Nasıl haberleşirlerdi ?

Bu çalışmam sıkıcı gelebilir; adeta ders anlatır gibidir. Fakat haberleşmede bir zamanlar şirketler nelerle uğraşırlardı, bilesiniz istedim; Asrın haberleşme mucizesi New Boe Code artık Kripto Müzesi’ndeki şifre kitaplarından biri olarak muhafaza edilmekte ve sergilenmektedir.

İş dünyası önce mors ile haberleşti. Derken telgrafı, sonra faksı, sonra teleksi kullanmaya başladı. Hepsi günümüzde hayli ilkel bir haberleşme aleti olarak kalmıştır.

Baltic Exchange haberleşmede temel bir adres olmuştur; 1800’lerin sonlarında çeşitli nedenlerden dolayı Baltık Exchange-Londra nakliye borsası kuruldu. Yüzyılın başından hemen önce, St Mary’s Axe’den Bury Caddesi’ne kadar uzanan St. Jefferies Meydanı satın alındı ve üzerinde yeni bir borsa binası inşa edilmesi kararlaştırıldı. Baltık şirketi tasfiye edildi ve 14 Ocak 1900’de yeni değişim şirketine Baltık Exchange adı verildi. Yeni bina 21 Nisan 1903’te açıldı. Bu yeni binada postane telefon sistemi kullanılarak güncel iletişim sağlanıyordu. Günde yaklaşık 1500 arama yapılıyordu.

Denizaşırı ofislerle iletişim ve gemilerle iletişim de dahil olmak üzere temaslar, o zamanlar çok pahalı bir iletişim yöntemi olan telgrafla yapılmaktaydı. En fazla altı harften oluşan her kelime ayrı ayrı ücretlendiriliyordu. Bu nedenle firma tekliflerine yönelik iletişimlerin minimumda tutulması gerekiyordu.

Conrad Boe  Norveç’li bir gemi brokeri idi.1925’te Norveçli broker Conrad Boe, bir mesajın kodla gönderilebileceği bir sistem tasarladı. Tarafların her biri, bir telgrafın veya telgrafın kodunun çözülebileceği Boe Code’un tüm ayrıntılarını Boe Code kataloğundan bulabiliyordu. Boe Code, modern iletişimde kullanılacak diğer kodların önünü açtı, ve haberleşmede ihtiyacı çok önemli hale geldi. Fakat yazılmak istenenleri yüzlerce sayfalık bir katalog içinden bularak düzenlemek kafa karışıklığına ve anlaşmazlıklara neden oldu.. Bu sistem, telefonların daha yaygın olarak kullanıldığı 1960’ların ortalarına kadar dünya çapında yürürlükteydi.

The New Bode Code

XIX.Yüzyıl sonlarında  tüm dünyada şifreleme veya kripto gibi gizli yazışma alanında resmen mucize yaratan kişi Conrad Boe, Norveç’li çok varlıklı bir armatörün oğluydu.

Tanınmış bir gemi acentesi ve brokeri olarak mesleğine devam ederken, özellikle şirketi tanker armatörlüğüne de yönelmişti. Haberleşmeyi kolaylaştırmak adına akıl almaz bir çalışma ile bir kod kitabı tesis etti. Bunun adı “Boe Code” idi. Tüm kolaylıklarına rağmen, vapur donatanı ve acenteler, limanlar ve armatörlük şirketlerinin, ayrıca brokerlik firmalarının yoğun olarak kullandıkları bu yeni haberleşme kitabı günümüz haberleşme teknikleriyle karşılaştırıldığında, nasıl bir cehennem azabı olduğu görülecektir.

Conrad Boe, acentelerin haberleşmelerinde telgraf masraflarının önemli bir gideri meydana getirmesi yanında, telgraf mesajlarına yapılan zamların daha da ağır bir maliyet teşkil etmesini dikkate alarak inanılması gerçekten çok güç bir şifreleme keşfini gerçekleştirmiştir. “The New Boe Code-Commercial Traffic and Shipping Code” adını verdiği kod kitabını 1899’da tamamladığında, bu kitapta İngiliz alfabesi esas tutularak her biri 5 harften oluşan 55,000 blok yaratmıştı. Her kod veya bir blok haline getirilmiş beş harf, bir cümleyi meydana getirmekteydi.

Örneğin “Offer you firm with reply tomorrow” demeniz için “NKHPO” yazıyordunuz. Yine birbaşka örnek; “Charterers have the right to telegraph out on cargo and definite reply to be given from here by” cümlesi için “DYATR” kodu yazılıyordu. Conrad Bod, denizcilik yazışmalarını İngilizce kodlamak suretiyle tanımlaması imkansız gibi gelecek bir yazışma dili yaratmıştı.

