Denizdeki işler; zorlu fiziksel çalışma koşulları, potansiyel olarak tehlikeli görevler, uzun çalışma saatleri ve yüksek düzeyde stres ve yorgunluk içerir. Denizcinin hayatı özünde “yalnız hayattır”.
Aristoteles’in de dediği gibi “Üç çeşit insan vardır: yaşayanlar, ölenler ve denizde olanlar.”
Bizler ailemizden, arkadaşlarımızdan ve dış dünyadan izole bir şekilde yaşıyoruz. Günümüzde gemi zabıtan ve mürettebatının görevlerinin çoğunun dijitalleşmesi ve bazı islerin yarı otomasyonu sonucunda gemideki mürettebat üyelerinin sayısı gün geçtikçe azalıyor. Gemi sahiplerin daha fazla kâr ve daha az harcama yapma arzuları, özellikle mürettebat ücretleri ve personelin refahı için yapılan harcamaların azalmasına sebep oluyor. Bu durum gemide daha az mürettebatın bulunmasına, yine de aynı işlerin daha az kişi ile yapılmasına, gelişmemiş ülkelerden işe alınan düşük kaliteli işgücünün gemilerde varlığının süregelmesine, genel anlamda daha düşük ücretlere ve genellikle gemi personeli arasında çok büyük kültürel farklılıklara yol açıyor.
Çoğu zaman, denizciler bu izolasyon ortamında, liman izni eksikliği ve yalnızlık nedeniyle moralsiz ve çökkün hissediyorlar. Görevleri ile ilgili suçlanma korkusu, işlerini kaybetme korkusu ve aileden ayrılma – uzak kalma korkusu, onların bozuk ruh sağlığına olumsuz katkıda bulunan diğer bazı faktörler.
Kalan diğer faktörlerde şunlardır: uzun is sözleşmesi süreleri, gemide kalitesiz yiyecekler ve beslenme, kalitesiz ve rahatsız yanlış tasarlanmış mobilyalar ( örneğin eski ve rahatsız yataklar, kotu ayarlanan ortam ısıları, kotu havalandırma koşulları, duduk icme suyu kalitesi vb. gibi ), zorbalık ve taciz ( Genellikle gemideki üstler ve ofisteki üstler tarafından yapılmaktadır ), Suçlama Politikası (Özellikle tecrübeli senyör zabitandan / VMT’den), Tepe amirden, üstten gelen baskı (“baskıcı bir kaptana” sahip olmak), her turlu sömürü, ayrımcılık ve gemide cinsel taciz eylemleri. 2020’de ITF, Blumenthal araştırmasını gerçekleştirdi ve denizcilik sektöründe yeri olmaması gereken uygulamaları ortaya çıkardı. ( Bkz. ITF Denizciler Bülteni No34/2020’ye bakınız – Blumenthal Suistimallerine Odaklanma)
2019/2020’de COVID-19 krizi, denizcilik sektöründeki ikiyüzlülüğü ve Denizcilerin bu sektördeki yeri hakkında rahatsız edici bir gerçeği ortaya çıkardı. Örgütlerin ve hükümetlerin denizcileri gerçekte kilit işçi grubu olarak tanımaması, binlerce insanı gemilere hapsetti, onları birer tutsak gibi denizlerde mahsur bıraktı ve ITF’nin onları desteklemek için gösterdiği en iyi çabalara rağmen yaşanan dramlar ve sonuç aşağı yukarı aynıydı.
Küresel ticaret, is dünyasının ve varsılların zihinsel ve fiziksel refahları nedeniyle pandemi suresince neredeyse kesintisiz devam etti ve denizlerde uluslararası çalışma standartları geniş kapsamda ihlal edildi. ITF’ye göre 2020’de işçilerin yüzde 40’ından fazlası ciddi depresyon ve ağır anksiyete yaşadı ve bu durum, destek eksikliği ve izolasyonla zamanla daha da kötüleşti. Bazı denizciler gemide 15 aydan fazla zaman geçirmek zorunda kaldı. Dünya, diğer sektörlerin ve üretimin nasıl durduğunu ve karadaki kilit işçilerden nasıl güzellemelerle bahsedildiğini izlerken, küresel ticaret için en önemli insanları, denizcileri rahatça unuttular veya onları kolayca görmezden geldiler.
