Giriş
2002 yılından bu yana Türkiye, iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve 2016 dan itibaren ona destek veren Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) eliyle siyasi, ekonomik ve toplumsal açıdan köklü değişimler yaşamıştır. Bu süreçte iktidarın yolsuzluklarla anılması, devlet kurumlarının zayıflatılması ve milletin çıkarlarını gözetmeyen politikaların öne çıkması, Türkiye’nin hem iç hem dış politikada güç kaybetmesine neden olmuştur. Aynı dönemde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise muhalefet pozisyonunu güçlü bir milli bağımsızlık çizgisinde geliştirememiş; özellikle Batı ve ABD ile yakınlaşma eğilimi, toplumun geniş kesimlerinde bir güvensizlik yaratmıştır.
AKP İktidarında Yolsuzluklar ve Yıkıcı Politikalar
2002’den itibaren AKP iktidarı, “temiz siyaset” ve “demokratikleşme” söylemleriyle topluma umut vaat etmiştir. Ancak kısa süre içinde:
- Yolsuzluk skandalları, ihalelerin belli gruplara aktarılması, kamu kaynaklarının partiye yakın çevrelere tahsis edilmesi ve şehir rantlarının belli şirketlere devredilmesi sistematik hale gelmiştir.
- Devlet kurumlarının çökertilmesi, liyakat yerine sadakatin esas alınması, eğitimden yargıya kadar tüm alanlarda kurumsal çürüme doğurmuştur.
- Milli çıkarları zedeleyen dış politika adımları, komşu ülkelerle krizler, Suriye iç savaşına müdahil olunması ve Batı’nın taleplerine göre hareket edilmesi, Türkiye’yi stratejik olarak zayıflatmıştır.
- MHP ile kurulan ittifak, “Cumhur İttifakı” adı altında, milliyetçi söylemlerle halkı oyalarken gerçekte ekonomik krizin derinleşmesine, demokratik mekanizmaların ortadan kalkmasına ve toplumda kutuplaşmanın artmasına zemin hazırlamıştır.
Bu tablo, Türk milletinin ekonomik gücünü eritirken siyasi bağımsızlığını da tartışmalı hale getirmiştir.
CHP ve ABD’ye Yanaşma Politikaları
Muhalefet partisi olan CHP, özellikle 2010’lu yıllardan sonra, AKP’nin otoriterleşen yapısına karşı halkın güçlü bir alternatifi olabilecek konumunu tam anlamıyla değerlendirememiştir. Bunun en önemli nedeni, CHP’nin ulusal çıkarlar konusunda net bir tutum geliştiremeyişidir:
- ABD ve Batı ile yakın ilişkiler kurma isteği, CHP’nin dış politikada bir bağımsızlık vizyonu geliştirmesini engellemiştir.
- Parti kadrolarının bir kısmının Batı yanlısı söylemleri, Türk milletinin tarihsel olarak önem verdiği “tam bağımsızlık” fikrini gölgelemektedir.
- Böylece CHP, AKP’nin yolsuzluk düzenine muhalif olmasına rağmen, milli politikalar açısından halkta güçlü bir güven oluşturamamıştır.
Türk Milletinin Aleyhine Gelişen Süreç
AKP-MHP iktidarının yolsuzluk düzeni ve CHP’nin Batı’ya yanaşma isteği birleştiğinde, ortaya çıkan tablo Türk milleti için oldukça yıkıcıdır.
- Ekonomik bağımsızlık kaybedilmiş, ülke sıcak para ve dış borçla ayakta durmaya çalışır hale gelmiştir.
- Sosyal yapıda yozlaşma artmış, genç kuşaklar umutsuzluk içinde ülkeyi terk etme eğilimine girmiştir.
- Milli kimlik, “Türklük” kavramı tartışmaya açılarak, küresel güçlerin taleplerine uygun şekilde zayıflatılmaya çalışılmıştır.
Atatürk’ün Tam Bağımsızlık Politikası
Ünal Gül