88,125 blok vardı

Altıncı baskısının yapıldığı 1925 yılında Conrad Boe böylelikle İngilizce yapılacak her yazışmayı 88,125 blokla anlatır hale gelmişti. Bunların 50,000 blokluk kısmı İngiliz alfebesindeki 26 harfin akıllara sığmayacak gibi değişik sıralanmasıyla meydana getirilmişti. 7,200 blokluk kısmı şehirler, insanlar ve olabilecek tüm coğrafi yerlerin adlarını içermekteydi. The New Code basıldığında büyük boyda 1077 sayfalık bir kitap meydana geldi. Kitabı “Conrad Boe Ltd, Oslo, Norway. Shipbroker and Chartering Agents.” adına yayınladı. Bununla da kalmadı; Haberleşmede gerek gördüğü ihtiyaçlar doğrultusunda gemilerin özellikleri, bazı numaralar ve bir ticari mesajda yer alabilecek her türlü adres ve özellikleri içeren ek kodlar üretti. Böylece 5 harflik bir kodla on kelimelik bir anlatımı sağlayabilmekteydi.

The Q List

The New Boe Code’a ek olarak yayınladığı  “Q List” ek kod kitabıyla kod sayısı 88,125’e ulaştı. “Q List”, The New Boe Code ile kullanıldı. Ana kitap zamanla 1,077 sayfayı aştı. Her iki kitap giderek artan telgraf masraflarını azaltmak, postayla gönderi yapıldığında toplamı önemli bir maliyet teşkil eden posta pulu giderlerini olabildiğince aşağılara çekmek amacıyla geliştirilmişti.

Toplamında gemilerin limana varışı, limandan ayrılışı, derinlik cetvelleri, yakıt tüketimi, gemilerin süratleri, gemilerin adları ve mevkileri, yükleme ve tahliye limanları, navlunlar, gemicilikle ilgili akla gelebilecek her kelime ve faaliyet, denizcilik şirketlerinin adresleri, brokerlik ve stedevorluk firmaları ana kitabın kod dilini meydana getiriyordu.

“The Q List’de ise beş harflik her kodda muhakkak bir Q harfi vardı ve 231 sayfaydı. Bu kitapta telsiz radyo istasyonları, ticaret ve armatörlük şirketleri, düzenli hat şirketleri, gemi acenteleri, brokerler, sigortalar, gemi isimleri, yedek kod tümleçleri Q Kodlarının telgrafla gönderilmesi sırasında meydana gelebilecek hatalı harf kullanılması nedeniyle doğru kodu bulmayı sağlayacak “ Table for Correction of Mutilated Q Code Words” veya “Mutiliation Table” vardı.

Karşılıklı iki sayfadan oluşan bu tablolar inanılması imkansız gibi gelen binlerce harf düzenlemesinden meydana gelen Q List’in gerekçesi ise şöyle idi; Boe Code’la gönderme yapılırken bir koddaki harf yanlış yazılmış olabilirse veya postanedeki telgraf memuru doğru verilen metne rağmen bir harfi yanlış yazmış ise, alıcı firma mesajda bir bozukluk görür ya da mesaj bütünü bakımından anlaşılmaz olur. O zaman “Q” Code Words’un “Olsa olsa, benzetme, düzeltme cetveli” diyebileceğimiz bu iki sayfası açılır. Mesajı çözebilmek için soldaki sayfada hepsi iki harften oluşan “The Two First Letters”-“İlk İki Harf “ cetvelinden hatalı olabilecek ilk olası harfi bulunur.

Bu cetvel yan yana 26 sütundur, altalta 26 satırdır. Her sütun a’dan z’ye İngiliz alfabesinin ayrı çiftleştirmelerinden oluşur. Bu değişik çifleştirmelerin toplamı 676 ayrı iki harflik tümleç demektir. Sağ sayfada alt alta iki cetvel vardır. Üstteki cetvel “The Third Letter”- “Üçüncü Kelime” başlığını taşır ve her sütunda ayrı olmak kaydıyla yan yana ve alt alta 4 harf bulunur. “The Third Letter”-

“ Üçüncü Harf” cetvelinde de 26 harfin 676 değişik düzenlemesi yapılmıştır. Alttaki cetvel “The Two Last Letters”- “Son iki harf” başlığını taşır. Yanyana ve alt alta 26 sütun ve satırdan oluşur. Fakat burada aa, bb, cc gibi tamamiyle başka bir düzenleme kullanılmıştır. Bu cetveldeki iki harfli kod düzenlemesi yine İngiliz alfabesi esas alınarak diğer iki cetvelden tamamıyla ayrı bir mantıkla inşa edilmiştir.