COVID-19 sureci denizcilik sektörünün gerçek yüzünü gösterdi, denizcileri gemilerin arkasındaki unutulmuş insanlar yaptı ve onları küresel kapitalist sisteme karşı yalnız bıraktı, aslında sistem bir anlamda kasıtlı olarak onlara sırt çevirdi. Dolayısıyla pandemi acı verici derecede net bir mesaj verdi: Olaylar ve zamanlar zorlaştığında, insan ve çalışan hakları, ekonomik çıkarlar ve kâr hırsı tarafından gölgede bırakılabilir. Ne yazık ki, bu sadece sistemsel bir hata değil, aynı zamanda kasıtlı bir ihmaldi. Ve yine maalesef ki, pandemiden sonra da, Denizcilerle ilgili durum istendiği kadar olumlu ve umut verici hale dönüşmedi.
Şimdilerde COVID-19 ortadan kalktığında dünyada ticaret, seyahat ve taşımacılık yolları açıldı, ancak denizcilerin eve geri gönderme sorunları halen devam ediyor. Zihinsel refah durumları da pek iyileşmedi. Denizciler üzerindeki stres genel olarak arttı. Yeni uluslararası düzenlemeler ve ardından gelen evrak işleri bu baskıyı daha da artırıyor ve yeni, daha sıkı denetimler (SIRE 2.0, Rightship, PSC) sonucu ortaya cikan suçlanma ve iş kaybı korkusu nedeniyle insanların ruh sağlığı üzerinde halen ciddi olumsuz etkiler yaratılıyor.
Gemilerdeki Dijitalleşme ve yarı otomasyon, genellikle kullanıcı dostu olmayan ve zaman alıcı olan yeni yazılımsal platformlar, artan “dijital evrak işleri” ve ilaveten gemideki personelin asgariye indirilmesi nedeniyle denizde çalışanlar üzerindeki ek iş yükü halen artmaya devam ediyor.
Yukarıda belirtildim gibi, dijitalleşmeyle birlikte daha fazla “dijital evrak işi” geliyor, sürekli değişen uluslararası düzenlemeler, ise yönelik suçlanma ve iş kaybı stresi ve ekranların önünde evrakları tamamlamak için harcanan daha uzun süreler stresi arttırmaya sebep olan temel başlangıç noktalarıdır.
Birbirleriyle uyumlu, fonksiyonel ve yarı otomatik yeni kullanıcı dostu yazılımlar iş yükünü azaltmaya yardımcı olacaktır. Azalan iş yüküyle çalışma-dinlenme saatlerindeki (HOWR’daki ) “uyumlandırma kültürü / – mis gibi yapma kültürünü” aşamalı olarak ortadan kalkabilecek ve bu konuda hem dahili hem de harici olarak yoğun denetimler yapılması sonucu şartlar iyileşebilecektir. Gemi sahipleri kurallara gerçek uyumu teşvik etmeli, tam tersini sessizce teşvik etmemeli ve dış kaynaklar / üçüncü taraflar bu konuda denetim yaparken samimi ve çok titiz olmalıdır.
