-1877 Deptford, James Laing, Deptford Tersanesi’nde 382 Kızak Numarası ile inşa edilen demir gövdeli pervaneli genel yük vapuru “Ben Venue” 27 Şubat 1877’de denize indirildi ve Mayıs 1877’de hizmete hazır hale geldi.
-151 grt., 989 nrt. ve Tam boy: 257.4 ft., Genişlik: 34.5 ft., Derinlik: 23.9 ft. idi. Thompson, Byd & Co. yapımı 2 genişlemeli ana buhar makinesi 150 nhp. güç üretiyordu.
– North Shields merkezli Samuel A.Morrison, John Morrison & Son Co.Ltd. adına 4 Mayıs 1877’de North Shields limanına tescil olundu.
– 1901’de İstanbul merkezli Tantavizâde Mehmet Halit satın aldı ve “Ankara” adı verildi.
– 1909’da Haliç, Kantarcılar Sarı Timur Mahallesi Hatab Kapısı semtinden olan “Hatab Kapılı Kadir” satın aldı ve adını “Hilal” olarak değiştirdi.
-1911’de Hilal Vapurculuk Şirketi adına kaydedildi.
– 15 Mayıs 1915’te Kdz.Ereğli’de kömür yüklemesi yaparken Rus Gnevny ve Bespokonyy muhriplerinin açtığı top ateşi ile batırıldı.
Hilal Vapurculuk Şirketi
Hilal Osmanlı Anonim Şirketi başlıklı kağıdı
Hilal Osmanlı Anonim Şirketi İdarehanesi, İstanbul Rıhtım Hanı’nda idi. Yönetim Kurulu Başkanı: Davâ Vekili: Behrâm Efendi, Güverte Enspektörü: Şevket Bey, Makine Enspektörü: Kadri Efendi, Müdürü : Girit’li Nâfi Bey idi. Şirketin vapurlarının bacasındaki işareti: Kırmızı Zemîn üzerine beyaz Hilal idi. Mevcut Vapurları: 935 grt. Hilal, 602 grt. Güzel Girit, 319 grt. Millet idi.
Hilal ve Bartın vapurlarının sefer ilanları
Sirkeci’den hareket ve avdet eden Hilal vapuru; Ereğli, Zonguldak, Bartın, Kurucaşile, Cide, İnebolu seferleriyle tanınmıştır. Şirket ilanları “ Bartın- İnebolu Postası” olarak verilirdi. Yük ve yolcu için acente adresi Sirkeci Yeni Han’da ve 1 No.’da bulunuyordu. “ Bartın- İnebolu Postası” olarak ilan edilen birdiğer vapur ise Bartın’lı Bankoğlu Hacı Hüseyin Kaptan’a ait “Bartın” vapuru idi. Acente adresi Hilal Vapurculuk gibi Sirkeci Yeni Han’da ve 15. Numarada bulunuyordu.
1923’de İstanbul’dan Hacı Paşazâdeler ve Kefelizâde Abbas Remzi Bey’in satın aldıkları diğer gemi Hacı Davut Farkouh’a ait “Elpniki” idi ve “Hilal” adı verilmiştir. 15 Mart 1931 günü
Zonguldak’dan kömür yüklü olarak İstanbul’a seyrederken 16 Mart 1931 günü Kefken Burnu önlerinde karaya düşerek parçalanmıştır. Hilal Vapuru Lloyd’s Register of Shipping kaydı.
Hilal Vapuru büyük bir kayaya bindirmiş ve baş tarafından büyük bir yara açılmış, pervanesi dış tarafta kalacak şekilde baştan suya gömülmüştür. Makine dairesini sular basmasına rağmen yolcular filikalarla karaya çıkartılabilmiştir. Sığlık ve kayalık bir sahilde karaya oturmuş olan Hilal Vapuru’nun mürettebatı ve yolcular Kandıra’dan İstanbul’a getirilmişlerdir. Vapurda kalmış olan eşyalar daha sonra İstanbul’a getirilmiştir. Vapurda bir miktar koyun da bulunuyordu. Tahlisiye ekipleri kazazedelere çok yardımcı olmuştur.Hilal Vapuculuk baca forsu ve flaması.
