19 Mayıs başlangıç, Lozan sonuçtur

Türklerin tarihi kadar, yeryüzünde dikkate değer sadece birkaç ulusun tarihi vardır.

Ancak, tarihi kitaplar açısından bizimki kadar cılız ya da mazisi çarpıtılan başka bir ulus var mıdır, bilinmez.

Son yıllarda dinsel kurgularla içi iyice boşaltılmaya çalışılan eğitim sisteminden, sosyal bilimler de nasibini almaktadır.

¨Tarihe ne lüzum var?¨ diyen ve ¨Coğrafyayı tanımlayamayan¨ gençlerin sayısındaki artış, endişe verici boyutlara ulaşmıştır.

Uluslararası güç odakları ve feodal baronların etkisinde kalmış bir zihniyetin tarihi gerçekleri çarpıtmasında, sosyal medya merkezli psikolojik ortamın da azımsanmayacak bir etkisi vardır.

TSK tarafından yok edilme noktasına getirilen Bölücü Terör Örgütü PKK’nın fesih kararına dair hezeyanlar içeren bildirisi, ulusça uyanık olunmasını ve anlı şanlı tarihimizin her sayfasının görkemli kutlanmasını zorunlu kılmaktadır.

Atatürk ve Cumhuriyet’te elde edilen başarıları dünya yere göğe sığdıramazken, böylesi zamanlarda Hızır gibi yetişen ulusal bayramlar, şer odaklarına verilmiş en güzel cevaptır.

Trablusgarp, Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı’nın tüm olumsuzluklarına rağmen, Türk Ulusu’nun askeri değeri ¨Çanakkale Geçilmez¨ ifadesiyle bir kez daha kanıtlanmıştır.

Almanlar, Avusturyalılar, Bulgarlar ve Macarlar emperyalizme boyun eğmişken, İstiklal Harbi’nin zaferle sonuçlanmasında Mustafa Kemal’in ¨Geldikleri gibi giderler¨ öngörüsü ve Türklerin önderlerine duyduğu ¨inan稠belirleyici olmuştur.

¨Ya İstiklal ya ölüm¨ parolası ile yola çıkan Mustafa Kemal ve silah arkadaşları, İstanbul kalkışlı Bandırma Vapuru ile Karadeniz’i geçerek Samsun’da sonsuza kadar sürecek bir meşale yakmıştır.

Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Ankara’da açılan Birinci Meclis’te alınan kararlar, ”Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” düşüncesini pekiştirmiştir.

Karşı cephede kimler yoktu ki:

Vatan topraklarını işgal eden emperyalist güçler.

İşgalcilerle iş birliği yapan ve Mustafa Kemal’in ölüm fermanını imzalayan padişah ve avenesi.

Din duygularını istismar eden, saltanat ve hilafet yanlısı gericiler.

Ardı ardına çıkan isyanlar.

Askerlikten kaçanlar, mal ve mülkünü esirgeyenler.

Nutuk’ta ifade ettiği gibi, arkasında ulusu, meclisi ve ordusu vardı.

Hiçbir zaman tartışmaya açılması mümkün olmayan Lozan Barış Antlaşması ile Sevr Antlaşması tarihin çöplüğüne atılmıştır.

Modern tarihin en önemli hukuki metinlerinden biri olarak kabul edilen bu antlaşma, sadece bugünkü sınırlara noktayı koymakla kalmamış, üniter yapının tescili olmuştur.

Dünya Haritası yeniden şekillenirken, Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal önderliğinde, emperyalist devletlere karşı verilen bağımsızlık mücadelesi sonunda, 29 Ekim 1923’te yeni devletin adı konmuştur.

MGK’nın 09 Ağustos 2023 tarihli bildirisindeki Lozan Barış Antlaşması’na ilişkin alınan kararı bir kez daha anımsayalım.

¨Eşsiz fedakârlıklarla kazanılan millî mücadelemizin sonunda imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın yüzüncü yıl dönümünde de tarihin Türkiye Cumhuriyeti’ne yüklediği mesuliyetin gereklerinin hassasiyetle yerine getirildiği ifade edilmiş; bölgemizde bir asırdır barış ve istikrara temel teşkil eden antlaşma ile kurulan düzenin milletimizin menfaatleri doğrultusunda tahkim edilmesine yönelik kararlılık teyit edilmiştir. ¨

19 Mayıs 1919 tarihini hem Türkiye Cumhuriyeti’nin hem de kendi doğum günü olarak gören Atatürk’ün mesajları sadece kendi dönemine değil, bugün ve geleceğe de ışık tutmaktadır.

İşte bir paragraf:

‘’Başımıza neler örülmek istenildiği ve nasıl karşı koyduğumuz ve daha doğrusu milletin arzu ve emellerine uyarak ve onun yardımıyla nasıl çalıştığımız görülmeli ve gelecek kuşaklar için ibret ve uyanıklığı gerektirmelidir. Zaten her şey unutulur. Fakat biz her şeyi gençliğe bırakacağız. O gençlik ki hiçbir şeyi unutmayacaktır; geleceğin ışık saçan çiçekleri onlardır. Bütün umudum gençliktedir.’’

Cumhuriyet ideallerine bağlı, akıl ve bilimi rehber edinmiş gençliğin yapması gereken şey mi?

Yasaklansa da, ¨Andımız¨ı söylemektir.

Rafa Kaldırılsa da, ¨Gençliğe Hitabeyi¨ içselleştirmektir.

Tavsiye edilmese de, ¨Nutuk¨ adlı eseri okumaktır.

İnsan, asker, siyasetçi ve fikir adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile özdeşleşmektir.

Çağdaş değerlere sahip Türkiye Cumhuriyeti’ni; demokratik, sosyal, laik ve hukuk devleti kimliğiyle sonsuza dek yaşatacaklarını haykırmaktır.

Son sözse; Atatürk ve Türkiye ile uğraşılır. Türkler de her daim bundan güç alır.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.

İsmet Hergünşen