Dijitalleşme her yönü ile savaşların karakterini ve kapsamını şekillendirmeye devam ediyor. Suni zeka (AI), büyük veri, süper (kuantum) bilgisayarların yeteneklerinin artışı önceden düşünülmeyen pek çok yeniliği deniz harekat ortamına taşıyor. Bu yenilikler gemi dizaynından, savaş yönetim sistemlerine; deniz silahlarından gemi ana tahrik sistemlerine kadar pek çok alanda karşımıza çıkıyor.
İNSANSIZ HAVA ARAÇLARI ÇOK HIZLI GELİŞTİ
Bunlar arasında insansız hava araçları başı çekiyor. Öyle ki 2001 yılında ABD kongresinin Savunma Harcama Yetkilendirme kanun tasarısında -her ne kadar bugün gerçekleşmemiş olsa da- 2010 yılına kadar düşman derinliklerinde harekât yapacak uçakların 3’te birinin UCAV (İnsansız Muharip Hava Vasıtası) olması isteniyordu.
DENİZ SİSTEMLERİ DAHA ESKİ
Su üstü ve sualtında insansız deniz sistemleri mayın avlama ve deniz dibi keşif, kurtarma gibi operasyonlarda kullanılmak üzere hava sistemlerinden çok önce uzaktan kumandalı sistemler (Remotely Operated Systems- ROV) ve 2000’ler sonrası otonom su altı sistemleri olarak savunma sanayiinde yerlerini aldılar.
DENİZ SİSTEMLERİ HAVADAKİ GELİŞMELERDEN ETKİLENDİ
Diğer taraftan uydu, iletişim ve sualtı teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ile pek çok ülke, havada yaşanan bu devrimi deniz harbine yansıtmak için AR/GE yatırımlarını su üstü ve sualtına yoğunlaştırdı. Bugün AR/GE safhasını tamamlayıp fiilen denizde görev yapan sistemler her geçen gün artarak okyanus ve denizlerde yerini alıyor. Örneğin ABD’nin Sea Hunter ve Ghost Fleet Overlord insansız su üstü gemi projeleri çok uzun süreli okyanus geçiş testlerini tamamladı; 28 metrelik büyük deplasmanlı mayın dökücü otonom su altı aracı Orca programının ilk ürünü Mayıs 2022’de donanmaya teslim edildi. Küçük boyutlu Remus benzeri Lionfish ve Viperfish tipi mayın avlama amaçlı kullanılan otonom sualtı araçları da teslim aşamasına gelmekte. İnsanlı denizaltıların tespit, teşhis, sınıflandırma ile yük kapasitesine önemli ölçüde katkı sağlayacak ve denizaltı gemilerinde konuşlandırılacak yüksek kapasiteli Snakehead, Büyük Deplasmanlı İnsansız Sualtı Aracının (LDUUV) geçtiğimiz haftalarda testleri tamamladı.
RUSYA’NIN OYUN DEĞİŞTİRİCİ SİSTEMLERİ
Rusya da özellikle sualtı otonom sistemlerinde ileri durumda. Rus Denizaltı Dizayn Bürosu Rubin’in yeni açıkladığı Arctic Nükleer denizaltısında bulunacak Surogat V tipi otonom su altı aracı özellikle denizaltı savunma harbinde (DSH) rol oynayacak özelliklere sahip. Aynı büro tarafından geliştirilen ve Putin tarafından 1 Mart 2018’de Rusya’nın elinde bulundurduğu 6 stratejik silahtan birisi olan Poseidon (Status 6) isimli nükleer tahrikli ve nükleer/konvansiyonel başlıklı torpido da otonom sistemlerde en uç örneklerden birisini oluşturuyor.
ÇİN, AÇIĞI HIZLA KAPANDI
Aynı şekilde, Çin de sualtı dünyasına ABD ve Rusya‘ya kıyasla geç girmesine rağmen çok hızlı ilerliyor. Sualtı dünyasında üstünlük sağlamak için insansız sualtı sistemlerine ağırlık veriyor. Çin’in HSU001 tanımladığı büyük deplasmanlı insansız sualtı aracı ABD Donanması’nın Snakehead sistemine benziyor. HSU001 ile Çin Donanmasına birinci ve ikinci ada zincirlerine kadar uzanan su altı alanlarında denizaltılara karşı istihbarat toplama yetenekleri sağladığı değerlendiriliyor.
ABD KUVVET YAPISINDA İNSANSIZ ARAÇLAR
Görüldüğü üzere pek çok denizci devlet donanmalarının mevcut ve gelecek kuvvet yapısına insansız deniz sistemlerini (İDS) katıyor. Son olarak ABD, 20 Nisan 2022 tarihinde açıkladığı 30 yıllık (2023-2052) kuvvet yapısında 321-404 arasında insanlı; 45-204 arasında büyük tonajlı İnsansız Deniz Sistemi öngörüyor. 2023 Savunma Bütçesinde yarım milyar dolar insansız deniz sistemlerinin geliştirilmesine ayrıldı. Peki Neden?
