MİLGEM’İN BABASINI ÇOK ÖZLÜYORUZ…

29 Nisan 2021, 20. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in aramızdan ayrılışının 3. Yıldönümüydü. Cumhuriyet Donanmasına nitelik ve yetenek boyutunda sınıf atlatan Amiral Örnek’i mezarı başında andık. Pandemi nedeni ile katılım çok az olsa da Mavi Vatanın sathında, semalarında ve derinliklerinde görev yapmış ve yapan bahriyelilerin bu önemli günde kalpleri ve düşünceleri onunla beraberdi. Nasıl olmasın ki? Eğer devlete deniz gücü ve jeopolitik etkileşim alanında somut katkı sağlamış olmak bir ölçüt ise, Türkiye emsalsiz, soyadı gibi örnek bir Amiraline 3 yıl önce veda etmişti.

CUMHURİYET DONANMASINA ADANMIŞ BİR HAYAT

O, bahriyenin 1960 yılından sonra saflarına kattığı Altın Çocuk idi. Donanma saflarına genç bir deniz subayı olarak katıldığım 1979’ların bahriyesinde Deniz Kurmay Yarbay Özden Örnek, her genç subayın, her idealistin, her Atatürkçü’nün, emrinde çalışmak istediği bir komutan ve liderdi. İnsanlar ne olduklarıyla değil ne yaptıkları ile hatırlanır. Bu kural, donanma camiasında da geçerlidir. Genelde katma değeriniz ve yetenekleriniz kadar hatırlanırsınız. Bu değer bazen çok yüksektir. Bazen hiçtir. Özden Örnek olağanüstü yetenekleri ve mütevaziliği ile öne çıkmış seçkin bir liderdi. Özden Örnek, Cumhuriyet Donanmasını 21’inci yüzyıla hazırlayan kişidir. Bugünün modern bahriyesinde neyi kazısanız; hangi yeni gemiye ya da uçağa gitseniz; hangi temel doktrin veya stratejinin temeline inseniz karşınıza o çıkar.

EN BÜYÜK ESERİ: MİLGEM

Cumhuriyet donanmasına kazandırdığı sayısız katma değerler içinde şüphesiz en büyük ve ölümsüz olanı MİLGEM (Milli Gemi)’dir. Onun uzun soluklu MİLGEM projesine bakışı, tarihe mal olmuş şu sözleri ile özetlenebilir: ‘’Başaramazsınız dediler. Başardık.’’ İki yıllık kuvvet komutanlığı döneminde 50’nin üstünde gemi ve ana sistemin milli yetenek ve olanaklarla envantere katılma süreci projelerinin hepsinin atında onun imzası vardır. 17 yıllık amirallik döneminde sadece deniz gücümüzün donanım ve kuvvet yapısına yönelik girişim ve projeleri ile öne çıkmadı. Strateji, taktik, konsept, doktrin ve hepsinden önemlisi deniz kültürü alanlarında da büyük katma değerler sağladı.

