ATMACA GÜDÜMLÜ MERMİSİ VE DENİZ GÜCÜMÜZDE YENİ DÖNEM

18 Haziran 2021 tarihinde MİLGEM Ada sınıfı korvetlerimizin sonuncusu olan TCG Kınalıada, ateşlediği Atmaca, satıhtan satha gemiye karşı güdümlü mermisi ile Karadeniz’de münfesih açık deniz romörkörü ve dalgıç destek gemisi Işın’ı büyük bir başarıyla vurdu. Gemi kısa süre sonra aldığı yara nedeniyle battı. Tarihimizde ilk kez milli bir güdümlü mermi harp başlığı ile fiilen bir savaş gemisine karşı denenmiş oldu. Bu başarı beni 17 yıl öncesine 20. Deniz Kuvvetleri Komutanı merhum Oramiral Özden Örnek’in Kuvvet Komutanlığı dönemine götürdü. Albay rütbesinde Strateji Daire Başkanıydım. Uzak görüşlü Amiralimiz bir defasında özetle şunları söylemişti: “Arkadaşlar güdümlü mermi ve torpidoda dışa bağımlı olarak deniz kontrolü sağlayamayız. Mutlaka millilerini yapmamız gerekir.” Onun direktifleri ile Atmaca’nın doğumu gerçekleşti. Aradan geçen 17 yıl sonra tarihimize ve bahriyemize yaşatılan bu büyük başarıda emeği geçen asker ve sivil tüm mühendislere, işçilere ve diğer destek elemanlarına takdir ve tebriklerimizi sunuyorum. Merhum Amiral Özden Örnek’i tekrar büyük bir saygı ile anıyor ve rahmet diliyorum. Onun öngörüsü ve kararlılığı olmasa bugün ne MİLGEM ne de Atmaca vardı.

Bu arada hedef gemisi görevini yapan Işın’a aşağıdaki mesajımı yolluyorum: “Elveda TCG Işın. 18 Haziran 2021 günü yapılan fiili Atmaca Füzesi denemesinde hedef gemisi olarak son görevini yaptın ve Karadeniz’in derinliklerine kavuştun. Son görevinde bile geride bıraktığın Cumhuriyet Donanmasına güven aşıladın. 77 yıllık ömrünün 42 yılı açık deniz romörkörü ve dalgıç destek gemisi olarak şanlı Türk bahriyesinde geçti. Güvertelerinde yaşanan sonsuz hatıralar ve başarılar önünde selam duruyorum.”

UZAKTAN SAVUNMA

Yarbay Mustafa Kemal 19. Tümen Komutanı olarak Çanakkale Savaşları esnasında bir Alman diplomata harp çadırında şu beyanatı veriyordu: “… Deniz Kuvvetinden yoksun bir kara kuvveti olarak yarımadamızı kara kuvvetlerini çekinmeden getirebilecek bir Deniz Kuvvetine karşı hiçbir zaman savunamayız.” Haklıydı. Konuşmasından kısa bir süre önce, 12 Nisan 1915 günü saat 10 sıralarında Conkbayırı’nda 57’nci Piyade Alayına “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” demişti. Zira karşısında, istilacı kuvvetini Akdeniz ve Ege Denizlerini aşarak, çekinmeden Gelibolu Yarımadasına getiren bir armada vardı. Donanmasızlığın ne olduğunu en iyi bilen komutandı. Osmanlı, bu gücü denizde durduramamıştı. Harbin özü şiddettir. Ateş gücünün gereken yer ve zamanda kullanılması şiddeti doğurur. Karşı taraf bu güç ile ya caydırılır ya imha edilir. Deniz stratejisinin temeli muhasım deniz gücüne kontrol edilmesi gereken deniz ulaştırma rotalarını, deniz alanlarını, boğazları, geçitleri, limanları kullandırmamaktan geçer. Bunu sağlayacağınız ateş gücü ne kadar uzaktan sağlanabilirse kayıp verme ve başarısızlık o derece azalır. Eğer kıyılarınızı savunacaksanız savunmanız denizden ve uzaktan başlamalıdır. Atmaca bunu sağlayacaktır. 250 km menzile sahip, ateşle ve unut tipi bir güdümlü mermi olan Atmaca, 1970’lerden bu yana tüm fırkateyn, hücumbot ve bazı denizaltılarımızda bulunan ana silah, ABD Yapımı Harpoon’u değiştirecektir. Ondan daha fazla yeteneğe sahip olduğunu ayrıca ekleyelim.