PERSONEL GİDERLERİ VE KAYIPLARI
ABD gibi bugüne kadar dünyanın en büyük toplam tonajına sahip bir donanmanın insansız sistemlere yönelmesi pek çok açıdan gelecek on yıllardaki deniz savaşlarının karakterini açıklıyor. Donanma idame etmek çok pahalı yatırım. Amerikan Donanmasının bütçesinin neredeyse yarısına yakını personel giderlerine ayrılıyor. Bu durum pek çok donanma için aynı. Suyun Altına Yatırım Daha Çok Dijitalleşme, su üstü ve havada artan durumsal farkındalık ve silah sistemlerinin artan kinetik gücü su üstünde hayatta kalmayı çok zorlaştırırken, suyun altı halen gizlilik ve tespit edilebilme güçlüğünü sağlamaya devam ediyor. O nedenle son yıllarda denizaltı alımları ve mayın silahına yatırım önceden örneklenmediği derecede arttı. Bu yatırımların yanısıra gelişmiş donanmalar tarafından suyun altında daha derine inebilen, daha uzun süre su altında kalabilen ve kendi başına bağımsız kararlar alarak karar vericilere güvenilir istihbarat temin edebilen ve hatta taşıdığı silahı kullanabilen sualtı insansız deniz sistemlerine AR/GE yatırımları hızla artıyor.
İNSANLI SU ÜSTÜ SAVAŞ GEMİLERİNE TEHDİT ÇOK BÜYÜK
Diğer yandan gemiye karşı güdümlü mermi, füze ve SİHA tehdidi geçmişle kıyaslanmayacak düzeyde arttı. Devletler savaş zamanı insan kaybını asgaride tutmak için kritik riskli bölgelerde yani savaşın ilk saatlerinde imhası kesin olan keşif, gözetleme ve karakol görevlerinde bulunan gemiler için insansız deniz sistemlerini tercih etmeye başladı. Gerek İngiltere Arjantin arasında 1982’de yaşanan Falklands Savaşında gerekse son olarak Ukrayna Rusya krizinde (Moskova Kruvazörünün batışı) örneklendiği üzere kıyıya yakın hareket eden yüksek değerli platformların kara, su üstü gemisi ve hava platformlarından ateşlenen silah sistemlerine; su altından ateşlenen torpidolara karşı son derece hassas oldukları bir kez daha ispat edildi. Harbin ilk saatlerinde günümüz taktik resim oluşturma yetenekleri ve silah sistemlerinin gelişmişliği karşısında pek çok insanlı su üstü gemisinin hayatta kalma şansı son derece düşük. Örneğin bugün Çin ile ABD arasında silahlı çatışma dönemi başlasa harbin ilk saatlerinden itibaren Çin ana karasının 1000 mili içindeki Amerikan uçak gemilerinin karadan ateşlenen Dong Feng (DF) 21 füzesi ile batma ihtimali yüksek. ABD gibi refah devletleri insan gücü kayıplarına karşı tolerans zafiyeti içinde. Bu tip ülkelerin kamuoyu savaş kayıplarını kolay hazmedecek durumda değil. Rusya ve Çin gibi ülkeler ise insanlı sistemlerin maliyetine göre çok daha düşük maliyetli ve insan gücü gerektirmeyen bu sistemleri operatif ve maliyet fayda faktörleri ile tercih ediyor. Türkiye de bu gruba dahildir.
