
Bu zaferde bizim okulumuzun mezunlarının paylarının olduğunu öğrenince gerçekten çok heyecanlandım Kıbrıs Barış Harekâtınındı yer alan YDO’lu mücahitlerinin hikayesini sizlerle paylaşmaktan bu nedenle çok mutluyum.
Sevgili kardeşim Hilmi Şahlı’nın(88 Gv) bir paylaşımı bizi YDO’lu mücahitlere kadar götürdü. Aslında ağabeylerimizin sınıf arkadaşlarının ve Kıbrıs’lı okulluların bu gelişmelerden haberi var ama bizlerin haberi olmadığını gördük.
Hemen yaşayan ağabeylerimize ulaşarak, kendi ağızlarında hikâyeyi anlatmalarını istedik.
Bu da “YDO LU MÜCAHİTLER” kitabı için çalışmalara başlamamı sağladı.
Sevgili ağabeyim Kapt.Enver Bilgili ile yaptığım röportajı , kendisinden aldığım resimlerle
bu kitaptan kısa bir bölümü sizler için paylaşmak istiyorum.
Kitabı yazarken Mücahit olarak verdikleri kurtuluş ve özgürlük mücadelesinin hala içlerinde yaşıyor olması beni çok etkiledi.
Sadece Kıbrıs’ın kurtuluşu için değil, Kıbrıs Denizciliği için yaptıkları ve yapmaya devam ettiklerini okudukça, mücahit ruhlarının hala yaşadığına sizlerde tanık olacaksınız.
İyi okumalar diliyorum.
A.İlker Meşe
Kapt. Enver Bilgili
1969 Gv.
15 Nisan 1945 günü Baf Kazasının Kalkanlı Köyünde doğdum. Orta okulu “Baf Kurtuluş Lisesi” Liseyi de “Lefkoşa Türk Lisesi’nde” okudum.
Yüksek Tahsile gitmek için bir burs sınav açıklandı, 3 kişiyi Denizcilik Okuluna sevk ettiler. Neydi gerekçesi 1963 yazında,amaç.1960 yılında %30-%70 oranında Cumhuriyeti kurduk. Rum Türk ortak olarak çalışmaya başladık. Yüzde 30 nispetinde devlet dairelerinde iş alıyorduk.
Magosa limanı açılmış, daha önce İngilizler yönetiyordu.
Kıbrıs Cumhuriyeti’ne geçince Rumlar oraya bir Liman Başkanı koydular. Yönetimi ele aldılar. Bizden de bir Kılavuz Kaptan istenıyor.3-4 kılavuz çalışıyor, Yüzde 30 olarak bizden 1 kılavuz isteniyor ama yok, denizci yok.1 kişi var. Londra’dan mezun olan, zaten babası limanda kılavuz motorunu kullanıyordu. Mezun oldu ama gözden dolayı İngiltere ona ehliyet vermedi. O da müracaat etti, onu kabul ettiler.9-10 yıl surede Yalçın kaptanımız stajyer kılavuz diye çalıştı. Rumlar için bir nevi kılavuz ama tam hizmet veremiyor.
Zannediyorum bu sebeple burs verdiler. Denizcimiz yok ya.Ve de 1963 yılında ben katıldım ama sonra 2 -3 kisi daha müracaat etti.1963 yılında 1.cı sınıfta iken 4.sınıfta abilerim vardı. Ergun Fadıl Demirciler, Yusuf Bayramoglu, Böğürtlen kaptan(yeni vefat eden)İlteriş Yemencioğlu, Alper Tunga, Ben ,Mehmet Oğuz ve Gültekin Portioğlu son burslu 3 kişi olarak gittik, gittiğimizde 8 kişi olduk. Birisi beğenmedi ,kimya okumaya gitti. Gültekin Portioğlu ile ben yazıldık. Gültekin Makineye ,ben güverteye yazıldım .Öyle başladık. Kılavuz ihtiyacının karşılamak için burs verildiğini değerlendiriyorum.
Okula girdikten 6 ay sonra ayrılmak zorunda kaldık. Eylül de okula geldik. 21 Aralık 1963 de Kıbrıs hadiseleri başladı. Okula devam ediyoruz.
