Çevre denilince; yaşadığımız, soluk aldığımız çevre, kültürümüz, insanlara ve diğer canlılara davranışlarımız, kullandığımız dil akla gelmelidir. İnsanoğlunun sahip olduğu en yüce duygulardan biri sevgidir. Yaşamın büyüsüdür sevgi, tükenmez bir hazinedir. Maliyeti ve oluşumu hiç bir külfet gerektirmediği halde, değeri sonsuzdur. Onu, insanlara ve yaşadığımız çevreye sundukça, dağıttıkça, insana çok büyük mutluluk ve haz verir.Çevreyi koruma, doğal değerlerimizi sonraki kuşaklara aktarabilmek için gösterilen çabalar büyük önem arz etmektedir. Yarınlarda çocuklarımız, onların çocukları rahat ve mutlu, güzel bir yaşam sürdürmek durumunda olmalıdır.
Ne yazık ki geçmişteki büyükler buna hiç özen göstermediler. En azından şimdiki kuşak ve siz, bu günden atılacak temellerle yarınlara umutla bakmamızı ve geleceğe güzel bir çevre, yaşanabilir bir dünya bırakmamızı sağlayabilirsiniz.
Dünyada, evrensel değerler sisteminde, çağdaş yönetim sisteminde 3 temel unsur ön plana çıkar.
Hepimizin bildiği gibi demokratikleşme, demokrasi kavramı çok önemli bir unsurdur. Ayrıca, insan hakları, hakların ve hukukun yerleşmiş olması, bir ülkede en önemli unsurların başında gelir.
Bir diğer unsur da çevre yönetimdir.
Bugün artık çevrenin bir lüks olmadığını, çevrenin en iyi biçimde aklı başında insanlar tarafından korunabileceğini görmekteyiz.
Günümüzde dünya nüfusu günde yaklaşık olarak 200-250 bin artmaktadır. Bunun sonucunda da doğal olarak, kullandığımız teknolojiler, günümüzün yaşam biçimleri vb. nedenler ile çevre zarar görmektedir. Bu kaçınılmazdır. Önemli olan bu çevreyi nasıl koruyabiliriz. Bunu düşünmemiz gerekir.
AB (Avrupa Birliği)’nin çevreye ilişkin 300 den fazla uyarıları ve yaptırımları bulunmaktadır. Bunlardan bazıları çok önemlidir.
1-Global Isınma: Isınmadan dolayı oluşacak sorunlardan biri ormanların zarar görmesi, yok olmasıdır.
Dünyanın birçok yerlerinde sıcaklıklar nedeniyle binlerce kişi yaşamını yitirmektedir.
Global ısınma yalnızca aşırı sıcaklıkları da beraberinde getirmiyor. Bazen de çok soğuk hava dalgaları oluşturabiliyor. Bunun sonucunda Antarktika’daki kıtaya bağlı birçok buzulların eriyebileceği, kuzeyde de dev, su yüzeyinde yüzen buz kütlelerinin eriyebileceğine birçok sahilin, Örneğin, Hollanda gibi, Bangladeş gibi alçak sahillerin sular altında kalabilecekleri, bunun da dünyadaki önemli tarım alanlarını yok edeceği, belirli yerlerde kıtlığa ve açlığa yok olabileceği bugün artık bilinmektedir.
2-Su Yönetimi: Su yaşam için vazgeçilmez ve çok önemli bir kaynaktır.
Bazı yetkililer Türkiye’nin su fakiri bir ülke olduğunu söylemektedirler. Bu doğru değildir. Türkiye, Norveç’ten sonra en büyük su potansiyeline sahip ülkedir. Ama bu su ve su kaynaklarımız ne derece temiz kullanılabilmektedir? Bu önemlidir.
Yerçekimi sayesinde bütün partiküller, maddeler, zaman içinde zehirli gazlarla birlikte gözümüzün göremediği maddeler halinde yerde birikiyor ve yağmurla bunlar yeraltı katmanlarına giderek, sonsuz karanlıkta olan büyük su rezervlerini kirletiyorlar.
Güneş bir su kütlesini temizleyebilir. Ama yeraltında, karanlıkta olan kaynakların kirlendikten sonra temizlenmesine olanak yoktur.
Bu nedenle su yönetimi çok önemlidir. Ne yazık ki tatlı su rezervlerimiz de her geçen gün azalmakta ve kirlenmektedir.
Evlerimize pet şişelerde aldığımız sular bu yeraltı kaynaklarından gelmektedir. İşte bu suyu temiz tutmamız gerekir ki, gelecek nesiller ve biz kullanma olanağı bulabilelim.
3-Kentsel Çevre: Büyük bir nüfusun yoğun olarak yaşadığı kent ve doğası da çok önemlidir.
Kentsel çevre demek sadece laleler, menekşeler dikmekle olmuyor. Güzel parklar yapılması gerekir.
Bir botanik bahçemiz var mı İstanbul’da? Bütün adları ile bitkilerin olduğu, ailemizle gidip öğrenebileceğimiz, kendimizi eğitebileceğimiz bir parkımız mevcut mu?
Kentsel çevre çok önemlidir.
İstanbul 15-16 milyonluk, pek çok ülke nüfusundan bile kalabalık bir metropol. Bu büyük kalabalığı nasıl daha mutlu bir yaşama hazırlayacağız? Bu soru hepimizi düşündürmelidir.
4-Atık Yönetimi: Kaynaklar bizim için çok büyük değerler taşımaktadır. Doğadan kaynak alıp kullanmakta ve bunun karşılığında da doğaya atıklar bırakmaktayız. Böylelikle bu atıkların yönetimi bizi doğayla karşı karşıya bırakmaktadır.
Bir insan günde 7 litre atık üretmektedir. Bunu dünya nüfusu ile çarptığınız zaman inanılmaz boyutlara ulaşılmaktadır.
Bunlar hangi kanalizasyonlarla, hangi arıtma sistemlerinden geçerek nerelere atılmaktadır? Bu çok önemlidir.
Yaşamın mutlu biçimde sürmesi, gelecek kuşakların mutlulukları için bugünden çaba harcamamız gerekir.
Hava kirliliğinin önüne geçilmesi, asitleşme sorununun ortadan kaldırılması, sanayiden kaynaklanan olumsuzluklar, arıtma tesislerinin olmayışından kaynaklanan kirlilikler çok önemlidir.
Nükleer enerji kullanmak güzel bir şey ama bunun atıklarının zararlarını da düşünmemiz gerekir. Ayrıca nükleer enerji santrallerinde ortaya çıkan olumsuzluklar. Bunları hep düşünmek zorundayız. Mutlaka ciddi önlemler alınmalıdır.
1986 da yaşanan Çernobil nükleer felaketi var. Biliyor musunuz, bu gün İstanbul’a Çernobil’den daha yakın 8-9 tane nükleer santral var.
AB diyor ki; siz ülkenizde ne gibi önlemler almaktasınız? İnsan sağlığı her şeyden önemlidir.
İnsan, olağanüstü bir varlıktır. Düşünür, düşündükçe zamanı ve mekânı ele geçirir. Ne yazık ki insanoğlu bu mükemmelliğine yaraşır davranışlar sergilememektedir. Diğer canlılara zalimce davranan kişiler var ne yazık ki.
İnsana yakışır davranış, kendinden daha sevgiye muhtaç canlılara karşı ve çevreye karşı sevgiyle, şefkatle yaklaşmaktır. Gerçek büyüklük burada yatmaktadır.
VURAL ÇAVUŞOĞLU