Tantavizâde Mehmet Halit Efendi
Hakkında bazı bilgiler mevcuttur. Fakat devrin mecmuaları veya gazetelerinde olması muhtemel karakalem çizim bir portresine dahi rastlanılmamıştır. Akademik anlamda belge araştırması yapılmasını gerektirmektedir. Ancak Sultan II. Abdülhamit devri saltanatı sırasında Mısır’da din alimi sayılan Tantavi ailesinden çok varlıklı ve yardımsever bir şahsiyet olduğu kayıtlıdır.
Çok sayıda vakıf eseri ve çiftlikler halinde arazileri vardı. Rami’de, Boşnak Hızır Sokağı ile Mazhar Bey Caddesi’nin birleştiği köşede yer alan cami, 1869 yılında Tantavizâde Mehmet Halit Efendi tarafından yaptırılmıştır. Mısır’lı din âlimlerinden olan Tantavi ailesi Çin ve Hindistan’da da büyük itibar gören bir aile idi. Bu aileden Tantavizâde Mehmet Halit Efendi, Sultan II. Abdülhamit devrinde çok büyük varlık sahibi olarak tanınmıştır. Yakın zamanlara kadar Ümraniye’de çiftlikleri vardı.Rami’deki Tantavi Mehmet Halit Efendi Camii . Fotoğraf: Mustafa Cambaz.
Büyükada’da Değirmen Plajı olarak bilinen hemen tüm çevre arazi Tantavizâde Mehmet Halit Efendi tasarrufunda idi. Geniş sahili olan araziden bir kısmı 1951 yılında Değirmen Plajı olarak değiştirilmiştir. Bugünkü plajın yerinde, İstanbul’un bütün Anadolu Yakası’nın ekmek unu gereksinimini karşılayan ve 1834 yılında Tantavizâde Mehmet Halit Efendi tarafından inşa ettirilmiş bir değirmen bulunuyordu. Değirmen daha sonraları Rum asıllı Kozmetos tarafından çalıştırılmış, I. Dünya Harbi yıllarında İstanbul’un un ihtiyacının önemli kısmı buradan karşılanmıştır. Sonradan değirmen işlemez hale gelmiş, yıkılıp moloz halinde terk edilmişti.
İhtiyaç sahiplerine geniş bağışlarıyla da tanınmış olan Tantavizâde Halit Efendi, Nemlizâde Tahsin Bey ile yakın dostluğa sahipti ve bazı yardım işlerinde birlikte hareket etmişlerdir. Bunlardan biri II. Abdülhamit döneminde meydana gelen ve Osmanlı’nın galip geldiği 1897 Türk-Yunan Savaşı sonrasında açılan savaşta yaralanan gaziler ile şehitlerin ailelerine yardım amaçlı Evlâd-ı Şühedâ ve Malûlîn-i Guzât-ı Asâkir-i Şâhane İâne Sergisi (Osmanlı Ordusu’nun Yaralı Gazileri ve Şehit Çocuklarına Yardım Sergisi)’ne yaptığı bağıştır.İane Sergisi, hediye edilen eşyaların teşhir edilip satılması için düzenlenmişti. Padişahın emri üzerine Yıldız Sarayı içinde iki tarafında iki kule olan, bir bodrum ve üst kattan oluşan, ortasında büyük bir salon bulunan sergi binası yapılırken, sergi mimarisinde usta bir isim olan İtalyan mimar Raimondo d’Aronco da ana giriş kapısını tasarlanmış ve Ressam Fausto Zonaro da sergi boyunca padişah tarafından hediye edilecek ipek mendillerin üzerine basılmak üzere sergi binasının karakalem ve suluboya resmini boyamıştı.