Bir akşam bizim üst sınıflardan 5 kişi ortadan kayboldu. Herkes bize soruyor. Nerde bunlar, bilmiyoruz. Herhalde Kıbrıs’talar diye düşünüyoruz.6.gün beni aradılar.4 sınıftan Ergun Demircililer telefonda. “Enver, 3-4 parça eşyanı çantana koy, atla Ankara ya gel. ”diyor. Bu kadar. “Ankara’ya gel, öğrenci yurdu var. Orada buluşacağız ,seni karşılayacaklar. Diyor. “Abi ,ben kapıdan nasıl çıkacağım. Okul yatılı, dışarı çıkamam. Diyorum. ”Sen Cengiz abini telefona çağır.” dedi.
Cengiz Tok onun sınıf arkadaşı. Çağırdım. ona beni kapıdan çıkarmasını söyledi. Kapıdan çıkacağım ama daha 6 aydır İstanbul’dayım. “Beni dışarı çıkaracaksın ama Ankara ya nasıl gideceğim? “Dedim. Şubat ayında Ankara’daki arkadaşları görmeye gitmiştim o kadar. Git ,Kabataş’ta araba bulursun dedi. Gece saat sekizde okuldan çıktım Gittim araba buldum. Arabanın en arkasında Ankara’ya ertesi gün vardım. Hemen beni Zir Kampında eğitime aldılar. Önceden gelen 5 kişi ile Mücahit eğitimine katıldık. Ondan sonra 10-11 günlük bir eğitim sonra arabalara doluşturulduk, Anamur oradan Erenköy’e geldik.
Diğer üniversite gönüllü mücahit öğrencilerle birlikte 30 Mart 1964 (YDO 6 kişi),31 Mart 1964 (2 kíşi) toplamda 8 YDO öğrencisi çıkar ve sıcak çatışma, yokluk ve açlıkla görevlerine devam ettik. Erenköy’den ayrılışları Şubat 1966 yılını buldu. Eğitimlerimiz 2 yıl kesintiye uğradı. Okula döndüğümüz zaman eğitimlerine bıraktıkları yerden devam ettik ve mezun olduk.
YDO mücahit öğrenci grubu aşağıdaki gibidir.
1.Ergün Fadıl Demirciler Gv66 (rahmetli)
2.Yusuf Bayramoğlu Gv66 (rahmetli)
3..İlteriş Yemenicioğlu Gv68
4.Böğürtlen Zorlu Gv68( rahmetli)
5.Mehmet Oğuz Mk69 (rahmetli)
6.Enver Yetkili Gv69
7.Gültekin Portioğlu Mk69
8.Alper Tunga Gv68 rahmetli.
İlk altı isim (1-6) YDO öğrencileri olarak 4. Grup olarak 29 Nisan 1964 tarihinde Erenköy’e çıkılmıştır. (7 ve 8)’deki isimler ise 6. Grup olarak 27 Haziran 1964 tarihinde Erenköy’e çıktık.
22 ay kaldım .22 ay sonra şubat ayında 350 kişi döndük. Erenköy ile derlediklerimi su anda sana vereceğim.
Cengiz Topel uçağı düştüğünde oradaydık, eğer bizi kurtarmaya gelmeselerdi Rumlar hepimizi denize dökeceklerdi. Yok ucumuz yok. Toplam 600-650 mücahit, barıs gücünün rakamlarına göre 12 000 kişiyi yığdılar. Bize silah bol, mermi bol .Devamlı Rum a ateş açıyoruz. Aslında yaptığımız yanlıştı.
Bizim komutan Kıbrıslı Jandarma subayıydı. Yahu neden kendini belli ediyorsun kı? Biz orayı tuttuk, tam bir köprü başı.
Kıbrıs’ta silah sorun idi, Rumlarda da çok silah yoktu bizde hiç yoktu. Rumlar bize hücum edecek babam, amcam birkaç köylü nacakları ile köyün girişine gittiklerini hatırlıyorum. Silah yok.
Bereketçiler ilk faaliyetlerine 1958 yılında başladılar. Ondan sonra belli silahlarımız köylerde mevcut olmaya başladı. O dönemde Bereket’iler diye nitelendirdiğimiz oluşum silah getiriyorlardı. Ben Erenköy dönüşü 1 yıl gelip gidememiştim. Çünkü, Makaron Erenköy’den çıkışımıza engel olmak için bizi 5 yıl Kıbrıs’a dönemez kararı almıştı.Ama,1 yıl sonra affedildik.1967 yılında köyüme geldiğimde evimde silah buldum. Babam köyün komutanıydı. Erenköy’e erzak taşıyordu.1964 olaylarında köyde kısıldı,15 gün hadiseleri yaşadı. Anlattığı birde günlüğü vardı.

