Kendimize ve yaşlı dünyamıza fazlasıyla yetecek kadar enerjimiz var

Denizüstü rüzgâr enerjisi, temiz enerji kaynakları arasında Türkiye’nin en yüksek derecede potansiyel taşıyan, buna karşılık bugün itibarıyla sıfır noktasında bulunduğu bir kaynak olarak dikkat çekiyor. Ülkemiz karasal rüzgâr enerjisinde, Çeşme’nin Germiyan Köyü’nde ilk türbinin devreye alındığı 1998 yılından bugüne geçen 27 yılda 13 bin megavat (MW) seviyesinde kurulu güce ulaştı. Bu yatırımlar, dünyadaki sıralamamızı beşinciliğe taşırken, 116 bin MW’ı aşan toplam kurulu gücümüzün yüzde 11’ini rüzgâr enerjisinden karşılıyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Potansiyelin 15’te biri

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2023 yılı Ocak ayında açıkladığı, 2024 yılı Ekim ayında ise rüzgâr ve güneş enerjisi özelinde yukarı yönlü revize edilen Ulusal Enerji Eylem Planı’nda, 2035 yılında rüzgâr enerjisi kurulu gücümüzün 50 bin MW seviyesine ulaşması öngörülüyor. Bu kurulu güç içerisinde denizüstü rüzgâr enerjisi santralleri sadece 5 bin MW seviyesinde pay alacak. Bu hedef, Türkiye’nin keşfi yapılmış denizüstü rüzgâr enerjisi potansiyelinin 15’te birine karşılık geliyor.

Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği olarak bakanlığımız başta olmak üzere tüm karar vericilere, “Ulusal Enerji Eylem Planı’mızda denizüstü rüzgâr enerjisinde 2035 yılına kadar en az 10 bin MW kurulu güç hedefi belirlensin” önerisinde bulunmuştuk. Dünya Bankası’nın teknik ölçümlere dayanarak, Türkiye’nin potansiyel denizüstü RES kurulu gücünün 75 bin MW olarak açıklıyor. Ülkemizin bu alanda taşıdığı dev potansiyelin önce görünür olmasına, sonrasında ise hayata geçirilmesine kritik önem atfediyoruz.

İki yıllık kapsamlı envanter çalışması

Bu amaçla Derneğimiz, Denizüstü Rüzgâr Enerjisi Derneği (DÜRED) ve Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nin (GİSBİR) koordinasyonu; İzmir Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle hazırlanan “Denizüstü Rüzgâr Enerjisi Yol Haritası ve Sanayi Envanteri”; Türkiye’de bu alanda görev alabilecek firmaları ve yetkinliklerini dokümante etmesi açısından kritik önem taşıyor. Ülkemizin taşıdığı büyük potansiyelin harekete geçirilmesinde bu envanterin büyük önem taşıyor.

Hazırlık süreçleri iki yıldan uzun süren envanter çalışmasında; Deniz Araştırmaları, Deniz İnşaat Mühendisliği, Yüzer Temel Üretimi, Rüzgâr Türbini Üretimi, Kule Üretimi, Türbin Aksam Üretimi, Kompozit Üretimi, Sertifikasyon, Üniversiteler ve Araştırma Kurumları gibi başlıklarda onlarca şirket ve kuruluşun bilgileri yer alıyor. Denizüstü RES’ler, başta kuzey Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm gelişmiş ülkelerde uzun yıllardır sürdürülebilir enerji üretimi için kullanılıyor. Ülkeler, deniz yetki alanları ve münhasır ekonomik bölgelerinin sınırlarını dünyaya ilan etmek için de DRES’lere stratejik bir önem atfediyor.

DRES’lerde karasal RES’lere kıyasla 10 kat fazla istihdam

Pek çok sektöre sipariş veren büyük bir mekanizmaya sahip DRES’ler, karasal RES’lere göre 10 kat fazla istihdam sağlayabiliyor. Türkiye’nin tersane sektöründe dünyanın en ileri ülkeleri arasında yer alması, denizüstü RES’lerin tüm ekipman üretimleri ve montajında ithalata bağımlılığını azaltıcı etkenler arasında yer alıyor. Bu avantaj, denizüstünde yapılacak tüm tesislerin mühendislik hesaplarının, tasarımlarının, Ar-Ge’lerinin ve inşaatlarının tamamıyla Türk şirketlerinin imkânları ile yerli olarak yapılmasını mümkün hâle getiriyor. Bu noktada kuşkusuz İzmir’in rüzgâr enerjisinde dünyanın en kapsamlı kümelenme örneği olmasına özel bir vurgu yapmamız gerekiyor. Türkiye’deki dört türbin kanadı fabrikasının tamamına, yedi kule fabrikasının dördüne, iki döküm tesisinden birisine ev sahipliği yapan İzmir’de rüzgâr sanayisinde faaliyet gösteren firmalarımız, Türk rüzgâr endüstrisinin toplam cirosunun yüzde 85’ini oluşturuyor. Bu başarının denizüstü RES’lerin üretiminde öne çıkması gerektiğini düşünüyoruz.

