NASRALLAH’IN ŞEHADETİ VE SAFLAŞMA

Videoyu izlerseniz ( https://www.youtube.com/watch?v=4Ep7gJ20zxU) Nasrallah, tehdidin esas kaynağının ABD olduğunu, ABD’nin Şii (Şia)-Sünni çatışması ile devletleri parçalamak istediğini belirtiyor. Bu antiemperyalist videoyu Kemalist veya Sosyalist birisi söylese pek çoğumuz hak verir ama dini bir lider olduğu için “Ne İsrail, Ne Hizbullah, Ne Nasrallah” diyenler veya sessiz kalmayı tercih edenler var.

Bizdeki Hizbullah ile Lübnan’daki Hizbullah farklı. Nasrallah’ın başında olduğu Hizbullah, Lübnan’ı parçalamaktan, ABD’ye, İsrail’e esir olmaktan kurtardı. 2006’da İsrail’i yendi, Suriye’deki ciğer yiyen vahşilere, ülkemize de yönelen PKK/PYD bölücülüğüne karşı laik Esad’ın yanında yer aldı. Bu tavrından dolayı bizdeki kimi Sünni gruplar, meseleye AB ve ABD’ye karşı bağımsızlık, yani antiemperyalizm değil mezhepçi noktadan yaklaşarak Nasrallah’ın şehadetine seviniyor. Oysa Şii Nasrallah mezhepçi yaklaşmıyor, Sünni Filistin’in yanında. Sünni Filistin ve Hamas da desteğinden dolayı Şii Hizbullah’a minnet duyguları besliyor ve Nasrallah’ın şehadetine üzülüyor.

Emperyalizm çağında saflaşma

Hala emperyalizm çağındayız. Atatürk en büyük düşman “kapitalizm afeti ve onun çocuğu olan emperyalizmdir” demiş, Lenin de emperyalizmi şöyle tanımlamıştır:

Dünyanın, şimdi gördüğümüz gibi, çok sayıda ezilen millet ile muazzam zenginliklere ve güçlü silahlı kuvvetlere sahip bir avuç ezen millet arasında ikiye bölünmesi.”

Saflaşma; ezen milletler ve ezilen milletler arasında. Yani emperyalistler ile vatanını savunanlar arasında. Emperyalizm çağında saflaşma; milli ve gayrimilli eksenindedir. Kim, emperyalizme karşı vatanını savunuyorsa milli olan odur, emperyalizmle işbirliği yapan gayrimillidir.

Emperyalizmin temel özelliği azami sömürü yönünde gerektiğinde ülkeyi işgal etmesi, milleti dinsel, mezhepsel, etnik temelde ayrıştırması, hatta parçalamasıdır. Yugoslavya, Afganistan, Irak, Libya, Tunus, Mısır, Suriye’de emperyalist müdahaleyi gördük. Filistin’de soykırım uygulanıyor.

Ne İsrail, Ne Hizbullah, Ne Nasrallah” söylemiyle temiz kalınmıyor

Bu söylemi kullananlar hepsine lanet okuyarak temiz kalacaklarını sanıyorlarsa yanlıyorlar. Geçmişte de buna benzer şekilde “Ne Sam Ne Saddam”, “Ne ABD Ne Esad” diyenler vardı. Bu söylemler Irak’ı, Suriye’yi müttefiksiz, dolayısıyla emperyalizm karşısında zayıf bıraktı. Ortadoğu bu sloganlardan sonra daha huzurlu, yönetimleri daha ilerici/devrimci mi oldu yoksa emperyalizmin bölgeyi işgaline çanak tutmuş oldular?

Elbette ikincisi. Dolayısıyla temiz kalmak isteyenler aslında emperyalizmin işini kolaylaştırmaları yönüyle kirlendiler. Yeniden bu kirden arınmada geçen yıllar bu sloganı iyi niyetle kullananları uyandırmalı. Tarafsız kalmak da antiemperyalist güçleri müttefiksiz bıraktığı için kirden arındırmıyor. Dünyanın mazlum ve ABD’ye kafa tutan ülkeleri Hizbullah’ın, dolayısıyla Nasrallah’ın yanındayken, bizdeki mezhepçiler, etnik ayrılıkçılar, emperyalizmin yanında duran tatlı su liberal ve solcuları karşısında. Bu da düşündürmeli.

Kemalistlerimiz, Sosyalistlerimiz, laiklerimiz “ona da buna da hayır” derse, tarafsız kalırsa, niyet etmese de emperyalizm karşısında mazlum dayanışmasını kösteklerler. Türkiye’yi de dayanışmasız ve emperyalizmin tehditlerine daha açık hale getirirler. Dahası belirttiğim gibi Nasrallah, laik ve antiemperyalist Esad’ın yanında yer aldı. Batı (İsrail demeyeceğim, çünkü eksik) soykırımına karşı Filistin’in yanında. Ortadoğu’da antiemperyalist bir oluşum, bizim için de en büyük kazanımdır. Bunu belirtmek, “hatalarını tartışmayalım” anlamına gelmez.

AB, ABD gerici, ABD’ye karşı savaşan ilericidir

Emperyalizm çağında ilericiliğin esas ölçütü emperyalizme karşı savaştır. Laikliği, emeğin haklarını, insan onurunu, kadının özgürlüğünü, vb savunmak sonra gelir. Din, mezhepçililik, etnik köken gibi feodal çağın tortularıyla dünyada savaşlar çıkaran ABD’ye direnen, kendisine isterse “şeriatçı” desin, dünya ölçeğinde ilericiliğe hizmet ediyordur. Meseleye öncelikle kim kapitalizme karşı, kim laik diye bakıldığında bile Ortadoğu’da emperyalizme karşı mücadele etmeden laiklik de sınıf mücadelesi de başarıya ulaşamaz. Laiklik, emek gibi diğer meselelerin çözümü de öncelikle emperyalizme karşı mücadeleye bağlıdır.

Emperyalizm (AB, ABD) geriledikçe dünyada dincilik/mezhepçilik, bölgecilik, etnik köken kaynaklı çatışmalar azalacaktır. Dolayısıyla Ortadoğu’da sadece Hizbullah değil, ABD’ye kafa tutan her oluşumla ilişkiler geliştirmek, insanlığın da ülkemizin de yararınadır. Kimin yanında, kime karşı yer aldığın önemlidir. Önce müttefiklerimizi ve düşmanlarımızı ayırt edelim, sonra her şeyi konuşalım.

Müttefiksiz kalmak, insanlığı, Ortadoğu’yu ve ülkemizi, emperyalizme karşı savunmasız hale getirmektir.