ABD’NİN ‘MAVİ ÇAĞI’ BİTİYOR

ABD’nin Afganistan’dan NATO müttefiklerini bilgilendirmeden asker çekmesi her cephede ciddi boşluk ve kırılmalar yaratmaya devam ediyor. ABD’nin küresel liderliğinin ve süper güç statüsünün sona erdiğinin önemli bir göstergesi olan bu çekilmenin artçı şokları pek çok alanda yaşanacak. Bu alanların başında ABD’nin en güçlü olduğu Okyanus ve Denizler geliyor.

AMERİKAN MAVİ ÇAĞI SONA ERİYOR

ABD Donanmasının özellikle Obama döneminde küçülmesi bugün Amerikalı stratejistlerin ağız birliği içinde kabul ettiği bir gerçeği Beyaz Sarayın suratına çarpıyor. ABD’nin 1945 sonrası okyanus ve denizlerde oluşturduğu Mavi Çağ (Blue Age) sona eriyor. Bu terim bana ait değil. 7 Eylül 2021 tarihinde ABD ‘de okuyucu ile buluşacak yeni bir kitabın adı. Araştırmacı gazeteci Gregg Easterbrook tarafından yazılan ‘Mavi Çağ: Amerikan Donanması Küresel Refahı Nasıl Yarattı—Ve Neden Onu Kaybetme Tehlikesi İçindeyiz’başlıklı kitap hakkında, 1 Eylül 2021 tarihli Wall Street Journal Gazetesinin yeni çıkan kitaplar sayfasında Kate Odell tarafından ‘’Demir Taramak’’ başlıklı kitaba yönelik bir özet ve eleştiri yayınlandı. Easterbrook, Amerikan deniz gücünün 1945 sonrası oluşturduğu orantısız büyüklük ve güç sayesinde okyanus jandarmalığını başarıyla yürüttüğünü ve sağlanan emniyetli ve istikrarlı ortamın deniz ulaştırmasının ve ticaretinin her sene katlanarak büyüdüğünü ve bu durumun küreselleşmeyi uçurduğunu vurguluyor. Ancak Amerikan Donamasının en büyük deniz savaşı olan 1944 yılındaki Leyte Gulf Savaşından bu yana büyük bir deniz savaşı yaşamadığını ve kamuoyunun denizde savaş kavramından uzaklaştığına dikkat çekiyor. Donanma sayesinde tehlikelerin ve sorunların ABD kıyılarından çok uzaklarda tutulduğuna değinen Esaterbrook son tahlilde ABD’nin okyanus ve denizlerdeki üstünlüğünün sadece 11 nükleer uçak gemisi ile sağlanamayacağını; mevcut 296 savaş gemisinin Rusya ve Çin deniz güçleri karşısında yeterli olamayacağını; büyük bir donanma yapmanın çok pahalıya mal olacağını ve okyanuslarda kurulu istikrar ortamının devamı için büyük deniz güçlerinin Dünya Okyanus Örgütü gibi yapılandırmalara giderek çevresel düzenlemeler ve silah kontrolü üzerinden bu ortamı müştereken korumaya devam etmelerini öneriyor. Kitabın kritiğini yapan Odell, yazarı Çin’in tarafını tutmakla ve gerçekleşmesi zor öneriler getirmekle eleştiriyor. Ancak Amerikan denizgücünün ciddi gerileme içinde olduğu gerçeğini kabul ediyor.

DONANMACI NEOCONLAR PANİKTE

Aynı gazetede 12 Ağustos 2021 tarihinde eski Donanma Bakan Müsteşarlarından ve öncü neoconlardan Seth Cropsey de ‘’Gerileyen ABD Denizgücünden Kaynaklanan Tehlikeler’’başlıklı bir makale kaleme almıştı. Makalede ABD denizgücünün okyanuslardaki nicelik yetersizliğini başta Japonya olmak üzere diğer müttefiklerle doldurmayı öneriyordu. Aynı yazar 2013 yılında da ‘’İmdat: Amerikan Deniz Üstünlüğünün Gerilemesi’’başlıklı bir kitap yazarak dönemin Başkanı Obama’yı Amerikan donanmasını küçülttüğü için yerden yere vurmuştu.