Bod Code’da 370.000 kelime vardı

O zamana kadar kod yaklaşık 370.000 kelime içeriyordu ve 18.000 gemi ismine izin veriyordu. Daha sonra 1970’lerin başlarında iletişimde büyük değişiklikler yaşandı.  İngiltere’de telefon görüşmeleri sorun yaratmamasına rağmen, yeni bir telefon hattının alınmasında büyük bir gecikme yaşandı ve denizaşırı birçok ülkeye yapılacak aramalar için önceden sıraya girilmesi   gerekti.

Bu süreçte  Teleks kullanımı biraz yavaş da olsa  yaygınlaşmaktaydı.En büyük değişiklik, ilki 1974 yılında bir broker’in kullandığı faks makinesiyle geldi. Bu brokerlerin  haberleşmesi yönünde önemli bir değişikliğin habercisiydi. Bir dereceye kadar sosyal medyanın başlangıcıydı. Bunu 1980’lerde cep telefonları, 1990’ların başında ise internet izledi.

İnternetin benimsenmesi biraz zaman aldı, teleks ana iletişim kaynağı olmaya devam etti.  IRA, 10 Nisan 1992 ,saat 21.20’de Londra’daki Baltık Exchange binası dışına bir bomba yerleştirdi ve kısa süre sonra Bishopsgate’teki bir başka bomba diğer ofisleri yok etti. Broker topluluğu için dünya değişmişti. Üyeler çok uzaklara taşındı, ancak cep telefonları ve e-postalar sayesinde bu sorun olmadı. O tarihten ben bir hafta sonra bir sokak sonrasında olan Lloyd’s List ofisinde idim!

Evrak nasıl kopyalanırdı

Halbuki o eski yıllarda telgrafla gönderilen mesajdaki beş harflik bir kod hatalı ise, doğrusunu bulmak içindir bir de Q List yaratılmıştı. Adeta bir logaritma cetveline benzemekteydi.. Postane vasıtasıyla gönderilecek olan telgraf veya her türlü yazılı evrak özel pelür kağıda daktilo edildikten sonra, yine Otto Enke Cottbus imalatı özel pelür kağıtlardan oluşan bir kalın deftere presle bastırılmak suretiyle kopyalanıyordu.

Özellikle armatörlük firmaları çalıştıkları acentelerle şifreli yazışma da dahil olmak üzere Conrad Boe’nun “The New Boe Code” kitabından hareketle kendi kod kitaplarını düzenlemişlerdir. Ben Canacaris’ten intikal eden ve her biri denizcilik dünyası için son derece önem taşıyan arşiv belgeleri arasında yer alan 1914 tarihli “Private Telegraphic Code” kitabını hatırlıyorum. Bunlar İngiliz McNabb, Rougier & Co., şirketinin Çarlık Rusya zamanında Odesa, Rostoff- on- Don, Taganrog ve Noverorssik’deki acenteleriyle yapacağı yazışmalar için düzenlenmiştir. Bu şifre kitabının kapak sayfasında “Beş harflik şifrenin kullanıldığı Kod kitabı’nın telif hakkı E.L. Bentley, Esq., 7, East India Avenue, London E.C.” açıklaması yer almaktadır.

Gemicilik şirketleri  için “Boe Code” kitapları

1930 yılına kadar tek haberleşme aracı idi.

1930’da teleks ilk olarak Almanya’da kullanılmaya başladığında, artık postaneler yerine şirketler giderek şifrelenmiş mesajlarını teleksle göndermeye başlamışlardı. Ancak teleksin Türkiye’de kullanılır hale gelmesi 60’lı yılları bulmuştur. Evrakların nasıl yazıldığı ve arşivlendiği sorusuna şöyle cevap bulabiliriz; – Otto Enke Cottbus Typographie et Litographie şirketlerde evrak yazmak için genelde Rumca, İngilizce ve Fransızca klavyesi olan üç ayrı daktilo bulunurdu. Acentelerde asıl yazışma dili İngilizce olmasına rağmen, Rumca yazışmaların da hayli olduğu görülmekteydi.

