İMEAK DTO’nun mart ayı meclis toplantısı yapıldı

İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri (İMEAK) Deniz Ticaret Odası’nın (DTO) mart ayı meclis toplantısı, 6 Mart Perşembe günü yapıldı. Meclis toplantısına Denizcilik Genel Müdürü Ünal Baylan da katıldı.

Meclis Başkanı Başaran Bayrak başkanlığındaki toplantıda gündemdeki maddeler görüşüldü.

İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Tamer Kıran meclis toplantısında yaptığı konuşmada, güncel ve sektörel değerlendirmelerde bulundu.

Tamer Kıran, “İlk göreve geldiğimizde bu yana kanunlarla odamıza yüklenen kamusal nitelikteki görevleri eksiksiz biçimde yerine getirirken üyelerimize en iyi şekilde hizmete vermeye ve odamızın faaliyetlerini etkili şekilde yürütmenin gayreti içinde olduk, olmaya devam ediyoruz” dedi.

Bütçeye ilişkin verileri paylaşan Kıran, “2025 yılında da aynı mali disiplin içinde çalışmalara devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Finansal dalgalanma beklemek yanlış olmayacaktır”

Deniz taşımacılığını etkileyen küresel gelişmeleri değerlendiren Kıran şöyle konuştu:

“ABD’nin 1,5 ay önce göreve başlayan Başkanı Trump’ın politikaları artan oranda küresel eğilimleri etkilemeye devam ediyor. Son birkaç haftada Trump’ın ABD’de büyümeyi daha fazla destekleyeceği düşünülen politika çerçevesinden ziyade belirsizlikleri artıran, riskleri yükselten hamleleri ön plana çıkmaya başladı. Önümüzdeki aylarda bu belirsizliğin etkilerini ve finansal dalgalanmayı beklemek yanlış olmayacaktır.”

“Ülkemize baktığımızda 2024’ün son çeyreğinde yüzde 3, tamamında yüzde 3.2 büyüyen ekonomimizde en düşük sektörel büyüme oranının yüzde yarım ile sanayide gerçekleştiğini görüyoruz. Yıl içindeki genel gidişat da bu yöndeydi” ifadelerini kullanan DTO Başkanı ekonomiye ilişkin şunları söyledi:  

“Genel olarak hizmet sektörleri ortalamanın üzerinde büyüme rakamlarıyla karşımıza çıkarken en güçlü artışlardan birisinin inşaat sektöründe yüzde 9.3 ile geldiğini gördük.  Deprem bölgemizdeki inşaat ve altyapı faaliyetlerinin bu yükselişe önemli bir katkı sağladığını söyleyebiliriz.

 Şubat ayı rakamları beklentilerin bir miktar altında kalarak yüzde 2.27, ÜFE de yüzde 2.12 olarak açıklandı. Yıllık TÜFE yüzde 39, ÜFE ise yüzde 25 seviyelerine gerilemiş oldu. Enflasyon rakamlarındaki gerileme memnuniyet verici olmakla birlikte başta konut, eğitim, ulaştırma, lokanta ve otel gibi hizmet gruplarının yıllık artış oranlarının bu rakamlarından daha yüksek seyretmesi enflasyon beklentilerinin beklendiği ölçüde güçlü kılınamamasının en önemli nedenleri arasında görünüyor.”

“Trump’ın yaptırımları devreye girerse bambaşka bir denizcilik göreceğiz”

Tamer Kıran’ın sektörel gelişmelere ilişkin açıklamalarından satır başları ise şöyle:

