ANT 503 Midterm
ZEYNEP BÜŞRA SUNGUR
Doçent Dr. AYŞE HİLAL TUZTAŞ HORZUMLU
İstanbul, 2018
Özet
Avrasya ve Orta Asya coğrafyasındaki birçok halkın eski kültüründe var olan ateş kültü ile birlikte İran bölgesindeki eski ateşe tapma inancının günümüz modern topluluklarındaki yansımaları farklı şekillerde olmaktadır. Türk topluluklarında ateş kültü aynı zamanda ocak kültü olarak ortaya çıkar ve köklerini eski Türk inancı olan Tanrıcılık ile Türk mitolojisinden alır. Birçok Türk topluluğunun bugün bilinçli olarak ya da olmayarak bu inanışa günlük hayatlarında yer vermeleri gibi bugünkü İran bölgesinde Zerdüşt inancına sahip olanlar da ateşle ilgili ibadetlerini hala uygulamaktadırlar. Macarlar arasında ise, Şamanizm kökenli Tanrıcılık inancından geldiğine inandıkları eski dinlerinin bir uygulaması olan ateş ritüelini yani ayinini bugün en belirgin şekilde her yıl Macaristan bozkırında düzenledikleri Kurultaj’da görüyoruz. Bu çalışmanın amacı Kurultaj’daki ateş ritüeli üzerinden gerek bu geleneğin gerekse Macarlar ve onlarla birlikte diğer Türk topluluklarında görülen ateş kültünün kökeninin çeşitli kaynaklardan araştırılarak değerlendirilmesi ve Zerdüştlük ile muhtemel bağlarının tartışılmasıdır.
Anahtar Sözcükler: Ateş kültü, Tanrıcılık, Kurultay, Macarlar, Zerdüştlük Abstract
The reflections of the fire cult that has exited among the ancient cultures of many peoples within the geography of Eurasia and Cental Asia along with the fire worshipping in Iran region on today’s contemporary communities come up in many different ways. Fire cult emerges as hearth cult in Turkic communities and bases its roots upon Tengrism, ancient Turkic faith, as well as Turkic mythology. As in many Turkic communities that include this belief consciously or subconsciously in their daily lives, people who follow Mazdaism in today’s Iran region still practice their worshipping related to fire. Among Magyars, though, we find the fire-ritual, a practice of their shamanism-origin ancient religion that they believe comes from Tengrism, at Kurultaj that they hold in Hungarian steppe every year in the most outstanding way today. The purpose of this study is to research and examine both this tradition and the origin of the fire cult that is found among Magyars and other Turkic communities from various sources and discuss the probable bonds with Mazdaism.
Keywords: Fire cult, Tengrism, Kurultaj, Magyars, Mazdaism
Giriş
Kurultaj ya da Türkçe’deki karşılığı ile Kurultay, “meclis-toplantı, devlet meclisi” anlamına gelen Türkçedeki ‘‘Toy’’ sözcüğü ile aynı anlamda kullanılan diğer bir kavram olup Türkçe ‘‘kurul’’ ve Moğolca ‘‘-tay’’ ekiyle oluşturularak Türkçeye Cengiz Han devletinden girmiştir. Oğuz Türkçesi’ndeki karşılığı Kengeş olan Kurultay bir danışma meclisi olup anlamı; işlerde karşılıklı danışma, görüşme ve tedbir almadır (Çağlar, 2018). Kurultay sözcüğü bugün günlük Türkçemizde çeşitli bağlamlarda, bilhassa politikada sık sık duyulurken, Macaristan’da ise Kurultaj giderek artan bir ilgiye mazhar olan büyük bir kültürel etkinlik olarak karşımıza çıkıyor. Istvan Povedak (Macaristan), ‘‘Modern Macaristan’da İcat edilmiş-Yeniden İcat edilmiş- Kopyalanmış-Ulusaşırı Festivaller’’ adlı makalede yepyeni ve çoktan popüler olmuş Macar kültür festivalleri olan Ulusal Meclis ve Kurultaj’ı araştırdı. Konuşmanın başlığı bile bu ulusal-vatansever festivallerin yaratılması ve organize edilmesi için kullanılan mekanizmaların çoğunu listelemekte ve yazar küreselleşme-karşıtı, komünizm-karşıtı ve doğaya-yakın ideoloji gibi içsel özellikleri de ekleyerek bunları ayrıntılı olarak analiz etmektedir (Sedakova & Sidneva, 2019). Festival olarak Kurultaj ana sayfasında ‘‘Hun-Türk uluslarının kabilesel soylar toplantısı ve eski geleneklerin yaşatılma kutlaması’’ olarak tanımlanıyor (Magyarország – Hungary Kurultaj, 2019). Çok yoğun bir program içeren ve hem akademik hem de kültürel ve sanatsal birçok etkinliğe ev sahipliği yapan Kurultaj, eski gelenek ve inanışların korunması ve uygulanmaya devam etmesini sağlamak gibi bir misyon da edinmiştir. Okçuluk, atlı okçuluk, atlı savaş gösterileri, halk dansları ve müzikleri gibi geleneksel performansların yanı sıra büyük çadırlarda yer alan akademik seminerler, sergiler ve ritüeller de Kurultaj’ın programında çok önemli bir yer tutmaktadır.
