Dün New York seçim sonuclarını heyecanla bekledim. Bir Müslüman adayın seçilmesi değildi beklentim, insanların dini açıkcası benim için hiç bir zaman belirleyici unsur, tanımlayıcı bir kriter olmadı. Amerikan Halkının kendisini “Demokratik Sosyalist” olarak tanımlayan bir adaya vereceği tepkiydi. Bir de New York gibi Yahudi çoğunluğun olduğu bir kentte Müslüman bir adaya geçit verilecek miydi bunu çok merak ettim.
Mamdani yapılan anketlerde hep açık ara önde gitti ama yine de anketler her zaman doğru sonuç vermiyor.
Şimdi yine kendi geçmişim üstünden biraz bilgi vereyim. Tel Aviv’de bulunduğum bir gün , ülkenin 300-400 milyon dolar yıllık cirosu olan en büyük Tour Operatörlerinden birisi olan Natur Tourism’in Genel Müdürü olan Zvi K.’den bir telefon aldım. ” Havera ( Arkadaşım) , yarın saat 15.00’de ofise gelebilir misin ? Seni tanıştırmak istediğim insanlar var, iş konuşacağız “. Tabii giderdim, sen işten bahset. Tam saatinde Ben Yahuda Caddesinde bulunan ofise gittik ortagımla. Kıyafetlerinden hemen anladıgım gibi karşımda iki tane Haham duruyordu ve yanılmıyorsam bu iki kişi İsrael Hahambaşılık Temsilcileri idiler.
Sosyal ve Kamusal yaşam kuralları İsrael’de tamamen Şer’î’dir. Yani demokratik bir devlettir ancak tüm yaşam dinin gereklerine göre düzenlenmiştir. Dolayısıyla birisi Sefarad ( Güney Avrupa Yahudileri) diğeri Ashkenaz ( Dogu Avrupa Yahudileri) olmak üzere bu iki temsilci ve Hahamlar Kurulu yönetir İsrael’i. Yani İran’da sistem nasılsa, İsrael’de de öyle. Bir yanda Parlamento öte yanda Hahambaşılık. Bu iki kişi bu sistemin başıydı ve en üst dinî yetkililerdi. Zvi K. bizleri tanıştırdıktan sonra meseleyi anlattı. Bu televizyonlarda gördüğünüz siyah giyisili, Hasidik veya Haredim denen Ortodoks Yahudiler de tatil amaçlı Türkiye’ye gelmek istiyorlardı herkes gibi ama yaşamları yediklerinden giydiklerine kadar Kosher denen dinî kurallara baglı olduğu için Türkiye’ye gelemiyorlardı, helal degildi bizdeki hiç bir sey. Tevrat’ın tüm bu kurallarını çok iyi biliyordum, hatta iddialıyım Yahudilerden bile daha iyi biliyordum ve bu işin ne kadar imkansıza yakın oldugunu da ama denemeye değmez miydi? Bizim TC Vatandaşları ve iş insanları olarak en büyük sorumluluğumuz kendi ülkemize ve halkımıza karşı idi ve bu isten milyonlarca dolar döviz girdisi sağlayabilirdik.
O gün bu iki yetkiliye bize biraz zaman vermelerini, konuyu araştırıp, üstünde çalışıp kendilerine geri döneceğimizi söyledik. Bu iş Türk Bürokrasisi ve Türk Devletinin bize tam desteğinin gerektigi bir işti, öz sermaye , orta ölçekli bir özel şirket olarak tek başımıza bu işin altından kalkamazdık. Şöyle ki ; Örnegin İsrael’den Kosher, yani Helal yemek getirtmemiz gerekiyordu, bunun için Tarım Orman Bakanlıgı’na ve yiyecek ithalat müsaadelerine ihtiyacımız vardı. Bu kişiler hep o siyah giyisileri giydikleri için toplumda çok dikkat çekiyor, açık hedef haline geliyorlardı. Bu durumda İçişleri Bakanlıgı’mız devreye girmek durumundaydı, İsrael’den Haham personel gelecekti, bunun icin Dışişleri Bakanlıgımız devreye girecek Çalışma Bakanlıgı’nın da onayları gerekiyordu . Bu insanlara tamamen ayrı mutfağı ve restaurantı olan bir otel bulmalıydık, çarşaflar özel dokunmuş, Kosher kurallarına uygun dokumalardan olmalıydı, tüm onaylar Türk Hahambaşılık’ından gelmek ve sertifikalandırılmak zorundaydı.
