Eski Rekabet Kurumu uzmanı ve Avukat Mert Karamustafaoğlu, bu süreci yakından değerlendirdi ve soruşturmanın muhtemel sonuçlarına ilişkin kapsamlı bir analiz kaleme aldı. Karamustafaoğlu, soruşturmanın sektör dinamiklerine ve rekabet hukuku uygulamalarına nasıl yansıyabileceğine dair önemli öngörülerde bulundu.
1. Rekabet Hukuku Ve Rekabet Kurumu
Son yıllarda Rekabet Kurumu önemli kararları ile kamuoyu gündemine yer alıyor. Bilindiği üzere 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun uyarınca Türkiye’deki tüm mal ve hizmet pazarlarında şirketler arasındaki rekabeti kısıtlayıcı anlaşma karar ve eylemleri yasaklanıyor. Rekabet Kurumu’nun soruşturmaları şirketlerin bir araya gelerek ürettikleri mal ve hizmetlerin fiyatlarının birlikte belirlendiği durumları ortaya koyuyor. Özellikle temel mal ve hizmetler söz konusu olduğunda teşebbüsler arası fiyat anlaşmaları, pazar ve müşteri paylaşımı gibi unsurlar ağır idari para cezaları ile cezalandırılıyor. Bu kapsamdaki ihlaller başta karteller olmak üzere 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca ağır ihlal sayılıyorlar ve Kurum’un en sert cezalandırdığı eylemlerin başında geliyor. Geçen yıllarda Rekabet Kurumu kararları ile hızlı tüketim malları, e-ticaret, ağır sanayi ürünleri ve tarım ürünleri sektörlerinde radikal değişimleri tetikledi.
2. Tersaneler Soruşturması Ve Sektörün Genel Görünümü
Rekabet Kurumu 2 Eylül 2025’de internet sitesinde yeni bir soruşturma başlattığını duyurdu. Bu yeni soruşturma tersanecilik sektöründe faaliyet gösteren 33 adet şirketi, iki ilgili sektör birliği ve bir uluslararası insan kaynakları danışmanlık şirketini kapsıyor. Ancak soruşturmanın konusu son iki yılın en trend konusunu içeriyor. Soruşturma işgücü piyasalarındaki rekabet ihlalleri gibi oldukça yeni bir ihlal tipini inceliyor. Rekabet Kurumu anılan soruşturmada “işgücü piyasasında rekabete hassas bilgi değişimi yapılması, çalışan ücretlerinin birlikte belirlenmesi, çalışan ayartmama anlaşmalarına taraf olunması, bu tür anlaşmaların kurulmasına ve sürdürülmesine yönelik kolaylaştırıcı eylemlerde bulunulması” gibi oldukça geniş ve ağır ihlalleri inceliyor. Bu nedenle iki sektör birliği ile bir de uluslararası insan kaynakları şirketinin de tersane sektöründeki insan kaynakları alanındaki faaliyetleri yakından incelenecek.
Soruşturma açılmadan evvel yürütülen ön araştırma aşamasında bütün rekabet soruşturmalarında olduğu gibi incelenen tüm kuruluşlarda epostaları ve telefonlardaki Whatsapp yazışmalarını inceledi. Bulunan deliller bu nedenle oldukça ayrıntılı ve sayıca fazla. Ancak bu kadar çok sayıda şirketin ve iki sektör birliğinin faaliyetlerinin de birbirinden çok farklı olduğu da bir gerçek. Dolayısıyla Rekabet Kurumu’nun öncelikle ilgili sektörü, sektörün dinamiklerini, özellikle son iki yılda yaşanan maliyet baskısından kaynaklanan sıkıntıları da yakından incelemesi gerekiyor.
Bu sektördeki temel değişim özellikle COVID pandemisi sırasında büyük tersanelerin bulunduğu ülkelerdeki pandemi önlemleri ile yaşanan kapanmanın, talebi Türkiye’ye kaydırması ile başladı. Böylece sektör hızlı bir büyüme içine girdi. Ancak tersanecilik sektörü, denizcilik endüstrisinin belki de en kritik bir bileşeni. Zira gemi inşası, bakım ve onarım hizmetleri pazarları deniz taşımacılığının sürdürülebilirliğine ilişkin kritik katkı sağlıyorlar. Türkiye’de hızlı büyüyen bu sektör global olarak rekabet ediyor. Talep kolaylıkla başka ülkelere kayabiliyor. Türk tersaneleri sadece teknolojik olarak değil, maliyetleri ile de rekabetçi olmak zorundalar. Bu konu ucuz işçilik ücretleri ile çalışılan ülkeler düşünüldüğünde bir devlet politikası konusu haline geliyor. Öyle ki son yıllarda artan maliyetler tersanecilik sektörünün rekabetçi yapısını oldukça zorluyor. Binlerce işçi çalıştıran, emek yoğun bir sektör olduğu için de bu anlamda en önemli maliyetlerden biri de alışan ücretleri oluyor.