Firmalar arası resmi sayılacak yazışmalar Fransızca yapılırdı. Bazı daktilolarda tuşlar Yunanca- Latin Harfler olmak üzere düzenlenmişti. Bir klavye ile daktiloda sadece Yunanca yazılabiliyordu. Bu daktiloların şeritleri en az iki misli daha genişti. Canacaris ve Mahdumu Deniz İşleri Şirketi arşivinde tanık olduğum Adler marka 1927 yapımı bir daktilo bu şekildedir. Ayrıca 1920 yapımı Muldivo Mentor Walther WSR 160 tip mekaniki hesap makinesi devrinde işlemlerin nasıl yapıldığına dair heyecan verici  bir hatıra olmaktadır.

Cumhuriyet öncesi yazışma yapabilmek için acentelerde Osmanlıca “Arapça klavye” harfler olan daktilolar da bulunurdu. Ancak bunlar Osmanlı resmi makamlarıyla yapılacak yazışmalarda sadece gerektiğinde kullanırdı. Bu dahi zorunlu olmayıp şirketler yazışmalarını Fransızca veya kısmen İngilizce yapmayı tercih ederlerdi. Hazırlanan yazıdan kopya çıkartmak da başlı başına ayrı bir işlemi gerektirirdi.

Daktiloda yazılan evrakın kopyasını almak için “Otto Enke Kopya Evrak Defteri” olarak bilinen özel defterler vardı. Kopyası çıkartılacak evrak Otto Enke Kopya Evrak Defteri önce boş bir sayfaya yerleştirilir ve altına bir kauçuk levha konulurdu. Kağıdın üstüne ise özel nemlendirilmiş mürekkep içeren bir levha ve onunda üzerine nem geçirmeyen birbaşka kauçuk levha konduktan sonra Otto Enke Defteri kapatılır ve doğruca Pres (Baskı) aletine yerleştirilirdi. Pres’in manivelası çalıştırılmak suretiyle Evrak Defteri sıkıştırıldığında evrakın kopyası defterdeki boş sayfaya çıkmış olurdu.

Kopyalama tamamlandıktan sonra, asıl evrak sayfası postane vasıtasıyla postalanır veya şifrelenmiş halde yine telgraf olarak gönderilirdi. 1930’lardan başlayarak postane idareleri The New Code’la şifrelenerek yazılmış açık şekilde yazılmış metnini de talep etmeye başlamışlardır. Buradaki gerekçe herhalde devlet aleyhine bir yazışma yapılıp yapılmadığını görmek olabilir.

Yaklaşık 2003’ten itibaren iletişim her yıl değişikliklere tanık oldu. Black Berry (BlackBerry Limited – Önceki adıyla Research In Motion), BlackBerry marka akıllı telefon ve tabletlerin üreticisi Kanadalı bir telekomünikasyon ve kablosuz cihaz üreticisi idi. BlackBerry’nin kurucusu, İstanbul doğumlu Mike Lazaridis‘tir. Jim Balsille ile birlikte şirketi eş-yetkili CEO olarak 22 Ocak 2012 tarihine dek birlikte yöneten Mike Lazaridis, bu tarihte görevini Thorsten Heins‘e bıraktı.) iPhone ve akıllı telefonların ortaya çıkışına kadar yaygındı.

Please telegraph captain name of agents –“Lütfen kaptana gemi acentesinin adını bildirin” diye bir mesaj göndereceksiniz.  The New Boe Code’u açacaktınız ve  bu cümlenin olduğu kodu bulacaktınız.  Kod  şudur “MJJIB”. Sonra doğruca PTT’e gidecektiniz ve telgraf memuru   verilen adrese şu mesajı geçecekti: MJJIB!

Bazen kodlama hatalı olurdu veya PTT’deki memur hatalı bir harf kullanırdı. Hadi bu kez anlaşılmaz hale gelmiş mesajı alıcı The Q List’ten arayarak doğrusunu bulmaya çalışırdı. Hatalı mesajlar için bir belge ekledim.

Artık  mesajları göndermek veya mesaj geldi mi diye Galata ve Eminönü PTT’sine gitmeye gerek yok!

Artık kimse The Boe Code’u, The Q List’i  kullanmıyor ve hatta genç kuşaklar bilmiyor!.

Şirketlerde artık 1000 küsur sayfalık The New Boe Code veya The Q List yok..

Ancak Conrad Boe, özellikle tüm iş alemine ve deniz ticaret dünyasına  haberleşme çağı açarak  unutulmaz olmuştur.

The post Nasıl haberleşirlerdi ? appeared first on Denizcilik Dergisi.

DENIZCILIK DERGISI – Haber Linkine Gitmek İçin Tıklayın !
DemirHindi
16 Şubat 2025 – 11:25