Karadeniz’den Kızıldeniz’e deniz ticaretinde bozulan dengeler ve ABD

Dünya deniz ticaret rotalarının açık tutulması, dünya ekonomik dengesi için hayatidir. Dünya savaşlarının başlama nedeni kıta güçleri ile deniz güçlerinin denizleri kontrol mücadelesi üzerine şekillenmiştir. Bu mücadele silahlı çatışma aşamasına geçtiğinde deniz ulaştırma sistemi aksamaya başlar. Bu çerçevede 19. Yüzyıl ve 20. Yüzyılın ilk yarısında İngiltere daha sonra günümüze kadar ABD, sekiz düğüm noktası ve bunları birleştiren rotalar üzerinde deniz ulaştırmasını doğrudan ve dolaylı olarak kontrol ile kendi hegemonyalarını ve ticaretin kontrolünü sağladılar. Bu düğüm noktaları Hürmüz, Malakka, Bab El Mendeb, Cebelitarık, Danimarka ve Türk Boğazları ile Panama ve Süveyş Kanalları idi. Birinci Dünya Savaşında Almanya’nın; İkinci Dünya Savaşında hem Almanya ve hem de Japonya’nın bu düzene meydan okuması savaşlar sürecini tetikledi. Her ikisinde de savaşın kaçınılmazlığını belirleyen asıl unsur, denizdeki hegemonun denize çıkmak isteyen güçlere müdahale etme kararı oldu. Her iki yüzyılda Anglosakson irade denizleri başka bir güçle paylaşmak istemedi ve savaşlar kaçınılmazlaştı.

DÜĞÜM NOKTALARI VE DENİZ ULAŞTIRMASI

2023 yılında dünya ticareti için okyanus ve denizler üzerinden taşınan 12 milyar ton yük yani dünya ticaretinin %86’lık yükü söz konusu sekiz hayati düğüm noktalarından geçti. Bu boğaz ve kanallardan birisinin savaş, iç savaş, doğal afet, kaza vb. nedenlerle kapanması başta enerji piyasaları olmak üzere küresel dengeleri alt üst edebiliyor. Tarihsel süre içinde bu düğüm noktalarından en uzun süreli kapalı kalan Süveyş Kanalı idi. 6 Gün Savaşı olarak bilinen 1967 Arap İsrail Savaşının başından 1975 yılına kadar kapalı kaldı.

ABD DENİZ ULAŞTIRMA ROTALARINI KONTROLDE ZORLANIYOR

Bu yüzyılda Çin ve Rusya başat deniz güçleri olarak Anglosakson denizci iradeye meydan okuyorlar. Sahip oldukları gerek denizcilik gücü gerekse nükleer donanmaları bu meydan okumaya olanak tanıyor. Diğer yandan ABD ve İngiltere donanmalarının nicelik ve nitelik sorunu ile her iki ülkenin gemi inşa yeteneğinin rekor seviyede düşmesi bu meydan okumada önemli rol oynuyor. Ancak en az bu faktörler kadar önemli olan ABD’nin küresel liderlik ve okyanus jandarmalığı alanlarında soğuk savaş sonrası üst üste yaptığı hatalar zinciridir. Tarihin sonu tezi ile Amerikan gücünün sonsuza kadar devam edeceği varsayımı üzerine süratle acımasızlaştılar. Yugoslavya, Irak, Afganistan, Libya ve Suriye’yi parçaladılar. Avrupa’nın başta Türkiye olmak üzere başına yasadışı göç ve mülteci sorunu belasını açtılar.  NATO’nun genişlemesi, Renkli Devrimler, FETÖ tipi yapılanmalar üzerinden özellikle düğüm noktalarına yakın ve kenar kuşak üzerinde bulunan ülkelerde (Türkiye gibi) iktidar ve muhalefeti şekillendirerek bu ülkeleri zayıflattılar. Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (GMNA) ile 22 devletin sınırlarının değiştirileceğini fütursuzca açıkladılar. ABD, 1990 sonrası ektiği yıkıcı rüzgarlar sonrası bugün denizler ve okyanuslarda fırtına biçiyor. ABD, bugün en güçlü olduğu alanlarda ciddi meydan okumalar ile karşı karşıya ve işi pek zor. Zira koşullar her alanda aleyhinde. En önemlisi karadaki silahlanma ve insansız hava araçlarındaki gelişmeler denizdeki faaliyetleri etkileyecek boyutta gelişti. Artık 19 ve 20. Yüzyılın ganbot diplomasisi kıyı devletlerine 100 yıl öncesi gibi etkili olamıyor. Asimetrik silahlanma ile unortodoks savaş taktikleri güçlü bir deniz kuvvetinin hareket serbestisini etkileyebiliyor. Örneğin 14 Temmuz 2006 günü, İsrail’in Lübnan’a müdahalesi sırasında SAAR 5 sınıfı İsrail’e ait INS Hanit korveti, Lübnan kıyılarının 10 mil açığında iken, kıyıdan atılan Hizbullah’a ait gemiye karşı, Çin yapımı CS 802 Silkworm füzeleri tarafından vurulmuştu. Dünyanın en gelişmiş korveti, İsrail’e büyük bir itibar kaybı içinde neredeyse batıyordu. Diğer bir örnek Rus Karadeniz Filosunun sancak gemisi Moskova Kruvazörünün 13 Nisan 2022’deki batışını hatırlayalım. Rusların en güçlü savaş gemisi karadan ateşlenen iki Neptün füzesi ile batacak diye kim düşünürdü? Artık denizdeki olaylar, karadaki silahlardan çok etkileniyor.