İane Sergisi, 25 Mart 1898 Cuma günü Cuma namazını müteakiben Sultan II. Abdülhamit tarafından açıldı. Açılış nutku sadrazam tarafından okundu. Orman ve Maadin ve Ziraat Nazırı Selim Melhame başkanlığında bir sergi heyeti teşkil edildi. Sergiye padişah, ailesi ve hanedan üyelerinin yanı sıra Almanya Kayseri, Avusturya İmparatoru, İran Şahı ve Fransa Cumhurbaşkanı tarafından özel hediyeler gönderilmişti. (Kaynak:Şefik Memiş) Katalog’da Nemlizâde tarafından yapılan bağışın resmi de yeralmaktaydı.
Sergideki eşyalar, özel kişilere satıldı. Satılamayan ürünler için büyük bir sergi piyangosu düzenlenerek üç milyon kuruş gelir elde edildi. Buradan sağlanan gelir ile şehit aileleri ile yaralılara yardım yapılırken, 20 lira ve üzerinde alışveriş yapanlar Osmanlı basınında yayınlanan listelerle halka duyuruldu. Sergi için üzerinde Nişâne-i Hamiyyet ve İnsaniyyet ve Hamiyyet-i Vataniyye Madalyası yazılı iki madalya hazırlandı. (Kaynak:Salt arşivi)
“İane Sergisi”ne Tantavizâde Mehmet Halit Efendi, Nemlizâde Tahsin Bey ile iki milyon beş yüz kuruşluk bağış yapmıştır. Bu bağış yirmi sayfalık bir broşürde yer almıştır. Tantavizâde Mehmet Halit Efendi ile Nemlizâde Tahsin Bey’in “İane Sergisi”ne bağışlamış oldukları iki Milyon Beşyüzbin Kuruş değerindeki eşyalara ait yirmi sayfalık,1899 tarihli Eşya Piyangosu Çekiliş Listesi.
Armatör olarak; 1877 Deptford, James Laing, Deptford Tersanesi’nde inşa edilen demir gövdeli, pervaneli “Ben Venue” genel yük vapurunu 1901’de Samuel A.Morrison, John Morrison & Son Co.Ltd.’den satın almasındaki gerekçe bilinmediği gibi, o dönemde bu vapura “Ankara” adını vermesi de cevapsız kalmaktadır.
Tantavizâde Mehmet Halit Efendi’nin 1901 yılında satın alarak “Konya” adını verdiği ikinci genel yük gemisi 1877 yılında Sunderland/Wear Depford’daki James Laing Depford Tersanesi’nde 383 Kızak Numarası ile inşa edildi.İlk armatörlük şirketi North Shields’den John Morrison & Son idi.
“Konya” vapurunu 1909’da İstanbul’dan Mihran Nakaşyan’a satmıştır .
Armatörlük yaşamı 8 sene devam etmiş ve 1909 sonrasında armatörlük yaşamına son vermiştir. SS Konya- (Ex-Ben Voirlich)
-1901 yılında Tantavizâde Mehmet Halit Efendi’nin satın alarak “Konya” adını verdiği genel yük gemisi 1877 yılında Sunderland/Wear Depford’daki James Laing Depford Tersanesi’nde 383 Kızak Numarası ile inşa edildi.
– Sicil Numarası 76641,Denize indirilme tarihi 1 Mayıs 1877,Hizmete hazır geliş tarihi Temmuz 1877’dir.
– Demir gövdeli buharlı pervaneli genel yük gemisi olarak (Iron Screw Steamer) 1506 grt / 984 nrt, Tam Boy: 257.2 ft. Genişlik: 34.1 ft., Derinlik: 23.8 ft.idi.
– North Eastern Marine Engineering Ltd. yapımı C2cyl (32, 60 x 36in)ana buhar makinesi 120hp. güç üretiyordu.
-İlk armatörlük şirketi North Shields’den John Morrison & Son’dur. 11 Temmuz 1877’de North Shields Limanı’na tescil olunmuştur.
-Gemi sahipleri tarihlere göre şöyledir;
1901’de North Shields’den Morrison Shipping Co. Ltd. – S. A. Morrison’dan
Tantavizade Mehmet Halit satın almış ve “Konya” adını vermiştir.