Son araştırma, denizcilerin yüzde 65’inin ( çalışma ve dinlenme saatleri ) HOWR’larını kabul edilebilir normlara uygun ayarladıklarını kabul ettiğini gösteriyor ve bu da gemi sahipleri tarafından sessizce teşvik edilen bir ayarlama kültürünü gösteriyor. Aslında denizcilerin çoğu ILO standardının neredeyse iki katı saat çalışıyor. Ne yazık ki bu sessizce teşvik edilen kültür; sadece gemi sahipleri tarafından değil, uluslararası örgütler tarafından da sessizce izlenerek geriden destekleniyor. Bu konuda ne yoğun denetimler ne de gerçekçi kampanyalar var ve uluslararası çalışma standartları sessizce ve rahatça göz ardı edilirse, denizcilerin zihinsel ve fiziksel refahını iyileştirmek için COVID-19’dan bugüne neyin değiştiği, iyiye gittiği sorusu açıkça ortaya çıkıyor.
Gerçekte Denizcilerin zihinsel refahının iyileştirilmesi yalnızca bir stres yönetimi kursu düzenlemekle sınırlı değildir. Herkes “Denizcilerimizin refahı ve zihinsel sağlığı bizim için çok önemlidir.” diyor ve aynı zamanda konuyla ilgili sıradan kurslar ve kısa videolar hazırlayarak aslında öze dokunan hiçbir şey yapmıyor. Hindistan, 9 Ocak 2025’te yaşanan çok sayıda ruh sağlığı sorunu ve intihar vakasından sonra (kaynak: 09 Ocak 2025 tarihli ITF haberleri) öğrencilerinin programında Stres yönetimi eğitimi oluşturmak için ITF ile güçlerini birleştirdi, bu elbette iyi bir deneme ancak sadece eğitim oluşturmak ve aynı zamanda gemilerdeki personellerin turlu kursları tamamlamasını beklemek gemilerdeki stresi azaltmaya hiç yardımcı olmuyor. Denizcilerin Ruh sağlığını iyileştirmek, gemideki stresi gerçek manada azaltarak gelecektir, sadece eğitimlerin çeşitlerini artırarak ve onu yönetmek için eğitim uzun programları oluşturarak değil.
Diğer taraftan denizcilerin zamanında sefer sonu eve geri göndermeleri, Denizcilerin iyi ruh sağlığını korumanın önemli bir kısımdır. Mürettebat değişikliklerinin zor olduğu COVID-19 zamanlarında, zamanında geri gönderme konusundaki belirsizlik gemideki işçilerin ruh sağlığı üzerinde büyük bir olumsuz etkiye sahipti ve son anda eve geri göndermeleri iptal edildiğinde çok günlük etkileri daha da büyüktü. Ne yazık ki, bugün pandemiden sonra, bu tür durumlar halen devam ediyor.
Şirketlerin ve ilgili departmanlarının personel değişimlerini uygun şekilde planlanması esastır. Mürettebat üyesine net bir program verilmeli ve sıkı bir şekilde takip edilmelidir. Elbette kısa is sözleşmeleri de önemlidir ve Çalışma ve İzin süresini 2 : 1’den kötü olmayan bir oranda dengelemeli ve üst sınır tüm rütbeler için gemide en fazla 6 ay olmalıdır. (Cardiff Üniversitesi ve IOSH tarafından yapılan çalışma sonuçlarına dayanarak).
Çalışmaların performans çizelgelerinde denizcinin en etkili ayının, operasyonların doğası, yorgunluk ve uyku eksikliği nedeniyle koşullara ve strese bağlı olarak 2. ve 4. aylar arasında olduğu kanıtlanmıştır. 4. aydan sonra stres, yorgunluk ve uygun dinlenme eksikliği nedeniyle iş kalitesi dramatik olarak düşmektedir. Sözleşmenin sona ermesiyle performansta, özellikle zihinsel sağlık ve uyanıklık açısından keskin bir düşüş görülür ve bu da çalışanın kendisi ve gemideki diğerleri için çalışma ortamının daha az güvenli hale gelmesine neden olur. Gemide iyi uyku alınması esastır, ancak salt izolasyon, günlük hayatta tekrarlayan rutinleşme, sürekli devam eden gurultu ve vibrasyon vb. gibi diğer olumsuz faktörler nedeniyle sözleşme süresi boyunca aynı performansı sürdürmek için tek başına yeterli değildir.
