Lozan Barış Antlaşması’nın dünyaya açıklanan metni dışında ayrıca 21 maddelik ek protokolden oluşan “gizli” bir antlaşmanın varlığına inanan epey bir kesim var. Bu ek protokole göre Türkiye 2023’e kadar emperyalistlere bağımlılıktan kurtulamayacaktır. Buna göre madenlerimizi 2023’e kadar çıkaramayacak, boğazlar üzerindeki hâkimiyetimizden 25 Nisan 2023’te tamamen vazgeçecek, Fener Patrikhanesi’nin ekümenik olduğunu kabul edecekmişiz! Ayasofya Patrikhane’ye devrolunacakmış! Hatta Lozan Antlaşması 2023’te sona erecekmiş!
Bunları iddia edenler şunlara yanıt verme gereği duymadılar:
1) Siz hiç 100 yıl sonra uygulanmak üzere yapılan antlaşmaya rastladınız mı?
2) Emperyalist devletler neden 2023’te sona ereceğinin aradan geçen 99 yıla rağmen hatırlamadılar ve 2022’de olduğumuza göre atlaşmanın bir yıl sonra sona ereceğini hatırlatmıyorlar?
3) “Sıradan” vatandaşın bildiğini iktidar bilmez mi! O halde iktidar da bu işin ortağı mı?
4) Yok eğer devlet yöneticileri bilmiyorsa, devletin arşivlerinde yoksa emperyalistler neye dayanarak antlaşmanın gerçekliğini kabul ettirecekler?
Ortaokul mezunu bir öğrencinin aklına gelen bu sorular Lozan’ın 2023’te sona ereceğini savunanların aklına gelmiyor mu?
Bundan nemalananlar hariç gelmiyor. Neden akıllarına gelmediğine yoğunlaşmak önemli. Gelmemesinin nedeni, düşünememeleri, cahillikleri değil tarih algılarıyla ilgili. Kurtuluş savaşına, Atatürk ve dönemindeki uygulamalara, padişah Vahdettin’e bakış ile ilgili. Atatürk ve Lozan Antlaşmasına imza atan İsmet İnönü gibi cumhuriyeti kuran kadroların, “Vahdettin onları ‘vatanı kurtarsın’ diye Anadolu’ya yolladığı, desteklediği halde Vahdettin’e ihanet ederek saltanatı ve hilafeti kaldırmaları” nedeniyle dine de zarar verdikleri algısına sahipler. Türkiye cumhuriyeti kurulduktan sonraki uygulamaların pek çoğunun (medreselerin, tekke ve zaviyelerin kaldırılması, ezan Türkçe okunması, vb) İslam’a aykırı olduğu düşüncesi, cumhuriyetin de emperyalistlerle danışıklı-dövüş şeklinde kurulduğu algısına neden oldu. Öyle ki daha Kurtuluş Savaşı sürerken Atatürk’ün emperyalistlerle saltanat ve hilafetin kaldırılması karşılığında cumhuriyetin kurulması pazarlığı yaptığına inanılıyor. Bu bakış açısı yukarıdaki soruları akla gelmesini önüyor. Dolayısıyla tartışmanın özü Lozan değil, cumhuriyet tarihine, Atatürk’e, devrime ilişkindir.
Yıllarca Ankara’da belediye başkanlığı yapan Melih Gökçek’in jelibon rezervinin keşfedildiğini söylemesi, Lozan’ın 2023’te sonlanıp madenlerin 2023’te çıkarılacağına inanmasıyla bağlantılıdır. Otobüsle, uçakla seyahat ederken her yerde maden çıkarıldığını gördükleri halde “Lozan antlaşması madenlerimizi 2023’e kadar çıkarılmasını önlüyor” şeklinde konuşmaları, cehaletle değil, bilgiyle olanaklıdır. Çarpıtılmış tarihe dayanan bilgiyle.
Gökçek’e ve Lozan’ın 2023’te sona ereceğine inananlara “cahil” deyip gülüp geçememek, aksine üzerinde ciddiyetle durmak gerek. Çünkü birbirine kinlenen iki toplumsal kesim olarak kutuplaşma sürecek. Hepsinin art niyetli (menfaat karşılığı) savunması olanaklı olmadığına göre tarih algılarını düzeltmek gerek. Yoksa Tam da bu noktada iktidarın yönettiği kurum olan Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’nin (CİMER’in) yanıtı önemli hale geldi. Biz tarihçiler Lozan’ın gizli maddeleri olmadığını, 2023’te sona ermeyeceğini belgelerle anlatsak da bir devlet kurumunun belirtmesi daha etkili olacaktır.
CİMER, Lozan Antlaşması’nda gizli madde olup olmadığına yönelik Bahtiyar Süha Keskin adlı vatandaşın sorusuna şu yanıtı verdi:
“Sayın Bahtiyar Süha T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CIMER)’ne 20.03.2022 tarihinde yapmış olduğunuz 2201301208 sayılı başvurunuz incelenmiştir. Lozan Barış Andlaşmasında gizli maddeler bulunmamakta olup, maden çıkartmamıza engel teşkil eden herhangi bir madde yer almamaktadır. Lozan Barış Anlaşması metnine Bakanlığımızın internet sitesinde bulunan Kaynaklar/Kurucu Andlaşmalar linkinden ulaşılabildiği hususunda bilgilerinizi saygılarımla rica ederim.”[1]
Bu yanıttan sonra Lozan’ın 2023’te sona erip ermeyeceği, madenlerimizi çıkarıp çıkaramayacağımızı ve diğer iddiaları tartışmak artık ortadan kalkmalı, hiç olmazsa azalmalıdır. Bizlere de tarihimizin doğru algılatılarak milli birliğimizin pekişmesi için CİMER’in bu yanıtı olabildiğince yayma görevi düşüyor.
Mustafa Solak
[1] “ ‘Lozan’ın gizli maddeleri’ CİMER’e kadar girdi”, Veryansıntv, 25 Nisan 2022, https://www.veryansintv.com/lozanin-gizli-maddeleri-cimere-kadar-girdi/