“Denizcilik piyasalarında genel olarak pozitif gelişmeler izledik. Ocak ayına İsrail-Hamas ateşkesinin duyurulmasının ardından Kızıldeniz’deki olumsuzlukların hafiflemesine yönelik beklentiler artarken taşımacılıktaki aksaklıkların 2025 yılında kademeli olarak ortadan kalkacağı varsayımı ile küresel ton-mil taşımacılığında yüzde 1 civarında büyüme bekleniyor. ABD’nin Çin, Meksika ve Kanada’ya uyguladığı yeni ithalat tarifeleriyle ilgili politikaları küresel denizyolu taşımacılığının yeni odak noktası olurken Çin’in ABD’ye misillemeye olarak ABD’den kömür, LNG ve ham petrol ithalatına uygulayacağı ek tarifeler de gündemdeki yerini aldı. Bu gelişmelerin küresel denizyolu taşımacılığının yüzde 0.7’sini etkileyeceği, doğrudan etkisinin sınırlı olacağı hesap edilirken Çin’in ABD’den tavuk, buğday, mısır ve pamuk ithalatına da ek gümrük vergisi uygulayacağını duyurması ticaret savaşlarının denizyolu taşımacılığına etkisinin daha da artacağına işaret ediyor.

Trump’ın Çin’de yapılan gemilere karşı uygulayacağını söylediği tasarı aşamasındaki yaptırımlar devreye girerse bambaşka bir denizcilik göreceğimizi söyleyebiliriz.

Yeni ABD yönetiminin yaptırım politikaları, İran’a yaklaşımı, Rusya- Ukrayna ve İsrail-Hamas çatışmaları etrafındaki müzakereler, Panama Kanalı’nın mülkiyeti gibi jeopolitik faktörler de uzun dönemde denizyolu taşımacılığı üzerine önemli etkileri olacak önemli konular arasında yer alıyor.

1 Ocak 2025 itibarı ile Türkiye en fazla filoya sahip ülkeler arasında 11. sıradaki yerini korudu. Filo kapasitemiz 2 bin 100 gemi ile 52 milyon DWT seviyesinde gerçekleşerek DWT bazında dünya filosunun yüzde 2.2’sini oluşturdu.

“ETS konusunda denizcilik sektörünün durumu net değil”

Türklerin sahip olduğu 52 milyon DWT geminin yabancı bayrak oranı yüzde 89.3’e gelmiş durumda. 2024’te Türkiye’nin dış ticaret hacminin yüzde 86.1’i denizyolu ile taşındı.

İklim kanunu teklifi meclise sunuldu. Yasa teklifi sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum, emisyon ticaret sistemi ve karbon fiyatlandırma mekanizmalarını içeriyor.  Kanun teklifini incelediğimizde hangi sektörlerin ETS kapsamına alınacağı net olarak belirtilmediği için denizcilik sektörünün durumunun henüz net olmadığını gördük.

Diğer yandan 9 Temmuz 2024’te yürürlüğe giren yasa ile 618 sayılı Limanlar Kanunu’na eklenen düzenleme Türk limanlarına gelen veya bu limanlardan ayrılan ticari gemilerden sera gazı emisyonları için karbon ücreti alınacağını öngörüyor. Bu ücret AB ETS karbon fiyatlarına göre belirlenecek ve yeşil denizcilik projelerine aktarılacak.

İklim kanunun teklifi ile Limanlar Kanunu arasında uyum sağlanması, yetki karmaşası yaşanmaması, denizcilik sektörüne ait düzenlemelerin tutarlılıkla hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor. Kanun teklifinde tespit ettiğimiz hususlara ilişkin görüşlerimizi içeren yazımızı TOBB ve Çevre Bakanlığı’na ilettik. Bu kanun için gelişmeleri yakından takip ediyoruz.”

Mustafa Sarı

“Müsilajın ekolojik ve ekonomik etkileri var”

Tamer Kıran’ına ardından Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Müsilaj-ağıt mı? Umut mu?” konulu sunum yaptı.

Müsilaja ilişkin çarpıcı bilgiler veren Prof. Dr. Sarı, “Müsilajı denizin yüzeyine çıkan köpükler olarak biliyor ve korkuyoruz. Yüzeye çıkan toplam müsilajın binde biri bile değil” dedi.

Büyükada çevresinde yapılan dalışlarda tespit edilen müsilaja ilişkin görüntüleri paylaşan Sarı, müsilajın 3-4 metrelerden itibaren başladığını söyledi.