BAĞIMSIZ HAREKAT LOJİSTİĞİ

Harpoon mermisini ABD’nin karıştırabileceği ve istemediği durumlarda müdahale edebileceği ya da tedarik etmeyeceği gerçeğini göz önüne alırsak, Atmaca’nın bağımsız hareket yeteneği ile egemenliğimize ne kadar büyük katkı sağlayacağı unutulmamalıdır. Artık, Türk deniz gücü, uzun menzilden su üstü hedeflerine angajman yeteneğinde, Harpoon mermilerine olan bağımlılıktan kurtulma aşamasına gelmiştir. Bundan sonraki hedef en kısa zamanda Harpoon mermilerinin milli Atmaca mermileri ile değiştirilmesidir. Atmaca’nın başarıyla denenmiş olması, Anadolu kıyılarının yaklaşık 250 km.si, yani mavi vatan içine girerek ya da yaklaşarak, risk veya tehdit oluşturacak suüstü unsurlarının imha edilmesi, kıyılarımıza yaklaştırılmaması demektir. Atmaca, “Savunma Denizden Başlar” doktrininin ulusal güce dayanarak başarılması demektir. İlk deneme 3 Kasım 2019 tarihinde yine TCG Kınalıada’da icra edilmiş ve yüzer hedef imha edilmişti. Bu kez Atmaca gerçek bir hedef gemisine karşı kullanıldı. Bu başarı önemli ve dikkat çekicidir. Dünyaya, dosta düşmana, çok büyük bir mesajdır. 21. Yüzyılda Türk denizcileşmesinin, Mavi Vatandaki egemenliğimizin ciddi ve caydırıcı bir manifestosudur.

MİLLİ GEMİDE MİLLİ MERMİ

Atmaca’yı ateşleyen Kınalıada korvetimizin tarihi için de bu başarı çok önemlidir. 3 Kasım 2019 atışından sonra 18 Haziran 2021 atışının da bu nadide gemi tarafından yapılmış olması tarih ve talihin gemiye güzel bir hediyesi olmuştur. Artık Kınalıada Atmaca ile özdeşleşmiştir. Ada sınıfı korvetleri hatırlatalım. Önce 27 Eylül 2011 tarihinde ilk MİLGEM Ada sınıfı korvet TCG Heybeliada % 70 yerlilik oranı ile donanmaya teslim edildi. Henüz ana silahı olan uzun menzilli gemiye karşı güdümlü mermileri milli değildi. ABD yapımı Harpoon mermileri yüklüydü. Ateş gücü de milli olmalıydı. Donanmamız bunu son gemide başardı ve TCG Kınalıada Atmaca ile donatıldı. Kınalıada’nın sloganını da hatırlatalım “Mavi Vatana Adanmışlar.” Geminin logosunda Mustafa Kemal Atatürk’ün gemiden fırlatılan füze ile muhteşem bir portre sunması ve gökyüzünde 16 yıldız bulunması her şeyi anlatıyor. Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar payidar kalacaktır. Bunu sağlayacak ateş gücü bahriyeye kurulan tüm kumpaslara rağmen mavi vatan cephesinde başarılmıştır.

SONSUZA KADAR GÜÇLÜ DONANMA

Cumhuriyet Donanması kurulduğu 1923’ten bu yana devlet jeopolitiğinin gereklerini her zaman yerine getirmiştir. Tamamen ABD’ye bağımlı olduğumuz 1974 yılında gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekâtında ilk kez denenen müşterek amfibi harekatta çok kısıtlı olanaklarla büyük zafer elde ettik. Türkiye’nin muhasım ve rakiplerinin 1974 ile 2021 deniz savaş lojistiği yeteneklerimizi kıyaslayacak durumda olduğunu farz ve kabul edelim. Donanmamız şartlar ne olursa olsun büyümeye ve etkinleşmeye devam etmelidir. Hükümetler gelir geçer ancak devletler ve donanmalar kalıcıdır. Cumhuriyet hükümetleri donanmayı her daim güçlendirmelidir. Bu bir seçenek değil jeopolitik zorunluluktur. Yarımada devletinde yaşamanın; Türk dünyasının açık denizlere açılan tek deniz kuvvetine sahip olmanın jeopolitik gereğidir. Atmaca güdümlü mermileri ile sağlanan bu başarıdan sonra en büyük dileğimiz milli denizaltı torpidosu Akya ve milli Gezgin (cruise) füzesinin en kısa zamanda donanma envanterimize katılmasıdır. O zaman geldiğinde mavi vatanda daha emin ve daha güvende olacağız.

CEM GÜRDENİZ