YÜZBAŞI ATA NUTKU’NUN YAKTIĞI ATEŞ

Onun en büyük eseri MİLGEM’in başarısını anlamak için geriye gitmek gerekir. 86 yıl öncesine 24 Eylül 1935 gününe, Gölcük Tersanesine gidelim. Bugün dünya çapında üne sahip tersanemiz ilk gemisini kuruluşundan 9 yıl sonra suya indirdi. Deniz tarihçisi merhum Amiral Afif Büyüktuğrul ‘’Cumhuriyet Donanmasının Kuruluşu Sırasında 60 Yıl Hizmet’’ isimli hatıratında o günü şöyle anlatmış: ‘’Bugün, Gölcük Tersanesi yapısı ilk gemi olarak Gölcük yağ gemisi (tankeri) denize indirildi…Bu gemiyi Gemi İnşa Mühendisi Yüzbaşı Ata Nutku planlamıştı. İnşa kararı almak için bir hayli uğraştı. Çünkü Gölcük fabrikaları kurmayı ya da müdürleri bu geminin yapılmasını istemiyorlardı. Onlarda bu inşaatın sorumluluğunu alacak cesaret yoktu…1200 tonluk geminin inşasına 29 Mayıs 1934 tarihinde başlanmış ve Ata tarafından Avrupai bir çalışma sistemi kurulmuştu…Amacı gemiyi kısa zamanda ve en ucuza mal etmekti. Fabrika müdürleri ise Gölcük gemisi bütçesi üzerinden başka onarımlar da yapmak istemekteydiler…Yüzbaşı Ata razı değildi…Fabrika müdürlerinde Ata’ya karşı müthiş bir tepki başlamıştı. Açık açık “bu gemi yapılmayacak, nihayet bu gemileri hurdacılara satacağız” gibi çirkin sözler de harcanıyordu. Bu sözler o kadar şiddetli idi ki bugün gemi teknesi denize indirilirken hiçbir tören yapılmamıştı. Gemi bizler ve Yüzbaşı Ata’nın arkadaşları huzuruyla sessiz sedasız denize indirilmişti. Ortalıkta fabrika müdürlerinden kimse yoktu. Bizler onu tebrik etmiş ve öpmüştük.’’

İMKANSIZI BAŞARMAK

Maalesef Cumhuriyet Donanmasının ilerici ve yaratıcı kadroları kadar tutucu ve teslimiyetçi kadroları da her zaman olmuştur. Her ne kadar TCG Koçhisar (1963), TCG Berk (1967) gibi ABD dizaynı savaş gemilerini milli imkanlarla ülkemizde inşa etme projeleri başlatılmış olsa da arkası gelmedi. Yıllarca tersanelerimizde yabancı dizayn savaş gemilerini montaj sanayi seviyesinde ulusal savunma sanayine katma değer yaratamadan inşa edebildik. MİLGEM projesi 1992-1995 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevini yapan merhum Oramiral Vural Bayazıt döneminde doğdu. 2003 yılına kadar değişik aşamalardan geçti. 2001 yılında durma noktasına ve hatta iptal aşamasına gelen bu projeyi 2003-2005 yılları arasındaki kuvvet komutanlığı döneminde bambaşka bir ruhla dirilterek sonuçlandıran Amiral Özden Örnek oldu. Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkez Komutanlığı (ARMERKOM) kurulması onun ileri görüşü sayesinde hızlandı. Cumhuriyet Donanmasının dışa bağımlılığını sadece savaş gemi dizayn ve inşası ile değil milli su üstü ve sualtı silahları, atış kontrol sistemleri, başta GENESİS olmak üzere savaş yönetim sistemlerinin üretilmesi ile azaltmayı bir hayalden ve süslü kelimeler dizininden somut gerçekliğe dönüştürebilmeyi Amiral Örnek başarabildi. Askeri ve sivil savunma sanayi ile ilgili yetenek ve olanak havuzunu oluşturmayı başardı. Tam bir orkestra şefi oldu.

KÖTÜLÜK VE İHANETLERE RAĞMEN MÜCADELE

Örnek, MİLGEM’in hayat sürecini anlattığı ‘’MİLGEM’in Öyküsü’’ (Kırmızıkedi Yayınları) isimli başyapıtı ile tarihe ölümsüz notunu da düşmüş oldu. Kitabında şöyle yazmış: ‘’ Kazanılan her mücadelenin bir faturası vardır eğer o faturayı ilk kez ödemek istemiyorsak ödediğimiz faturayı daima hatırlamamız ve yapılanların bedava olmadığını bilmemiz gerekir. Kazandığımız her türlü yeteneği devam ettirmeli ve daha iyiye doğru geliştirmeliyiz.’’