Cevdet Remzi, Üniformalı Binbaşı İsmail Tansu


Bereketçiler önce kendi inisiyatifleri ile silah taşımaya başladılar. Önce iki kişi 3-5 tane silah getirince, Denktaş sahip çıktı. Sonra 15-20 kişi ile devam ettiler. Türkiye’den silah getirilmesi için Erenköy bir köprü başı idi. Önce Bereketçiler bu iş yaptı. Sonra biz.
Daha sonra nümayişler yapmaya başladık. “Ordu Kıbrıs’a” diye nümayişler çok gösteriler yaptık. İstanbul’dan Antalya’ya 5 otobüs ile kızlı erkekli Kıbrıs’a gidiyoruz diye gösteri düzenledik. Antalya’da ciddi ciddi bir tekneye el koyduk ama arızalı idi, çıkamadık.


Aslında Kıbrıs a gidip ne yapacağız, silahımız bile yok. Âmâ hükümeti harekete geçirmek için bunları yapıyorduk. Tekrar İstanbul’a geri döndük İstanbul ‘daki öğrenci Birliğimizin Başkanı Ergun Fehmi’nin ( 2 ay önce vefat etti. O tarihte İTÜ’ de 2.sınıftı.)ile İnönü’nün görüştüğünü öğrendik. İnönü “merak etmeyin ben müdahale edeceği.” demiş. Erenköy mücahitler derneğinde bir kitabımız var. Anıları derlediler. Orada yazdığına göre, sadece Lefkoşa üzerinde uçaklar uçmuş, müdahale yok.
Bu sefer “Ordu Kıbrıs’a değil, Bizi Kıbrıs’a gönderin.” diye slogan atmaya başladık.
Ortada bir plan var, Özel Kuvvetler komutanı ve Kıbrıs Büyükelçisi Ertuğrul Bey ,tamam siz gidin dediler. Amaç yine oraya silah göndermek lazım.
Mücahit öğrenciler atış taliminde
Öğrenciler eğitimde


Bereketçililerden sonra aynı görevi biz devam etmiş olduk. Şimdi bunları daha iyi anlıyorum. Yönetime girdikten sonra daha iyi görmeye başladım. Erenköy köprü başı olduğu için bize silah oradan gelecekti. Neyse bizi Kıbrıs’a sevk ettiler.
Barış Gücü içeresinde bir İsveçli subay vardı. Burada sürgünde yaşıyor diyebiliriz. Çünkü ülkesi onu vatandaşlıktan çıkardı. Hikayesi çok enteresandır.
Bizim oraya gelen silahlarımız, Barış gücü askerleri para alarak dağıtıyorlardı. Silahları arabalarının içeresine koyuyorlar, Lefkoşa ya, Lefke’ye Türk köylerine dağıtıyorlardı. Bizim İsveç’li bu dağıtım işini bedava yapmaya başladı.
Şöyle izah ediyordu; ”Kıbrıs Erenköy bölgesine subay olarak atandım, Erenköy’den Türklere gizlice silah geliyor, bir baktım öbür tarafa Limasol, Larnaka ve Baf tan Rumlara istedikleri kadar silah geliyor. Yunan askerîde silahla geliyor. O zaman anladım ki, mağdur sizsiniz.” Bir akşam kendisine yemek verdiğimizde böyle anlatmıştı. Adam yakalandı ve İsveç vatandaşlığından atıldı. Antalya’da 20 sene turizm yaptı, şimdi burada yaşıyor,85 yaşlarında.1 ay önce ziyaret ettik. Evini biliyorum, sizlerle de ziyaret ederiz.
Bunlar güzel hatıralar.
Silahlar Her tarafa dağılıyor. Silah bol, mermi bol olunca devamlı ateş ediyoruz.5 köyün ortasında 1 Rum köyü var, devamlı ateş edince Rum rahatsız oldu. Etrafımıza 12 000 kişiyi dizdi. Bizi 8 Ağustos 1964 yılında denize dökecekler hiç yolu yok. Uçaklar geldi bizi kurtardı.
Cengiz Topel in şehit oldu. Ateşkes ilan edildi. Çatışma yok. Biz 20 ay daha orada kaldık.
Biz artık burada bir şey yok, ateşkeste yapıldı, okullarımıza gönderin diyoruz. Neyse 20 ay sonra gönderdiler.


