Artık dede de olmuşum. Eve haber gönderdim. Ben artık dinlenmek istiyorum dedim.

Her şeyi size bırakıyorum, işlerime sizleri mağdur etmeyecek şekilde uzaktan kontrol edeceğim ve bana müsaade dedim.
Kafamda hiçbir şey yok, önceden tasarlanmış hiçbir şey yok. Evdeki 3-5 eşyamı aldım.1+1 eve taşındım. Eski dostlarımı aradım. Sağ olsunlar bu dönemde beni hiç yalnız bırakmadılar.

Annem

Sevgili dostum Neptün Algan’a bu dönemde hep yanımda olduğu için minnettarım ama esas minnettarlığım annemi bulmama vesile olduğu içindir.

Beni bir toplantıda Filiz hnm ile tanıştırdı.Bu tanıştırma bu hikayenin en önemli kısmını oluşturduğu için anlatmak istiyorum.Filiz ile görüşmeye başladık. .

Birgün evdeyiz,Filiz benim e-devletini karıştırırken annemin ismini gördüğünü söyledi.Önce duymamazlığa geldim,ilgilenmez gözüktüm ama sağ olduğunu söylediğinde bütün hayatım gözümün önünden bir film perdesi gibi geçmeye başladı.Çocukluğum,babam,babannem,halalarım,Sivas,ilkokul,ortaokul,Kongre Lisesi.Yüksek Denizcilik Okulu,Oya,torunlar.Dile kolay annesiz geçen 68 yıl.

Filiz ,e-devletten annemin sağ olduğunu bulunca,“Müsaade edermisim bulayım mı ?”dedi.Ben de “bul.” dedim.Eli kolu uzun.Adresi gerçekten buldu.”Kalk gidiyoruz.” dedi.”Ama ben de seninle geleceğim.” dedi.Arkadaşı Aysel ile birlikte,kalktık annemin Samatya’da ki evinin önüne geldik. Bana dışarda bekle dediler.

Zili çalıyorlar,kapıyı biri açıyor.60 yaşlarında bir adam.”Buyrun.” diyor.”Burası Satenik Hnm.ın evi mi ?”diyorlar.”Evet.” diyor.”Konuşabilirmiyiz?”O sırada Annem içeride yatıyor.”Kazım diye bir oğlu var mı?”Biz, annenin oğlunu getirdik.” deyince,sonradan isminin Sarkis olduğunu öğrendiğim kardeşim,”annem rahatsız,kalbi dayanmaz,birden bire bunu söyleyemeyiz ,Ne kadar doğru onu da bilmiyorum?” diyor.Annem içeriden “kim o?”diye sesleniyor.Sarkis içeri sokmak istemiyor ama
Filiz kafasını eğip içeriye baktığında gördüğüne çok şaşırıyor.Anne aynı Kazım’a benziyor.O zaman söylüyorlar.”Oğlun dışarı da”“Gelsin içeriye “diyor.

İçeriye bir girdim.Aynı bana benzeyen bir kadın..”Anacığım.”dedim. sarıldık,öpüştük,koklaştık.
Tabii başlarda fazla konuşmuyorduk.İkinci veya üçüncü ziyaretimde herkesi dışarı çıkardı.”Ben oğlumla konuşmak istiyorum.” dedi. Annem “sana hamile kaldım ama seni doğuramadım,oramı buramı kestiler.”dedi
Benim ellerini ellerinin içine aldı.”Evladım senden özür diliyorum,sana annelik yapamadım,ne olur beni affet.” dedi.”Şu anda ayaklarım sağlam olsa dizine kapanıp senden af dilerdim.” dedi.”Üzülme ne olur .”dedim.Babannem beni çok iyi yetiştirdi.Bu arada bir espri yaptım.”Eğer sen yetiştirmiş olsaydın,kuyumcu olmuştum.” dedim.Gülüştük.

Annem İstanbul geldikten sonra evleniyor. 4 sene sonra 1960 Artin doguyor.1964 yılında da Sarkis doğuyor.Şimdi onlar benim kardeşlerim,Anne bir,baba ayrı.İkiside kuyumcu.

1,5 sene oldu.hemen her hafta ziyaretine gidiyorum.İlk karşılaştığımızda daha kanlı canlıydı.Şimdi Sanki beni bekliyormuş ,üzerinden büyük yük kalkmış gibi “ben artık ölmem” lazım diyor.Ama iki oğlunu nasıl yetiştirmişlerse anneme bebek gibi inanılmaz bakıyorlar.

Şimdi annem kardeşim kuzenlerden ordum var.Hepsi kuyumcu,Kapalıçarşı’dalar.
Kurban bayramında annemi ziyarete gittim.Bana “Kurban kesecekmisin?” dedi.Dedim ki “anne ben senin bildiğin Müslümanlardan değilim.” ”Sen o zaman Paskalya’yı da kutlamıyorsun değil mi.”dedi.”Anam ne yapayım,beni bir arada derede bırakmışssınız,”dedim.

                                Annem Satenik Mücerretoğlu
                      Kardeşlerim, Artin ve Sarkis Mücerretoğlu

Sevgili kardeşim Kazım Çıldır(78 Gv) hayatından bir çok güzel ve çok anlamlı bu hikayeyi bizimle paylaştığı için çok teşekkür ediyorum.
Allah uzun ömür versin,kem gözlerden sakınsın.
Amin.

Soyağacı

Babamın babası Kazım yani dedem Kahyalı 01.07.1885 doğumlu Hüseyin;
Sivas Merkez Örtülü Mahallesine kayıtlı.
04.06.1940 da ölüyor.
Babamın Babası Kazım. Kafkaslardan önce Çıldır’a gelmiş. Daha sonra Sivas’a geçmiş. Babaannem (Armenuhi Kazancıyan) babasının hanında çalışmaya başlamış.
Babasının annesi Armenuhi Kazancıyan Sivas 01.07.1890 doğumlu
16.10.1976 da vefat ediyor. Sivas Bahtiyar Bostan Mahallesine kayıtlı
Annemin Adı Satenik Müceretoğlu 01.07.1937 Sivas doğumlu
Ben, Kazım Çıldır 01.01.1956 Sivas doğumlu
Babamın babası Kazım Çıldır 01.07.1885 doğum,04.06.1940 yılında vefat ediyor.
Babam İsmail Çıldır 01.07.1919 doğumlu 26.06.1986 vefat ediyor.

The post Benim canım annem 68 yıl sonra gelen mutluluk appeared first on Denizcilik Dergisi.

DENIZCILIK DERGISI – Haber Linkine Gitmek İçin Tıklayın !
DemirHindi
31 Temmuz 2025 – 19:50