Ortak projeler ve girişimlerle daha da ileriye gideceğiz

“Yeni bir Türkiye yüzyılına başladığımız şu günlerde milli gelir içinde denizciliğin katkısını en az 2 katına çıkartmak, dünya denizciliğinden daha fazla pay almak, ülke olarak ilk aşamada lider 10 ülke içinde yer almak ardından 100 milyon DWT’e ulaşacak bir filoya sahip olmak, gemi inşası, filo yönetimi ve liman hizmetleri gibi alanlarda teknolojik gelişmelere yatırım yapmaya devam etmek mutlak hedeflerimiz olmalıdır. Kısacası ülkemiz ve milletimizle “Denizci Millet Denizci Ülke” olma yolunda hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz” diyen İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran’ı taşıdık satırlarımıza. Kendisine, görevde bulunduğu 7 yılın değerlendirmesini de sorduk, teknolojiyi, savaşları, eğitimi, rekabeti ve tabii ki Türk denizcilik sektörünün geleceğini de… 

Deniz Ticaret Odası’nın Başkanı olarak Türk denizcilik sektörünün güçlü, rekabetçi yanlarını ve kırılgan alanlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?  

Denizcilik sektörümüz, ülkemizin 2000’li yılların başından itibaren yakaladığı istikrar ortamından iyi bir şekilde yararlanmış, hakikaten gurur verici başarılara yelken açmış, uluslararası camiada yer edinmiş, karar verici ülkeler arasında saygın bir konuma yükselmiştir. 2025 yılına girerken, Türk denizciliğinin taşıma kapasitesi dünyanın en büyük filosunu kontrol eden ülkeler tablosunda 52 milyon DWT ile 11. sırada yer almaktadır. Yine ülkemiz, Asya ve Avrupa arasındaki stratejik konumuyla, her yıl istikrarlı bir artış gösteren limanlarında elleçlenen yük miktarıyla deniz taşımacılığında önemli bir merkez olmaya devam etmektedir. 2024 yılı ilk çeyreği itibariyle aktif 85 tersaneye ve 4,79 milyon DWT azami gemi inşa kapasitesine sahibiz. Gemi inşa ve yat ihracatımız iki milyar dolara yaklaşmıştır. Tersanelerimiz, hibrid/elektrik tahrikli feribotlar, balıkçı gemileri ve ileri teknolojiye sahip askeri deniz araçları inşaatlarında dünya pazarında öne çıkmaktadır. Kendi yerli teknik gücümüze dayanarak nasıl başarılar sağlayabildiğimizi MİLGEM projelerinde yakinen görmekteyiz.

Türk denizciliğinin son yıllarda geldiği noktadan gurur duyuyoruz ama önümüzde alınacak daha uzun bir yol bulunduğunu da her fırsatta dile getiriyoruz. Öncelikle karşımızda duran en önemli konu; özellikle 2022-2023 yılları itibarıyla hem Uluslararası Denizcilik Örgütü’nde (IMO) hem de Avrupa Birliği’nde (AB), denizcilik sektörünün dekarbonizasyonuna yönelik düzenleyici uygulamalar olacaktır. Türk denizcilik sektörü olarak özellikle IMO’nun gemilerden sera gazları emisyon azaltım stratejisini desteklemekle birlikte, 2050 yılı civarında net sıfır sera gazları emisyonu hedefine giden yolun oldukça zorlu olduğunu da vurgulamamız gerekiyor.

Yine Avrupa Birliği tarafından uygulamaya konulan Emisyon Ticaret Sistemine (Emission Trading System – ETS)  denizciliğin dahil edilerek, FuelEUMaritime regülasyonları ile küresel deniz ticaret filolarından emisyon bedellerinin tahsil edilerek AB denizcilik sektörünün yeşil dönüşümüne destek olarak verileceğini bilmekteyiz. Buradan hareketle ülkemizin bu tek taraflı rekabeti bozacak teşvik sistemine karşı tedbir olarak kendi emisyon ticaret sitemini kurması kaçınılmaz olarak görülmektedir. Bununla birlikte, Türk denizcilik sektörünü daha ileriye götürmek ve küresel pazarda rekabet kapasitemizi arttırmak için atmamız gereken adımların başında yenilikçi teknolojilerin benimsenmesi ve araştırma-geliştirme faaliyetlerine daha fazla yatırım yapılması gerektiğini belirtmeliyim. Ayrıca nitelikli iş gücünün artırılması, eğitim ve sürekli mesleki gelişim programlarının daha da büyütülerek devam etmesi büyük önem arz ediyor. Son olarak, Türk denizcilik endüstrisindeki tüm paydaşların ortak bir vizyon etrafında hareket etmeleri özellikle kamu ve özel sektörün birlikte çalışması büyük önem taşıyor. Ortak projeler ve girişimlerle, Türk denizcilik sektörünü daha ileriye taşıyacak adımlar atabiliriz.