Okulumuza geldik ve devam etmeye başladık. Okul anılarına gelince, son sınıf Gaziosmanpaşa gemisinde İlhan Uçansu, Soner Yaman ile beraberdık.5 kişiydik o zaman ,Allah rahmet eylesin Çağlar Ketme’de vardı. Birde Suriyeli bir arkadaş vardı. Âmâ 2.dönemimdekı sınıf arkadaşlarım. 1967 yılında mezun olmam gerekirken ,iki yıl kayıpla 1969 yılında mezun oldum.
Diğer arkadaşlarımla birlikte 8 kişi mezun olduk. Bizden sonra 50-60 kişi daha mezun oldular. Türk gemilerinde çalışıyorlar.
Burada 1996 yılında bizim derneğimizin ön ayak olması ile (1995 yılında Başkanı bendim)Suat Günsel Bey ile(Yakındoğu Üniversitesinin sahibi, şimdi Girne Üniversitesini kurdu.)denizcilik fakültesini kurduk ve şimdi Fakülteyi Girne ye bağladık. Ders veriyorum. Kıbrıs denizciliğinin büyümesi için çok çabalıyoruz.
neden çabalıyoruz. Rum tarafı, IMO toplantılarından öğreniyoruz,1994 yılında Dünya 4.lüğüne kadar yükseliyorlar. Türkiye heyeti ile ben 6 kez katıldım, o zamanki genel kurul tutanaklarına göre dünya 4.cüsü.Şimdi dünya 11.cisi.
1.1milyar dolarlık gelirleri var. Bütçelerin yüzde 7’si. Bizde bir şeyler yapıyoruz ama tanınmıyoruz. Çok önemli, Gemi sicili 63 Haziran’ında Kıbrıs Cumhuriyeti meclisinden geçti. Henüz çatışma olmadığı için Mecliste %30 oranında Türkler de var.
Gemi sicil yasası Türk ve Rum oyları ile meclisten geçirdi.1964 yılından itibaren Kıbrıs kanunlarını kullanmaya başlamıştık. İki tarafta kullanmaya başladı. Kıbrıs Rum kesimi şimdi sadece gemi sicilinden 1,7 milyar para kazanıyor, kendi filoları da var. Onlar ayrı.
2015 yılında genel kurullarına katılmıştım.2 yılda bir Maritime Cyprus diye yapıyorlar. Oradan aldığım rakamlara göre bayağı para kazanıyorlar.
Ama Bayrağımızı tanımıyorlar. Denemelerimiz oldu. Gemilerimizi İtalya’ya, Rusya’ya ,İsrail’e gönderdik. KKTC bayrağı gidenlere sorarlarmış Gazi Magosa neresi derlermiş. Yaşar Kaptan, Karadeniz de bir liman diyormuş. Tabii ki sıkıntı var. Adamlar ticaret yapacaklar .Gemi
gezdirecekler, bir limandan sorun olursa para kaybedecekler. Mecburen KKTC bayrağını kullanmaktan vaz geçtik, Türk Bayrağını kullanmaya başladık. Kıbrıs -Türkiye arasında çalışan 20 gemimiz var. Yolcu ve Ro-Ro olarak çalışıyorlar. Mersin’e gidip geliyorlar. Karşı tarafta 1000’e yakın gemi var. Bayağı personel çalışıyor.1,7 milyar dolar kazançları var.
Velhasıl biz yapamadık ,beceremedik. Annan barış planında denizcilikte Kıbrıs ı 4-5 kişilik ekiple ben temsil ediyorum. Gazi Magosa’yı sicil limanı yapalım diyorum, Rumlar karşı çıkıyor. Limasol limanı var gelişmiş, ne gereği var diyorlar. Ancak, İsveçli Simon beni anladı ve Magosa limanı sicil limanı oldu.2004’te Federasyon olsaydık, bu karar çıkmıştı.2004 yılındaki bu Annan Planın bir oyun olduğunu sonradan anladık. Böyle çabalarımız oldu ama tanınmamış bir ülke olduğumuz için sadece Türkiye ile çalışabiliyoruz.
Mezun olduktan sonra 4-5 sene denizlerde İsrail gemisinde daha sonra da Danimarka gemisinde çalıştım. Biz mezun olduğumuzda Türk gemisinde çalışamıyorduk. Sebebi yabancı uyruklu olarak kabul ediliyorduk. Bize ehliyet veremediler. Ulaştırma Bakanlığından Muadili bir belge verdiler. Onunla muhtelif gemilerde çalıştık.