1909’da İstanbul’dan Mihran Nakaşyan satın almış,adını değiştirmemiştir.
1912’de Büyükadalı ve Pire merkezli Apostolos Triandaphillidis & K. Kallias satın almış ve “Tharos” adı verilmiştir.
1914’te Bandar Abbas merkezli S. Atychides & Th. B. Vahratoglu satın almış ve “Teheran” adı verilmiştir.
1 Ocak 1916 tarihinde Cebelitarik Boğazı’nda SS Marietta Costanzo ile çatma sonucu batmıştır. Apostolos Triandaphillidis’in Büyükada Küçük Koyu’daki bir saray yavrusu gibi muhteşem köşkü.
Apostolos Triandaphillidis
1912’da Mihran Nakkaşyan’ın sattığı “Konya” vapurunun yeni armatörü Büyükadalı Apostolos Triandaphillidis & K. Kallias idi. “Tharos” adını verdiler ve Yunan gemi siciline kaydettirdiler. Tharos, Kapitülasyonların sonsuz imkanları ile Osmanlı kabotaj sınırları içinde de seferler yaptı.
I.Dünya Harbi başlarken Tharos’u Bandar Abbas merkezli S. Atychides & Th. B. Vahratoglu’na sattılar.
“Büyükadalı Apostolos Triandaphillidis & K. Kallias” denilse de, Büykada’daki muhteşem köşkünden başka yaşamı hakkında hiçbir bilgiye ulaşılamayan Apostolos Triandaphillidis ve K. Kallias kimdi? Bu çalışmam yayınlandıktan sonra belki bir tanık çıkacaktır diyorum…
Mihran Nakkaşyan
Türk Armatörlük Tarihi’nde Musevi asıllı Barzilay ve Benjamin ailesi dışında, Ermeni asıllı bazı armatörlerin varlığı görülmektedir. Mihran Nakkaşyan kökende Kayseri’lidir ve mesleği nakkaşlık olan bir aileden gelmektedir. Aile iş imkanları nedeniyle İstanbul’a yerleşmiştir. İşyeri sirkeci Emin Bey Han No.6’da idi. Komisyoncu olarak tanınmıştır ve büyük ölçekli alım satım işleri yapan bir tüccar idi. 1850 yılında Kayseri’de Karabet Nakkaşyan’ın oğlu olarak dünyaya gelmiş ve çok küçük yaşta hayatını kazanmak üzere ailesinin yönlendirmesiyle İstanbul’a gelmişti.
6 Mart 1868’de Tuna Valiliğinden İstanbul’a Şura-yı Devlet (Danıştay) reisliğine atanan Mithat Paşa tarafından Kasım 1868’de Sultanahmet mevkiinde, eski Kılıçhane ile etrafındaki arsalar üzerine inşaa edilen ve 11 Aralık 1868’de Üsküdar Özbek Tekkesi şeyhi İbrahim Ethem Bey yönetiminde açılarak eğitime başlayan, Mekteb-i Sanayi’ye girerek Matbaacılık, Mürettiblik ve Yaldızcılık öğrendi.
27 yaşında büyük Beyoğlu yangını sırasında yanarak yok olan ünlü Naum Tiyatrosu’nun arazisi üzerine 1876’da inşaa edilen ve o günlerde Cite de Pera ya da Hristaki Pasajı diye anılan, günümüzün Çiçek Pasajı’nda Rum Papadopulo Efendi’nin mücellithanesinde basılan “Sabah” gazetesinde 1877’de önce dizgici, sonra da İdare Müdürü olarak çalışmaya başladı.
1882’de zor duruma düşen gazeteyi Papadopulo Efendi’den satın alan Mihran Nakkaşyan, önce Asmalımescit 5 numaradaki 3 katlı bir binaya, daha sonra da Cağaloğlu’na taşıdığı matbaada çıkarttığı “Sabah” gazetesinin tirajını, 1891’de 12 bine ulaştırmış, onu İstanbul’un ve ülkenin en etkili gazeteleri arasına sokmayı başarmıştı.Kadıköy Erenköy semtinde deniz kıyısına yakın bir mevkide olan Mihran Nakkaşyan Köşkü, Bağdat Caddesi’nden sahile doğru inerken Çetin Emeç Bulvarı’nın köşesinde yer alır.