ABD DONANMASININ GELECEK KUVVET YAPISI
ABD Donanması 2023-2052 arasındaki 30 yılda insanlı ve insansız deniz sistemleri ile karma bir donanma planlıyor. Uçak gemilerinde kullanılacak uçakların yarısına yakını insansız (UCAV) olacak. Görünen o ki, Amerikan stratejistleri Çin’in Birinci ve İkinci Adalar zinciri içine yüksek değerli insanlı su üstü gemileri yerine insansız sistemleri konuşlandırmayı planlıyor. Örneğin Kongreye sunulan 2023-2052 kuvvet yapısı ve gemi inşa programında üç çeşit insansız deniz sistemi öngörülüyor. Geniş Deplasmanlı İnsansız Suüstü Aracı (LUSV) için uzunluk 70-100 metre ve tonaj 1000-2000 ton aralığında planlanıyor. Yani MİLGEM tipi bir korvetten bahsediyoruz. 2025 ten itibaren inşasına başlanacak bu gemilerin özellikle 16-32’lik dikey fırlatma sistemi (VLS) ile gemiye karşı ve karaya saldırı füzeleri ile donatılması planlanıyor. Orta Deplasmanlı (MUSV) sistemlerin 15 -65 mt uzunluğa ve kabaca 200- 500 ton deplasman tonaja sahip olması planlanıyor. Karakol gemisi boyutunda planlanan bu gemiler istihbarat, keşif ve gözetleme ile elektronik Harp için planlanıyor. Ancak 2027 yılından sonrasına bütçe ayrılacak. Kongreye yapılan teklifte üçüncü sistem sualtına yönelik. Bu sistem çok büyük tonajlı insansız su altı aracı (XLUUV) olarak belirlenmiş durumda. Bir metro vagonu büyüklüğündeki bu sistemlerin ilk beşi 2019’dan itibaren Orca sistemi olarak bütçelendi ve ilki teslim edildi. Bu aracın özellikle Captor benzeri torpido mayın olarak kullanılması planlanan Hammerhead sistemlerini deniz tabanına döşemede kullanması bekleniyor. Bu silahın prototipi 2021 yılında donanmaya teslim edilmişti. Amerikan planlamasından ve Rusların Poseidon nükleer torpidosundan görüldüğü üzere büyük deniz güçleri, asıl hesaplaşmanın suyun altında olacağını kabullenmiş durumdalar.
GELECEK İNSANSIZ SİSTEMLERE YOĞUNLAŞACAK
Kısacası personel hayatını tehlikeye atmamak, insanlı su üstü ve su altı platformlarının bekası ve saldırı yeteneğini sensör ve silah taşıma kapasiteleri ile arttırmaya destek sağlamak için kısa ve orta vadede bu sistemleri daha sık görmeye başlayacağız. Ancak bu artan ivmeye rağmen, her iki ortama yönelik sistemlerin güçlü bir iletişim ağı, hassas sensörler, artırılmış faydalı yük taşıma kapasitesi ile donatılması; otonom davranışları yüksek güvenilirlikle gerçeklemek için sağlam modelleme ve simülasyon içeren kapsamlı testlerin geliştirilmesi de kaçınılmazdır.
SİLAHLI ÇATIŞMA HUKUKU VE İNSANSIZ DENİZ ARAÇLARI
Savaş sırasında insansız deniz sistemlerinin, diğer insanlı gemiler gibi deniz savaşı kurallarına tabi olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Yani bir savaş gemisiyle ilişkili insansız sistemler, savaş gemisiyle aynı kurallara bağlıdır. İnsansız deniz sistemleri, bir kategori olarak, uluslararası hukukta özel olarak düzenlenmemiş olmakla birlikte, düzenlemeye konu olan torpido veya mayın gibi silahlarla belirli özellikleri paylaşabilirler. İnsanlı bir savaş gemisine bağımlı olarak hareket eden insansız deniz sistemlerinin yaratacağı sonuçlar ana kontrol gemi komutanı ve komuta zincirinin sorumluluğu altında olacaktır. Ancak burada öne çıkan en önemli husus tarafsızların konumu ile düşman da olsa sivillerin ve ticaret gemilerinin askeri harekattan zarar görme durumudur.
OTONOM SİSTEMLER VE MUHAKEME ZORLUKLARI
Özellikle otonom sistemler, hedefin yasal olduğunu doğrulamak için mümkün olan her şeyi yapacak şekilde donatılmalıdır. Otonom yani bağımsız karar veren sistemler saldırıda savaş gemisi ile sivil gemiyi ayırt etmede zorluk çekebilir. Burada yasaklayıcı hükümler gerekir. Örneğin 1907 La Haye Sözleşmesine göre hedeflerini ıskalayan torpidolar, saldırı sonunda zararsız hale getirilirler. Benzer şekilde, mayınlar da üzerlerinde kontrol kaybedildikten sonra bir saat içinde zararsız hale gelirler. Yasal ve yasadışı hedefleri ayırt edemeyen bir sistemi kullanmanın yasa dışı olacağı açıktır. Diğer bir örnek teslim olan düşman gemisinin durumunu otonom sistem nasıl anlayacaktır? Teslimiyeti tanımak, karmaşık davranışların yorumlanmasını gerektirir. Otonom sistemler için bu önemli bir zorluk olacaktır. Diğer bir zorluk otonom sistemin saldırıda orantılılık kararını nasıl vereceğidir. Orantılılık değerlendirmelerinin bir insan tarafından ilgili tüm koşullar göz önünde bulundurularak yapıldığı bir gerçektir. Otonom bir sistem beklenen yan hasarı veya beklenen askeri avantajı değerlendiremediğinde, orantılılık kuralına uyum sorunlu olabilir. Otonom sistem savaş gemisi kriterini sağladığını düşünerek hedef kriteri sağlamayan bir gemiye saldırabilir. Dünya savaş tarihinde her türlü kriteri sağladığı halde insan değerlendirmesi sayesinde son anda vaz geçilen pek çok saldırı kararı vardır. Orantılılık kuralının veya silahlı çatışma hukukunun diğer ihlallerinin ortaya çıkacağının ortaya çıkması halinde bir saldırıyı iptal etmek veya askıya almak otonom sistemlerde düşünülmesi gereken özellikler olmalıdır. Otonom sistemler savaş gemisi olarak nitelendirilmese de başta zararsız geçiş olmak üzere seyir haklarına sahip olacaklardır. Dolayısı ile özel hukuki rejime tabi olmayan boğazlardan da geçiş rejiminden yararlanacaklardır. Bununla birlikte, silah taşıyan otonom sistemler için kıyı devletinin geçişi yasaklama hakları söz konusu olabilecektir.
