Bilirkişiye göre Halit Yukay kazada ‘asli’, gemi kaptanı ‘tali’ kusurlu

Graywolf adlı motoryatın Marmara’nın güneyinde Arel-7 adlı yük gemisi ile çatışması ve kazada Mazu Yachts’ın sahibi Halit Yukay’ın ölümü ile ilgili savcılık iddianamesi mahkemece kabul edildi. Açılan davaya Aralık ayında başlanacak. Ancak, Halit Yukay’ın “asli”, gemi kaptanının ise “tali” kusurlu gösterildiği bilirkişi raporu soruları cevaplamaktan uzak kaldı. Üstelik yeni sorular oluştu.

Mazu Yachts’ın sahibi 43 yaşındaki başarılı işadamı Halit Yukay’ın yaşamını yitirdiği Erdek açıklarındaki kaza ile ilgili savcılık iddianamesi olayın üzerinden 100 gün geçtikten sonra tamamlandı ve mahkemece kabul edilerek dava açıldı. Duruşmalara Aralık ayında Erdek 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlanacak.

Ancak bu öyle bir olay ki, Hümeyra’nın seslendirdiği “Bir kördüğüm ki içim” parçasının sözlerini hatırlatıyor. “Çözdükçe dolanıyor”

ARAMA KAZADAN BİR GÜN SONRA BAŞLADI

Kısaca olayı hatırlayalım…

Halit Yukay, kendi tesislerinde inşa edilen 11.90m (41 ft) boyundaki Graywolf adlı motoryat ile 4 Ağustos’ta Yalova Setur Marina’dan ayrıldı. Niyeti Bozcaada’ya uğramak, oradan eşi ve çocuklarını alıp tatillerini geçirmek üzere Ege’deki Mikonos Adası’na gitmekti.

Ondan son haber aynı gün 17.00 sıralarında alındı. 5 Ağustos’ta tekne parçalanmış ve yarı batık halde Marmara Adası açıklarında bulundu. Enkazın bazı parçaları Ekinlik Adası’nda karaya vurdu. 

Halit Yukay’ı arama çalışmaları başlatılırken, bölgede seyreden Arel-7 adlı yük gemisinin kaptanı Graywolf’a çarpmış olabileceği kuşkusu ile gözaltına alındı. Daha sonra serbest bırakıldı, itiraz üzerine yeniden yakalandı ve tutuklandı.

DENİZ KUVVETLERİ’NDEN DESTEK İSTENDİ

Aralarında Kıvanç Tatlıtuğ‘un da bulunduğu gönüllüler ile Sahil Güvenlik ve Deniz Polisi ekipleri tarafından sürdürülen çalışmalar sonucu 23 Ağustos’ta (19 gün sonra) Halit Yukay’ın cansız bedenine Erdek ilçesinin 7 deniz mili açığında, 68 metre derinlikte ulaşıldı. Ancak vücut bütünlüğü bozulabileceği kaygısı ile Deniz Kuvvetleri Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı’ndan destek istendi. 

Önce TCG Işın, ardından TCG Alemdar gemileri görevlendirildi. Sürece “kararsızlık” ve hava muhalefeti de eklenince Halit Yukay’ın bedeni ancak 3 Eylül’de, yani olaydan bir ay sonra dipten çıkarılabildi.

Bursa Adli Tıp Kurumu’nda yapılan DNA testi ile kimliği kesin olarak belirlenen Halit Yukay, 6 Eylül’de Ümraniye Hekimbaşı Mezarlığı’nda son seferine yolcu edildi.

KAZA NEDEN RAPORLANMADI?

Geçen sürede kesinleşen tek bilgi Graywolf ile Arel-7 arasındaki çatışma idi. Ama bu çatışma nasıl gerçekleşti, her ikisi de birbirini neden göremedi, fark edemedi. Halit Yukay’ın teknesinde bir sorun mu vardı? Öğrenilemedi.

Başlarda Arel-7’nin köprü üstünde kimsenin olmadığı ve geminin seyrini oto pilotla sürdürdüğü, personelin ise bu sırada geminin kıç tarafında mangal partisi yaptığı öne sürüldü. Sonradan gemi kaptanının köprüde olduğu bilgisi paylaşıldı.

Kesin olan bir diğer bilgi ise gemi personelinin “parçalanmış teknenin enkazını görmesine rağmen” durumu Sahil Güvenlik’e, Kıyı Emniyeti’ne ya da Türk Radyo’ya “raporlamamış” olmasıydı. Sadece armatör şirket bilgilendirilmişti.

KAZADAN ÖLEN SORUMLU, KAPTAN SERBEST

Ve bugün…

Olaydan 100 gün sonra Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tamamlanan iddianameyi Erdek 2. Asliye Ceza Mahkemesi kabul etti. Gemi kaptanı ve mürettebat 10 sanığın yer aldığı dava Aralık ayında başlayacak. 