1984-1989 yılları arasında deniz doldurularak yapılan sahil yolu nedeniyle yalının denizle bağlantısı kesilmiş, bir hayli içerde kalmıştır. Denize bakan kısmı geniş bir park ve yürüyüş alanıdır.
II. Abdülhamit’e övgüler ve dualarla destek olan, bu sayede Yıldız Sarayı’ndan destek gören ve tahsisat da alabilen, başyazarlığını Diran Kelekyan’ın yaptığı “Sabah”, II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte ılımlı bir yol izlemiş, katı İttihatçı karşıtı akıma katılmamış, I. Dünya Harbi sırasında da önde gelen haber ve yorum gazetelerinden biri olma niteliğini korumuştu. Gazetenin bünyesine giren yazarlar arasında Ahmet Rasim de yer almıştı. 1909’da Tantavizade Mehmet Halit’ten “Konya” isimli genel yük gemisini satın almış, adını değiştirmemiştir.
1910 yılında CS Swan Hunter (Upon on Tyne) Wallsend Tersanesi’nde inşa edilmiş 2,485 grt, 1,552 nrt’lik bir yolcu – yük gemisini satın almış ve bu gemiye “Kayseri” adını vermiştir.1911 yılında 1889 Hamburg Blohm Und Voss Tersanesi’nde inşa edilmiş 2,098 grt, 1,171 nrt’lik bir yolcu – yük gemisini satın almış ve bu gemiye “Sabah” adını vermiştir.
Sabah Vapuru Lloyd’s Register of Shipping kaydı.
Gemi kayıtları Blohm Und Voss Tersanesi’inde 1889’da “Eduard Bohlen” adlı iki geminin inşa edildiğini gösteriyor. İlk Eduard Bohlen, 1889’da Woerman Line için inşa edildi, ancak mülkiyet hemen Deutsche Ost-Afrika Line’ a devredildi ve geminin adı “Reichstag” olarak değiştirildi. Sabah adı verilen Eduard Bohlen bu vapurdur.
İkinci Eduard Bohlen, yolcu gemisi ve kargo taşıyıcısının birleşimiydi. Hamburg’da Blohm ve Voss tarafından yine Woerman Line için inşa edildi. 23 Ekim 1890’da suya indirildi ve 28 Ocak 1891’de teslim edildi ve Almanya ile Batı Afrika arasındaki rotayı kullanmaya başladı ve rota boyunca posta taşıyan ilk Alman buharlı gemisi oldu. 1895’e kadar bu seferlerine devam etti. Sabah- (Ex- Eduard Bohlen)
Adolph Woerman ve gemi sahibi ve nakliye acentesi John Picard Best, 20 Şubat 1895’te Avrupa ile Afrika arasındaki kazançlı ticaret yolundaki fırsatları değerlendirmek için Cie. Belge Maritime du Congo’yu kurdu. SS Eduard Bohlen yeni şirkete transfer edildi. 6 Mart 1895’te ilk kez Belçika bayrağı altında Anvers’ten Kongo’ya seferlere başladı.1898’de Woerman Line’a geri transfer edildi.
SS Eduard Bohlen 20 Ocak 1904’te Cape Town’a doğru bir köle gemisi olarak sefere başlamış ve
5 Eylül 1909’da, Swakopmund’dan Table Bay’e yaptığı yolculukta Conception Bay yakınlarında elmas arayıcıları için ekipman boşaltmak üzere yola çıkmıştı. Ancak yoğun sis nedeniyle kumsal sahile yaklaşık 100 metre uzaklıktaki bir kum setine oturdu. Eduard Bohlen’deki kargo ve ekipmanın bir kısmı boşaltıldıktan sonra, Eduard Bohlen’i kum setinden kurtarma çabaları başarısız olunca 30 yolcu gemiden indi.Eduard Bohlen zaman içinde çürümeye ve kumlara gömülmeye başladı.
