18 Kasım 2021 tarihinde Heybeliada’da merhum Hamit Naci adına bir vakıf kuruldu. Türkiye’nin denizcileşmesine ve başta Mavi Vatan olmak üzere deniz bilincinin her alanda gelişmesine katkı sağlayacak ‘’Hamit Naci Mavi Vatan Vakfı’nın kuruluş belgesi Resmî Gazetede 30 Ekim 2021 tarihinde 10299/1-1 ilan numarası ile yayınlanarak hayata geçti ve Vakıf Senedi gereği ilk Mütevelli Heyet Toplantısı 18 Kasım 2021 tarihinde Heybeliada’da gerçekleştirildi. Vakfın Mütevelli Heyeti ile Yönetim ve Denetleme Heyetleri şöyle: Levent Akson, Işık Aylan, Yaşar Barbaros Büyüksağnak, Erol Ömer Çakır, Gürcan Dağdaş, Edhem Dirvana, Hasan Erel, Müfit Özdeş, Mehmet Emre Ergin, Sermet Fındık, Fatih Goca, Cem Gürdeniz, Şükrü Sina Gürel, Mehmet Hanif, Numan Hazar, Cafer Levent Karataş, Buğra Perdar, Volkan Narcı, Mustafa Özbey, Volkan Özdemir, Yekta Güngör Özden, Kadir Sağdıç, Adil Tuğcu, Celal Ülgen, Şahin Yaman
Yönetim kurulu: Cem Gürdeniz, Levent Akson, Işık Aylan, Edhem Dirvana, Fatih Goca. Yedek yönetim kurulu: Volkan Özdemir, Yaşar Barbaros Büyüksağnak, Cafer Levent Karataş, Kadir Sağdıç, Şahin Yaman. Denetim kurulu: Mehmet Emre Ergin, Buğra Perdar, Selim Serdar Sumay. Yedek denetim kurulu: Adil Tuğcu, Rüstem Kurtoğlu, Burak Oktay Çam.
Genişletilme sürecinde bulunan Mütevelli Heyete kabul edilen kişiler de şöyledir: Bingür Sönmez, Mehmet Nane, Ergün Güler, Cihangir Özyer, Barbaros Uzuner, Özgür Pehlivan, Dicle Eroğul, Şule Nazlıoğlu, Kenan Avcı, Çağrı Özbideciler.
HAMİT NACİ VE LÜTFİ MÜFİT ÖZDEŞ
Merhum Hamit Naci, Türk tarihinde ilk sivil denizcilik okulu olan Milli Deniz Ticareti Kaptan ve Çarkçı Mektebini (Bugünkü adı ile İTÜ Denizcilik Fakültesi) 1909 yılında kuran 1877 Bahriye Mektebi (Deniz Harp okulu) mezunu emekli deniz subayıdır. Mezun olduğu yıl Osmanlı- Rus (93) Harbine katılan Hamit Naci Binbaşıyken donanmadan emekli oldu ve kendini ticaret bahriyesinin eğitim ve öğretimine adayarak ve 1909 yılında Üsküdar’da bu toprakların ilk sivil denizcilik okulunu kurdu. Merhum Hamit Naci’nin damadı Lütfi Müfit Özdeş, Atatürk’ün Harbiye’den sınıf ve Kuvayı Milliye dahil pek çok cephede silah arkadaşı ve Cumhuriyetin kuruluş sonrası milletvekiliydi. Atatürk bu değerli sınıf arkadaşına Özdeş soyadını verdi. Hamit Naci kayınpeder olmasına rağmen soyadı kanunu çıktığında damadının soyadını aldı. Lütfi Müfit Özdeş’in Hamit Naci’nin kızıyla evliliğinden doğan oğlu Rıfat Özdeş dedesinin yolundan ilerledi ve bahriye subayı oldu. Henüz Yüzbaşıyken komutanı olduğu denizaltı ile üzerine yanaştığı Savarona’da Atatürk’ü sağlığında gören son deniz subayı oldu. Daha sonra Amiral ve emekliliğinde milletvekili oldu. Vakfın kurucusu E. Büyükelçi Müfit Özdeş, Amiral Rıfat Özdeş’in oğludur. Emekli Büyükelçi Müfit Özdeş Hamit Naci Mavi Vatan Vakfı’nın kurulmasını önce hayal ederek ve sonra öncülük ederek, merhum Hamit Naci’nin hayatı boyunca Türk denizciliğini geliştirmeye yönelik idealleri ve ilkeleri paralelinde vakfın kurulma sürecini başarıyla sonuçlandırdı.
