Amerika ve Avrupa tersanelerinde yaygın olarak kullanılan sistemleri Türkiye’ye adapte etmeye çalıştıklarını belirten Arslan, yeni tesis yatırımlarının süreçleri ciddi şekilde hızlandırdığını şu sözlerle ifade ediyor, “Daha önce kumlama ve boyama süreçleriyle bir blok yaklaşık üç günde tamamlanıyordu. Yeni tesisimizde bu süreci bir buçuk güne indirmeyi hedefliyoruz. Bu da tüm tersane üretim sürecini hızlandıran önemli bir adım.”

Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bir girişimcilik hikayesi

15 yıllık başarılı kariyerinin ardından 2019 yılında kendi şirketini kuran Arslan, süreci şu sözlerle özetliyor: “Şirketimi kurduktan sonra, Türkiye’de üretilmeyen ekipmanların satışını gerçekleştirmek amacıyla Alman Sapi firmasının distribütörlüğünü üstlendim. Sekiz ay içerisinde işlerin başarılı ilerlemesi üzerine Sapi ile ortaklık süreci başladı. Böylece Sapi Türkiye faaliyetlerimiz, Sapi Almanya ortaklığıyla sürerken; tamamen bana ait olan ve boyama tesislerine odaklanan Nox firması da büyümeye devam ediyor.”

Sapi ortaklığıyla kazanılan güç

Sapi’nin kumlama alanındaki uzmanlığının kendilerine önemli bir katkı sunduğunu belirten Arslan, “Alman standartlarını tesislerimize entegre ettik. Kısa sürede ciddi bir ilerleme kaydettik. Nox ise boyama tesislerine odaklanmış durumda. Bu iki markayı birleştirerek hem kumlama hem de boyama alanlarında yüksek uzmanlıkla hizmet sunan entegre bir yapı oluşturduk. Bu sinerji sayesinde sektörde çok özel bir konuma ulaştık” ifadelerini kullandı.

İnovatif uygulamalarla üretim süreçlerinde verimlilik artışı

Yenilikçi çözümlerle hareket ettiklerini vurgulayan Arslan, “İki ayrı uzmanlık alanını bir araya getiren hibrit yapımız, bize sektörde eşsiz bir rekabet avantajı sağladı. Yeni tesislerimizden biri kimyasal işlemlere, diğeri ise tamamen mekanik üretim süreçlerine odaklanıyor. Özellikle tersanelerde Amerika ve Avrupa’da kullanılan sistemleri başarıyla adapte ediyoruz” şeklinde konuştu.

Türk tersanelerinde bir ilk

Sektörde karşılaştıkları en büyük zorluklardan birinin, geleneksel yöntemlere olan bağlılık olduğunu ifade eden Arslan, “Türk tersanelerinde havalandırma, hava akış hesaplamaları gibi temel mühendislik parametrelerine gereken önem verilmiyor. Bu da verimliliği doğrudan etkiliyor. Ada Tersanesi ile yürüttüğümüz projede, geleneksel sistem yerine tamamen bize ait, modern bir tesis dizayn ettik. Ada Tersanesi planlama ekibi ve Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Adil Erkoç’un yenilikçi bakış açımıza verdiği destekle çok başarılı bir uygulama ortaya çıktı. Türkiye tersanelerinde ilk kez bu düzeyde bir tesis kuruluyor” dedi.

Arslan, bu projeye yalnızca ticari bir yatırım değil, sektörel bir dönüşüm projesi olarak baktıklarının altını çizerek şöyle devam etti, “Ortadoğu, Avrupa, Asya ve Amerika’daki tesis kurulum çalışmalarımız sürüyor. Ada Tersanesi’ndeki proje tamamlandığında, birçok yeni iş birliğinin kapısı aralanacak. Simülasyonunu Mısır’da yapılan denizcilik sektörünü bir araya getiren Percon 2025’te gösterdiğimiz bu sistem, sektörde önemli bir değişimi tetikleyecek.”

Uluslararası pazarda yeni fırsatlar

Özellikle Ortadoğu pazarında önemli fırsatlar gördüklerini belirten Arslan “Avrupa’da ortağımız Sapi Almanya ile, İspanya, İngiltere ve Amerika’da bayilerimiz aracılığıyla projeler yürütüyoruz. Ortadoğu’da ise büyük bir holding ile iş birliği içindeyiz. Bu yıl bölgeden önemli işler alacağımızı öngörüyoruz. Teslim süresi 10 ay olan prestijli bir projeyi tamamladıktan sonra, arka arkaya 2-3 yeni proje daha planlanıyor. Buna paralel olarak, özellikle uluslararası pazardaki çalışmalarımıza güç katacak yeni sistemler ve yeni ekipler ile şirket içinde altyapımızı güçlendirme çalışmalarına devam ediyoruz” açıklamasını yaptı.

Kadının gücüne dair bir mesaj

Sektörde kadınların artan rolüne değinen Arslan, şu değerlendirmeyi yaptı, “Türkiye’de hâlâ kadının iş hayatındaki varlığı, konuşulması gereken bir konu. Kadına pozitif ayrımcılık yapmak zorunda kalıyoruz, bu dahi sorunun varlığını ortaya koyuyor. Oysa denizcilik başta olmak üzere birçok sektörde işini başarıyla yürüten kadınlar var. Tersanelerde kaynak yapan, gemilerde zabitlik görevini üstlenen kadın çalışanlarımız var. Ancak hâlâ gidecek yolumuz olduğu kanaatindeyim.” Kadınların sorunlarını yalnızca kadınlara anlatarak çözüme ulaşmanın zor olduğunu vurgulayan Arslan, “Sivil toplum kuruluşları daha etkili olabilir. Sadece kadınların bir araya geldiği toplantılar yerine, sektörün erkek yöneticilerini de bu organizasyonlara davet etmeliyiz. Gerçek değişim, ancak bu konular onların da gündemine girdiğinde sağlanabilir. Bir tersanede 500 erkek çalışıyorsa, aralarında 10 kadın olması bile fark yaratır. Çünkü kaliteli iş yapan bir kadın, çevresindeki bakış açısını da değiştirir” dedi.

Kaynak: 7DENİZ DERGİSİ