Eski Macar inanışı Tanrıcılık idi, daha önceki çoktanrılı bir Türk inanışının yerini alan Tanrıcılık aynı zamanda Hunların, Avrasya Avarlarının ve eski Macarların da diniydi. (Tengriism, 2019). Kurultaj biterken gerçekleştirilen ateş ritüeli de bu inanışa bağlanmaktadır. Şamanizmin en gelişmiş varyasyonlarından biri sosyal organizasyon unsurları da içeren Tanrıcılıktır. Doğa güçlerine tapma inancına dayalı bu eski din atalarımızın hayatında çok önemli bir rol oynadı. Bu dinde Taltos adı verilen şamanlar doğanın aracılarıydı ve çoğu zaman şifacı/iyileştirici olarak da bilinirlerdi. Efsanevi inanışların unsurları olan hayat ağacı, kutsal geyik, şaman davulu, ateşe saygı ve tapma vb. tüm Hun-İskit step kültürlerinde bulunur ve küçük farklara rağmen ortak köklerine işaret ederler. Şanlı ataların anısını kutlayan büyük bir ritüel ateşi Kurultaj’ın sonunda yakılır (Magyarország – Hungary Kurultaj, 2019). Bu ateş
ritüelinin Bugac şehrinde gerçekleştirilen Kurultaj’daki performansının ayrıntıları ve ilgili linki aşağıdadır:
‘‘ Devasa ateşin ve ona eşlik eden Ak Şamanın/taltosun yer aldığı açık alanın etrafına dizilen hem Macar hem de yabancı yüzlerce izleyici ile sayıları yüzü bulan taltos ritüele hazırlanırlar. Bozkurt postuna bürünmüş Ak Şaman buğdayla ateşe saçı yaparak Isten’e (Tanrı’ya) dua eder
ve ‘aldas’ (amin) seslerinin ardından eline aldığı davulu ile etkileyici bir şarkı söylemeye başlar. Diğer taltoslar da davullarına vurarak ona eşlik ederken genç bir kız atının üzerinde Kurultaj ateşi ve ayinin etrafında sürekli daireler çizer. Şarkının bitimine doğru geyik boynuzları takmış, yüzünü örtmüş ve koyu renk kıyafet giymiş olan Kara Şaman alanda görünür. O da davulu eşliğinde şarkısını söylerken kadın kam ve diğer taltoslar ateşi beslemeye ve şamanların her ikisine de eşlik etmeye devam ederler. Ateş yıkılıp sönmeye yüz tutunca ritüel de sona yaklaşır ve taltoslar izleyicilere de buğday vererek ateşe saçı yapmalarını sağlarlar. Bu esnada dualar edilir ve tören sona erer’’ (Sungur, 2019).
Eski Türklerde Ateş ve Ocak Kültü
Ateş, varlık âleminin temel bileşenlerinden biri ve hatta en güçlüsü olarak kabul edilir. Doğadaki varlıkların özlerini oluşturan maddelerden biri olan ateş daha mitik dönemden itibaren kutsallaştırılmıştır. Ateş, içinde hem kötülüğü hem iyiliği barındırır. Ateş yakar, yok eder, ısıtır ve pişirir (Kara, 2019). Tarih boyunca ateş, birçok toplum tarafından bu nitelikleri dolayısıyla kutsal kabul edilir. Ateş ve buna bağlı olarak ocak etrafında oluşturulan kültler, Türkler arasında İslamiyet öncesinde olduğu gibi sonraki dönemlerde de etkisini devam ettirmiştir (İçli, 2019, s. 96). Türkler, olağanüstü hürmet gösterdikleri ateş için öd – ot kelimesini kullanıyorlardı. Ateş kültü, Türklerin bütün kutsal unsurları ile ilişkilendirilmiştir. Eski Türk inanışının en önemli öğelerinden biri olan Umay’ın ateş ile ilgisi, şamanın Umay için yaptığı dualarda ona seslenişi ile Türklerde ev ocağının ruhu sayılan ateş etrafında yapılan duanın hemen hemen aynı olması, Hakas ve Yakut Türklerinde benzer durumların görülmesi bu bağı sergiler (Kara, 2019).