BİRİNCİ VAZİFE
Vakfın, birinci vazifesi merhum Hamit Naci’nin 20. Yüzyıl başında sahip olduğu denizci ve yenilikçi ruhu, ebedi Liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün 1 Kasım 1937’de TBMM’de vazettiği denizciliğin Türk’ün milli büyük ülküsü olarak benimsenmesi paralelinde bugüne yansıtmaktır. Merhum Hamit Naci gerçekte 20. Yüzyılın başında denizci Türkiye idealini yakalayabilen ender fikir ve eylem adamıdır. Şüphesiz 33 yıllık II. Abdülhamit iktidarının denizcilik karşıtı politikasının oluşturduğu iklimin hemen ardından V. Mehmet Reşat iktidarında, 1909 yılında sivil bir denizcilik okulunu kurmak büyük vizyon ve cesaret isteyen bir süreçtir.
İKİNCİ VAZİFE
Vakfın ikinci vazifesi Türk milletinin bugüne kadar iki kez bağrından çıkan Donanma Vakfının ruhunu üçüncü kez canlandırabilmek, bir nevi üçüncü kez hayata geçirmektir. Bu girişimin ilk örneği 20. Yüzyıl başlangıcımda yaşanmıştır. 19 Temmuz 1909’da bir avuç donanma sevdalısı öncü ile kurulan Donanma-i Osmani Muavenet-i Milliye (Donanma Vakfı)’nın kısa sürede çok büyük bağışlar toplaması ve donanmaya yeni gemiler kazandırması aslında Türk halkının denizcileşmeye ve denizde güçlü olmaya ne kadar istekli olduğunu göstermiştir. Vakıf, mütareke döneminde İngilizlerin baskısı ve Sultan Vahdettin’in emri ile 10 yıl sonra 2 Nisan 1919 günü kapatıldı. Tarihimizde ikinci vakıf girişimi 1964 yazındaki Johnson mektubundan kısa bir süre sonra Kıbrıs’a müdahale edememenin acısını haykıran kamuoyunun duygularına Cumhuriyet Gazetesinin 2 Mayıs 1965 manşeti ile geldi. ‘’Başkasının Vermediğini Millet Yapar’’. Böylece büyük bir bağış kampanyası başladı. Bağışlar yeni çıkarma gemilerinin yapılabilmesi için çığ gibi büyüyordu. Halkın bu muhteşem ilgi ve desteği karşısında, başta Başbakan Suat Hayri Ürgüplü ve Başbakan Yardımcısı Süleyman Demirel olmak üzere 178 kurucu asil üye Kasımpaşa’da Divanhane ‘de (bugünkü Kuzey Deniz Saha Komutanlığı) 11 Mayıs 1965 günü bir araya gelerek “Türk Donanma Cemiyetini” kurdular. Cemiyet “Millet Yapar” kampanyasını devraldı. “Kendi gemini kendin yap” programı çerçevesinde Cemiyet, kuruluşundan sonra beş yıl içinde, 10 avcı bot,12 LCU, 20 LCM inşası ile TCG Berk ve TCK Peyk refakat muhriplerinin inşa programlarına destek sağladı. Bu vakıf sayesinde 20 Temmuz 1974 sabahı Kıbrıs’a yapılan amfibi harekatın 32 parça çıkarma gemisi donanmaya teslim edildi. Yani Kıbrıs’ta Türk jeopolitiği kazandıysa sebebi halkın bağışlarıyla temin edilen Çıkarma Gemileridir. Vakıf, dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın baskıları üzerine 17 Haziran 1987 tarihinde 3388 sayılı yasa ile Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına devredilmiştir. Bu vakfın kapatılması Denizcilik Gücünün geliştirilmesi ve dolayısı ile Türkiye’nin denizcileşmesine bilinçlendirme boyutunda büyük bir darbe vurmuştur. Zira bu vakıf sadece kuvvet yapısını geliştirmeye yönelik bağış toplamıyordu. Anadolu’da Cumhuriyet Donanmasını ve Türk denizcilik gücünü temsil ediyor, halka denizciliği tanıtmak ve yaygınlaştırmak görevlerini de yürütüyordu. Türk Hava Kurumundan (THK) çok daha eski ve tarihsel mirasa sahipti. Bu süreçte THK kapatılmadı. Bu şekilde Edirne’den Kars’a kadar Anadolu’nun her şehrinde örgütlenmiş bu denizci bilinç göz göre göre yok edildi. Denizcileşme, deniz bilinci ve donanma sevgisinin yayılmasına yönelik ciddi zafiyetlerimiz ortaya çıktı. 1987’den sonra Merhum Oramiral Özden Örnek’in öncülüğünü yaptığı Denizciliği Tanıtma Sevdirme ve Yaygınlaştırma (DTSY) girişimi dışında bu görevi yerine getirecek hiçbir kamu veya özel kurum veya kuruluş ülkemizde görev almamıştır. İşte Hamit Naci Mavi Vatan Vakfının temel amaçlarından biri bu eksikliği gidermek olacaktır.