İddianamedeki Bilirkişi Raporu, kazada yaşamını yitiren Halit Yukay’ı “asli kusurlu” gösteriyordu. Rapora göre Graywolf, üzerindeki “seyir hızı” ile “kafadan” gemiye çarpmış ve kazaya yol açmıştı. Geminin kaptanı Cemal Tokatlıoğlu (61) ise ilgili makamlara haber vermediği ve “taksirle ölüme neden olduğu” gerekçesi ile “tali kusurlu” bulunmuştu.

Bu rapora göre hakkında 3-9 yıl arası hapis cezası istenen kaptan, 23 Ekim’de Erdek 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nce tahliye edildi. “Yardım ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme sonucu ölüme neden olma” suçlaması yöneltilen tutuksuz 9 gemi mürettebatı için istenen ceza da 1-3 yıl arası hapis.

MADEM “KAFA”DAN, “KAFA”DA NEDEN HASAR YOK? 

Şimdi konuyu biraz derinlemesine ele alalım…

Mahkemece atanan Bilirkişi Heyeti, “Denizcilik literatüründe rastlanılamayan bir olay” vurgusu yaptığı raporunda durumu “teknenin gemiye süratle ve doğrudan çarpma” yani “kafa kafaya tokuşma” olarak ele aldı. Bulgulara göre olay anında Halit Yukay’în da kamarada olduğu görüşü paylaşıldı.

Ancak Graywolf’un geminin “bulb” (bulbous bow) olarak tanımlanan burnundaki uzantıyı aşarak bodoslamaya nasıl çarptığı bu ifadeden anlaşılamadı.

Üstelik gemiye iddia edildiği gibi “baş taraftan”, “hızla” ve “doğrudan” çarpsaydı, draftı (su kesimi) 0.90m olan Graywolf’un ön kısmı parçalanacaktı. Oysa enkaz görüntülerinde hasarın başta değil, iskele bordasında olduğu dikkat çekiyor.

Bu da mevcut izlerle karşılaştırıldığında Grayfolf ile Arel-7’nin “kafadan“ değil de birbirlerine 35-45 derecelik açı ile yaklaştıklarını ve ardından çatmanın meydana geldiğine işaret ediyor (Geminin yüklü ve bulb’un suya gömülü olduğu varsayılırsa).

ACABA?

Ve yeni bir soru karşımıza geliyor…

Bu hesaba göre Arel-7 Çanakkale Boğazı’ndan AIS izine göre İzmit yönüne ilerlerken, Bozcaada’ya giden Graywolf‘un da batı-güneybatı rotasını izlemesi gerekiyordu. Ancak iskele taraftaki hasar, teknenin kuzey-kuzeydoğu yönünde seyrettiğini gösteriyor. Neden?

Acaba teknenin üzerinde yol mu yoktu ve kafasını hakim kuzeyli rüzgara çevirdiği için darbeyi iskele tarafından mı almıştı?     

Öte yandan bilirkişi raporu, Graywolf “seyir hızında” (28 knot) ilerlerken Halit Yukay’ın neden aşağıda, başaltı kamarasında olduğunu açıklamaya yakın bile değil. 

“AŞAĞIDA” NE YAPIYORDU?

Halit Yukay’ın çatma anında telefonla arkadaşı Kıvanç Tatlıtuğ ile konuştuğu biliniyor. Tatlıtuğ ifadesinde “görüşmenin bir anda hışırtı ile kesildiğini” belirtiyor ancak teknedeki bir sorundan söz etmiyor. O halde Yukay iddia edildiği gibi “süratle gemiye yaklaşırken” çevresine dikkat etmek yerine “aşağıda ne yapıyordu?”  

Bu arada aramalar sırasında bulunan konsoldaki gaz kollarının “stop” pozisyonunda olduğu belirtilmişti. Yani tekne “duruyordu”… Sonra gaz kollarının “tam yol” durumunda olduğu şeklinde bir “düzeltme” yapıldı. Ancak Ekinlik Adası’nda karaya alınan enkaz parçasında (eğer biri oynamadı ise) gaz kolları “stop / standby” pozisyonunda idi.  

Özetle kaza ile ilgili iddianame ve temel dayanağı bilirkişi raporu hem aceleye getirilmiş, hem de olayı aydınlatmaktan uzak gibi… 

BASKI ALTINDA MI İFADE VERDİLER?

Aileyi temsil eden hukuk bürosu ErsoyBilgehan‘dan yapılan açıklamada ise özetle şöyle denildi:

“Üzüntüyle ifade etmek isteriz ki, eğer Arel-7 seyir halindeyken mürettebatı görev başında olsaydı ve çatma hadisesi akabinde gemi ilgilileri ve mürettebat derhal yetkili mercilere bilgi verseydi, iki çocuk babası merhum Halit Yukay bugün hala hayatta olabilirdi.

Arel-7 gemisi armatör şirketi, şüpheli konumuna düşen mürettebatın savunması için kendi avukatını atamıştır. Mürettebatın armatör avukatıyla temsil edilmelerinin yol açtığı çıkar çatışması ile bunun üzerlerinde yarattığı baskı altında ifade vermişler ve böylelikle soruşturma sekteye uğratılmıştır.” 

             

TURKSAIL Haber Linki İçin Tıklayın !
DemirHindi
20 Kasım 2025 – 21:53