O her ne kadar bu sözleri ulusal savunma sanayi yetenekleri kapsamında yazmışsa da mücadele ve ödenen bedel konusunda eklememiz gerekenler vardır. Özden Örnek FETÖ denen alçak emperyal çetenin en büyük hedefi oldu. FETÖ kurgusu ile 2007’de Nokta Dergisinde onun günlüklerine sözde darbe zırvalarını ekleyerek başlatılan linç, o dönemde parlamento, iktidar ve hatta muhalefetin umarsızlığı ile devam etti. Daha sonra emperyalist çete özgürlüğünü çalarak Nokta Dergisi kumpasından daha rezil kurgulanmış Balyoz davası ile 11 Şubat 2011- 19 Haziran 2014 arasında 3,5 yıl Silivri’ye mahkûm etti. Zira Deniz Kuvvetleri ve denizdeki Türk için yaptıkları çok büyüktü. O, Silivri 4 no’lu cezaevinde yatarken 27 Eylül 2011 günü Türk deniz gücüne en büyük ödülü olan MİLGEM’in ilk gemisi TCG Heybeliada korveti devlet töreni ile İstanbul Tersanesinde Donanma Komutanlığına teslim edildi. Törende sivil ve askeri devlet protokolü tam kadro hazırdı. Yapılan konuşmalarda amiraller dahil kimse Özden Örnek adını anmadı. Vefasızlık ve korkaklık o an için kazanmıştı. Ama Özden Örnek adının ölümsüzleşmesini hiç kimse önleyemedi. Evlatları kadar sevdiği ve emek harcadığı MİLGEM’in ikinci gemisine (TCG Büyükada) Silivri’den çıktıktan 2 yıl sonra 2 Mayıs 2016 öğleden sonra ayak basabildi. Yaşadığı duygu fırtınasını bu yazıyı okuyan herkes tahmin edebilir. Baba ile kızı büyük bir ayrılık sonrası kucaklaşabildi. 30 Nisan 2018 tarihinde Kasımpaşa Kuzey Deniz Saha Komutanlığı karargahının bulunduğu Haliç’te deniz kıyısında yapılan cenaze töreninde tabutunun yanında bir MİLGEM maketi duruyordu. Adeta son yolculuğunda evladı ondan helallik istiyordu.

DONANMAMIZ DAHA İYİLERİNİ BAŞARACAKTIR

Amiral Örnek kitabında şöyle devam ediyor: ‘’2004 yılında Deniz Harp Okulunda öğrenciler ile yaptığım bir sohbet toplantısında bir öğrenci bana ‘komutanım bizim kendi yaptığımız bir savaş gemimiz ne zaman olacak?’ diye bir soru sormuştu. Kendisine ‘üzerinde çalışıyoruz, bittiğini ben göremeyeceğim ama sizler kullanacaksınız’ demiştim. Mahcup olmadığımızı zannediyorum. Bu arada MİLGEM’i yapamazsınız diyenlere de tek sözcüklü cevabımız ‘yaptık’ şeklinde olacaktır. Son olarak -biraz iddialı olarak- diyeceğim şudur: ‘Einstein’ın özel görelilik kuramı fizikte neyse, MİLGEM de Deniz Kuvvetleri için odur. TCG Heybeliada’dan sonra Deniz Kuvvetlerinde yaşam ve düşünceler değişmiştir.’’ Kitabının son cümlesi de şöyle: ‘’Daha yapmamız gereken çok işimiz var.’’ Kimsenin hiç kuşkusu olmasın. Cumhuriyet Donanması öz değerlerini kurucusu Mustafa Kemal Atatürk‘ten almaya ve ona layık Özden Örnek gibi altın çocukları yetiştirmeye devam edecektir. Zira ilerleme ve aydınlanma gücünü akıl, bilim ve erdemden alır. Atatürk’ün Amirali Özden Örnek gibi olmak; daima daha nitelikli olanı aramak ve en önemlisi iyi ve haklı tarafta olmak Donanmayı geleceğe daha güçlü taşıyacaktır. Dilerim Amiralimizin rotası ve mekânı Mavi Vatanın sonsuzluğu kadar ona huzur verir. O, sadece Cumhuriyet Donanmasının şeref sayfalarında değil, 1000 yıllık Türk denizcilik tarihinin şeref sayfalarındaki ölümsüz ismi ile hatırlanacaktır. Zira, Mavi Vatan uğrunda ağır bedeller ödeyerek değer üretenleri asla unutmaz. Sadece çok özler.

CEM GÜRDENİZ