Son yıllarda yaşanan sosyo-politik gelişmeler ve küresel ekonomik değişimler karşısında sizce Türk denizcilik sektörü nasıl bir değişim ve gelişim yaşadı

Son dönemde dünya kapsamlı ve baş döndürücü bir değişim ve dönüşüm döneminden geçerken, siyasi, askeri ve ekonomik gerilimler had safhaya çıktı, bunun sonucunda çatışma ve savaşlar yaşanmaya başladı. Maalesef dünya genelini etkileyen pek çok savaş da yakın coğrafyamızda gerçekleşiyor. Üçüncü yılını tamamlayacak Rusya-Ukrayna savaşını, İsrail’in Gazze’ye yönelik başlayan, ardından bölge ülkelerine yönelen saldırılarını, güneyde en uzun sınıra sahip komşumuzda yıllardır süren iç çatışmaların ardından 61 yıllık Baas rejiminin çökmesini ortaya çıkan siyasi belirsizliği yakın çevremizde dünya genelini ilgilendiren istikrarsızlık unsurları olarak sayabiliriz.  Bu sorunlara dünyanın en önemli aktörlerinden ABD’de 20 Ocak’tan itibaren başlayacak Trump dönemini eklersek, netice itibarıyla jeopolitik gerilimlerin yanı sıra, uluslararası ticaret ve yatırımları kısıtlayan korumacı tedbirler ve teknoloji savaşlarının öne çıkacağı bir 2025 yılının bizi beklediğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Yakın çevremizdeki tüm bu olumsuzluklar doğal olarak deniz ticaretimizi, gemi inşa sektörümüzü, kruvaziyer turizmi olumsuz etkiledi. Rusya-Ukrayna savaşı öncesi her iki ülke de ülkemizin ticaret ilişkilerinin üst düzeyde olduğu iki ülkeydi. Savaşla birlikte, enerji, tarımsal ürün ticareti ve turizm alanlarında ciddi olumsuzluklar yaşandı, sorunların izalesi için ciddi bir gayret sarf edildi. Yine Suriye konusu önümüzdeki günlerde dış politikada çok dikkatle takip etmemiz gereken bir konu olarak karşımızda duruyor. Sektörümüz açısından baktığımızda Suriye’nin Akdeniz’de, biri Tartus, diğeri Lazkiye olmak üzere çok önemli 2 tane limanı var.  Bu 2 liman hem Suriye’ye yönelik ambargolar hem de eski rejimin uygulamaları sonucu bugüne kadar çok aktif değildi. Ancak ambargoların kalkması söz konusu, dolayasıyla bundan sonra farklı gelişmeler, yeni yapılanmalar olabilir. Bu ülkenin yıllar süren iç savaşın ardından ihtiyaç duyduğu yatırımlar da dikkate alındığında bu limanların önem kazanacağı görülüyor. Burası Irak’a doğru uzanan bir transit koridor olabilir. Dolayısıyla bizim de burayı yakından takip etmemiz gerekiyor. Bu arada bizim de İskenderun Körfezi ve Mersin’de çok ciddi bir yük hareketimiz var. Bu hareketlerin oralara kaymaması hususunda da dikkatli olmamız gerektiğini belirtmek isterim. Netice itibarıyla yakın coğrafyamızdaki olumsuzlukların bir an önce son bulmasını, bölgeye barış ve huzurun gelmesi en büyük temennimizdir. Tüm dünyayı hızlı bir değişime sürükleyen teknoloji ve artan dijitalleşme şüphesiz denizcilik sektörünü de etkisi altına almış durumda. Türk denizcilik sektörünün dijitalleşme sürecini ve bu değişime ayak uydurma kabiliyetini değerlendirir misiniz? Keza diğer taraftan Oda olarak bu konuyla ilgili yapmış olduğunuz çalışmaları da öğrenmek isteriz.  

