ANKARA’YA YANLIŞ GELEN BÜYÜKELÇİ: THOMAS BARRACK

Ankara’da son aylarda rahatsız edici bir isim dolaşıyor.
Dolaşmakla kalmıyor, konuşuyor; konuşmakla kalmıyor, azarlar gibi konuşuyor.
Diplomasi bilmeden diplomasi yapmaya kalkışan bir adam: Thomas Barrack.

Trump’a yakınlığı sayesinde büyükelçi koltuğuna oturmuş bir finansçı. Kariyerinde ne dışişleri var ne diplomatik birikim. Ama gel gör ki buyuruyor, üstten konuşuyor, yerel basına parmak sallıyor.
Türkiye bunu not ediyor. Ve unutmayacak.

2025 yazında Lübnan’da düzenlenen basın toplantısında, tepkileri görünce ağzından şu söz döküldü:

“Bu iş hayvansı hale gelirse biz çekiliriz.”

Bir diplomatın kuracağı son cümle budur.
Çünkü bu ifade açık biçimde aşağılamadır.

Gazeteciler, akademisyenler, siyasetçiler soruyor:
Bu adam hangi özgüvenle konuşuyor?Hangi diplomatik yetkiyle?

Ardından özür geldi. Çünkü mecburdu.
Ama özür, sözün ağırlığını hafifletmedi.
Bir diplomasi kariyeri böyle bir lekeyle başlarsa, devamı da pürüzlü olur.

OSMANLI NOSTALJİSİ: NEYİN HAZIRLIĞI?

Barrack adındaki bu saygısız adam, fırsat buldukça Osmanlı’yı övüyor. Amaç açık Türk adını, Türklüğü bitirmek.
Aile köklerine, imparatorluğun ihtişamına, hoşgörüsüne atıf yapıyor.

İlk bakışta masum.
Ama bu ülke “nostalji” ile yönetilmiyor.
Bu ülke laik Cumhuriyet ile yönetiliyor.

Osmanlı’yı anmak başka şeydir, Osmanlı’yı laik Türkiye Cumhuriyeti’ne alternatif gibi sunmak başka.

Barrack hata yapmıyor, yanlışlıkla boyunu aşan laflar etmiyor.
Bile isteye laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerine dinamit koymaya çalışıyor.

Barrack’ın CV’sine bakanlar şaşırmıyor.
Köklü bir diplomasi geçmişi yok.
Zorlu müzakereleri, kriz masalarını, jeopolitik dosyaları yaşamamış.

Finansçı.
Emlakçı.
Ve Trump’ın dostu.
Bu kadar.

Bu profilin Ortadoğu’da büyükelçilik yapması, hele Türkiye gibi bir ülkede, çok risklidir. Çünkü burada:

  • Her cümle önemlidir.
  • Her kelime hesap edilmelidir.
  • Her tavır karşılık bulur.

Barrack’ın “gaf” diye geçiştirilen sözleri aslında gaf değildir:
O, mensubu olduğu devletin karanlık emellerini gerçekleştirmek için kendisine verilmiş metinleri okuyor.

ORTADOĞU’YA SÖMÜRGECİ TON

Ortadoğu’da barışın “illüzyon” olduğunu söylüyor.
Peki bu illüzyonu kim yarattı?

Yüzyıldır bölgeyi cetvelle bölen kim?
Irak’ta savaş açıp ülkeyi yerle bir eden kim?
Milyonları yerinden eden, devletleri çökerten kim?

Barrack, büyükelçi görevini aldığı ülkenin sicilini bilmiyor olabilir mi?

Bugün Türkiye’ye ders vermeye kalkması, ciddi bir aymazlıktır.

ANKARA’DA TEPEDEN BAKAN HERKESİN HİKÂYESİ KISA OLDU

Türkiye’de yabancı bir yetkilinin kibirle dolaşması her dönemde tepki doğurmuştur.
Bu refleks parti üstü, siyaset üstüdür.

Bu millet:

  • Onuruna düşkündür,
  • saygısızlığa tahammülsüzdür,
  • tepeden konuşana pabuç bırakmaz.

Barrack’ın dili, üslubu, gazetecilere ve kamuoyuna yaklaşımı Türkiye’de sempati değil, soğukluk üretiyor.
Ve bu soğukluk zamanla sertleşir.

Her ne kadar siyasilerden gerekli tepkiyi görmeseler de kimse Türkiye’yi “terbiye edilecek ülke” gibi görmesin.

DİPLOMASİ SAYGIYLA BAŞLAR

Thomas Barrack belki şunu anlamamış olabilir:

Diplomasi; güç gösterisi, parmak sallamak, üstten konuşmak değildir.
Diplomasi önce saygıdır.
Sükûnet, dikkat, bilgi, nezakettir.

Türkiye bunların hiçbirinden kaçmaz.
Ama kibirden de hoşlanmaz.

Barrack’ın Ankara’daki ilk aylarını izledik.
Kendisini “yön veren adam” sanıyor olabilir.

Fakat Türkiye’de yön veren şey, bir kişinin tavrı değil, milletin iradesidir.

Barrack bunu en kısa zamanda öğrenirse kendisi için iyi olur.

Türk milleti kimseye saygısızlık etmez.
Ama saygısızlığa da asla sessiz kalmaz.
Bu da böyle biline!

Ne mutlu Türk’üm diyene.

Ünal GÜL