20 Temmuz 1974 harekâtında Uzakdoğu’ya giden bir İsrail gemisindeydim. Singapur limanına vardığımızda harekatın olduğunu öğrendik. İzin istedim. Zim Lines benden çok memnunlardı, illa kalmamı istiyorlardı. “Bakın, aileme ne olduğunu bilmiyorum, Son aldığım mektup 1,5 ay önceydi” diyorum.
Personele Müdürü “eğer gidersen gelemezsin, onlara şimdi para lazım ,kal.” diyor. Geleceğim “dedim “Gittim mi, dönemezsin.” diyor.
Adam 67 harbinde aynısını yaşamış bir kaptan, tecrübeli yani. Beni ikna etmeye çalışıyor.” Bak “dedim, ”İstanbul’a gideyim, hanımı çağırayım gelsin, göreyim ,çocuklarımı da göreyim döneceğim.” dedim. Sağ olsunlar dönüş biletimi de verdiler.
İstanbul’a geldik, Kıbrıs’a gidersen dönemezsin diyordu kaptan, bu sefer hanım çıkamıyor. Mecburen Kıbrıs’a gitmeye karar verdik, Yeşilada Feribotu ile Kıbrıs’a geldik. Ailemi buldum, herkes tamam. Sadece bizim evin yanına bomba düşmüş,18 şarapnel parçası ile benim araba darmaduman olmuş. Yani bayağı tehlike atlatmışlar.
Zaten haberlerden dinliyordum. Rumlar, bizim üçgen diye tarif ettiğimiz Lefkoşa, Ortaköy ve Boğaz bölgesi üçgen bölge. Buraya Gönyeli ’den geçip geliyoruz. Amerikan haberlerini dinlerken bizim Lefkoşa -Girne yolunu iki kez kestiler. Bir Ortaköy’den bir de Gönyeli ‘den. Bunları duyuyorum, kalmam mümkün değil. Kıbrıs’a gelince ,öğrendik ki çıkamayacağız, mecburen kaldık. Mesleğe devam edemeyeceğiz. Derken 1 hafta sonra bir ağabeyim beni haberdar etti. Enver, limana kılavuz kaptan arıyorlar. ”dedi. Liman 3 Eylül 1974 açıldı bende 8 Eylül de Kıbrıs’a gelmiştim.15-16 Eylül’de Magosa limanına kılavuz kaptan olarak kaydımızı yaptırdık.
İlk kılavuz olan Yalçın kaptan ,İngiltere de tahsil yapmış, kendisini yedek kılavuz kaptan olarak kullanıyorlardı. Çıkarma sırasında kendisine bir komutanlık verdikleri için limana gelemiyordu.
Yusuf Bayramoğlu(66 Gv) ve ben, ikimiz başladık. Sonra Ergun Demirciler(66 GV) geldi.
Ergun Demirciler ile en uzun çalışan olduk.32 sene liman yönettim. Yani 13 sene Liman Başkanı ve Baş Kılavuz,10 senede Limanlar Dairesi Başkanı olarak yönettim.
Neden limanlar diyoruz ona biraz değinmek istiyorum. Denizcilik Dairesi olarak değiştirmek için çabalarım oldu, son dönemimde yasa bile yapmaya kalktım ama beceremedim.
Rumlar, İngilizlerden öğrendikleri şekli ile 1973 de “Port Authorty” bir daire kurdular, beraberinde “Merchant Marine Departman” kurdular, Şimdiki sicil o dairenin vasıtası ile oldu.
Biz ille Limanlar Dairesi. Neden? Eskiden beri limanda çalışan sonra müdürümüz olan ve limanı açan Ali Kadir Bey öyle görmüştü. Yasaları biliyordu ve Limanlar dairesi dedi.1964yılında İngilizlerden önce Limanlar Dairesi daha doğrusu Gümrük Dairesi vardı. Kılavuz Kaptanlarda gümrük dairesi memuru idi. İşte bu şekilde Limanlar Dairesi olarak kaldık. Rumlar, Denizcilik Dairesi yapmalarına rağmen biz yapamadık, çok uğraştım ama yapamadım. Kanun teklifte hazırladım ama emekli olunca kaldı. Beceremedim. Denizcilik Dairesi olması lazım. İngiliz’den kaynaklanan sistem devam ediyor.
1974 yılından sonra biz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak devlet kurduk ve Türk yönetimi altında ilk limancılık faaliyetimizi 15 Eylül1974 te Magosa’da başlattık.