Gelgit sırasında sahilden karaya oturmuş gemiye yürümek mümkündü.Bir süre civardaki elmas madencileri, onun ideal bir konumda olduğuna ve bir otel için mükemmel olduğuna karar verdiler. Hatta madenin müdürüne kaptanın odası tahsis edildi.Madencilik faaliyetleri sona erdiğinde Eduard Bohlen sonunda kumlara terk edildi. Günümüzde Eduard Bohlen birkaç yüz metre içeride yer almaktadır ve iskeleti giderek kumlara gömülmektedir.
Mihran Nakkaşyan’ın İstanbul’daki son yılları
Mihran Nakkaşyan takdirini kazandığı Sultan II. Abdülhamit tarafından “ulâ” rütbesi ile de taltif edilmiştir. I. Dünya Harbi sonrasında, 12 Ocak 1920’de, İttihat ve Terakki yönetimine karşı yıllarca sert bir muhalefet yürüten “Peyam” (Haber) gazetesinin sahibi Ali Kemal ile ortaklık kurarak gazeteyi “Peyam-ı Sabah” (Sabah’ın Haberi) adıyla yayınladı.
9 Eylül’de Türk Ordularının İzmir’e girmesinin hemen ardından, 11 Eylül 1922’de Peyam’dan ayrılarak ertesi günden itibaren gazeteyi yeniden “Sabah” adıyla çıkarmaya başladı. Kısa bir süre sonra 6 Kasım 1922 günü, Ankara Hükümeti tarafından İstanbul’da Tokatlıyan Oteli’nin berberinde tutuklanarak Ankara’ya götürülmek istenen Ali Kemal’in İzmit’te linç edilerek öldürülmesini duyunca, korkuya kapılarak bir gün sonra, 7 Kasım 1922’de Sabah gazetesini kapattı.
Cihan Kütüphanesi’nin de sahibi olan ve Türkiye’de ilk Türkçe Kur’an tercümesini basarak yayımlayan Mihran Nakkaşyan, İstanbul’da edinmiş olduğu çok sayıda mülkü, deniz ticareti yapmak üzere satın aldığı Sabah, Kayseri ve Konya isimli vapurları ve “Sabah” gazetesini satarak paraya çevirmiş, Suadiye sahilindeki yalısını da satarak Fransa’da Nice şehrine yerleşmiştir.
94 yaşında 1944 yılında Nice’de vefat eden Mihran Nakkaşyan kendisine yapılan Fransız vatandaşlığı teklifini kabul etmemiş ve “Ben Kayseriliyim. Fakir denilecek kadar mütevazi bir ailedenim. Ailem, hayatımı kazanmak üzere İstanbul’a gitmekliğimi münasip gördüler, beni İstanbul’a gönderdiler. Cebimde bir silik mecidiye, ayağımda yarım pabuçla İstanbul’a geldim. Mithat Paşa’nın kurduğu Sanayi Mektebi’ne girdim. Okudum, orada mürettiplikle yaldızcılık öğrendim. Borç harç bir mürettiphane kurdum, kasaları ıslah ettim. Şemseddin Sami ile ‘Sabah’ı çıkardık. Çok şükür muvaffak olduk. Senelerce memleketime hizmet ettim. O memleket bana mevki verdi, balâ rütbesi verdi, nişan verdi, servet ve refah verdi. Ama onlar beni tâbiyetten çıkarmışlar… Ben çıkmadım ki. Bunlar her memlekette olabilir.” diyerek yapılan resmî teklifi geri çevirmişti.
(Kaynak:Y.Mimar Levent Civelekoğlu).