DONANMA VE JEOPOLİTİK MAFYA DÜZENİ

Okyanus ve denizlerdeki düzenin son 76 yılda korunmasına Amerikan Donanmasının katkısının temel nedeni Washington Consensus (Oydaşması)’nın dayatılmasıydı. Dolara endeksli neoliberal kapitalist küresel ticaretin genişletilmesi; petrol ve doğal gaz akışının ABD kontrolünde gerçekleşmesi; önemli kritik deniz ulaştırma rotalarının düğüm noktalarındaki devletlerin ABD yanlısı olmaya zorlanması ile Rusya ve Çin’in dünya adası içinde her yönden kuşatılması, kısacası okyanus ve denizlerde tek kutuplu dünya sisteminin devam etmesi Amerikan Donanmasının temel göreviydi. Bu dayatmayı ABD karşılık beklemeden okyanuslarda düzen kurup, güvenli deniz ulaştırma ortamı sağlıyorum diye pazarlasa da başta ganbot diplomasisi üzerinden bir nevi jeopolitik mafya düzeni uyguluyor, diğer yandan da küresel ticareti kontrol ediyordu.

BÜYÜK GÜÇ MÜCADELESİ DENİZE GENİŞLEMESİ

Günümüzde dünya ticaretinin %89’u denizler üzerinden gerçekleşiyor. Bu akışın kesintiye uğramasından herkes kaybeder. Sorun ABD’nin Çin ve Rusya ile büyük güçler mücadelesinde cepheyi başta Güney Çin Denizi ve Karadeniz olmak üzere okyanuslara ve denizlere genişletmesi. Yani çatışma ve krizlerden uzak tutulması gereken okyanus ve denizler,Rusya ve Çin’i dengelemek, çevrelemek ve meşgul etmek üzere ABD öncülüğünde kontrollü kriz alanlarına dönüşüyor. Mavi Çağ kitabının yazarı Amerikan savaş gemilerinin Güney Çin Denizindeki kışkırtmalarını eleştiriyor ve ‘’aynı şeyi Los Angeles açıklarında Çin Savaş gemileri yapsa ne yaparız?’’ diye soruyor.

Bugün Covid pandemisi nedeniyle zaten son derece kırılgan hale gelen deniz ulaştırması, ABD ve yakın müttefiklerinin kışkırtmalarına her geçen gün açık bir hale geliyor.

PANDEMİNİN YARATTIĞI BÜYÜK KRİZ

Güncel bir örnek vereyim. ABD’de her geçen gün büyüyen ve etkileri küresel çapta yaşanan konteyner krizi,büyük güç mücadelesinin denizdeki yansımalarının dışında tarihin yaratıcılığı ile şekilleniyor. ABD’nin Mavi Çağını temelinden sarsıyor. Zira sokaktaki adamı etkileyecek boyutta bir krize dönüşüyor. Konuyu açalım. Dünya ticaretinin tüketim ve dayanıklı tüketim maddelerine yönelik ticaretinin yarısı denizler üzerinde konteyner (kutu yük) ile yapılıyor. Pandemi öncesi 2019 yılında küresel çapta limanlarda kabaca 800 milyon kutu yük hareketi yaşandı. Bu her an için yaklaşık 5000 konteyner gemisinin toplam 20 milyon kutu yük taşıma kapasitesi ile denizde hareket halinde olması demekti. Bu ritmik düzen pandemi nedeniyle son iki yılda bozuldu. 2023 yılına kadar devam edecek bu sorun halen küresel enflasyonu körükleyen en büyük nedenlerin başında geliyor.

KONTEYNER KRİZİ NEDEN DOĞDU?

