SİNEMA’DA PROPAGANDA

YAZI DİZİSİ – 1

Sinema kökleri Aydınlanmaya dayanan modern batı uygarlığının bizlere sunduğu bir buluştur. Hareketli görüntülerin kaydedilmesi ve gösterilmesi Avrupa ve Amerika’da yürütülen bir dizi bilimsel buluşun sonucunda gerçekleşmiştir. Modernitenin teknik yönü dışındaki kültürel boyutu ise sinemasal anlatı ve sinemasal düşüncenin oluşmasına kaynaklık etmiştir. Sinema edebiyat, resim ya da diğer güzel sanat dallarına göre köklü bir geçmişi olmamasına rağmen icadından çok kısa bir süre sonra anlatım olanaklarını geliştirmeyi başarmıştır. Düşünsel ve teknolojik gelişmelerden yararlandığı ölçüde yaşanılan çağa tanıklık etmiştir.

1895 Yılında Fransa’da bir kafenin salonunu dolduran seyirciler yüzyılın en önemli sanatsal buluşuna tanıklık edeceklerinin farkında olmamıştır. Dijital teknolojinin hızla geliştiği bir imaj kültüründen baktığımızda onların tepkisi arkaik bir deneyimi andırır. Şaşkınlık, korku ve büyülenmenin iç içe olduğunu düşündüğümüz bir deneyimdir bu. Ancak bir yanıyla bu deneyim o dönemin gündelik hayatının çok klasik bir parçası sayılmaktadır. Zira XIX. y.y. modern hayata dair kültürel, teknik ve iktisadi değişimlerin hızlıca yaşandığı bir dönemdir. Kentler, sosyal sınıflar, kadın hakları mücadelesi, popüler kültür v.s. gibi yeni kavramlar ve buluşların dönemidir.

Diğer tüm sanatlardan sonra doğmuş ve yeni bir sanat olan sinema zamanla tüm sanatların bireşimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, fotoğraf, tiyatro, bale, resim, müzik vb. hep sinema sanatının içinde yer almaktadır. Sinema aynı zamanda teknolojiyi de en çok kullanan bir yapıya sahiptir. Hepsinden daha çok kişiye hatta kitlelere kolaylıkla ulaşabilmektedir. İnsanları etkileme gücü ve insanlarla en çok özdeşleşebilen bir sanattır diyebiliriz.

Bu etki gücünden ve çok geniş kitlelere ulaşabildiği için sinema, ilk yıllarından bu yana bir propaganda aracı olarak da kullanıldığını görmekteyiz.

Propagandayı genel olarak şöyle tanımlayabiliriz. Bir öğretiyi, düşünceyi, inancı, siyasayı vb. başkalarına tanıtmak, benimsetmek, yaymak ereğiyle sözle, yazıyla ve benzeri türlü araçlarla, yollarla gerçekleştirilen her türlü çalışma demektir.

Propaganda kelimesinin Türkçe karşılığı ise yaymaca’dır.

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte daha geniş kitlelere hitap eden, görsel bir şölen sunan sinema, diğer kitle iletişim araçlarına göre insanları daha fazla etkilemiş ve günümüzde de ilgi çekmeye devam etmektedir.

Bu nedenle gerçek yaşamdan aldığı kesitleri izleyici ile buluşturan sinema, zamanla güçlü devletler tarafından birer propaganda aracı haline gelmiş ve kullanılmaktadır.

Geçmişte, özellikle savaş dönemlerinde karşımıza çıkan propaganda, sinema filmlerinde milliyetçilik ve vatanseverlik gibi milli duyguları işleyerek halk etkilenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda sinemanın etkili bir propaganda aracı olarak kullanılmasının en temel sebebi, filmlerde yer alan karakterler ile özdeşleşen izleyicinin, verilen herhangi bir mesajı daha kolay kabul etmesidir. Çünkü insanlar bir sinema filminin kurmacadan ibaret olduğunu bilmelerine rağmen, karakterler ile özel bir bağ kurarak, filmin tüm surecine dahil olur ve bir bakıma hipnoz olan izleyicinin gerçeklik algıları farkında olmadan değiştirilmektedir.

Bu gerçeklik algısını kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek isteyen güçler için sinema, bu doğrultuda vazgeçilmez bir propaganda aracıdır. Sinema teknolojisini kullanabilecek güçlü devletler, kendi bünyelerinde ufak birimler oluşturarak sinemanın nasıl daha etkin bir propaganda aracı olarak kullanabileceklerinin yöntemlerini araştırmış ve yeni teknikler geliştirmişlerdir. Tüm devletlerin amacı hakim ideolojinin istikrarını korumak olmuştur.

Propaganda sinemasını başlatan ve sinemada propagandist bakış acısına yeni anlamlar kazandıran başta Sovyet Rusya, Nazi Almanya’sı ve Hollywood sineması başı çekmektedir.

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte daha geniş kitlelere hitap eden, görsel bir şölen sunan sinema, diğer kitle iletişim araçlarına göre insanları daha fazla etkilemiş ve günümüzde de ilgi çekmeye devam etmektedir.

Bu nedenle gerçek yaşamdan aldığı kesitleri izleyici ile buluşturan sinema, zamanla güçlü devletler tarafından birer propaganda aracı haline gelmiş ve kullanılmaktadır.

VURAL ÇAVUŞOĞLU