Ateşin insanoğluna verilişi dünyanın çeşitli bölgelerinde yer alan Türk topluluklarında birçok farklı varyasyonla anlatılır. Türk inancına göre “ateşi insanlara veren Tanrıdır”. İnanç sistemimizde ateşin kaynağı göktür. Buna bağlı olarak ateş “Tanrı Bay Ülgen’in kızları tarafından bulunmuş ve insanların hizmetine sunulmuştur” (İçli, 2019, s. 96). Göktürk mitolojisinde ise, Kögmen dağlarında donmak üzere olan halkını ilk “ateşi ve ocağı” yakarak, donmaktan kurtaran kozmik Türk Kağan’dır Bu nedenledir ki ocak, ilk ateşi ya da ocağı
yakan efsanevi “Türk” Kağan ile bağlantılıdır. Şamanlar dualarında bu olayı şöyle anlatır: ‘‘Atamızın yaktığı üç ateş, anamızın gömdüğü üçtaş ocak.’’ (Bilgili, 2019). Verbitski tarafından tespit edilen bir Altay efsanesinde ateşin bulunuşu şöyle anlatılmıştır: “Tanrı Ülgen, ilk insanı yaratıp yeryüzüne gönderir. İlk insan önceleri meyve ve otları yiyerek beslenir. Ancak hayvanlarla yaşadığı problemler yüzünden Tanrı Ülgen hayvanlara ot yemesini, insana da hayvanların etini yemesini emreder. İnsan et yemeye başlayınca ateşe ihtiyaç duyulur. Ülgen gökten bir kara bir ak taş getirir ve kuru otları ufalayarak taşlardan birinin üzerine koyar. Diğer taş ile bu taşa vurunca otlar ateş alır.” Yani ateş yakmak insana Tanrı tarafından öğretilmiştir, ama ateşin, Türklere doğrudan gönderildiğine dair efsaneler de vardır. Yakut Türkleri arasından derlenen başka bir efsanede ise ateşin göğün üçüncü katında oturan Ulu-Toyon tarafından ateş kargası vasıtasıyla insanlara gönderildiğine inanılır (Kara, 2019).
Zengin bir mitolojik mahiyet taşıyan ocak ise, Türk kültür sisteminde kutsallık arz eden önemli anlayışlardan biridir. Ocak sistemi, ateş ve atalar kültü ile bağlantılıdır. Ateş ve ocak birlikteliği, ikisinin de aynı anlamda kullanılmasında etkin rol oynamıştır (İçli, 2019, s. 97). Kara da aynı çıkarımı yapar ve detaylandırır: Ocak kültü daima ateş kültü ile birlikte değerlendirilmiştir. Çünkü ocak, ateş iyesinin yaşadığı, yaşatıldığı yerdir. Ev halkının yaşamı da büyük ölçüde ocaktaki ateş iyesinin yaşamasına bağlıdır (Kara, 2019). Ateş (ocak) yuvanın ve oradaki hayatın sürekliliğinin simgesi sayıldığından, ocak, ailenin temel sembolü kabul edilmiştir (İçli, 2019, s. 97). Eliade’ya göre dinsel ve mitsel anlamda, ateş yakma ritüeli ‘yeni yıl’ zamanlarında, yani yeni başlangıçlarda olur. Aile Ocağı, Sağlık Ocağı, Türk Ocağı, Asker Ocağı vs gibi isimler, Türk kozmolojisi ve mitolojisi ile bağlantılıdır. Bahar bayramlarında bu yüzden ateşler yakılır (Bilgili, Türk Ocağı, 2019). Şamanların ayinleri ateşsiz yapmamaları, ateş ruhuna hitaben okudukları ilahilerden anlaşıldığına göre aile ocağı kültü ile ateş kültü birbirinden ayırt edilemez. Şaman dualarında “atamızın yaktığı ocak” ifadesinin kullanılması bu manada dikkat çekicidir. (İçli, 2019, s. 97)
Eski Türklerde Ateş Ritüelleri ve Kamlar
Yukarıda belirtildiği üzere şamanlar ritüellerini ateşsiz yapmazlar. Kam yani Şamanların yaptığı ayine ‘‘Kamlaniye’’ adı verilir. Şamanların ruhsal varlıklar ile yaptığı ritüellerin adıdır. Kamlaniye sırasında ateşler yakılır, şaman trans haline geçerek davulun ritmik sesi eşliğinde ilahiler söyler. Bu törene Türkçe ‘‘Alkış’’ adı da verilir. Alkış ‘kötü ruhları kovmak’ ve ‘hayırlı dua’ demektir. Kargış ise ‘beddua’ anlamına gelir (Bilgili, 2019). Tuva
Türklerinden derlenen alkış örneklerinde ateşe duyulan saygı ifade edilir: ‘‘Ateşi yaratan Tanrı. Yakılan ateş parlak olsun. Ayin yeri düzgün dursun’’ (Kara, 2019).
