ATATÜRK VE DONANMA-4

Bu yazımızda İsmet İnönü’nün kişisel garezi yüzünden lağvedilen Bahriye Vekaleti’nin yerine kurulan Deniz Müsteşarlığı’nın ilk yıllarında Atatürk’ün Türk Donanması ile ilişkilerini anlatacağız.

Bir önceki yazımızda değindiğimiz gibi, 27 Aralık 1927 tarihinde İsmet İNÖNÜ’nün Meclis Başkanlığı’na verdiği bir önerge üzerine Bahriye Vekâleti lağvedilmişti. YAVUZ’un tamiri ile ilgili olarak İhsan Bey’in, İcra Vekilleri kararına aykırı hareket ettiği iddia edilen bu önerge, pek çok Subay hakkında da soruşturma açılmasına ve mahkeme ile yüce divana çıkmalarına sebep olmuştu. Bilahare beraat etmelerine rağmen rencide olan bu Subaylar, peş peşe istifa etmişlerdir. Bahriye ve özellikle donanma zor durumda kalmıştır. Bu durumun bir benzerini de yakın zaman önce Balyoz, Askeri Casusluk, Poyrazköy gibi kumpas davaları ile yaşamış ve Türk Deniz Kuvvetlerinin gelecek 30 yılına çok olumsuz edecek şekilde en değerli komutan ve subay kadrolarını kaybetmiştik.

Bahriye Vekaleti lağvedilince aynı yıl içinde öncelikle Genelkurmay Başkanlığı’nda bir Deniz Müsteşarlığı kuruldu. Bir nevi Deniz Kurmay Başkanlığı demek olan bu kuruluş, Donanmayı içinde bulunduğu durumdan kurtarmayı ön planda tutarak, ilk önce Donanma Komutanlığı’nın idari ve lojistik bakımdan Genelkurmay Başkanlığı’na bağlanmasını sağladı.

Cumhuriyet Donanması tarihinde Deniz Müsteşarlığı dönemi 1928-1949 yıllarını kapsayan 21 yıla atıfta bulunmaktır. Bahriye Vekâleti’nin İlgasına Dair Kanunun kabulü ile Bahriye Vekaleti’n kaldırılmış, hemen akabinde 16 Ocak 1928 tarih ve 1199 sayılı Müdafaai Milliye Vekâletinde Bazı Teşkilat İcrasına Dair Kanun ile Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı bir Deniz Müsteşarlığı kurulmuştur.

Genç Cumhuriyet donanması, bu dönem başlarında envanterinde 4 Kruvazör (TCG Yavuz, TCG Turgut Reis, TCG Hamidiye ve TCG Mecidiye), 2 Torpido Kruvazörü (TCG Peyk ve TCG Berk) ve 3 muhrip (Samsun, Basra ve Taşoz) ile Gölcük merkezli olarak faaliyet göstermiştir.

Bu dönemin en önemli gelişmelerinden biri de, nitelikli askerî personel eğitiminde olmuştur. Kurmay subay yetiştirmek amacıyla 2 Kasım 1930 tarihinde Deniz Harp Akademisi, Yıldız Sarayı’ndaki binasında eğitim öğretim faaliyetlerine başlamıştır.

Atatürk Döneminde Milli Bütçe İle Alınan ve Sipariş Verilen Vurucu Kuvvet Savaş Gemileri şunlardır; Muhripler ADATEPE, KOCATEPE TINAZTEPE ZAFER (1929); Hücumbotlar DOĞAN, MARTI, DENİZ KUŞU, (1929); Denizaltılar BİRİNCİ İNÖNÜ, İKİNCİ İNÖNÜ (1925), DUMLUPINAR, SAKARYA (1929); GÜR (1935), ATILAY, SALDIRAY, BATIRAY (Almanya tarafından müsadere edilmiştir.), YILDIRAY (1936)

İtalya’da inşa edilmiş olan Adatepe, Kocatepe, Tınaztepe ve Zafer Muhripleri, Dumlupınar ve Sakarya Denizaltıları ile Martı, Denizkuşu ve Doğan Hücumbotları 1931 yılında Deniz Kuvvetlerine katılmıştır. Hollanda’ya sipariş edilen Birinci İnönü ve İkinci İnönü Denizaltıları 1928 yılında Donanmaya katılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayı ile 1933 yılında Donanmanın ana üssünün Gölcük olmasına karar verilmiştir. Aynı yıl Gölcük Tersanesi’nde inşa edilen ilk gemi olan Gölcük Tankeri kızağa konmuş ve bir yıl içerisinde denize indirilmiştir.

