Gemiyi en son Komutan terk eder. Denizden uzak kara kültürüne sahip insanlar bile bilir. Gemiyi en son Kaptan/Komutan terk eder. Gemiyi son anda terk ettikleri için de pek çoğu kurtulamaz ve gemisiyle birlikte hayatını sonlandırır. Dünya deniz harp tarihi, savaş gemileri ile birlikte denizin karanlıklarına gömülen komutanlardan saygıyla bahseder. Gemi Komutanı gemisiyle batarak aslında dünyaya şu mesajı verir:
“Gemimi düşman ya da doğa ile savaşımda yüzer vaziyette tutabilmek ve teslim olmamak için elimden gelen her şeyi yaptım. Gemim ve personelim için yapabileceğim her şeyi yaptığımın ispatını canımı feda ederek ilan ediyorum.”
Köpekbalığı Katliamı. Batı Pasifik’te 30 Temmuz 1945 gecesi Amerikan Deniz Harp Tarihinin en trajik -ve bir bakıma skandal- gemi ve can kaybı yaşandı. Hiroşima’ya atılan “Little Boy” isimli nükleer bombayı doğrudan Başkan Truman’ın yazılı emri ile San Francisco’dan Pasifik’teki Marianas Adalarındaki Tinnian Amerikan Hava Üssüne intikal ettiren USS İndianapolis isimli ağır kruvazör, görev sonunda bir Japon denizaltısı tarafından batırıldı. Kruvazör bombayı üsse teslim ettikten sonra, Guam Adasına uğrayıp, başka bir görev için Filipinler’in Leyte Limanına müstakilen intikal ediyordu. Gece yarısı rotası üzerinde karakolda bulunan Japon denizaltısı I-58 tarafından tespit edildi ve 3 kilometre mesafeden yapılan torpido saldırısı ile vasat ve baştan aldığı iki isabet sonucu 12 dakika içinde battı. Gemide o sırada 1196 personel vardı.
Gemi Komutanı Albay Mc Vay köklü denizci bir ailenin çocuğu idi. Babası Donanmada görev yapmış ünlü bir Amiraldi. Mc Vay de, Başkan Truman tarafından özellikle görevlendirilecek kadar seçkin bir denizciydi. Gemisi batmasa, Amiralliğe geçişine kesin gözüyle bakılıyordu. Mc Vay, geminin ağır yara almasına ve 12 dakika içinde batmasına rağmen gemiyi terk emrini tüm ısrarlara rağmen, ancak 9’uncu dakikada vermişti. Zira kurtarılabilecek bir gemiyi son sınıra kadar kurtarmaya uğraşmadan gemiyi terk emrini vermek şerefsizliğini yaşamak istemiyordu.
Gemisinin 1196 personelinin 12’nci dakika sonunda ancak 900’ü gemiyi terk edebilmişti. 300’e yakın kişi infilaklar sırasında ölmüştü. Gemi çok hızla sancak (sağ) tarafa yattığından, bazı denizciler de eğitimsizlik nedeniyle gemiyi iskele (sol) taraftan terk ederken deniz yerine tekneye, dümene ve pervaneler çarparak kaybedilmişti.
Komutan Mc Vay’in bu son dakikalar içinde en büyük önceliği geminin batışı ve yardım çağrısı mesajının ilgili komutanlıklara iletilmesiydi. Evet, mesajlar iletilmişti ancak karadaki komutanlıklar bu mesajlara tek bir işlem bile yapmadılar. Zira bu mesajlar Japonların aldatması olarak değerlendirildi. Karşılıklı telsiz muharebesi kurulamayınca tek taraflı bu mesajlar çöpe atıldı. 900 kişinin kullanabileceği sadece 20 civarında sal vardı. Geminin torpido yarası aldıktan sonra sekiz dakika daha pervaneleri döndüğünden, gemiden atlayan denizciler geniş bir alanda çok dağınık bir şekilde bulunuyordu. Gemi battıktan 24 saat sonra akıntı ve rüzgârın da tesiriyle grupların kuzey güney ve doğu batı ekseninde aralarındaki mesafe 20 kilometreyi buluyordu. Yaklaşık 400 kişi can Salı bulamadığından can yelekleri ile suda bekliyordu. Beklediler. 100 saat sonra kurtarıcı deniz uçağı ve gemiler sahaya geldiğinde ancak 314 kişiyi canlı bulabildiler. Geri kalanlar açlık ve susuzluk ile köpek balıkları tarafından parçalanarak ölmüştü. Bu olay dünya deniz tarihinde, köpek balıklarının kazazedelere yaşattığı en büyük katliam olarak yerini alıyordu.