Eve kapanan ve para harcayamayan milyonların internet üzerinden yaptığı alışverişe bağlı talep patlaması sonucu özellikle Çin’den gelen ürünleri taşıyan konteyner sayısında büyük artış yaşandı. ABD’ye gelen konteynerlerin %40’ı Çin’den geliyor. Çin dünyanın en büyük on konteyner limanının yedisine ev sahipliği yapıyor. Yani dolaşım sistemin kalbi durumunda. Diğer yandan 2020 yılında %3,4 küçülen dünya ekonomisi 2021 yılında aşılama sonucu %5,4 büyüdü. Bu durum tüketimi patlatırken, deniz ulaştırma ihtiyacını kamçıladı. Ancak yeni delta varyantın ortaya çıkması ile yeni kapanmalar sonucu limanlarda bu talep patlamasını karşılayacak konteyner operatör ve depolama elemanları sayısı yetersiz kaldı. Limanlarda boşaltma için beklemeler 2 günden 3 haftaya sarktı. Boşalan konteynerler geri dönemedi. Tedarik zinciri bozuldu.Tüm dengeler alt üst oldu. 2 yıl önce 1500 dolar olan Şanghay- Los Angeles konteyner navlunu bugün 30 bin dolar oldu. Açılamayan ve bekleyen konteynerler yüzünden konteyner kıtlığı başladı. Pek çok ülkede TIR şoför açığının olması limana inen konteynerlerin kara içlerine naklinde de gecikmeler yarattı. Los Angeles’te eskiden 3 gün bekleyen bir konteyner bugün 3 hafta bekliyor. Kısacası büyük güç mücadelesinden kaynaklanmadığı halde ABD’nin öngöremediği büyük bir kriz okyanus ve denizlerde yaşanıyor. Bu krizin üzerine başta Güney Çin Denizinde veya Tayvan’da yaşanacak bir çatışmanın küresel ekonomiye menfi etkilerini hayal bile edemeyiz. Güney Çin Denizinden yılda 5 trilyon dolar ticaret geçiyor. Bu miktar küresel deniz ticaretinin üçte biri. Büyük güç mücadelesine rağmen ABD ile Çin arasında dakikada 1 milyon dolara yakın ticaret devam ediyor.

AFGAN HEZİMETİ SONRASI ÇİN’İN KARARI

Bu gelişmeler yaşanırken Çin’in 1 Eylül 2021’den geçerli olmak üzere Güney Çin Denizinde karasularına girecek tehlikeli yük taşıyan tüm gemilerin girmeden önce Çin makamlarına rapor vermeleri gerektiğini ilan etmesi yeni bir krizin habercisi. Zira ticaret gemileri ve savaş gemileri uluslararası deniz hukukunun en eski kuralı olan zararsız geçiş hakkını karasuyu geçişlerinde kullanabiliyor. Çin bu hakkı şimdi kontrol altına alıyor. Çin’i bu karara zorlayan temel neden Güney Çin Denizinde Amerikan Savaş gemilerinin hemen hemen her ay seyir serbestîsi (FON Freedom of Navigation) adı altında Çin karasularından geçmesi. Şimdi Çin rest diyor. Bu durum sadece ABD ve müttefiklerini değil, Hindistan’ı da ilgilendiriyor. Zira dış ticaretinin %55’i bu sulardan geçiyor. Çin’in çok önemli sonuçları olacakbu kararı -son derece küçük düşürücü bir tarzda gerçekleşen-ABD’nin Afganistan’ın geri çekilmesinden sonra alması not edilmelidir. Bu karar ABD’ye denizde çok ciddi bir meydan okumadır. Unutulmamalıdır ki Çin 90’lı yılların sonunda değil karasuları, kendi MEB (Münhasır Ekonomik Bölgesi) içine izinsiz giren savaş gemileri ve uçaklarına müdahale eden bir devlet idi. 11 Eylül olayları sonrası bu uygulamadan kademeli şekilde vaz geçmişti. Şimdi çıtayı çok daha yukarıya taşıdı.