Kamlar ateşle yaptıkları bu ayinler esnasında özel bazı kıyafetler giyerler ve bunun çeşitli nedenleri vardır. Örneğin şaman maskesi şaman ritüellerinin en önemli parçalarındandır ve bu maskeyi taktıkları anda kimlikleri değişir, hastaları iyileştirir ve kötü ruhları kovarlar. Şamanlar yer altına, Erliğin sarayına indiklerinde de maske kullanır. Şamanlar yer altına hasta ruhları kurtarmak için iner. Hastalanmış olan insanların ruhlarının, Erlik tarafından alıkonduğuna inanılır. Taktıkları maske tanınmamak içindir, tekrar yeryüzüne döndüklerinde kötü ruhlar ve Erlik, maske taktığı için onu tanıyamayacak ve musallat olamayacaktır (Bilgili, 2019).
(Bilgili, 2019)
Maske takanlar kara şamanlardır. Türk geleneklerinde Ak Şaman, göksel ve tanrısal iyicil ruhlara hizmet eder. Kara Şamanların ise işi daha zordur. Onlar yeraltı varlıklarına ve Erlik gibi kötücül ruhlara hizmet etmek zorundadır. Hastalıklardan dolayı kaybolmuş ve yeraltına indiği düşünülen ruhları bulup, yeryüzüne tekrar getirmek Kara Şamanın görevidir. Bunun için kurban edilen hayvanın ruhunu Erliğe götürür ve Erliğin alıkoyduğu ruhu alıp tekrar yeryüzüne döner (Bilgili, 2019).
Ak Şamanlar Tanrı Ülgen ile ilişkilidir ve ona beyaz bir at kurban ederler. Kara Şamanlar ise Tanrı Erlik ile ilişkilidir ve ona Kara bir boğa kurban ederler. Bu iki düalite yani Ak ve Kara Türklerin eski Gök ve Yer dikotomisi ile alakalıdır. Kara Şamanlar kötü şamanlar değildir, sadece Erlik ile karşılaşmaya cesaret edebilen güçlü şamanlardır (Bilgili, Erklig-Erlik ve Kara Şaman, 2019).
(Bilgili, Erklig-Erlik ve Kara Şaman, 2019)
Altay Türkleri Şaman elbisesine “Manyak” adını verir. “Ak Şamanlar” beyaz, “Kara Şamanlar” siyah renk elbise giyer (Bilgili, Altay Şamanı, 2019).
Ateşle ilgili olarak yapılan ve bazen kamlardan bağımsız olan bir diğer önemli ritüel ise ‘‘saçı’’ geleneğidir. Türk topluluklarında temizlenmek, kötülüklerden uzaklaşmak ve hastalıklardan korunmak için ateşe kurbanlar sunulur ve saçı yapılırdı. Buna bağlı olarak eski Türklerin dini merasimleri, büyük dağ tepelerinde ateş yakılarak, ateş ruhuna et ve süt saçı edilerek yapılmıştır (İçli, 2019, s. 96-97). Bunun yanı sıra, yukarıda bahsedildiği üzere ateş kültü eski Türklerde ocak kültünden ayrı tutulmamıştır, çünkü bir evin bacasından duman tütüyorsa o evde birilerinin yaşadığı anlaşılır ve ocağın yanmasına dolayısıyla dumanın çıkmasına vesile olan unsur ateştir. Ateşin bu hizmeti ile soyun devam ettiği anlaşılır. Ocağın tütmesi dolaylı olarak atalar kültü ile de ilişkilendirilmektedir: Atamızın yaktığı ocak. Eski
Türk inanışlarında ölen ata ruhlarının ailelerini ziyaret ettiklerine, eve gelip gittiklerine inanılırdı. Ölen ataların soylarının devam ettiğini anlayabilmesi için ateş ve ocak en önemli iletişim aracı olarak kabul edilmiştir. Hatta bu nedenle ateşe saçılar yapılagelmiştir. Böylece etraftaki ata ruhlarının ocağa atılan yiyecek kokusunu duyarak soyun devam ettiğini anlamaları sağlanmaya çalışılmıştır. Söz konusu saçıların bir başka işlevi de ateş veya ocak ruhunu beslemektir (Kara, 2019). Bu uygulama günümüzde, biraz değişime uğramakla birlikte, ölenlerin ardından veya belirli günlerde helva vb. yemekleri yaparak onların ruhlarına verme âdeti ile neredeyse birebir örtüşmektedir. Geçmişte ateşe saçı olarak atılan yiyeceklerin olduğu gibi bugün de ocakta pişenlerin kokusunun çıkması ve ataların ruhlarına verilmesi bu geleneğin Türkler arasında hala yaşadığını gösteriyor.
Eski Macarlarda Ateş Kültü ve Ritüelleri
Ibn Rusta: Macarlar ateşe taparlar.
Gardīzī: Macarlar ateşe tapanlardır.
Al-Bakrī: Macarlar putperesttir.
Abūʾl-Fidāʾ: Onlar ateşe tapanlardır (Zimonyi, 2019, s. 330).