Denizciliğin tarihsel sürecine baktığımızda, değişim ve dönüşümün ilk uygulandığı alanlardan biri olduğunu görüyoruz. 1800’lü yılların ortalarına kadar deniz taşımacılığı yelken ve insan gücü ile yapılırken, buhar makinesinin icadı ve ilk buharlı gemi makinesinin gemilerde kullanılmaya başlanması, ardından buharlı makinelerin yerini dizel makinelerin alması, kreynli dökme gemiler, Ro-Ro gemileri, konteyner gemileri, gibi yeni gemi tiplerinin inşa edilmesi, yıllar içinde deniz yolu taşımacılığının küreselleşen dünya ticaretine yön veren konuma erişmesine neden olmuştur. Denizcilikte dijitalleşme sürecinde, özellikle elektronik haritalar ECDIS, Automatic Identification System’in devreye girmesi, liman yönetiminde dijitalleşme süreci ve otomasyon uygulamaları, Container Terminal Management System dediğimiz CTMS’in ilk dijital sistemlerden birisi olarak kullanılmaya başladığını görüyoruz.

2000-2010 yıllarına baktığımızda yapay zeka teknolojilerindeki gelişimle beraber veri analitiği ve operasyonel verimlilik örnekleri, rota optimizasyonu başlıyor. Simülatörler, GPS ve uydu iletişimi, ERP sistemleri ve sürdürülebilirlik konusundaki yapay zeka uygulamalarını bu yıllarda denizcilik sektörünün örnekleri olarak verebiliriz.  Yapay zekadaki derin öğrenmenin sonuçlarını da görmeye başladığımız 2010-2020 yıllarında ise yakıt verimliliğinden performans izleme sistemlerine, otonom gemilerden akıllı seyir sistemlerine, deniz güvenliği, liman operasyonları, siber güvenlik için ve blockchain teknolojilerinin de yoğun olarak kullanıldığını görüyoruz. Sonuç olarak; dünyanın bilinen en eski mesleklerinden olan denizcilik mesleği, dünya taşımacılığının lokomotifi olarak yeni sanayi devrimi olarak nitelendirilen Endüstri 4.0 uygulamalarının ortaya koyduğu dijital dönüşüm ve dijitalleşme ortamına ayak uydurarak var olmaya ve dünyanın yükünü gemilerle taşımaya devam edecektir.

Deniz Ticaret Odası olarak; küresel ekonomide ve denizcilikte üst sıralarda yer alma hedefindeki ülkemizin menfaatleri doğrultusunda dijital devrimin içinde yer almamızın öneminin farkındayız. Bu gerçekten hareketle üyelerimizle düzenli temasta bulunarak dijital dönüşümdeki gelişmeleri takip edip, sektörün ihtiyaç duyduğu bilgi desteğinin verilmesi noktasındaki çalışmalarımızı büyük bir titizlikle sürdürmekteyiz. Bu kapsamda Odamız tarafından 17 Aralık 2024 tarihinde düzenlenen “Denizcilikte Dijital Dönüşüm ve Yapay Zeka Uygulamaları Semineri”nde ülkemizde dijitalleşme süreci ile yapay zeka uygulamaları, sanayicilere yönelik dijital dönüşüm destek programları, deniz ticaretinde ve denizcilik sektöründe dijitalleşme örneklerini ele aldık. Öte yandan, eğitim sistemimizin de dijital dönüşümün gereklerine göre değişim göstermek zorundadır. Artık gemi adamlarımız navigasyon dışında veri yönetimi, dijital iletişim, yapay zeka, sanal ve arttırılmış gerçeklik gibi konularda da uzmanlaşması gerekmektedir. Memnuniyetle ifade edebilirim ki denizcilik sektörümüzün göz bebeği Piri Reis Üniversitemiz bu değişimde öncü olarak yerini almaktadır. Denizcilik sektöründe nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi, sektörün sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahip. DTO’nun Eğitim Komisyonunun bu alanda yürüttüğü projeler var mı?  