İnternet erişimi denizcinin zihinsel refahını belirli ölçüde iyileştirebilir. Günümüzde kaliteli internet bağlantısı esastır ve Starlink’in gemilerde uygulanmasıyla sağlanması daha kolaydır. Günümüzde şirketler beklenen kaliteyi genellikle adil bir fiyata sağlamaktadır. Denizciler aileleriyle bağlantı halindedir ve bu da gemideki refahlarını iyileştirir, ancak bunun ilave sözleşmelerinden kaynaklanmaması gerekir haberleşme özgürlüğü bir insani temel haktir.
Gemide mevcut iyi internet kalitesi, uzun sözleşmeler yapmak veya sözleşme uzatmaları için bir neden olmamalıdır. Diğer taraftan Denizciler interneti kullanırken dikkatli olmalıdır çünkü iyi internet bağlantısı aileyle iletişim kurmanın bir yoludur, ancak diğer yandan çalışmalar sosyal medyanın depresyon, kaygı ve yalnızlık gibi halkın ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğunu da göstermektedir. Kullanıcılar genellikle sosyal medyada kendilerini başkalarıyla karşılaştırma baskısı yaşarlar, bu da artan üzüntü ve ilave izolasyona yol açar. Gemideki internet olmazsa olmazdır, ancak kötüye kullanıldığında denizcilerin ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkileri de olabilir.
İyi ruh sağlığını korumak için diğer önemli şey gemideki dengeli beslenme ve yiyeceklerdir. İyi ve sağlıklı yiyecekler, iyi bir fiziki sağlık ve iyi bir ruh hali demektir. Tedarik edilen erzak kalitesinin önemi ve gemideki aşçıların iyi eğitimli olması şarttır. İnsani Aşçı sözleşmeleri 3 ile 4 aydan fazla olmamalıdır çünkü aşçılar her gün ve sürekli çalışarak tüm personele en az 3 öğün yemek hazırlamak zorundadırlar. Aşçılar ne kadar iyi olursa olsun, gemilerde ayni yemekler ve tekrarlayan menüler bir noktadan sonra sikici hale geliyor ve motivasyon etkisini yitiriyor.
Gemideki konforlu yasam mahalleri, tesisler ve eğlence önemli bir parçadır. İyi bir uyku, iyi bir zihinsel durum için olmazsa olmazdır ve kaliteli, rahat bir yatağa sahip olmak bu duruma yardımcı olacaktır. İyi mobilyalar, belki ortak kullanıma ait masaj koltukları dinlenmenizi iyileştirmenize yardımcı olurken, masa tenisi, basketbol gibi çoklu paylaşımsal spor aktiviteleri, imkana göre barbekü veya özel günlerde kutlama yemekleri yapılması, yas günlerinin pastalar hazırlanarak kutlanması, karaoke gibi boş zaman aktiviteleri ve video oyunları, kart veya tahta oyunları gibi diğer aktiviteler gemideki sosyal etkileşimi iyileştirecektir. Ve son olarak, uygun bir spor salonu ve ekipmanlar fiziksel kondisyonu korumaya yardımcı olacaktır.
Suçlama Politikası / Amirlerden – VMT’den Zorlama / Zorbalık ve Taciz / Kötü liderlik ve kültürel aşağılama, gemideki insanlara zorbalık ve tacizde bulunulmasına yol açar. İnsanların genellikle gizlediği ve şikayet etmediği birçok gemide farklı durumların örnekleri vardır. Her denizcinin daha önce böyle bir kotu davranmaya yeltenen yada davranan bir üstü olmuştur veya belki de şu anda halen vardır. Zabitler, uygun ve saygılı bir üslupla astlarıyla etkileşim içinde olduğunda, iş hakkında olumlu geri bildirim sağlanması da dahil olmak üzere gemide olumlu bir atmosfer yaratılacağı konusunda eğitim almalıdırlar. Eğitimin gerçekleşmesi, özellikle deniz taşımacılığı sektörünün eski zamanlarda farklı olduğu ve zorbalık ve suçlama politikasının gemide yaygın olduğu zamanlardan gelen eski kafalı amirler ve daha yaslı yöneticiler için uygulanması önemlidir.