Sektörün artan maliyetler nedeniyle çalışan ücretleri konusunda çözüm yolları aramış olması muhtemel. Zira global bazdaki rekabet koşulları tersaneleri hem daha ucuz hem de yeni teknolojileri içeren gemiler üretmek konusunda zorluyor. Bir gemi inşasının 2 yıl sürebildiği düşünüldüğünde, projeye başlarken her tersane bir maliyet tahmini yapmak durumunda kalıyor ve bunun içinde de enflasyonun yüksek olduğu bir dönemde olan Türkiye için çalışan ücretleri en zorlu kalemi oluşturuyor. Yapılacak her hata, kötü bir tahminleme büyük bir zararla birlikte bir tersanenin mahvolmasına neden olabilir. Ama daha da önemlisi tamamlanmayan bir proje Türk tersaneciliği açısından kötü bir şöhrete ve gelecekte tüm sektör için iş kaybına neden olabiliyor.
3. İşgücü Piyasalarındaki Rekabet İhlalleri Ne Demek?
Peki tam olarak nedir bu işgücü piyasasındaki rekabet ihlalleri ve bu soruşturmanın muhtemel sonuçları ne olabilir? Rekabet Kurumu Bursa ve Samsun’daki hastaneler, e-ticaret ve bilişim şirketleri, özel okullar ve son olarak da tersaneler hakkında işgücü piyasalarındaki rekabet ihlalleri hakkında incelemeler yürüttü. Bu yepyeni bir ihlal tipi ancak Kurum bu belirsizliği gidermek için yakın zamanda yeni bir Kılavuz yayınladı. İşgücü Piyasalarındaki Rekabet İhlallerine Yönelik Kılavuz 21.11.2024 yılında yayınlandı ve buna göre temel olarak bu alandaki ihlaller 3’e ayrılabilir.
Birinci grup bir çeşit alım karteli olarak nitelendirilebilecek olan ücret tespiti anlaşmalarıdır. Kılavuz alım fiyatının tespiti olarak sınıflandırılabilecek bu türden anlaşmaları piyasanın çıktı tarafında ortaya çıkan fiyat tespiti anlaşmaları ile aynı çerçevede değerlendireceğini söylüyor. Yani bir alım karteli olarak nitelendiriyorlar. Bir sektördeki çalışan ücretlerinin genelde üst limitini belirlenmesi şeklindeki bu anlaşmalar, rakip konumunda olan, yani aynı işgücü pazarından alım yapan teşebbüsler arasında centilmenlik anlaşmaları şeklinde yapılıyor. Ücret sektördeki tüm şirketlerde aynı olunca, çalışanlar işlerinden memnun olmasa da başka bir şirkete geçmeye çalışmıyorlar. Bunun sonucunda hem şirketler çalışanlarını tutmak için daha yüksek ücret vermek zorunda kalmıyor, hem de çalışanlar daha iyi şartlarda başka şirketlere geçemiyorlar. Bir anlamda çalışan geçişliliği azalıyor ve şirketler de kendi çalışanlarının başka bir şirkete transfer olmaması için daha iyi şartlar sağlamaya çalışmıyorlar. Çalışan ücretleri sabitleniyor ve zamanla düşüyor. Verimlilik ve inovasyon hızlıca düşüyor.