Eski kaynaklarda, bilhassa yukarıdaki örnekte olduğu gibi, erken ortaçağ dönemine ait İslam kaynaklarında Macarların ateşe olan inanç ve saygılarına dair birçok bilgi verilir. Hristiyanlık öncesi inanışları akademisyenler tarafından analojilere, (tarihlemesi problemli de olsa) dilbilimsel kanıtlara, modern halkbilim ve arkeolojik verilerin analizine dayanarak animist şamanist olarak tanımlanmıştır. Doğa güçlerine tapma inanışlarını karakterize ediyordu. Müslüman kaynaklar Macarları ‘‘yıldızlara tapanlar’’ ve bazen de ‘‘ateşe tapanlar’’ olarak tanımlar (Berend, 2019). Ibn Rusta ve Abul Fida Macarları ateşe tapanlar olarak adlandırır. Bir kısım kültürel antropolog da Macarların ateşi onurlandırmaları ile bağlantılanabilecek birçok Macar âdeti ve inanışı olduğuna dair not düşmüştür (Khalilov & Szabolcs, 2019, s. 29).
Ateşe saçı yapma veya kurban verme ritüeli ve ateşin temizlediğine olan inanış Macarlar arasında da yaygındı. Bazı tatillerde insanlar kendilerini temizlemek için ateşin üzerinden atlarlardı ve bu gelenek çok eski zamanlara kadar giderdi. József V. Molnár ateşe saygının değişik şekillerde ifade edildiğini söyler. Örneğin, ülkenin bazı kesimlerinde ‘‘ateşi beslerlerdi.’’ Pazarları kimse yemeye başlamadan önce ateşe bir kaşık tavuk çorbası verirlerdi (Khalilov & Szabolcs, 2019, s. 30). Macarlar arasında bulunan bu ateş kültü uygulamaları onların dininin Tengrism olduğu savını güçlendir. Al-Bakrī onlardan birinin bir miktar
yiyecek edinirse ateş yaktığını ve ekmeğinin ve yiyeceğinin en iyi kısımlarını kesip en sevilen koruyucusunu çağırarak ateşe atığını söyler. Çünkü dumanın göğe yükselerek, zaferin ve gücün ona ait olduğu Tanrının önünde ölüler için ve Tanrının lütfunu kazanmak için saklandığına sıkı sıkıya inanırlar der. Macarlar Tengri-kültünün takipçisi olarak tanımlanırlar ve metin onlar arasında bulunan ateş kültüne işaret etmektedir (Zimonyi, 2019, s. 331). Bu tıpkı Yakut Türklerinin doğum ile ilgili yapılan ayinlerde doğum iyesi Ayıısıt’ı çağırırken ateşe yağ atarak ona seslenmesi ve onu doyurmaya çalışmasını (Kara, 2019) hatırlatır. Benzer uygulamaların aynı mantıkla Macarlar arasında da yaygın olduğunu düşündürmektedir.
Ayrıca yine eski Macar geleneklerinin arasında ocak kültünün mevcut olduğunu düşündüren ifadeler de kaynaklarda yer alır. Örneğin Gábor Pap ocak ve kutsal sömine anlamına gelen “varizsálás” ve “kemence” sözcüklerini ortaya koyar ve bunlar bacasında haç olan bir kilise biçiminde inşa edilir der (Khalilov & Szabolcs, 2019). Bir başka çok ilginç gelenek ise Altaylılarla benzerlik gösteren ateşe saygı geleneğidir. Altaylılar “ateşi Ülgen yaratmış” diye ateşe çöp atmaz, ocağa tükürmez, üstünden geçmezler (Yuguşeva, 2019). József V. Molnár da ayrıca bugüne kadar Macar halkının geleneklerinde ateşe saygıyı ifade eden ateşe çöp atmamak ya da onu lanetlememek inanışları gibi birçok unsur olduğunu söyler (Khalilov & Szabolcs, 2019, s. 30).