Çandarlı için çözüm…

Temellerinin atılmasının üzerinden 14 sene geçmesine rağmen geleceğinin ne olacağı hala belli olmayan Çandarlı Limanı projesinin, DRES’lerin üretimine odaklanan bir yapı ile kurgulanmasının, Türkiye’nin bu alanda dünyanın en önemli üretim ve ihracat merkezi olmasını sağlayacağını ifade ediyoruz.

Bugünün dünyasında insana, çevreye ve doğaya saygılı olmayan bir üretimin küresel rekabet ortamında yer alabilmesi giderek zorlaşıyor. Yetmiyor… Ürettiğiniz enerjinizin yerli olması ve yerli ekipmanlarla üretilmesi kritik önem taşıyor. Enerji sektörünün tüm alt bileşenlerinin oluşturduğu değer zincirinin her halkasında, yerli ve rekabetçi üretimle yer almak, en az enerjinin temiz olması kadar önemli.

İzmir başta olmak üzere, çok güçlü yatırımcıların ve onları destekleyen güçlü bir yan sanayinin varlığı, ülkemizin mukayeseli üstünlükleri arasında yer alıyor. Tek eksiğimiz ise ülkemizdeki yatırım ikliminde yaşanan sorunlardan kaynaklanıyor. Aldığımız yolu ve yolculuğu asla küçümsemiyoruz, ancak alacağımız yolun henüz başında olduğumuzu da biliyoruz. Yatırım iklimimizi birkaç küçük adımla daha iyi bir seviyeye taşımış olsaydık, bugün 12 bin Megavat seviyesinde olan rüzgâr enerjisi kurulu gücümüzü en az 20 bin MW’a, 10 bin MW seviyesindeki güneş enerjisi kurulu gücümüzü de en az 20 bin MW seviyesine çıkarabilirdik.

Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği olarak önerimiz ve beklentimiz; yenilenebilir enerji kaynaklarımız içinde en yüksek kurulu güce ulaştığımız rüzgâr ve güneş enerjisi başta olmak üzere; bireysel ve kurumsal tüm yatırımların önünün tamamıyla açılmasıdır. Sadece rüzgâr ve güneş enerjisinde sahip olduğu potansiyel ile en az 4 Türkiye’nin enerjisini karşılayabiliriz. Kendimize ve yaşlı dünyamıza fazlasıyla yetecek kadar enerjimiz var.

İzmir hub olma potansiyeline sahip

Rüzgâr ve güneş enerjisinde her yıl en az 3’er bin MW kurulu gücü devreye almaya başarırsak, gerek vatandaşımızın gerekse sanayicilerimizin enerji maliyetlerinde birkaç sene içinde gözle görülür bir iyileşme sağlamamız rahatlıkla mümkün olabilecek. İzmir’in rüzgâr başta olmak üzere, denizüstü (offshore) enerji teknolojilerinde Türkiye’de açık ara lider, dünyada bile mukayeseli üstünlüğü çok yüksek bir şehir olduğunu sürekli ifade ediyoruz.

Sıfır noktasında olduğumuz denizüstü rüzgâr enerji (DRES) santrallerinde İzmir’in bir üretim ve ihracat hub’ı olmaması için hiçbir sebep yok. İnsan kaynağımız, firmalarımızın finansal güçleri, teknolojik gelişim entegrasyonumuz son derece iyi. Ancak liman altyapımız yetmemeye başlıyor. İzmir Limanı ve Aliağa Bölgesi’ndeki limanlarımız artan rüzgâr türbinleri ölçeklerini artık karşılayamaz noktaya gelebilir. Türbin kanatlarımız 80 metrelerin üzerine çıkıyor, kulelerimiz daha da büyüyor. Ege, Akdeniz ve Karadeniz; derin denizler olmaları nedeniyle birkaç pilot proje dışında bugüne kadar DRES kurulumuna sahne olmadı. Ancak teknoloji baş döndürücü hızla ilerliyor. Artık yüzer denizüstü rüzgâr türbinleri üretiliyor. Bu sistemler de çevremizdeki denizlerdeki potansiyelin gerçekleşmesinde Türkiye’yi en şanslı ülke konumuna taşıyor.

Alper Kalaycı

Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA)

Yönetim Kurulu Başkanı

Kaynak: 7DENİZ DERGİSİ

7DENIZ – Haber Linki İçin Tıklayın !
DemirHindi
17 Mayıs 2025 – 10:30