BOZULAN DENGELER

24 Şubat 2022 Rusya’nın Ukrayna’ya Müdahalesi ve 7 Ekim 2023 İsrail’in Gazze operasyonu dünya deniz ticaret dengelerinin bozulduğu tarihler oldu. Ukrayna’nın Donbas Bölgesinde yaşayan Rus asıllı Ukraynalılara karşı etnik temizliği ve NATO’nun sınırlarına kadar genişlemesi nedenleri ile Rusya Ukrayna’ya müdahale etti. Önce Azak, daha sonra Karadeniz kıyısındaki Ukrayna limanları Rusya askeri hedefleri arasına girdi ve buraya yönelik deniz ticareti kesildi. Bölgedeki Ukrayna mayın tehdidi ile zaten azalan deniz ticareti, 17 Temmuz 2023 sonrası Rusya ve Ukrayna’nın deniz ticaret gemilerini meşru hedef ilan etmeleri ile durma noktasına geldi. Sadece kısıtlı sayıda ticaret gemisi ile tahıl ticareti devam edebildi. Diğer, yandan Rusya kendisine uygulanan ağır ambargo ve yaptırımlara rağmen ham petrol ticaretinde bir duraksama yaşamadı. Özellikle Yunan Hayalet Filoları ile Rus petrolü dünya pazarlarına erişmeye devam etti.

KIZILDENİZ’DE OLUŞAN DENGESİZLİK

7 Ekim 2023’te başlayan İsrail Filistin Çatışması, bir ay sonra deniz ticaret rotalarında yeni bir fay hattını kırdı. 2015’ten bu yana iç savaş yaşayan Yemen’deki İran kontrolündeki Husilerin, Bab El Mendeb Boğazında İsrail limanlarına mal taşıyan gemileri hedeflemeleri yeni bir cephenin açılmasını tetikledi. Bu gelişmeler üzerine Danimarkalı Maersk, İngiliz petrol devi BP ve Çinli firma OOCL dahil pek çok şirket rotalarını Ümit Burnu’na değiştirdi. Bu durum seferlerde 10-17 günlük gecikmelere neden oluyor. İsrail’in orantısız güç kullandığı ve Gazze’de etnik temizlik yaptığı bir ortamda Yemen, başvurduğu asimetrik strateji ile dünyanın en hassas olduğu bir alanda yeni bir cephe açmış oldu. Batı Karadeniz’den sonra şimdi Kızıldeniz rotaları deniz ticaret filoları için riskli alana dönüştü. 18 Aralık 2023 tarihinde Bahreyn merkezli Amerikan Deniz Görev Kuvveti CTF 153, Bab El Mendeb Boğazı ve Kızıldeniz’de Yemen’in İsrail odaklı gemilere yönelik saldırılarını önlemek üzere çok uluslu “Refah Muhafızı” (Prosperity Guardian) harekâtını başlattı. ABD Savunma Bakanı Austin, CTF koalisyonunu duyururken ‘kurallara dayalı düzenden’ söz etti. Ancak iki aydan biraz daha fazla bir sürede 20 bine yakın insanın öldürülmesini nasıl izah edecek? Operasyon, ‘Refah Muhafızı’ olarak adlandırılmış. Kimin refahı? Ortaçağ’da bile görülmeyecek bir vahşetle Gazze’de kadın ve çocuklar  öldürülürken, harekata bu ismin verilmesi bize NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in 2023 Temmuz ayında Litvanya’daki son NATO zirvesinde ‘Biz, 1 milyarın savunucusuyuz’ demesini hatırlatıyor. Geri kalan 7 milyar onlara göre olmasa da olur.