****
Mihran Efendi düşünmeye bile gerek görmeden;
“Ben Kayseriliyim. Fakir denilecek kadar mütevazi bir ailedenim. Ailem, hayatımı kazanmak üzere İstanbul’a gitmekliğimi münasip gördüler, beni İstanbul’a gönderdiler. Cebimde bir silik mecidiye, ayağımda yarım pabuçla İstanbul’a geldim. Mithat Paşa’nın kurduğu Sanayi Mektebi’ne girdim. Okudum, orada mürettiplikle yaldızcılık öğrendim. Borç harç bir mürettiphane kurdum, kasaları ıslah ettim. Şemseddin Sami ile ‘Sabah’ı çıkardık. Çok şükür muvaffak olduk. Senelerce memleketime hizmet ettim. O memleket bana mevki verdi, balâ rütbesi verdi, nişan verdi, servet ve refah verdi. Ama onlar beni tâbiyetten çıkarmışlar… Ben çıkmadım ki. Bunlar her memlekette olabilir.”
diyerek teklifi kabul etmemişti.(5)
Yalının bahçesinde Noter sokak cephesinde bir de metal konstrüksiyonlu camlı bir Limonluk yer almaktadır.
Yalının, balkon korkuluklarından, verandadaki sütünlarına, çatı saçak altlarındaki konsollardan, pencere ve kapı pervazlarına kadar hemen her yerde dönemin tarzına uygun Art Nouveau detaylar dikkat çekmektedir.
(1) Şemseddin Sami (Frashëri) (1 Haziran 1850 – 1 Temmuz 1904), Arnavut asıllı Osmanlı yazar, ansiklopedist ve sözlükçü. İlk Türkçe roman olan, Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ın (1872), ilk Türkçe ansiklopedi olan Kamus-ül Alam’ın (1889-98) ve modern anlamdaki ilk geniş kapsamlı Türkçe sözlük olan Kamus-ı Türki’nin (1901) yazarıdır. Ayrıca Kamus-ı Fransevi adlı Fransızca ve Kamus-ı Arabi adlı Arapça sözlükleri de kaleme almıştır. Ağabeyi Fraşereli Abdül Bey ile birlikte, Latin ve Yunan harflerini kullanan ilk Arnavut alfabesini geliştirmiş (1879) ve Arnavutça bir gramer kitabı yazmıştır (1886). Kardeşi Naim Fraşeri, Arnavut milli şiirinin kurucusu olarak kabul edilir. Galatasaray Spor Kulübü’nün kurucusu olan Ali Sami Yen’in babasıdır.
(2) Diran Kelekyan Efendi (1862 -1918), Kayseri doğumlu Ermeni asıllı Türk gazeteci ve yazarıdır. Öğrenimini İstanbul’da azınlık okullarında başlamış, Marsilya’da tamamlamıştır. Türkiye’ye döndükten sonra çeşitli gazetelerde yazar olarak çalışmış, Sultan II. Abdülhamit döneminin son yıllarında Londra’ya kaçarak bazı İngiliz gazetelerine yazılar yazmıştır. II. Meşrutiyet’in ilanından (1908) sonra İstanbul’a dönmüş ve Sabah gazetesinde çalışmaya başlamış, yazılarını daha çok “D.K.”, “İ. Nadir”, “Bedri Kâmil” imzalarıyla yayımlamış, gazetelerde birçok hikâyesi çıkmış, iki romanı da tefrika edilmiştir. Asıl ününü “Diran Kelekyan Lügati” adıyla anılan Türkçe-Fransızca sözlüğü ile yapmıştır.
Y.Mimar Levent CivelekoğluKayseri vapuru- İtalyan Regia Marina- Puglia hafif kruvazörü tarafından elkonuldu ve “Eritrea” adı verildi.
SS Kayseri- ( Ex- Dahomé, Ex- Lawang)
-Geminin ilk adı “Lawang” idi ve 7 Kasım 1890’da 160 Kızak No. ile denize indirildi.
-Tam boy:300.6 ft.,Genişlik: 41.0ft., Derinlik: 21.6 ft. idi.
-Hamburg merkezli Deutsche Dampfschiffs Rhederei zu Hamburg (Sunda – Linie) adına inşa edilmiş olan “Lawang” ın Wallsend Slipway & Engineering Co. Ltd. yapımı ana buhar makinesi İngiltere, Triple 3 cyl (26, 42 & 69 x 45ins) ve 333 nhp güce sahipti. Tek şaftlı ve azami seyir sürati 10 knots’du.