“Müsilajın oluşumunda 3 tetikleyici var” diyen Sarı sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlar bir arada bulunmazsa felaket boyutunda müsilaj olmaz. Deniz yüzeyi sıcaklıkları yüksek olacak. Deniz şartları durağan olacak. Besin elementleri yüksek olacak. Bunlar bir arada olduğunda felaket boyutunda müsilaj ortaya çıkıyor.

Marmara’da şu an 2,5 derece civarında sapma söz konusu. Bütün dünya denizleri ısınıyor ama ısınmayı Marmara Denizi’nde daha fazla yaşıyoruz. 7,5 derece olması gereken deniz suyu yüzey sıcaklıkları şu an 10 derece civarında.”

Marmara çevresinde 25 milyona yakın nüfus yaşadığını belirten Prof. Sarı, “2021 yılında bu nüfusun evsel atıklarını yüzde 51 civarında arıtıyormuşuz. Eylem planları yaptık, bilim kurulları oluşturduk, stratejik planlar yaptık, 2024 yılına geldiğimizde evsel atıklardaki ilerleme yüzde 51.7. 3 yıl içinde yüzde 0.7’lik bir ilerleme sağlamışız. Hani kirletmiyorduk denizi? İleri biyolojik arıtma yapmamız gerekiyor” diye konuştu.

2024 Ekim ayında Erdek Körfezi’nde yeni müsilaj oluşumunu tespit ettiklerini söyleyen Sarı, “6 Kasım’da Tekirdağ açıklarından Çanakkale Boğazı’nın girişine kadar yayıldı. 13 Kasım’da İstanbul’a dayandı. 20 Kasım’da Gemlik Körfezi’ni kapladı, 5 Aralık’ta İzmit Körfezi’ni kapladı. 20 Aralık’ta Çanakkale Boğazı komple müsilaj oldu. 4 Ocak’ta Kuzey Ege’ye ulaştı. 2 Şubat itibarı ile Saros Körfezi müsilajla kaplanmış durumda” dedi.

Müsilajın ekolojik ve ekonomik etkileri olduğunu vurgulayan Mustafa Sarı şunları kaydetti: “Ekolojik tarafını çok dikkate almıyoruz. Deniz çayırlarının bir metrekaresi günlük 10 litreden fazla oksijen üretiyor. Deniz çayırı olan bir yerdeki biyolojik çeşitlilik olmayan yere göre 46 kat daha fazla canlı barındırıyor. Marmara’da her taraf deniz çayırları ile kaplı. Müsilaj bunların üzerine çöktü ve öldürmeye başladı.

“Müsilajdan etkilenen sektörlere yönelik sigorta sistemi olmalı”

Ekonomik etkilerin en büyüğü balıklar ve balıkçılık üzerinde yaşanıyor. 2021’de müsilaj yüzeyi kapladığında sığ koy ve körfezlerde binlerce balık öldü. Balıkçılar müsilajı herkesten daha iyi biliyorlar. Ne küçük ölçekli ne büyük ölçekli balıkçı kasım ayından beri randımanlı balık alamıyor. Marmara’daki küçük ölçekli balıkçılar çok zarar etmiş durumdalar.”

“Marmara bugün bu haldeyse hepimiz suçluyuz” diyen Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Akarsuları zehir kanalına dönüştüren sanayi atıklarını denetlememiz lazım. Bu gerçek manada yapılmalı. Arıtma tesislerimizi çalışır hale getirmeliyiz. Ulusal düzeyde bir kampanyaya ihtiyacımız var. Bireysel olarak hepimiz denize yardım edebiliriz. Lavabomuzdan dökeceğimiz 1 litre atık yağ 1 milyon litre deniz suyunu kirletiyor. Hepimiz kimyasalları azaltabiliriz.

Müsilajdan zarar gören sektörlere yönelik bir sigorta sistemi geliştirmemiz lazım. Bundan sonra müsilajla çok daha sık karşılaşacağız. Turizme, denizcilik sektörüne ve balıkçılık sektörüne yönelik bir sigorta sistemi olmalı” ifadelerini kullandı.

