Rekabet Kurulu’nun 14 Ağustos 2025 tarihli kararıyla açılan soruşturmanın merkezinde, iş gücü piyasasında rekabeti engelleyen anlaşmalar yer alıyor. Kurul, tersanelerin hem çalışan ücretlerini belirlemek için birbirleriyle mutabakat sağladığı hem de işçilerin başka tersanelere geçmesini önleyici uygulamalar geliştirdiği yönündeki iddiaları mercek altına aldı. Kurum, bu tür uygulamaların çalışanların daha düşük ücretlere razı bırakılmasına, daha iyi iş fırsatlarına ulaşmalarının engellenmesine ve iş gücü piyasasında dengenin bozulmasına yol açabileceğini belirtti. Rekabet Kurulu’nun 14 Ağustos 2025 tarihli kararıyla başlatılan soruşturmada, tersanelerin iş gücü pazarlarında rekabete duyarlı bilgiler paylaştıkları ve çeşitli anlaşmalar yaptıkları öne sürülüyor.
İddialar iki başlıkta toplanıyor
Dünya.com’dan Nagihan Kalsın’ın haberine göre, ilki çalışanların ücretlerinin teşebbüsler arasında yapılan anlaşmalarla belirlenmesi, ikinci de başka tersanelere geçişinin engellenmesi.
Yalnızca ürün ve hizmet piyasalarındaki rekabeti değil, iş gücü piyasalarını da koruma görevi bulunduğunu belirten Rekabet Kurumu, 4054 sayılı Kanun’un uygulanmasında ‘girdi’ ve ‘çıktı’ piyasaları arasında bir ayrım bulunmadığını belirterek, emeğin evrensel bir üretim faktörü olduğuna işaret ediyor. İş gücü piyasasında işverenlerin, sayıca daha az olmaları nedeniyle yüksek alıcı gücüne sahip olduklarını aktaran Kurum, bu güç dengesizliğinin rekabet karşıtı uygulamalarla birleşmesi halinde çalışanların dezavantajlı koşullara zorlandığını ifade ediyor.
Makroekonomik göstergelere etkisi olumsuz
Rekabet Kurumundan edinilen bilgiye göre, iş gücü piyasalarındaki rekabetin bozulması yalnızca bireysel çalışanları değil, istihdam, işsizlik oranı ve ortalama gelir düzeyi gibi kritik makroekonomik göstergeleri de olumsuz etkiliyor. Rekabetçi iş gücü piyasalarının korunması ise ücretlerin piyasa koşullarına uygun şekilde oluşmasını, verimlilik artışının emek gelirlerine yansımasını ve istihdam olanaklarının çeşitlenmesini sağlayarak toplumsal refahın sürdürülebilirliğine katkıda bulunuyor. Tersanelerde personel giderleri toplam maliyetler içinde yüzde 22 ila 50 arasında değişiyor. Özellikle mavi yaka iş gücünün yüzde 70-80’inin taşeron firmalar aracılığıyla temin edilmesi, iş gücünün sektördeki kırılgan yapısını artırıyor. Rekabet Kurumu’na göre bu yapı nedeniyle iş gücü piyasasına yönelik rekabet ihlalleri, hem çalışanların hak kayıplarına hem de sektörün üretim kapasitesinin, kalitesinin ve maliyet yapısının bozulmasına yol açma riski taşıyor.
Çalışan hakları ve sektörün geleceği mercek altında
Rekabet Kurumu, soruşturmayla birlikte yalnızca rekabet ihlallerini değil, çalışanların refahını ve sektörün sürdürülebilirliğini de doğrudan ilgilendiren bir süreci mercek altına aldı. Kurum, iş gücü piyasasındaki rekabetin korunması, çalışanların haklarının güvence altına almayı hedefliyor.
Tersanelerde iş gücü uzmanlık ve taşeronlaşmaya dayalı
Soruşturmanın odağındaki tersanecilik sektörü, nitelikli iş güce en çok ihtiyaç duyan alanlardan biri. Gemi inşa projeleri mühendislikten elektroniğe, mobilyadan iç tasarıma kadar çok sayıda uzmanlık alanını kapsıyor.
Edinilen bilgiye göre sektörde:
– Montaj, kaynak ve bakım personeli için MYK veya MEB onaylı sertifikalar,
– Kaynakçılar için Türk Akreditasyon Kurumu veya uluslararası belgeler,
– Mühendisler için üniversite diploması, yazılım bilgisi ve gemi inşa tecrübesi,
– Lojistik personeli için K belgesi, SRC, forklift ehliyeti,
– İSG uzmanları için Çalışma Bakanlığı onaylı sertifikalar zorunlu tutuluyor.
Bu belgeler sayesinde çalışanlar yalnızca kendi alanlarında istihdam edilebiliyor, dolayısıyla çapraz istihdam mümkün olmuyor.
7DENIZ – Haber Linki İçin Tıklayın !
DemirHindi
15 Eylül 2025 – 15:51