RUSYA DENİZDE DAHA SERT TUTUMA GİRECEKTİR

Bu süreçte Rusya da daha sert ve aktif bir politikaya geçecektir. Afganistan çekilmesinden önce Baltık ve Karadeniz’deki NATO kışkırtmalarına (HMS Defender gibi) cevap olarak Devlet Başkanı Putin, St. Petersburg’da 25 Temmuz’da yapılan Deniz Kuvvetleri Günü kutlamalarında şu konuşmayı yapmıştı: ‘’Herhangi bir denizaltı, yüzey veya havadaki düşmanı tespit etme ve gerekirse onlara yakın bir saldırı yapma yeteneğine sahibiz.” Bu konuşmaya kışkırtıcı cevap 31 Ağustos’ta Ukrayna Başkanı Zelensky’nin Washington ziyaretinde Biden’dan geldi. Biden, ABD’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne kesinlikle bağlı olduğunu söyledi ve Kiev’e 60 milyon dolarlık yeni güvenlik yardımı teklif etti. İki açıklama arasında ABD’nin en uç Rus düşmanı düşünce kuruluşu BrookingsInstituteyazarlarından Angela Stent, 16 Ağustos 2021 tarihli Foreign Affairs Dergisinde Rusya’nın Karadeniz Savaşı (Russia’s Battle for Blacksea) başlıklı bir makale yazdı. Afganistan’dan çekilme öncesi yazılan makale başından sonuna kışkırtıcı içeriğe sahip bu makalede Kanal İstanbul’un tamamlanmasının Montruex Sözleşmesini tersyüz ederek ABD savaş gemilerinin kısıtlamalara bağlı kalmaksızın Karadeniz’e çıkabileceği ve bunu önlemek için Putin’in Türkiye’ye baskı yaptığı iddiasına yer vermesi dikkat çekiyor. ABD savaş gemileri, Karadeniz’de tatbikatlar ve Ukrayna’ya askeri yardım kadar düşünce kuruluşları üzerinden de kışkırtmaya devam ediyor. Dilerim Ukrayna ve Gürcistan üzerinden gerileyen ABD’nin tuzaklarına düşmeyiz. Dilerim Stent’in Kanal İstanbul için yazdıkları doğru değildir.

DENİZLERDE JEOPOLİTİK TSUNAMİ DÖNEMİ

Önümüzdeki günler Afganistan fayının kırılmasının sadece karalarda artçı depremlere değil, okyanus ve denizlerdeki tsunamilere de neden olacağını söyleyebiliriz. Afganistan’dan geri çekilmenin ABD’ye tam bağımlı Japonya, Güney Kore ve Avustralya’da yarattığı güven boşluğu bu ülkelerin Çin ve Rusya ile ilişkilerde yeni bir sayfa açacaktır. Aynı durum Doğu Akdeniz’de İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan; Karadeniz’de Romanya, Bulgaristan, Ukrayna, Gürcistan ve Türkiye için de söylenebilir. Tarihin yeni bir çağa girdiği günümüzde Afganistan sonrası her türlü sürprize hazır olmak gerekir. ABD içindeki çok başlı iktidar ve güç kavgası 11 Eylül 2001’de yaşanan büyük kırılma ve sonrasında yaşanan olaylar zincirinin benzerini değişik senaryolar ile bugünün durum muhakemeleri içinde tartışmaya başlamış olabilir. Amacın düzen kurmak değil, kaos üzerinden büyük güçleri uğraştırmak, zayıflatmak olduğu unutulmamalıdır. 11 Eylül sonrası dönem ABD’nin imparatorluk denemesiydi. Başarılamadı. (Bu konuda araştırmacı yazar Hüseyin Vodinalı’nın 31 Ağustos tarihli VeryansınTV yazısı ‘Bitmeyen Darbeler Sonsuz Savaşlar’ okunmalıdır.) Şimdi geri çekilme dönemi yaşanıyor. Amaç mümkün olduğunca geri çekilmeyi uzatabilmek ve yeni dünya düzeninde avantajlı yer kapabilmek. Dilerim bu dönem ilki kadar acımasız ve kanlı geçmez. ABD’ye hatırlatalım, tarihin ve kaderin yaratıcılığı insan aklının önündedir. İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace’ın Afganistan hezimetine gönderme yaparak ABD’nin artık süper güç olmadığına vurgu yapan, demeci aslında her şeyi söylüyor: ‘’It is obvious that Britin is not a superpower. But a superpower that is also not prepared to stick at somethingisn’tprobably a superpowereither. It is certainly not a global force, it’sjust a big power.’(Britanya’nin bir süper güç olmadığı açık. Ancak verdiği taahhüte bağlı kalmaya hazır olmayan bir süper güç de muhtemelen bir süper güç değildir. Kesinlikle küresel bir güç değil, sadece büyük bir güçtür.)

AMERİKAN MAVİ ÇAĞI KAPANIRKEN TÜRK MAVİ VATAN ÇAĞI BAŞLAMALIDIR

Bu makaleyi şöyle bitirelim:‘’ABD’nin Mavi Çağı kapanırken, Türkiye’nin Mavi Vatan Çağı başlamalıdır. Bu ülkü, siyaset üstü bir tutumla 21. Yüzyıldaki uygar ve müreffeh geleceğimizin teminatı olacaktır. Atatürk de bunu isterdi. ‘’

CEM GÜRDENİZ