(Hungarian Taltos, 2019)
Zerdüştlük ve Ateş Ritüelleri
Zerdüştilik; ismini kurucusu Zerdüşt’ten almaktadır. Zerdüşt kelimesinin aslı “Zaratustra”dır Zerdüşt’ün M.Ö. 6000 yılları civarında yaşadığı ile ilgili klasik görüş kanıtlanamamış, ancak Büyük İskender’den 300 veya 258 yıl önce (M.Ö. 586) geldiği kaynaklarda ifade edilmektedir
(Oymak, 2019). Aydınlık ve karanlık akidesi üzerine kurulmuş bir sistem olan Zerdüştlüğe, inanılan tek tanrıya verdikleri Ahura Mazda adıyla bağlantılı olarak Mazdaizm de denir. Zerdüşt Espantaman, bu dinin peygamberidir. (Zerdüşt kimdir? Zerdüştlük nedir? , 2019). Doğa güçlerine saygı içeren bu dinde ateşin önemi ayrıca öne çıkmakta ve bunun eski Türkler ve Macarların ateş kültüne benzer bir kutsallık içerdiği görülmektedir. Büyük Türk topluluklarının devlet törenlerinde büyük bir ateş yakıldığı ve bu büyük ateş vasıtasıyla göğe yani Tanrı’ya haber ulaştırıldığına şahit olunur. Bu bilgiden anlaşılmaktadır ki, Türklerde ateş; Zerdüştlük vb. dinlerde olduğu gibi tanrısal bir güç olarak algılanmamakla birlikte Tanrı ile insanoğlu arasında iletişim kuran bir araç konumunda olması hasebiyle kutsal kabul edilmiştir (Kara, 2019). Batı Göktürkleri ile Bizanslılar arasında M.S. 571-591 arasında sıkı ilişkiler devam etmiştir. Bu dönemde bölgeye gelen elçilerden Teofilakt Simokatta “Türkler son derece olağanüstü bir tarzda ateşe saygı gösteriyorlardı” demektedir (Oymak, 2019). Bu saygının ölçüsü kaynaktan kaynağa değişmekte ve Macarlar örneğinde olduğu gibi bazı Müslüman yazarlarca ateşe tapma olarak değerlendirilmekte olabilir.
Zerdüştlük ile eski Türklerin dininin unsurları arasında bazı benzerlikler söz konusudur. Örneğin Altay Türkleri arasında ateşin güneşin elçisi olduğuna dair bir inanış vardır. Altaylı Türklerdeki, “Kün ana körüptür”, Mişer Türklerindeki “ Kuyaştır ant ediyorum” şeklindeki yeminler bu inanışın tezahürüdür. Yine kam dualarında ateşten söz edilirken “güneş ve aydan ayrılmışsın” cümleleri güneş ve ateş arasındaki ilgiyi ortaya koyar (Kara, 2019). Ayıca İran’dan kaçan veya ekonomik nedenlerle gelen Fars nüfus sebebiyle, Türkistan’da yayılmış olan Zerdüştilik, Orta Asya Türk kültür ve sanatı üzerinde de etkili olmuştur. Bazı motifler Orta Asya’daki İrani etkileri göstermektedir, örneğin horoz ve cennet kuşu, ateş ve güneşin sembolü olarak karşımıza çıkmaktadır (Oymak, 2019)
Bu tarz benzer kültürel etkiler ve ateşe saygı dışında Zerdüştlük ve Tanrıcılık arasında fazla ortaklık olmadığı da iddia edilmektedir. Türkler ile İranlılar arasındaki ilişkilerin kesin başlangıç tarihini tespit etmek güç olmakla beraber, asırlarca iki toplum iç içe yaşamıştır, ancak Orta Asya’daki ateş kültünün Zerdüştlükle ilgisi fikri hakikatten uzaktır. Çünkü burada yalnız zahiri benzerlik vardır. İran’da Mobadlar yani din adamları mukaddes ateşe yaklaşırken yüzlerine örtü takarlardı ki, nefesleri ateşi kirletmesin. Türklerde ise ateş vasıtasıyla kötü
ruhları yani dünyadaki en kötü güçleri korkutmak esastır. Mesele şudur ki, İran’da ateş dini tapınma objesi, Türklerde ise büyü aracı idi. Yani aslında onların arasında hiçbir benzerlik bulunmuyordu. Geleneksel Türk dininde ateş her şeyi temizler, kötü ruhları kovar. Altıncı yüzyılda Batı Göktürk hakanına gelen Bizans elçilerini ateşler arasından geçirmişlerdi (Oymak, 2019).
Sonuç:
Türk ve Macarların ateş kültü ve ritüelleri son derece benzeşmekte, hatta ocak kültü de aynı inanç ve uygulamalarla devreye girerek hepsi beraber ortak dine işaret eden özellikler sergilemektedir. Genel olarak kabul görmesine rağmen, bazı Macar akademisyenler tereddütlü bir şekilde de olsa eski Macar dininin ve Macar şamancıl geleneklerinin Türk kökenli olduğunu kabul eder (Gábor, 2019). Yukarıda tartışılan kültlerle ilgili uygulama örneklerine bakıldığında Macarlar ile Türklerin ortak bir bölge ve atadan geldikleri, göç rotaları üzerindeki Ural bölgesinde, kuzey Kafkasya’daki Levedia’da ve bugünkü yurtları olan Panonya’ya gelmeden önce son durakları olan Etelköz’de Türklerle birlikte yaşamalarından kaynaklanan kültür alış-verişleri olduğu iddia edilebilir. Bu iddialar bugün akademide gündemini korumakta ve tartışmalar devam etmektedir.
