Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Hristodulidis, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Aoun ile 26 Kasım’da Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta bir araya gelmiş, Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğal gazın çıkarılmasına ilişkin bir deniz sınırları anlaşması imzalanmıştı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı, Lübnan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının bütünüyle hükümsüz olduğunu açıkladı. Anlaşmanın, yalnızca Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarını ihlal etmekle kalmadığı, aynı zamanda Doğu Akdeniz’de hâlihazırda kırılgan olan dengeleri temelden sarsma tehlikesi taşıdığı vurgulandı. KKTC Dışişleri Bakanlığı, KKTC’nin doğal kaynaklardaki eşit haklarına yönelik her türlü saldırıya karşı gerekli siyasi, diplomatik ve teknik tedbirleri almaktan imtina etmeyeceğinin altını çizdi.
“Lübnan kabinesi 18 yıl askıdaki anlaşmayı onayladı”
Açıklamada, “Lübnan hükümeti 23 Ekim 2025 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile 2007 yılında varılmış olan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının yaklaşık 18 yıl askıda kaldıktan sonra onaylandığını duyurmuştu” denildi.
“Kıbrıs Türk halkının haklarını gasp etmeye yönelik tek yanlı girişim”
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Söz konusu anlaşma, Rum tarafının 2003 yılından itibaren Kıbrıs Türk halkının Ada ve Doğu Akdeniz’deki eşit hak ve çıkarlarını gasp etmeye yönelik olarak yürüttüğü tek yanlı girişimlerin yeni bir unsuru niteliğindedir. Kıbrıs Adası’nda egemen eşit haklara sahip Kıbrıs Türk halkını hiçe sayarak imzalanmış olan bu anlaşma bundan öncekiler gibi bütünüyle hükümsüzdür. Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs Türk tarafının tüm uyarılarına ve bölgedeki gerçeklere rağmen, uluslararası toplumdan aldığı cesaretle Ada’nın tamamını temsil ettiği sanrısıyla hareket ederek uluslararası hukuka aykırı adımlar atmaya devam etmektedir. Bu siyasi oldu bittiler, yalnızca Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarını ihlal etmekle kalmamakta, aynı zamanda Doğu Akdeniz’de hâlihazırda kırılgan olan dengeleri temelden sarsma tehlikesi taşımaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak geçmişte defalarca dile getirdiğimiz üzere, Kıbrıs Türk tarafının Ada ve etrafındaki doğal kaynaklar üzerindeki egemen eşit haklarını korumaktaki kararlı tutumumuz devam edecektir. Bölgede hakkaniyete dayalı, karşılıklı saygı ve iş birliğini önceleyen bir düzenin ancak iki tarafın karşılıklı rızasıyla ve eşit statüde yapılacak anlaşmalarla mümkün olabileceği açıktır.”
“Üçüncü ülkelerle yapılan düzenlemeler yok hükmündedir”
Açıklamada, “Bu çerçevede, GKRY’nin Lübnan dâhil üçüncü taraflarla yaptığı veya yapmayı sürdürdüğü tüm tek yanlı deniz yetki alanı düzenlemeleri KKTC açısından, daha önce yapılan benzer düzenlemeler gibi, yok hükmündedir. KKTC, hem kendi kıyı yetki alanlarında hem de Kıbrıs Türk halkının Ada genelindeki ortak haklarını ilgilendiren tüm konularda gerekli adımları atma iradesine sahip olup, doğal kaynaklardaki eşit haklarına yönelik her türlü saldırıya karşı gerekli siyasi, diplomatik ve teknik tedbirleri almaktan imtina etmeyecektir” denildi.
Uluslararası topluma çağrı
“Uluslararası toplumu, Rum tarafının bölgedeki gerginliği tırmandıran tek yanlı adımlarına destek vermemeye; ilgili devletleri ise Kıbrıs meselesinin hassasiyetlerini gözeterek iki tarafın rızası olmadan yapılan düzenlemelere taraf olmamaya davet ediyoruz” denilen açıklamada, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin desteği ile hak ve çıkarlarını korumaya devam ederken, Doğu Akdeniz’de iş birliği ve istikrarın ancak müktesep haklara saygı ve diyalogla mümkün olabileceği inancıyla hareket etmeyi sürdürecektir” ifadelerine yer verildi.
Türkiye’den açıklama
GKRY ile Lübnan arasındaki anlaşmalara Türkiye’den de tepki geldi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli Lübnan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında İmzalanan Münhasır Ekonomik Bölge Sınırlandırma Anlaşması hakkında açıklama yaptı. Açıklamada, “GKRY’nin, Kıbrıslı Türkleri veya Ada’nın tümünü temsil etmediğini ve Ada’nın tümünü ilgilendiren bu tür tasarruflarda bulunmaya yetkisi olmadığını hatırlatmak isteriz” denildi.
Dışişleri Bakanlığı’nın açıklaması şöyle:
“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), 2003 yılından itibaren, Kıbrıs Adası’nın egemen eşit unsuru olan Kıbrıslı Türkleri hiçe sayarak, bölgedeki kıyıdaş ülkelerle Kıbrıs Adası’nın etrafındaki deniz alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin ikili anlaşmalar imzalamaktadır.
Son olarak, Lübnan ile GKRY arasında 2007 yılında akdedilmiş ancak yürürlüğe girmemiş bulunan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Sınırlandırma Anlaşması dün (26 Kasım) iki ülke arasında yeniden imzalanmıştır.
Anılan anlaşmaya konu bölge, 18 Mart 2020 tarihinde BM nezdinde tescil ettirdiğimiz Doğu Akdeniz’deki Türk kıta sahanlığının dışında kalmakla birlikte, ülkemiz konuya Kıbrıs meselesi ve Kıbrıslı Türklerin hakları bağlamında yaklaşmaktadır.
Lübnan veya bölgedeki diğer kıyıdaş ülkelerin GKRY’yle bu tür bir anlaşma imzalaması, Kıbrıslı Türklerin Ada üzerindeki eşit hak ve çıkarlarını yakından ilgilendirmektedir.
GKRY’nin, Kıbrıslı Türkleri veya Ada’nın tümünü temsil etmediğini ve Ada’nın tümünü ilgilendiren bu tür tasarruflarda bulunmaya yetkisi olmadığını hatırlatmak isteriz.
Bölge ülkeleri başta olmak üzere, uluslararası toplumu GKRY’nin bu tek taraflı adımlarına destek vermemeye ve Ada’nın egemen ve eşit unsuru olan Kıbrıslı Türklerin meşru hak ve çıkarlarını gasp etmeye yönelik girişimlere alet olmamaya davet ediyoruz.
Türkiye, KKTC’yle birlikte, Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını kararlılıkla savunmaya devam edecektir.”
7DENIZ – Haber Linki İçin Tıklayın !
DemirHindi
27 Kasım 2025 – 18:22