YENİ BİR KODİFİKASYON İHTİYACI
Özetle insansız suüstü ve sualtı sistemleri pek çok hukuk yorumcusuna göre savaş gemisi statüsünde değildir. Bu sistemlere sahip devletin ulusal kanunlarında nasıl tarif edildikleri önemlidir. Ancak Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğüne ve BM Deniz Hukuku Sözleşmesinde (BMDHS) yer almamakla birlikte sözleşmedeki veya teamülü deniz hukuku sorumluluklarına uymak zorunda oldukları gerçektir. Önümüzdeki günlerde bu konuda bağlayıcı uluslararası bir konferans ile sözleşmenin hayata geçirilmesi kaçınılmazdır. Zira teknoloji hızla gelişiyor. Bu sistemler hızla sahada yerini alıyor. Yakında silahlı çatışmalarda kısa zaman içinde etkilerini göreceğiz.
EGE’DE İNSANSIZ DENİZ SİSTEMLERİ KUVVET ÇARPANIDIR
Kaçınılmaz gerçek özellikle gelişmiş denizci devletler rakip veya düşman devlet sularında önümüzdeki dönemde yoğun insansız deniz sistemleri kullanacaktır. Türkiye insansız silahlı suüstü deniz sistemlerinin tasarım ve üretiminde yer alan bir devlettir. Bu sistemler oyun değiştirici ve kuvvet çarpanı niteliğinde etki yaratan sistemlerdir. Özellikle Ege gibi ada adacık ve kayalıkların yoğun olduğu kıyı sularda insanlı karakol botları, korvet ve firkateynlerin yerine kriz ve savaşın ilk günlerinde, karşı taraf belirli seviyede enerji kaybedene kadar bu sistemler kullanılmalıdır. Karmaşık coğrafyanın gizlenme, sürpriz, baskın ve taktik resim oluşturmada yaratacağı zorluklar göz önüne alınırsa bu sistemler gerçekten maliyet etkin çözümler sunacaktır.
AĞIRLIK MERKEZİ SUYUN ALTI OLMALIDIR
Ancak her şeye rağmen nihai sonuç suyun altında alınacaktır. Denizaltı harbi Türkiye’nin bekasının anahtarı olmaya devam edecektir. 1991 – 1994 yılları arasında ABD Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapan Oramiral Frank Kelso III bir konuşmasında şunları söylemişti: “Uzayın derinliklerindeki küçük bir metal parçasını tespit edebiliyoruz, ancak bazen 100 metre dibimizdeki sualtı cismini tespit edemiyoruz” Söz konusu durum aradan geçen 30 yıla rağmen değişmedi. Suyun altı son kertede gizliliğini korumaya devam ediyor. Zira suni zekâ (AI) başta olmak üzere gelişen dijital teknolojilere rağmen suyun altında akustik enerjinin yerine geçebilecek devrimsel özellikte bir buluş henüz gerçekleşmedi. O nedenle tüm denizci devletler ile özellikle güçlü karşısında zayıf kalan devletler suyun altına yatırım yapıyor. Türkiye, su üstünde ve havada sağladığı insansız araç başarısını suyun altına taşımalıdır. Milli denizaltı projemiz devam ederken paralel gayretlerle ABD’nin geliştirdiği uzaktan algılama, insanlı denizaltılara hedef tespit ve teşhisinde yardımcı olacak Snakehead benzeri tespit teşhis ve sınıflandırma sistemleri ile Hammerhead benzeri torpido mayınlar düşünülmelidir. Benzer şekilde Ege’de taktik resmi sağlayan satıh sistemleri zarar gördüğü zaman suyun altında akustik sensör dizin sistemine dayalı ikinci bir durumsal farkındalık sistemi kurulmalıdır. Tekrar hatırlatmak gerekirse Mavi Vatanın kaderi suyun altında belirlenecektir.
Cem Gürdeniz