Kurultaj’daki ateş ritüelini bütün bu çalışmada tartışılan kültler ışığında değerlendirerek yorumlamak mümkündür. Büyük Kurultaj ateşi festivalin son günü son saatlerde yakılarak tüm katılımcılarla beraber deneyimlenmekte, şamanlar vasıtası ile adeta atalara bir sunu yapılmaktadır. Orada bulunan her katılımcı ateşin sıcaklığı ve üzerlerine yağan küllerle beraber bu ayinin üstünde yarattığı etkinin farkındadır, ortak değerler ve eski anılar yaşatılmaktadır. Bu yaşantı ile hem ateşe saygı gösterilir hem de bedensel ve ruhsal bir temizlenme yaşanır, bizi yönetmeye çalışan kötü ruhlar yok edilir. Bu ritüelin ayrıca ateş kültü kadar atalar kültü ile de alakalı olduğu ortadadır, yani hem taltosların hem de tören sonunda katılımcıların ateşe attıkları buğdaylar atalarımıza hala soylarının devam ettiği ve bir arada oldukları, yani soy ocaklarının tüttüğü anlatılmaktadır. Kurultaj ‘soylar toplantısı’ olarak da geçmektedir, Hun ve Türk kökenli milletlerin soylar toplantısı ve gelenek yaşatıcı kutlama (Magyarország – Hungary Kurultaj, 2019). Göğe yükselen dumanların taşıdığı buğday kokusu Tanrının önünde toplanmış olan atalara kadar taşınmakta ve hem Tanrıyı memnun etmekte hem de onları bilgilendirmektedir.
Son olarak, ateşe tapma inanışının eski Türklerden mi İranlılara yoksa İranlılardan mı eski Türklere geçtiği konusu net değildir. İran’ın Farsiler tarafından ele geçirilmeden önce de Türk
yurdu olduğu, bugün o bölgede çok eski zamanlardan beri yaşayan onlarca Türk kökenli topluluktan olduğu ve İran nüfusunun yarısının Türk olduğundan dolayı düşünülmektedir. Tarih boyunca Türklerin yönetimi altında olan İran coğrafyası, M.Ö.3000’lerde Türkler tarafından kurulan “Kuti” Devleti’nin de üzerinde yer aldığı bir toprak parçasıdır. Türklerin ana yurdunun bu bölge olduğuna dair araştırmalar günden güne artmaktadır. İran’da Fars Med-Sasanî egemenliği ise yaklaşık 500 yıl sürmüştür. Bu tarihî gerçeklerden yola çıkıldığında İran’ın çok eski bir Türk yurdu olduğunu apaçık görmek mümkündür. Başta Azerbaycan Türkleri olmak üzere Türkmenler, Kaşkaylar, Horasan Türkleri, Halaçlar, Sungurlar, Ebiverdiler, Kazaklar ve Özbekler gibi Türk grupları, İran’ın belirli bölgelerinde yaşamaktadır (Gökdağ, 2019). Bu açıdan ateş kültünün zaten orada çoktan var olduğu ve o bölgeye sonradan gelenler yani Farsilerle ateşe tapma ve yeni bir din seviyesine çıkartıldığı düşünülebilir. Ancak aynı zamanda her iki dinin de ateş kültü benzerliklerinin yüzeysel olduğu iddiası da söz konusudur.
Khalilov ve Szabolcs’un iddia ettiği gibi eski Macar dininde düşüşe geçen Şamanizmin yanı sıra Farsi unsurların var volduğu (Khalilov & Szabolcs, 2019) konusu ise muğlaktır ve varsa bile ortak kültlerle inanışlar göz önüne alındığında eski Türk inanışları ile aynı bağlamda ele alınması ve ikisinin beraber Zerdüştlük ile karşılaştırılması gerektiği anlaşılmaktadır. Burada bir bölümüne değinebildiğimiz bu sorunsalların açıklaması yapılacak ileri ve derinlemesine
araştırma ve çalışmalar ile ortaya konabilecektir.
Büşra Sungur
Kaynakça
Berend, N. (2019, Kasım 19). Christianization and the Rise of Christian Monarchy – Chapter 8 The Kingdom of Hungary. cambridge.org:
https://www.cambridge.org/core/books/christianization-and-the-rise-of-christian monarchy/kingdom-of-hungary/C22EE8017061E819087FAFFAF52418AA adresinden alındı
Bilgili, N. (2019, Kasım 19). Altay Şamanı. Facebook:
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=2513618582038404&id=1000017085 93865 adresinden alındı
Bilgili, N. (2019, Kasım 20). Danseden Kara Şamanlar. Facebook:
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=2627144250685836&set=a.117742758292677 &type=3&theater adresinden alındı
Bilgili, N. (2019, Kasım 20). Erklig-Erlik ve Kara Şaman. Facebook:
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=2627154507351477&set=a.117742758292677 &type=3&theater adresinden alındı
Bilgili, N. (2019, Kasım 20). Kam Ayini-Kamlaniye. Facebook:
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=2722355431164717&id=1000017085 93865 adresinden alındı
Bilgili, N. (2019, Kasım 19). Şaman Maskesi. Facebook:
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=2313912638675667&set=a.1076933939040216 &type=3&theater adresinden alındı
Bilgili, N. (2019, Kasım 20). Türk Ocağı. Facebook:
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=2770104183056508&id=1000017085 93865 adresinden alındı
Buusra Sungur. (2019, Kasım 19). Facebook:
https://www.facebook.com/BUSRA.SUNGUR/videos/vb.1165156889/10216699079527116/? type=3 adresinden alındı
Çağlar, E. (2018). Antalya’da Toplanan Türk Kurultaylarının Tarihi Değerlendirmesi. Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD), 244-245.