Her platformda dile getirdiğim gibi Oda olarak denizcilik eğitimine destek vermeyi en önemli görevlerimizden biri sayıyoruz. Bu nedenle her yıl bütçemizden önemli bir bölümü eğitim faaliyetlerine ayırıyoruz.  Malumunuz denizcilik sektörünün en önemli ihtiyacı olan personel ve insan kaynağını denizcilik meslek liseleri, üniversitelerin denizcilik meslek yüksek okulları ve denizcilik fakültelerinden sağlanıyor. Bu alanda verilen eğitimlerin sektörle birlikte uluslararası denizcilik normlarına göre yeniden yapılandırılması, denizcilik sektörünün ihtiyacı olan nitelikli işgücünü yetiştirmek üzere ihtiyaç duyulan mesleki ve teknik eğitim faaliyetlerine de Odamızca önemli bir destek sağlanmaktadır. Bu kapsamda, bizzat Yönetim Kurulumuz ve Odamız Meclis Eğitim ve İstihdam Komisyonumuzca, ülkemizin dört bir yanında denizcilik eğitimi veren okullar ziyaret edilirken, bu ziyaretlerle denizcilik sektörünün ihtiyaçları, öncelikleri ve beklentileri, okul idarecilerinin de görüş ve talepleri değerlendiriliyor. Yine bu ziyaretler vesilesiyle okullarımızın zorunlu eğitimlerde kullanılan, donanımsal ihtiyaçları ve eksiklikleri yerinde tespit edilerek, giderilmesine gayret ediyoruz. Yine tespitlerimizden biri de özellikle denizcilik meslek liselerinde eğitim gören öğrencilerimizin mezun olduktan sonra kendi alanları ile ilgili yüksek öğretime yaptıkları geçişin yeterli olmaması konusundadır. Bu kapsamda okullarımıza yapılan ziyaretlerde; mesleğe özendirmek için bilgilendirmeler yapıyoruz.   Önemli bir diğer husus da denizcilik fakülteleri ve meslek yüksek okullarımızda denizci akademisyen sayısının azlığı olmuştur. Bu kapsamda Odamızca yurt içinde veya yurt dışında yüksek lisans ve doktora programlarına katılmak isteyen denizci akademisyenler desteklenmektedir.

2024 Eylül ayındaki Meclis Toplantısında, Zeyport Limanı’ndaki hisse payının artırılmasına karar verildi. Hisse devri tamamlandı mı? Burada DTO’nun mevcut hisse payının yükselmesinin Oda’ya nasıl bir katkısı olacak? Diğer taraftan İstanbul Valiliği ile Oda arasında imzalanan protokolle, Yenikapı Mendireği’nin DTO ile Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı birlikte işletileceğini aktarmıştınız. Bu konuda nasıl bir yol kat edildi?

Göreve geldiğimiz 2018 yılından bu yana Deniz Ticaret Odamızı geliştirmek, daha ileri götürmek öncelikli hedeflerimizin başında geliyor. Şunu çok iyi biliyoruz ki güçlü bir Oda, denizcilik sektörümüzün sorunlarının çözümünde etkin bir rol oynar. Her yıl üye odaklı hizmet anlayışını sürdürerek, sektörün iktisadi menfaatlerini ve kamu yararını gözetmek ve korumak amacıyla şeffaf ve anlaşılır bütçeler hazırlıyoruz. Bunun neticesinde yıl sonlarında gelir tahminlerimizin üzerinde gerçekleşmeler elde ederken, cari giderlerimizde ise gözle görülür tasarruf yapıyoruz. Geçtiğimiz süreçte bu limandaki ortaklarımızdan bazılarının sahip oldukları hisseleri satmak istediklerini diğer ortaklara bildirmesi üzerine yaptığımız değerlendirmede bu hisseleri satın almamızın hem Odamız hem de buradan hizmet alan üyelerimiz için faydalı ve verimli olacağı inancıyla bu satın almaları gerçekleştirdik. Şu an geldiğimiz noktada, Türk Deniz Eğitim Vakfı’nın (TÜDEV) sahip olduğu %7 hisse ile toplamda % 65 hissenin sahibi olarak hizmet vermeye devam ediyoruz. Diğer taraftan; sektörümüzün en önemli sorunlarından bir tanesi olan “barınma, bağlam yeri ihtiyacı” konusunda da çok önemli bir adım atarak İstanbul Valiliği ile ortaklaşa bir projeyi hayata geçiriyoruz. Bu bağlamda Yenikapı mendireğindeki alanın yer teslimi tarafımıza Ocak ayında yapıldı, şimdi gereken yatırımları süratle yapıyoruz ve akabinde İstanbul’da deniz hizmetleri veren üyelerimize burayı kullandırmaya başlayacağız. İstanbul Valiliğimiz ile kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan Odamız arasında fevkalade güzel bir işbirliğinin ilk tohumları bu vesileyle atılmış oldu, bundan sonrası için de inşallah yeni imkanlara olanaklara vesile olacaktır.Deniz Ticaret Odası’na 7 yıldır Başkanlık yapmaktasınız. Bu süre zarfında ekibinizle birlikte yarattığınız değişim sürecinin, sektöre ve Oda’ya yarattığı katkıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?  Türk denizcilik sektörüne mesajınız nedir? Sektörün geleceği, hedefleri ve olası başarılarına dair umutlarınızı öğrenebilir miyiz?