VAKFIN ÜÇÜNCÜ VAZİFESİ
21. Yüzyılda Türkiye’nin halkı ve devleti ile denizcileşmesini hedefleyen Mavi Vatanı, sembol, kavram ve doktrin olarak geliştirmek ve millete mal etmektir. Mavi Vatan sadece deniz yetki alanlarımızı tarif eden bir kavram değildir. Türkiye’nin ve Türk Dünyasının 21. Yüzyılda denizcileşmesinin de sembolüdür. Aynı zamanda Türk deniz ve denizcilik gücünün geliştirilmesinin doktrinidir. Hamit Naci Mavi Vatan Vakfı Mavi Vatan’ı sembol, kavram ve doktrin olarak her alanda ve her boyutta geliştirecek faaliyetlerde bulunacaktır. Bu amaca yönelik olarak Kültürel ve akademik boyutta vakfın en önemli organlarından biri Hamit Naci Mavi Vatan Vakfı Denizcilik Forumu kısa adıyla MAVİFORUM olacaktır. Bu forum bir düşünce kuruluşu olarak düzenleyeceği akademik faaliyetler, yayınlayacağı akademik doküman, kitaplar ve tanıtıcı film ve videolarla halkın denizci bilincinin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Vakfın her ilde ve KKTC başta olmak üzere yurt dışında şube açması hedeflenerek, MAVİFORUM’un gerek dijital ortamda gerekse Türkiye’nin her yerinde akademik faaliyetler icra ederek denizci bilincin gelişmesine katkı sağlaması hedeflenecektir.
DÖRDÜNCÜ VAZİFE
Vakfın dördüncü vazifesi Türk deniz ve denizcilik kültürünü korumak, kurumsallaştırmak, geliştirmek ve yaygınlaştırmaktır. Bugün Türkiye’de Kültür ve Tabiat Varlıklarını Korumaya yönelik kanun ve tüzüklerde her türlü bina ve tabiat varlığı varken tek bir gemi ve deniz kültür unsuru yoktur. Vakıf başta klasik tekneler olmak üzere her tür deniz kültür varlığını himayesine alarak gelecek nesillere aktarılması görevini yürütecektir.
BEŞİNCİ VAZİFE
Vakfın beşinci hedefi devletin ve halkın denize uzak duruşunu ortadan kaldıracak tedbirler alarak toplumun genel kesiminde deniz farkındalığı yaratmaktır. Vakıf önümüzdeki yıllar içerisinde güçlendikçe çocuk ve gençlerin denizcileşmesine katkı sağlayacak Denizcileşme Merkezlerini kuracaktır. Türkiye’de ilk kez hayat bulacak bu merkezler üzerinden maddi durumu iyi olmayan başta çocuk ve gençler olmak üzere vatandaşlarımıza temel yüzme, kürek, yelken ve denizcilik kültürü eğitimlerini vermek amaç olacaktır.
Vakfın Merkezi 1834 yılından itibaren Bahriyenin kalbi olan Heybeliada’da Lozan Zaferi Caddesi numara 55’te Sayın E. Büyükelçi Müfit Özdeş’in bağışladığı tarihi binadır. Bu bina vakfın kurulmasını müteakip restorasyon aşamasına girecek, hazır olduğunda merkez burada olacaktır.
ATATÜRK VE DENİZ SEVGİSİ
Vakıf enerjisini iki büyük güçten alacaktır. Birincisi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümsüz rehber ve önder ışığı, diğeri sahip olduğumuz olağanüstü deniz coğrafyasında denizcileşme istenç ve irademizdir. Varacağımız liman, denizle buluşmuş, Mavi Uygarlık cephesine geçmiş Atatürk’ün aklındaki Türkiye’dir. Bu Türkiye her türlü baskıya, kumpasa, algı operasyonlarına, etnik ve dini hassasiyetler üzerinden oynanan alçak oyunlara, kurulan tuzaklara rağmen mutlaka başarılacaktır. Zira bu yöneliş ideolojik değil, jeopolitik bir yöneliştir.
YENİ BİR BAŞLANGIÇ
Hamit Naci Mavi Vatan Vakfı geçmişimizde yaşanan donanma ve deniz sevgisine yönelik vakıflar silsilesi içinde üçüncü kez yerini almaktadır. 1909 yılındaki Hamit Naci’nin denizci yenilikçi ruhunu ve son yıllarda ülkemizde özel yer tutan Mavi Vatan ruhunu Atatürk’ün 1 Kasım 1937’de vazettiği büyük denizcilik ülküsü ile bileştiren bu sentez, yepyeni bir rotanın habercisidir. Atatürk ve deniz sevgisi ile harmanlanan bu rota, Türkiye düşmanlarıyla, içimizdeki en uç mandacıları bile yeni durum muhakemelerine muhtaç edecektir. 21. Yüzyılda Türkiye her şeye rağmen denizde kayıplara izin vermeyecektir. Hamit Naci Mavi Vatan Vakfı bugüne kadar 10 binin üzerinde deniz subayını bağrından çıkaran Heybeliada’dan Türkiye’nin Mustafa Kemal Atatürk rotasında denizcileşmesine meşale olacaktır.
CEM GÜRDENİZ