Gábor, W. (2019, Kasım 21). scopus.com. Ancient Hungarian religion in a comparative perspective: Reflection on Éva Pócs’ article: https://www.scopus.com/record/display.uri?eid=2-s2.0- 85032805274&origin=inward&txGid=548b82259622cde2cbca6f83277a782d adresinden alındı
Gökdağ, B. A. (2019, Kasım 24). İran Türkleri . Türk Yurdu: https://www.turkyurdu.com.tr/yazar yazi.php?id=1541 adresinden alındı
Hungarian Taltos. (2019, Kasım 24). Pinterest: https://tr.pinterest.com/pin/449163762806778469/ adresinden alındı
İçli, A. (2019, Kasım 20). Türk Kültüründe Ocak Anlayışı ve Ergani Deringöze Köyündeki Bir Ocaklı Aile. Dergipark.org.tr: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/155280 adresinden alındı
Kara, Ü. (2019, Kasım 20). Türk Mitolojisinde Ateş Kültü / Fire Cult In Turkish Mythology. Academia.edu:
https://www.academia.edu/27754214/T%C3%9CRK_M%C4%B0TOLOJ%C4%B0S%C4%B0NDE _ATE%C5%9E_K%C3%9CLT%C3%9C_Fire_Cult_In_Turkish_Mythology adresinden alındı
Khalilov, M. J., & Szabolcs, N. (2019, Kasım 21). The Huns and Magyars of the Caucasus. s3.amazonaws.com/:
https://s3.amazonaws.com/academia.edu.documents/58693580/The_Huns_and_Magyars_o f_the_Caucasus.pdf?response-content
disposition=inline%3B%20filename%3DThe_Huns_and_Magyars_of_the_Caucasus.pdf&X Amz-Algorithm=AWS4-HMAC-SHA256&X-Amz-Credential=AKIAIWOWYYGZ2Y adresinden alındı
Magyarország – Hungary Kurultaj. (2019, Kasım 24). kurultaj.hu/bilgi: http://kurultaj.hu/bilgi/ adresinden alındı
Magyarország – Hungary Kurultaj. (2019, Kasım 19). kurultaj.hu: http://kurultaj.hu/english/ adresinden alındı
Oymak, İ. (2019, Kasım 23). Türkistan’da Zerdüştlüğün Yayılması ve Etkileri. tarihtarih.com: https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=365325&/T%C3%BCrkistanda-
Zerd%C3%BC%C5%9Ftl%C3%BC%C4%9F%C3%BCn-Yay%C4%B1lmas%C4%B1-ve-Etkileri-/- Yrd.-Do%C3%A7.-Dr.-%C4%B0skender-Oymak- adresinden alındı
Sedakova, İ., & Sidneva, S. (2019, Kasım 19). Rituals and Customs as Cultural Heritage Through the Eyes of Researchers and Performers. folklore.ee:
https://www.folklore.ee/folklore/vol50/n05.pdf adresinden alındı
Tengriism. (2019, November 19). New World Encyclopedia:
https://www.newworldencyclopedia.org/entry/tengriism adresinden alındı
Yuguşeva, N. (2019, Kasım 22). Altaylarda Türkler ve İnançları. Facebook:
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=2215196545263602&id=1000031983 49438 adresinden alındı
Zerdüşt kimdir? Zerdüştlük nedir? . (2019, Kasım 23). sozcu.com:
https://www.sozcu.com.tr/2016/gunun-icinden/zerdust-kimdir-zerdustluk-nedir-nasil-ne zaman-nerede-ortaya-cikmistir-1252475/ adresinden alındı
Zimonyi, I. (2019, Kasım 22). Muslim Sources on the Magyars in the Second Half of the 9th Century – The Magyar chapter of the Jayhani Tradition. academia.edu:
https://www.academia.edu/17517905/Muslim_Sources_on_the_Magyars_in_the_Second_H alf_of_the_9th_Century._The_Magyar_chapter_of_the_Jayhani_Tradition._ECEE_35._Brill._L eiden_Boston_2015?fbclid=IwAR29tQX2qUhOJHWap7cRiEkmDDvcCMPAndMQp7A7Okj4- 2iALG6Wln7t_P8 adresinden alındı