Deniz Ticaret Odası’nda 1999 yılında Yönetim Kurulu Yedek Üyesi olarak başladığım hizmet hayatıma 2005 yılında yapılan seçimde Yönetim Kurulu Asıl Üyesi ve son olarak Odamızın saygıdeğer üyelerinin teveccühüyle 2018 yılı Nisan ayından bu yana Yönetim Kurulu Başkanı olarak devam ediyorum. Görev sürem içerisinde, pandemi başta olmak üzere birçok zorluğa birlikte göğüs germeye çalıştık, çok yoğun bir mesai yürüttük. Sokağa çıkmanın yasak olduğu günlerde bile üyelerimizden gelen sorunları ve çözüm önerilerini ilgili kurum ve kuruluşlara ilettik, bunların takipçisi olduk ama asla yılmadan ve yorulmadan hep daha iyiye ve daha güzele ulaşmanın gayreti içinde olduk. Hep birlikte sektörümüzü hak ettiği seviyeye yükseltmenin peşinden koştuk. Tüm amacımız bir yandan üyelerimizin dertlerine derman ararken, diğer yandan iş, aş üretecek imkanların önünü açmaya çalışarak, sektörümüzün ülkemizin refahına verdiği katkıyı yükseltmek oldu. Şöyle bir geriye baktığımda, hamdolsun başarılarla dolu bir görev dönemi geçirmenin huzurunu yaşıyorum. Geldiğimiz noktada, yaptığımız çalışmaların çok kıymetli üyelerimiz tarafından takdirle karşılandığını müşahede etmenin gurur ve memnuniyetini duyuyorum. Geçtiğimiz yedi yıl boyunca, söz verdiğimiz gibi “hem ulaşılabilir hem de ulaşabilir” olduk. Her sorunu tabii ki çözemedik ancak tüm gayretimizle çözüm üretmek için çalıştık. Önümüzdeki dönem de çözemediğimiz konuların üzerine gitmeye, üyelerimizin sorunları ve taleplerini ilgili kurum ve kuruluşlara ileterek, takipçisi olmaya ve çözüm getirmeye çalışmaya kararlılıkla devam edeceğiz.

Yeni bir Türkiye yüzyılına başladığımız şu günlerde milli gelir içinde denizciliğin katkısını en az 2 katına çıkartmak, dünya denizciliğinden daha fazla pay almak, ülke olarak ilk aşamada lider 10 ülke içinde yer almak ardından 100 milyon DWT’e ulaşacak bir filoya sahip olmak, gemi inşası, filo yönetimi ve liman hizmetleri gibi alanlarda teknolojik gelişmelere yatırım yapmaya devam etmek mutlak hedeflerimiz olmalıdır. Kısacası ülkemiz ve milletimizle “Denizci Millet Denizci Ülke” olma yolunda hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz.

Kaynak: 7DENİZ DERGİSİ

7DENIZ – Haber Linki İçin Tıklayın !
DenizHindi
9 Mart 2025 – 21:35