Metin Düzgit

Uluslararası Armatörler Odası’ndan ABD’ye ‘Çin’ itirazı

Meclis toplantısında Uluslararası Deniz Ticaret Odası (ICS) Başkan Yardımcısı Metin Düzgit de söz aldı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin gemi inşasını hedef alan yaptırımları ile ilgili gelişmelere ilişkin bilgiler veren Düzgit şöyle konuştu: “Çin’in güçlenen gemi inşa teknolojisi askeri gemi inşayı çok iyi besliyor, denizlerdeki donanma gücünü ABD’yi geçecek şekilde ele geçirebilir. ABD’de ise tersi şekilde gemi inşa olumsuz yönde gitti. Kendi donanmasını yenileyemeyecek duruma geldi. Uluslararası camiada bununla ilgili tepki var. Uluslararası Armatörler Odası tarafından taslak cevap yazısı hazırlandı. İtirazı 4 bacakta hazırlıyorlar. Birincisi; Çin inşa gemiye bir ceza getirmenizin Çin’e zararı yok. Gemiyi inşa etmiş, parasını almış. İkincisi; ‘Sizin ABD olarak Çin’in boşluğunu dolduracak bir üretim kapasiteniz yok’ diyorlar. Üçüncüsü; ABD’nin ithalat ve ihracatının çok olumsuz etkileneceğini söylüyorlar. Dördüncü olarak da ‘Dünya deniz ticareti belli serbest rekabet ortamında dönüyor. Bunu bozmamanız gerek’ diyorlar. Bu argümanların etkisi olacak ama günün sonunda uygulama yapacaklar diye tahmin ediyorum.”

Çin bayraklı gemileri olan Türk armatörlere uyarı

“ABD’nin haklılık payı var, hepimiz de bundan mağduruz” diyen Düzgit, “Çin’de gemi inşa sanayine yıllarca çok ciddi sübvansiyonlar yapıldı. Bugün itibarı ile gemi inşa sipariş defterinin yüzde 61’i Çin tersanelerinde. Bu çok ciddi bir oran. Bunların yüzde 73 konteyner gemileri, yüzde 71 tankerler, yüzde 69’u dökmeci gemiler, yüzde 84’ü araba taşıyıcı gemiler, yüzde 30’u LNG’de. Bu oranlar Çin’in gemi inşada geldiği durumu gösteriyor” ifadelerini kullandı.

Çin bayraklı gemileri olan Türk armatörlerin bu durumdan olumsuz etkilenebileceği uyarısında bulunan Düzgit, “Bu tip odağı bozan yaptırımlar ton-milde bile etki ediyor. Gemi inşa sektörümüze ise fayda sağlayacağını düşünüyorum. Bize de pastadan pay düşebilir” dedi.

Metin Düzgit, “Başka ülke tersanesine henüz sipariş gitmedi ama şu an sipariş görüşmesi olan firmalar sipariş kararlarını ötelediler. Siparişlerde ciddi azalma var. ABD- Uzak Doğu navlunlarında Son 1-2 haftada yüzde 40 oranında azalma oldu” diyerek Trump’ın politikalarının etkilerine dikkati çekti.

“Dünya denizciliği hiç bu kadar belirsiz bir rotada olmamıştı” diyen Düzgit “Bizimki gibi orta ölçekli filoya sahip bir denizcilik filosunda önümüzdeki dönem çok daha stratejik iş birliği üstüne kafa yormamız gerekiyor. Güçlü bir ekonominin olmazsa olmazı güçlü bir donanma ve ticaret filosu. Filo yenilemesi ile ilgili daha cesur adımlar atmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

Meclis toplantısında Meclis Üyesi Semih Dinçel de navlun piyasalarıyla ilgili sunum yaparken, meclis üyeleri de dilek ve temenniler bölümünde görüşlerini paylaştı.

Özlem Çoban/7DENİZ

7DENIZ – Haber Linki İçin Tıklayın !
DenizHindi
7 Mart 2025 – 18:25