İkinci tip ihlal ise çalışan ayartmama anlaşmaları. Bir teşebbüsün bir başka teşebbüsün çalışanlarına iş teklif etmemesine veya bu çalışanları işe almamasına ilişkin olarak doğrudan veya dolaylı şekilde yapılan anlaşmalar olarak tanımlanıyor. Bu ihlal tipinin neredeyse sayısız türü var. Bir şirkete mal veya hizmet satan bir sağlayıcının sözleşmesinde bu yönde bir hüküm olabileceği gibi, aralarında herhangi bir sözleşme olmayan şirketler arasında “dostluk” veya “etik” olarak bu tür uygulamaların olduğu da görülebiliyor. Birbirlerinin çalışanlarına iş teklifinde bulunmayı veya birbirlerinin çalışanlarını işe almayı tamamen yasaklamadığı fakat istihdamı birbirlerinden alacakları onaya yahut çalışanın mevcut işvereninden alacağı onaya tabi kıldıkları durumlarda da bir çalışan ayartmama anlaşmasının varlığından bahsediliyor.
Çok kısıtlı hallerde, genelde teknik bilgi veya knowhow nedeniyle bazı çalışanlar için, genelde bir proje bazında yan sınırlama adı altında bunlara izin verilebiliyor. Ancak bu çok kısıtlı bir alanda uygulanıyor. Çalışan ayartmama anlaşmalarının büyük bir kısmı kartel olarak en ağır cezalandırılan rekabet ihlali olarak nitelendiriliyor.
Kılavuza göre son ihlal tipi işgücü piyasalarında bilgi değişimi ile ilgili. Bu belki de en tartışmalı ve uygulamada en çok görülen ihlal tipi. Zira işgücü piyasalarında çalışan istihdam etme amacıyla tüm teşebbüsler rakip konumunda. Bu anlamda çalışanların ücretleri, yan hakları, fazla mesai ücretleri gibi çeşitli konularda teşebbüsler arasında doğrudan veya dolaylı her türlü bilginin paylaşılması ihlal niteliğinde. Zaman zaman bu konuda dolaylı bir bilgi değişimi için başta insan kaynakları bağımsız pazar araştırma kuruluşları ve özel istihdam büroları gibi teşebbüsler de kullanılabiliyor. Yani insan kaynakları şirketlerinin sunduğu ücret araştırmaları da bu anlamda oldukça riskli. Belki de bu yüzden Kılavuz uzun uzun bu konuda kriterler sıralıyor.
4. Soruşturmanın Muhtemel Sonuçları
Rekabet Kurumu’nun soruşturması tahminen 12 ay sürecek. Soruşturmanın kapsamı düşünüldüğünde her şirketin ceza almaması yüksek bir ihtimal. Zira tersanelerin büyüklükleri, haklarında elde edilen deliller ve pazardaki konumları farklı. Ancak iki sektör birliği ve bir insan kaynakları şirketi için soruşturma sonundaki tespitler geleceğe ışık tutacak. Belki de bu alandaki en temel ilkeler bu soruşturma ile netleşecek. Ancak şüphesiz ki rekabet hukuku tarihi açısından çok önemli bir soruşturma olacak. Tarihi anlara şahitlik edeceğiz hep beraber.
4054 sayılı Kanun uyarınca Rekabet Kurumu ihlal tespitinde bulunursa ilgili şirketlere karardan önceki yıl ciroları üzerinden %10’a kadar ceza verebilir. Burada yurtiçi veya yurtdışı ciro ayrımı yapmak veya ciroyu sadece personel giderleri ile sınırlamak da Rekabet Kurumu’nun takdir hakkı kapsamında. Yüksek cirolarla ancak düşük karlılıkla çalışan tersaneler açısından bu sonuçların ne kadar ağır olabileceği de muhakkak. Unutulmamalıdır ki Rekabet Kurumu’nun soruşturmaları sonunda verilen idari para cezalarından daha önemlisi, ilgili sektörün tüm dinamiklerini değiştirebilen yeni ilkelerin ortaya çıkmasıdır. İşgücü piyasaları açısından bu soruşturma yeni bir dünyanın en net resmini verecek.
Edip Cansever bir şiirinde “Her başlangıçta yeni bir anlam vardır” der. Rekabet Kurumu’nun tersaneler hakkındaki soruşturması hem rekabet hukuku hem de sektör için tarihi bir viraj olacak. Yaklaşık bir yıl sonra sonuçlarını göreceğiz ama asıl sonuçları belki de yıllar sonra ortaya çıkacak.
Denizlere Hakim Olan Cihana Hakim Olur.
Barbaros Hayrettin Paşa
Avukat Mert Karamustafaoğlu
7DENIZ – Haber Linki İçin Tıklayın !
DemirHindi
15 Eylül 2025 – 10:15