-1895’de Marsilya merkezli Cie. de Navigation Mixte’e satıldı ve “Dahomé” adı verildi ve Batı Afrika seferlerinde çalıştırıldı.
– Mayıs 1898’de İngiliz West Hartlepool merkezli Furness, Withy & Co. Ltd.’e satıldı. Bu devrede ilk seferini 4 Ekim 1911’de Liverpool ve St.John’s New Foundland ve Halifax’a yaptı.
-1910’da İstanbul’lu tüccar Mihran Nakkashian satın aldı ve “Kayseri” adını verdi.Kayseri Vapuru Lloyd’s Register of Shipping kaydı.
O süreçte Osmanlı İmparatorluğu Trablusgarp’ ta İtalya ile savaş halindeydi. Kayseri’nin devletçe kiralanarak Trablusgarp’a yardım malzemesi, cephane ve silah gönderilmesi kararlaştırıldı. Geminin asıl görevinin anlaşılmaması için de bordasına Hilâl-i Ahmer – Kızılay işareti boyandı ve hastane gemisi olarak gösterildi.
23 Aralık 1911 tarihi habere göre, Harbiye Nazırı, Dersaadet Ticaret Odası’ndan Trablusgap Savaşı ihtiyacına destek olmak ve Trablusgarp’ı işgal altına almış olan İtalyan birliklerine karşı savaşabilmek amacıyla 2.2 milyon dolar bir yardım sağlanmasını istemişti. İtalyan Donanması iki Osmanlı savaş gemisini Beyrut’ta (Avnullah ve Ankara) ganbotlarını batırmış ve Kızıl Deniz’de de mevcut istasyoner Osmanlı harp gemilerine ağır zarar vermişlerdi.
Almanya savaşın sona erdirilmesi yönünde barışın tesisine çalışırken ve İtalya’yı da protesto etmekteydi. Londra kaynaklı bir habere göre İtalyan hafif kruvazörü Puglia Hidivyal Mail Steamship Co.’ya ait Menzalah isimli isimli yük gemisine elkoymuştu. Gemi süvarisinin şirket merkezine gönderdiği telgraf mesajına göre gemide 150,000 Dolar paraya ve Osmanlı birliklerine ait yüklere ve yiyecek eşyasına elkonulmuştu.
Türk ve Arab birliklerinin Trablusgarp’a olan hücumları püskürtülmüş, çarpışmalarda 7 İtalyan askeri ölmüş ve 15 asker yaralanmıştı. Türk askerlerinin kayıpları çok fazlaydı. Osmanlı bahriyesine ait olduğu ifade edilen Kayseri isimli hastahane gemisi İtalya hafif kruvazörü Puglia tarafından 3 Ekim 1910 günü durdurularak arandı ve geminin hastane gemisi gibi hiçbir özelliği olmadığı, aksine savaş malzemeleri ile yüklü olduğu görülerek gemiye elkonuldu. Ayni sene gemiye İtalyan bayrağı çekilerek “Eritrea” adı verilmiş ve 1923 yılına kadar yolcu – yük gemisi olarak çalıştırılmıştır.
Mihran Nakkaşyan’a gelince; 1880 yılından başlayarak 1914’e kadar ABD’ye göç etmiş 150 kadar Sivas’lı Ermeni Washington bölgesine yerleşerek küçük bir koloni meydana getirmişlerdir. Movses Hekimyan ve Armenag Lousarariyan ve kız kardeşi Dr. Nazaret Kürkçüyan ve diğerlerinin takip ettiği göçe Mihran Nakkaşyan da katılmış ve Neshan Hintliyan, Nejib Hekimyan, Ohannes Nersesesyan gibi Washington’a yerleşmiştir.
Yazan: Osman Öndeş (Araştırma Makalesi)
7DENIZ – Haber Linki İçin Tıklayın !
DenizHindi
16 Mart 2025 – 19:55