Hemen o gün bu operasyonu kurmak için kolları sıvadık. Antalya/ Belek’de bulunan Adora Hotel bize ayrı bir mutfak ve restaurant imkanı veriyordu. Hemen sözleşme imzaladık. Operasyonun ilk yıl bütçesi bir milyon dolardı ve biz de bu işi hiç kaçırmak niyetinde değildik. İsrael Hahambasılık’ından bir ekip geldi. Odaları, mutfak ve restaurantı kendi inançlarına göre Kosher ( Helal) yaptılar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti , yetkililerimiz bize tam destek verdi. Öyle muhteşem bürokratlarımız vardı ki işinin erbabı. Turizm Bakanlıgı, İçişleri Bakanlıgı, Dışisleri Bakanlıgı, Tarım Orman Bakanlıgı, Çalısma Bakanlıgı hepsi ama hepsi bize çok destek oldu. 90’ların bir milyon doları da bugünün 12-15 milyon dolarına denk, göz ardı etmeyin. En son olarak Türk Hahambaşıılık’ı tüm denetlemeleri yaptı ve Kosher Sertifikalarını verdi. Bu Kosher Operasyonu ‘nu çok büyük bir başarı ile yaptık hem Şirket hem Devlet olarak senelerce ve milyonlarca dolar döviz girsidi sağladık memleketimize bu pazardan.
İsrael nüfusunun %20’sini oluşturan bu nüfus çok ilginçtir. Bizdeki Şeriatcilerin tam aksine tamamen barış yanlışı, adam öldürmeyi reddeden, İsrael Devleti’ni tanımayan ( çünkü Mesih geldiğinde o devlet kurulacak inançlarına göre, İsrael’i kurmak Allah’a şirk koşmak yani) , orduya girmeyi ve askerlik yapmayı reddeden, hemen tamamen vejeteryan beslenen insanlar. İsrael de tüm yasamın Tevrat Kurallarına göre düzenlendigi kendi bölgelerinde, semtlerinde yaşarlar, pek halka karışmazlar, asla Siyonist degillerdir. Erkekler bütün gün Yeşiva denen Tevrat Okullarında dua ederler, kadınlar çocuklara bakar ve çalısıp ev geçindirirler ama zaten o kadar zenginler ki paraya da ihtiyaç pek yoktur zira Dünya Pırlanta Ticareti onların elinde. İsrael Devleti 90’lı yıllarda bütün ülkeler Aperheid Yönetimi olduğu için Güney Afrika’yı protesto ve boykot eder, diplomatik ilişkilerini de bu ülke ile bitirirken Güney Afrika ile çok iyi ilişkiler kurdu ve oradaki bütün Pırlanta Madenlerinin isletmesini ele geçirdi. Güney Afrika Pırlantası önce İsrael’de Ramat Gan Pırlanta Değişim Borsası’na geliyor, Oradan Amsterdam, Bürüksel Pırlanta Borsaları’na ihraç ediliyor, son adres de New York Pırlanta Borsası oluyordu.
Ramat Gan’da devasa bir kasa bina var kimsenin giremediği ama ben ve ortağım girdik o binaya zira hepsi Kosher Operasyonundan sonra düzenli müşterimiz olup tüm fuar vs hizmetlerini de bizden aldılar.Yahudilerin en sevdigim özelliği ahdı vefa duygularının çok yüksek olmasıdır, kendilerine iyilik yapanı asla unutmazlar. Böyle bir yapıları da vardır. Bir de “Yahudi” ve “İsrail Vatandaşı” kavramlarını asla karıştırmamak gerekli. Bunu pek ayıramıyoruz toplumca. İki farklı kimliktir bunlar. Dikkat etmek gerek. İsraelliler New York’a , biraz espri amaçlı olsa da fiili durum da budur, “Jew York” derler. New York’u yöneten “Yahudi Sermayesi” dir. İşte tüm bu bilgi ve deneyim birikimimle New York seçim sonuçlarını çok merak ediyordum ve gönlüm de pek tabii Mamdani’den yanaydı. Bu seçim sadece New York’da degil ABD’de bir devrim niteliğindedir. Halk, hangi din, etnik köken, dil grubundan olursa olsun Demokratlar için , Müslüman bir Sosyalist lehine oy kullandı ve ABD Kongresine çok önemli bir mesaj verdi ve buna Yahudiler de dahil. Şu günlerde, bir aydır ABD’de Kongre kapalı. Binlerce insan işsiz ve devlet yemek kartlarına para da koymadı. ABD’de vergi en önemli kriterdir ve vergi ödeyen herkes haklarını talep eder. Amerikan Halkı kendi yemek kartlarına para konmaz, kendisi aç kalırken ABD Hükümetlerinin milyarlarca doları İsrael’e silah ve genel yardım olarak kullanmasını reddediyor ve siyasal sonuc Mamdani oldu şimdilik.
Gazze Operasyonu icin İsrael Genel Kurmay Başkanı Netanyahu’ya karşı çıkmış ve ” Gazze İsrael’in Vietnam’ı olur” demişti. Tabii ki o bir Genel Kurmay Başkanı olarak görevini yapıyor, yapmak durumunda ama bence Gazze gerçekten Vietnam oluyor. Mamdani ile çok önemli siyasal sonuçtur, arkası gelecektir.
Müge Ataman