Lozan Anlaşması’nın Boğazlar’a ait hükümleri nedeniyle, Milli Savunma Bakanlığı, 4 Nisan 1928 tarihli yazı ile Genel Kurmay Başkanlığı’na “Bahriye’ye ait müesseselerin peyderpey İzmit’e nakli başladığı için, havuzlar müştemilatının, Tri Güverte ambarlarının, sabit maçunanın, Valide Kızağı’nın Seyrisefain İdaresi’ne devri” hakkındaki mütalaasını sormuş ve 18 Nisan 1928 tarihli uygun yazısı üzerine aynı gün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında, Haliç Tersanesi’nin İktisat Bakanlığı’na devri ve geri kalan kısmın İzmit’e taşınmasına karar verilmiştir.

1928 yılında alınan karara rağmen Haliç Tersanesi’nin sökümüne ancak Nisan 1931’de başlanmış, Ekim ayında İzmit’e taşınma işi tamamlanarak Tersane feshedilmiştir.

1 Eylül 1928 tarihinde Atatürk ERTUĞRUL Yatı ile Marmara gezisine çıkmıştı. Dolmabahçe’den ayrılan Gazi Hazretleri aynı gün Çanakkale’ye vardı. Karaya çıkınca Mustafa Kemal’in ilk işi yine valilik ve belediyeye gidip yeni harflerle memurları sınav yapmak oldu. Geceyi Ertuğrul Yatı’nda geçirdikten sonra, ertesi gün olan 2 Eylül 1928’de bir Gelibolu turu yaptı. Maydos (Eceabat)’a hareket ederek Arıburnu, Conkbayırı ve Anafartalar bölgelerini ziyareti. Bu gezisi sırasında siyasi durum sebebiyle Atatürk’ün emriyle Marmara’da tatbikat yapan gemiler Bolayır önlerinde Ertuğrul Yatının yanına geldiler. Atatürk Donanma Komutanı’na yazılı olarak bir tatbikat faraziyesi gönderdi. İki aşamalı faraziyeye göre düşman önce Gelibolu Yarımadasını işgal ediyor sonra da düşman donanması Çanakkale Boğazı’nı geçiyordu. Atatürk’ün verdiği senaryoya uygun olarak tatbikat 5 gün sürmüştü.

Elbette Büyük Önderin bu hamlesinin siyasi bir hedefi vardı. Patrikhane ve Etabli sorunu sebiyle Türkiye ile Yunanistan arasında gerilim tırmanmaktaydı. Tam da bu dönemde Megali İdea savunucusu Venizelos tekrar iktidara gelmişti. Ancak Atatürk’ün kararlığı, Venizelos’u rasyonel politika izlemeye zorlamıştı. Ne de olsa karşısında Mustafa Kemal vardı. İşte bu tatbikattan sonra Venizelos-Atatürk dostluğu kurulmuş ve iki ülke dostane ilişkiler içine girmişti.

Donanmanın tatbikat sonuç kritiği ve Atatürk’ün takdirleri telsiz üzerinden açık mesajla Tüm Donanma unsurlarına duyurulmuştur. Atatürk’ün mesajı şöyleydi;

Donanma Kumandanlığına;

İstanbul’da bulunduğunuz andan itibaren bililtizam (gereği üzere) verdiğim müşkül vaziyetlerde,

  1. İçinde bulunduğunuz şeraite (koşullara) nazaran, İstanbul’dan hareket için kat ettiğiniz zamanı çok bulmuyorum.

  2. Deniz ve kara ile alakalı olarak Donanmaya verdiğim vazifeleri muvaffakiyetle ifa ettiniz.

  3. Gece harekâtında gösterdiğiniz dikkat, mucibi memnuniyettir (bizi memnun etmiştir).

4. Bilhassa son verdiğim faraziyata göre muhtelif vaziyetlerde ve muntazam tedbirlere şamil tasavvurlarınızı ve kararlarınızı şayan-ı takdir buldum (takdir ettim).

5. Donanmamızın bu beş gün meşhudum olan (şahidi olduğum) intizam ve mükemmeliyetinden çok memnun ve müftehirim (iftihar ediyorum). Donanma Kumandanı’na ve Donanmanın diğer Kumandanları ile Zabitlerine ve bilumum askerlerine teşekkür ederim. Bu tarzda himmet ve mesainizin (gayret ve çalışkanlığınızın) milletçe daima takdirle karşılanacağına şüphem yoktur….”

Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal

Bu sözler genç Cumhuriyet Donanması’nın ve tüm personelinin kısa sürede ulaştığı önemli bir aşamanın göstergesi olarak son derece değerlidir. Ülkenin imkânları ölçüsünde Donanmanın daha da geliştirilmesi için kararların çıkmasına kapı araladı ve Donanma personeline yeniden şevk ve ruh verdi. Gelecekte daha güçlü ve modern bir Donanmanın oluşturulmasının temelleri atılmaktaydı.

Donanma’da büyük atılımlar ve yenilikler devam ederken YAVUZ da tamir edilmiş, her türlü donanım ile denizlere hükmetmeye hazır hale gelmişti. Devrin Donanma Kumandanı vekili Albay Fahri ENGİN, YAVUZ’a komuta etmekle görevlendirilmişti. Bu durumda YAVUZ, Donanma kuruluşundan ayrı olarak hizmete başlamıştı. YAVUZ’un yerine de Donanma’ya yeni gemiler katıldı. Böylece eski ve yeni gemiler arasında teknik bakımdan büyük farklar olduğu görüldü. Bu da eğitimi, sevk ve idareyi etkiliyor, kısacası ihtisaslaşmayı gerektiriyordu. Dahası, Donanma Kumandanlığı makamında bulunan Şükür OKAN, Fahri ENGİN’den kıdemsiz bulunuyordu. Çare, gemilerin Filolara bölünmesi ile Donanma Kumandanlığı’nın lağvedilerek yerine Harp Filosu adıyla Muhrip Filotilla ve İhtiyat Filolar kurulması oldu. Böylece YAVUZ ve Filolar doğrudan Deniz Müsteşarlığı’na bağlandılar (24.11.1930).

Aynı dönemde Gölcük’te büyük bir hareketlilik yaşanıyordu. Bir yıl evvel (1929) İstanbul’dan İzmit Körfezi’ne taşınmaya başlayan Donanma, Gölcük’te bakım ve onarım tesislerinin hızla oluşturulmasını adeta zorluyordu. Nihayet şimdi de Haliç’teki tesis ve tezgâhlar Gölcük’e taşınmaktaydı. Gerek Almanlarca YAVUZ için inşa edilen havuz, gerekse Fransızlar’ın hazırladığı onarım baraka ve atölyeleri, Gölcük ve çevresini, asırlar içinden süzülüp gelen Donanmanın yeni modern vatanı yapmaya hazırlanıyordu. İstanbul Tersanesi artık Gölcük’te faaliyette idi. Deniz fabrikalarının kurulmasıyla da (4 Ağustos 1930) desteklenen bu tesisler, gerçekten modern bir Donanmanın temelleri idi.

Çok geçmeden yeni gelişmeler oldu. TBMM, yeni Ana Üssün Gölcük’te kurulması kararını verdi (1933).

Aynı yıllara, Donanmanın tatbikat yılları gözüyle de bakmak mümkündür. Yılda en az bir defa manevralar yapılıyor ve Donanma personeli her bakımdan gelişmesini sürdürüyordu. Bunlardan 6 Eylül 1933’te icra edilmeye başlayan tatbikata çeşitli Filolardan toplam 19 gemi katılmış, Antalya’ya kadar gidilmişti. 1934 yılındaki tatbikata ise Donanmanın bütün mevcudu yanında ilk defa Hava Kuvvetleri de iştirak etti. Marmara’daki bu tatbikatın üstünden çok geçmeden Karadeniz’de de bir tatbikat yapıldı (15 Ocak 1935). Fırtınalı ve sisli hava ile Karadeniz’in hırçın sularında devam eden bu tatbikatı da Donanmanın bütün gemileri başarıyla bitirdiler.

Artık modern denizcilik gerekleri Türk Donanması’nda da diğer milletler kadar başarıyla tatbik ediliyordu.

Temel Er Ersoy

KAYNAKÇA

  1. Ferhat Dinler, Türk Donanma Tarihi (1923-1938), Yüksek Lisans Tezi

  2. Donanma Komutanlığı Tarihçesi ve Görevleri – Bahriyeli.org

  3. Gölcük Tersanesi Komutanlığı Tarihçesi, Gölcük Tersanesi Basımevi, Gölcük, 1999, s.94

  4. Afif Büyüktuğrul, Atatürk ve Fatih’in Deniz Politikaları, XI. Türk Tarih Kongresinden ayrı basım, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1989