YARA ALAN ABD LİDERLİĞİ

Harekata başlangıçta ABD liderliğinde İngiltere, Fransa, Hollanda, Norveç, İspanya, Seyşeller, Bahreyn, Kanada, İtalya destek veriyordu. Ancak daha sonra Fransa, İtalya ve İspanya ABD harekat kontrolüne girmeyeceklerini; NATO ya da AB bünyesinde bir harekat olursa katılacaklarını beyan ettiler. (NATO böylesi bir harekata teklif getirdiğinde Türkiye’nin onay vermesinin mümkün olmayacağını değerlendiriyorum.)  Diğer yandan CTF 153’ün Birleşik Deniz Kuvveti (CMF) altında 17 Nisan 2022’de ABD ve Mısır tarafından kurulmuş olmasına rağmen harekata Mısır katılmıyor. Bölgedeki en büyük donanmalara sahip Suudi Arabistan ve BAE de katılmıyor. CMF geçmişte Somali merkezli deniz haydutluğu ile mücadelede çok etkili olmuştu. Bu güce Türkiye de gemi vermişti. Ancak bu kez durum çok farklı. Bu kez sorun jeopolitik. Bölgede İsrail, Amerikan, İngiliz, Japon, Çin, Hindistan, Güney Kore, İspanyol savaş gemileri ile İran’a ait istihbarat gemisi mevcut. Ancak CTF 153’e gemi tahsis edecek durumda sadece ABD ve İngiltere söz konusu. Bu çerçevede geçen hafta içinde Avustralya Hükümetinin CTF 153’e savaş gemisi tahsis etmeyeceğini duyurması ve Çin savaş gemilerinin İsrail’e yük taşıyan ticaret gemilerinin yardım çağrısına cevap vermemesi ABD’nin içinde bulunduğu durumun ne denli zayıf, karmaşık ve hassas olduğunu ortaya koyuyor.

HUSİLER’İN ASİMETRİK KAPASİTESİ

Yemen’de Husilerin elinde çok sayıda ve ucuza mal edilen dron, balistik füze ve gemiye karşı güdümlü mermi varken batı donanmalarının elinde çok pahalı ve kısıtlı sayıda cephane var. Bu cephanenin Rusya ve Çin ile yaşanacak büyük çatışmaya hazır tutulması gerekirken, İsrail için harcanması pek mantıklı gelmiyor.  Kızıldeniz’de ticaret gemilerini konvoy şeklinde geçirmek bir alternatif olabilir. Ancak bu gemiler en düşük süratli gemiye uymak durumunda kalacaklar ve vurulma olasılıklarını artıracaklar. (https://www.lloydslist.com/LL1147651/Navies-are-coming-to-shippings-aid-Will-it-work) Bu arada Yemen’in elinde yüksek süratli patlayıcı taşıma kapasitesine sahip küçük botlar mevcut. Bu botlar henüz kullanılmadı. Ancak karar verilirse özellikle gece koşullarında ticaret gemilerine saldırıp hasar verme olasılıkları çok yüksek.

KRİZİN BÜYÜME OLASILIĞI

Gazze katliamı devam ettiği sürece Husilerin deniz ticaret rotalarındaki saldırıları devam edecektir. Karaya yani Husi kontrolünde bulunan Yemen kıyılarına ABD tarafından müdahale edilmeden bu saldırılar durmaz. Bu durum da ABD için intihar ile eşdeğerde olur. Yemen’e yapılacak bir hava veya kara saldırısı İsrail Filistin savaşını bir anda İran ABD krizine tırmandırır. Zaten büyük deniz ticaret firmalarının Süveyş ve Bab El Mendeb ’ten vaz geçtiği bir konjonktürde Hürmüz Boğazının kapanmasına neden olacak böyle bir krizi dünya ekonomisi kaldıramaz. Bu kapsamda geçmişte NATO’nun Avrupa Müttefik Komutanlığını yapmış olan Amerikalı E. Oramiral James Stavridis’in son makalesinde CTF 153’ün Yemen’deki İran destekli cephanelikleri vurmayı önermesi İsrail’in en çok arzuladığı bir hamle olacaktır.  (https://www.bloomberg.com/opinion/articles/2023-12-19/can-us-led-naval-force-protect-ships-oil-in-red-sea-persian-gulf) Bu seçeneğin sadece İsrail için değil, İran ile bir savaş isteyen Amerikalı neoconlar için de arzu edilen bir durum olduğunu ekleyelim. Ancak böylesi yeni bir bataklığa saplanmak, şüphesiz gemi sayısı yerlerde sürünen ABD için bir karabasan olurken, Çin ve Rusya için bulunmaz fırsat yaratacaktır.

İSRAİL, ABD’Yİ KULLANMAYA DEVAM EDECEKTİR

İsrail’i Gazze şeridinde durdurmaya ABD istekli değil. BM’nin fonksiyonu zaten yok. İsrail’in harekâtı durdurmak bir yana aksine genişletmeye karar verdiği bir ortamda Kızıldeniz rotasının normale dönmesi çok zor olacaktır.  İsrail’in açtığı Pandora Kutusu sadece masum Gazzelileri öldürmüyor, dolaylı olarak tüm dünyanın refah ve istikrarını altüst ediyor. İsrail, ABD tarafından durdurulmadığı ve silah akışı durmadığı sürece ABD’nin küresel liderliği büyük yara alacak ve çöküşü hızlanacaktır. İsrail ise, ABD çökmeden onun gücünü kendi jeopolitik hedefleri için kullanmaya devam edecektir.

Cem Gürdeniz