Danimarka Parlamentosu (Folketinget), 2 Aralık’ta gemilerin savaş riski sigortasına ilişkin yasayı oybirliğiyle kabul etti. Yasa, Danimarka ticaret filosunun savaş durumunda seferlerine devam edebilmesini ve kritik tedarik zincirlerini koruyabilmesini sağlıyor.

Normal şartlarda Danimarka ticaret filosundaki gemiler ticari sigorta piyasası aracılığıyla sigortalanmaktadır.

Ancak Parlamento, savaş riski sigortalarına ilişkin yasada bir dizi değişikliği oybirliğiyle kabul ederek, ticari sigorta piyasasının artık işlemediği bir savaş durumunda Danimarka gemilerinin gerekli sigortayla faaliyetlerine devam edebilmesini sağladı.

Sanayi, Ticaret ve Mali İşler Bakanı Morten Bødskov, yasa tasarısı Ekim ayında ilk kez görüşülürken, “Biz büyük ama aynı zamanda gururlu bir denizci milletiz ve Danimarka’ya yabancı bir güç saldırsa veya iki veya daha fazla büyük güç birbiriyle savaşa girse bile gemilerin yelken açmaya devam edebilmesi önemlidir. Bu, örneğin, hem Danimarka’da hem de Faroe Adaları ve Grönland’da tedarik güvenliğimiz için kesinlikle elzemdir,” demişti.

Danish Shipping CEO’su Anne H. Steffensen, “Danimarka Denizcilik CEO’su olarak, Danimarka’nın savaşa girmesi gibi korkunç bir durum ortaya çıkarsa gemilerimizin faaliyetlerine devam edebilmesini sağlayan bu yasanın bugün oybirliğiyle Parlamento tarafından kabul edilmesinden hem büyük bir memnuniyet hem de gurur duyuyorum. Belirsiz ve değişken bir dünyada yaşıyoruz. Bu yasa tasarısının kabulü zamanında bir tedbir ve bunun için içten teşekkürlerimi sunmak istiyorum,” dedi.

Yasa tasarısının ilk okumasında Sanayi, Ticaret ve Mali İşler Bakanı Morten Bødskov, Danimarka nakliye sektörünün Danimarka’ya binlerce istihdam ve milyarlarca dolarlık ihracat geliri sağlayan bir sektör olduğunu ve bu nedenle hükümetin sektörün bu zorlukla başa çıkmasına yardımcı olacağını vurguladı.

“Danimarka Parlamentosu’nda, Danimarka nakliyesinin Danimarka için stratejik öneme sahip bir varlık olduğunun geniş çapta kabul görmesi inanılmaz derecede değerli. Bu yasa tasarısının oybirliğiyle kabul edilmesi bunu güçlü bir şekilde yansıtıyor. Morten Bødskov ve birkaç sözcünün yasama sürecinde de belirttiği gibi, asla kullanılmaması umulan bir yasa tasarısını kabul etmek alışılmadık bir durumdur. Ancak burada durum gerçekten de böyle,” diye ekledi Anne H. Steffensen.