Atatürk’üm!..
Kurduğun Cumhuriyetin 98. yılı kutlu olsun.
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nden, 29 Ekim 1923 Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne giden süreçte olağanüstü beş yıl.
Öngörü ve hedeflerindeki kararlılığın Cumhuriyetin kuruluşuna giden yolu çizmemiş, aynı zamanda mazlum milletlerin kurtuluşuna da ilham kaynağı olmuş.
Eşsiz Kahraman!.. Vatan sana minnettardır.
İşte, tüm dünya tarafından yıkılan bir devletten saygı duyulan, halk iktidarına dayanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun kısacık öyküsü…
Birinci Dünya Savaşı’nda yenik çıkan Türkler, ulusal tarihlerinin en bunalımlı döneminde büyük bir önder buldular.
Antiemperyalist, devrimci ve cumhuriyetçiydi. Cephelerde Başkomutan ve çağdaş bir devlet yaratma ülküsünde Siyaset ve Fikir adamı.
Çanakkale Savaşları’nın Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal.
“Ya İstiklal Ya Ölüm parolasıyla” İstanbul’dan yola çıkan Mustafa Kemal’in hedefi “Bağımsız ve Milli egemenliğe dayanan yeni bir Türk Devleti kurmak” tı.
Nutuk’ta Osmanlı Devleti’nin görünümünü özetle şöyle anlatıyordu. 1919 senesi mayısının 19. Günü Samsun’a çıktım. Osmanlı Devleti’nin dahil bulunduğu grup, Harbi Umumi’de mağlup olmuş. Osmanlı Ordusu’nun elinden her türlü silah ve cephanesi alınmış ve ağır bir mütareke imzalamış, büyük harbin uzun seneleri zarfında millet yorgun ve fakir halde. İtilaf Devletleri, mütareke ahkamına riayete lüzum görmüyorlardı. Birer vesile ile donanmaları ve askerleri İstanbul’da, Adana vilayeti Fransızlar Urfa, Maraş, Ayintep vilayetleri İngilizler tarafından işgal edilmiş. İtalyan askeri Antalya ve Konya’da, İngiliz askerleri Merzifon ve Samsun’da bulunuyor. Nihayetinde 15 Mayıs 1919’da Yunan Ordusu İzmir’e çıkartılmıştı.
Emperyalizme ilk baş kaldırışın dönüm noktası, 28 Mayıs 1919 tarihli Havza Genelgesi ve “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ifadesinin yer aldığı 25 Haziran 1919 tarihli Amasya Genelgesiydi.
Askerlik mesleğinden ayrılan Mustafa Kemal Başkanlığı’nda 23 Temmuz ve 4 Eylül 1919 Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan kararlar 28 Ocak 1920 “Misak-i Milli”nin temelini oluşturmuştur.
İşgal güçlerince Meclis-i Mebusan’ın 18 Mart 1920’de kapatılması üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanmıştır.
Yeni Meclis’in 21 Ocak 1921 tarihli Anayasası’nda yer alan “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” ifadesinde yer bulan “Milli Egemenlik” kavramı, ilk defa Türk Hukuk Sistemine girmiş oluyordu.
İlk meclisin siyasi ve askeri teşkilatlanmaları tamamlamasıyla birlikte; İnönü Savaşları, 22 gün 22 gece devam eden Sakarya Meydan Muharebesi ve 30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz Türk Ordusu’nun zaferiyle sonuçlanmıştır.
Mudanya Mütarekesi’nin 11 Ekim 1922 ve Lozan Antlaşması’nın 24 Temmuz 1923’te imzalanmasıyla, Türk Devleti’nin bağımsızlık ve egemenliği dünya devletlerince tanınıyordu.
Bağımsızlığını kazanan Türk Ulusu, böylelikle Osmanlı Devleti’nin imzaladığı Sevr Antlaşması’nı yırtıp atıyordu.
Olağanüstü şartlarda çalışan ve daha çok istiklali sağlama gayretinde bulunan Birinci Meclis’in yerine 11 Ağustos 1923’te çalışmalarına başlayan İkinci Meclis, 13 Ekim 1923’de Ankara’yı Başkent olarak belirlemiştir.
1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasıyla mevcut rejimin isminin belirlenmesi, yeni devletin başkanının seçilmesi zamanı gelmişti. Yabancı ülkeler de diplomatik ilişki kurma noktasında ülkemizin yeni devlet rejiminin daha açık şekilde ifade edilmesini istiyorlardı.
29 Ekim 1923 günü devletin yönetim biçimi ve adı bütün açıklığı ile dünyaya ilan edilerek demokrasiye gidilen aydınlık süreç başlamış oluyordu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve kurucusu Gazi Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı…
Ve sonrasında siyasal, hukuk, toplumsal, ekonomik, tarım, sanayii, eğitim, kültür alanları ile Ordu ve Donanma da yapılan yenilikler…
Nice bedeller ödenen, nice şehitler verilen Türkiye Cumhuriyeti’ni, 1982 Anayasası ilk dört maddesi çerçevesinde sonsuza kadar korumak ve yaşatmak “Ne Mutlu Türküm Diyene” düşüncesini içselleştirmiş her yurttaşın en büyük görevidir.
Madde 1. Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Madde 2. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Madde 3. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
Madde 4. Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Son sözse; Mevcudiyetimizin yegane temeli; ne Avrasyacı ne Atlantikçi ne de Ümmetçi yapıda, Tam Bağımsız Türkiye’dir.
İSMET HERGÜNŞEN