Yargılanan Gemi Komutanı. ABD Donanması II. Dünya Savaşında 450 savaş gemisi kaybetti. Bu gemilerin hiç birinin komutanı askeri mahkemede “gemini neden kaybettin” diye yargılanmadı. Zaten pek çoğunun komutanı gemisiyle birlikte kaybedilmişti. Komutan Mc Vay, müstakil yaptığı bu seyir sırasında denizaltı tehdidine rağmen zig-zag uygulamadığı için askeri mahkemede yargılandı. Ona verilen emirde intikal esnasında alçak görüş şartlarında ve gece süresinde zig zag yapılması ihtiyari bırakılmıştı. Ayrıca bölgedeki denizaltı tehdidinden hiç bahsedilmemişti. Sonuçta ilahlar kurban aradı ve Mc Vay suçlu bulundu. Ceza almamasına rağmen, siciline aleyhinde olacak kayıt düşüldü ve karada çok pasif bir masa başı görevine atandı. Birkaç yıl sonra donanmadan ayrıldı. Yıllar boyu hayatta kalmış olmanın suçluluğunu yaşadı. Gemisiyle birlikte ölmemiş olmanın acısı, yüreğini asla terk etmedi. Kendisine emanet edilen ve ailelerine geri götüremediği 850 denizcinin ailesinden evine postalanan mektupların ağırlığına dayanamıyordu. Denizde ölen genç denizcilerin çığlıkları aklından çıkmıyordu. Dayanamadı. 1968 yılı Kasım ayında başına sıktığı tek kurşunla intihar etti. Komutanlık sorumluluğu onun peşini bırakmamıştı.
Komutanlık Sorumluluğu Peşinizi Bırakmaz. Yıllar önce gemi komutanlığı ile ilgili yaptığım bir konuşmada şunları söylemiştim:
“Gemi Komutanlığı bir insanın “aman Tanrım şimdi ne yapmalıyım?” sorusuna sadece kendisinin cevap verebileceği, bu yüksek sorumluluğu kimseyle paylaşamayacağı, yanlışların doğuracağı vicdan azaplarının son nefesini verene kadar peşini bırakmayacağı, yaptıkları kadar yapmadıklarından da sorumlu tutulacağı yegâne meslektir.”
2006-2014 yılları arasında kurgulanan Amirallere Suikast, Ergenekon, Poyrazköy, Kafes, Balyoz ve Askeri Casusluk kumpasları ana hedefe Türk Deniz Kuvvetlerini oturttu. Savaş denizde değil, karadaydı. Torpidolar ve güdümlü mermiler yerine sahte CD’ler, hard diskler ve iftira mektupları fırlatılıyordu. Geminin yerinde tüm bahriye, Gemi Komutanlarının yerinde dönemin Deniz Kuvvetleri ve Donanma Komutanları vardı. Kumpaslar eşleri, babaları, anaları, evlatları birbirinden yıllarca ayırıyordu. İntiharlar yaşanıyordu. Ağır hastalıklar meydana geliyordu. Bahriyenin onuru paramparça ediliyordu. En büyük ve devredilemez sorumluluğa sahip Gemi Komutanları bırakalım zig-zag yapmayı ve diğer önlemleri almayı, 40 Amiral ve 400’e yakın en iyi denizcisini köpekbalıklarının eline teslim ediyor, denize düşenlere can simidi bile atmıyordu. Denize düşenleri hatırlamak istemediği gibi onlara yardım edenlere destek olmuyor, rütbe ve makam haksızlıklarına açık onay veriyordu. Sahte mektupları okumaya ve değer vermeye meraklı, paralel ve yandaş hukuka saygılı, komutanlar ise evlatlarını korumak yerine, köpek balıklarına teslim etmeyi tercih ediyor ve geriye bakmıyorlardı. Yüksek sorumluluk ve makam sahibi olanların USS Indianapolis trajedisinden öğrenecekleri çok şey var.
Cem Gürdeniz