3 Eylül de Liman açıldı 3 Ekim de Rum tarafından ambargoyu yedik. Magosa, Girne ve Gemi konağı. Rumlar bize ambargo koyunca, Türkiye’de Rumlara misilleme ambargo koydu. Boğazdan ancak transit geçecekler ve Türk limanlarına uğramayacaklarını bildirdi. Bu çok etkili oldu. Daha önce dünya 4.lüğünden 11.ciliğine bu nedenle geldiler. Türkiye ,1987 de ikinci bir ambargo daha koydu. Bu da benim sayemde oldu.
Limasol limanında konteynercilik yapıyorlar.500-600 bin konteyner elleçlemeye başladılar. Bir ara limanı gezdim ve gördüm. Bizde uğraşıyoruz ,Büyükelçi Ertuğrul Afakan ile birlikte Kıbrıs’ta çok yasa yapiyoruz. Bu gelişmeleri görünce, Ertuğrul beye “Kıbrıs denizciliğinin gelişmesi için çok katkıların oluyor, Türkiye’den her yıl 15-20 milyon dolarlık buraya para akıyor Limasol limanına dedim. ”Olamaz öyle şey “dedi. Kendinden emin, bize gelmeden önce Dışişleri Kıbrıs Dairesi Müdürüydü.
Bu adamlar 500-600 000 rakamına çıktılar.100-150 000 adedini kendi ihtiyaçları için kullanıyorlar. Gerisini re-export yapıyorlar dedim. Nereye gönderecekler? Çevre ülkelere, Suriye, Türkiye belki Libya’ya dedim. Malta da zaten liman var, Yunanistan’a gönderemezler dedim.
İnandı bana. İki satır yazı yaz ve bana direk gönder dedi. Bakanlık üzerinde gelmesin ,1 ay bekleriz dedi. Yarım sayfa yazdım, elden verdim. Yani büyükelçiye şöyle bir öneri yapmıştım. Rum tarafından Limasol’dan özellikle 2-3 gemi Mersin limanına konteyner taşıyor. Tam isim bilemiyorum ,bu isimli gemiler olabilir. dedim. Bizde aynı şekilde her gün beklenen gemileri Londra ya fakslıyorduk. Benzerini Rumlar da yapıyordu. Tahminler yaptım. Bu gemiler sık sık Mersin’e gidiyordu. Yani haftada 2-3 gemi konteyner aktarıyordu. Büyükelçi en sonunda inanmıştı.
Sonradan müsteşarı Magosa ya geldi, Kaptan müjde ,senin iş oldu dedi. Ambargo konuldu. Bu karardan sonra Limasol’da elleçlenen konteyner miktarı düşmeye başladı.230 000 adede yani domestic ihtiyaçları kadar kaldılar. Sadece bizim Malta ve İtalya’nın rekabetine dayanamadılar. Çok az bir transitleri kaldı.
Bize karşılıklı ambargo hala devam ediyor. Bizim limanlara uğrayan 30-40 yabancı gemi kaptanına 1 ay hapis cezası verildi. Magosa limanına uğrayanlara verilen ceza yüzünden bize de gemi gelmez oldu. Para cezası verilmeye başladı.
Velhasıl denizcilik faaliyetlerimiz ambargo olmasına rağmen devam ediyor. Biz emekli olduk. Serdar Kaptan ve Ahmet kaptan da emekli oldu. Limanlar dairesine atanacak kaptan bulamadılar. Ahmet ve Serdar benim yardımcımdı. Önce ben survey kurulu başkanlığını yaptım sonra onları 6 ay kursa gönderdik, onlar devam ettiler. Şimdi Girne üniversitesinden mezun 3-4 arkadaş bakıyorlar. Magosa ve Girne Liman Başkanlar, Girne Denizcilik Fakültesi mezunudur.
Ama arzuladığımız gelişmeler tam olamıyor. Ergun Demircilerle ben ,bayağı uğraş verdik, yasa yapalım şunu yapalım, bunu yapalım dedik ama giderek Limanları ve Denizciliğinin önemini yitirdiğini görüyoruz. Limanlar dairesi diyoruz ama denizciliği de yönetiyoruz. Böyle bu günlere geldik.
The post YDO’lu mücahitler appeared first on Denizcilik Dergisi.
DENIZCILIK DERGISI – Haber Linkine Gitmek İçin Tıklayın !
DemirHindi
20 Temmuz 2025 – 21:45