Aynı şey şirket ve ofis yöneticileri için de söylenebilir. Ofis personelinin geminin tecrübeli zabitlerini / VMT’lerini suçlama politikasıyla taciz ettiği, uzerlerinde baski oluşturduğu zamanlar vardır. Bu eski kafalı baskıcı ve suçlayıcı yapıdan daha adil ve çözüm odaklı bir yapıya dönülmesi gerekmektedir.
Günümüzde denizcilik sektöründeki değişiklikler gemilere ve deniz hayatına daha fazla kadının katılmasına yol açıyor. Kadınlar gemilerde erkeklerden farklı ruhsal sağlık sorunları yaşıyorlar ve özellikle bu durumlar yakından gözlenmeli, hassas ve dikkatli olunmalıdır. Olası cinsel taciz konusunda oluşacak eşitsizlik hissi bunlardan biridir. Özellikle üstlerden böyle vakalar olmadığından emin olmak için sorumlu yakın meslektaşlar tarafından rutin ruh sağlığı kontrolleri yapılmalıdır.
Gemilerde sıkı taciz karşıtı politikalar uygulanmalıdır. Diğer bazı endişelerde sağlıklarıyla ilgili olabilir. Kargo gemisinde sağlık zabitleri mürettebatın üyeleridir ve ayrıca dışarıdan doktorlar değildir. Birçok kadın tıbbi sorunları olup olmadığını bir mürettebat üyesine sormaktan utanacaktır ve bu da gemide tıbbi bakıma erişimi kısıtlamakta ve azaltmaktadır. Kadınlara özel mahremiyetin sağlanması ve gemide kadınlara özel ürünlerin bulunması, hijyenik atıkların depolanma yöntemleriyle birlikte daha da iyileştirilmelidir.
Günün sonunda, Denizciler, küresel ticaretin ardındaki unutulmuş iş gücü olmaya hâlihazırda devam ediyorlar. Genellikle uygun destek olmadan gemilerde yüksek düzeyde stres, izolasyon ve zayıf ruh sağlığına katlanıyorlar. Stresin temel nedenlerini ele alarak ve denizcilere gerçek destek sağlayarak (daha iyi çalışma koşulları, zamanında eve geri gönderme veya iyileştirilmiş ruh sağlığı bakımı yoluyla) nihayet bu unutulmuş işçilere hak ettikleri saygıyı ve bakımı göstermeye başlayabiliriz.
Denizcilerin ruhsal ve fiziksel sağlıklarına öncelik verildiğinde denizcilik sektöründe kalıcı ve gerçek iyileştirmeler yaşandığını hep birlikte göreceğiz. Denizcilerin yasam standartları ve refah durumu, günümüzde bir dönüm noktasındaki denizcilik sektörünün gerçek durumunu yansıtmaktadır. Sadece kâr peşinde koşup, denizcilerin sessiz acılarını görmezden gelmeye devam mı edeceğiz yoksa fiziksel ve zihinsel sağlıklarına, onurlarına ve haklarına mı öncelik vereceğiz? Bu sorunun cevabi, küresel ticaretin geleceğini ve onu ayakta tutan denizcilerin hayatlarını birlikte şekillendirecek…
Senior Navigation officer Todor DIMOV ( Bulgarian ) Kapt. Ugur Karabay (Turkish )
The post Denizlerde kaybolanlar appeared first on Denizcilik Dergisi.
DENIZCILIK DERGISI – Haber Linkine Gitmek İçin Tıklayın !
DemirHindi
12 Mayıs 2025 – 11:20