Başlarken: Değerli okurlar, birazdan okuyacağınız“Kıbrıs’ta kahrolduğum an” isimli makalemi 25 Şubat 2020 tarihinde yayımlamıştım. Daha sonra 17 Eylül 2020 ve 20 Temmuz 2021 tarihlerinde giriş kısmına küçük ilaveler yaparak iki defa daha yayımladım. Okumakta olduğunuz bu küçük açıklamayla birlikte bu makalemi dördüncü defa yayımlamış oluyorum.
1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’mız ve birkaç hafta sonra 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı’mızın yıl dönümü olması vesilesiyle yazıyı bir defa daha okurlara sunmak istedim.
Aziz Cumhurbaşkanım Rauf Denktaş’ın muazzep edilen ruhu huzura kavuşturuluncaya kadar gerekirse onlarca defa daha bu yazıyı yayımlayacağım.
3 Temmuz 2022
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına, Cumhuriyet Meclisi Başkanı’na, Başbakanına, hükümetine, siyasi partilerine ve kardeşim olan tüm vatandaşlarına hüzünlü, acılı sesimle ve öfkemle bir defa daha sesleniyorum:
Gelmiş geçmiş en büyük evlâdınıza, en değerli kahramanınıza, kurucu Cumhurbaşkanınıza göstermiş olduğunuz bu vefasızlık ve umursamazlık sizleri tüm dünyanın gözünde küçültüyor.
En büyük evlâdının aziz hatırasına sahip çıkmayan bir halk ve devlet dünyada ciddiye alınır mı sanıyorsunuz?
Sayın Ersin Tatar, önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın kim olduğu ve neye hizmet ettiği belli olduğundan ve bu konuyu yazılarımda defalarca dile getirdiğimden, onun dönemini söz konusu bile etmiyorum.
Fakat siz neredeyse iki senedir seçilmiş Cumhurbaşkanısınız. Bu konuda ne yaptınız?Lütfen çıkınız ve kamuoyuna bu konuda bilgi veriniz!
Kardeşlik hisleri ile bağlı olduğum KKTC Türk’leri!
Yeter artık! Yeter!
Üzerinizdeki şu ataletten silkininiz ve sizden sonraki nesilleri de bu büyük ayıba ortak etmemek için derhal kolları sıvayınız!
***
20 Temmuz 2021
Başlarken: 25 Şubat 2020 ve 17 Eylül 2020 tarihlerinde yayımladığım yazımı üçüncü defa sunuyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC “müjdesi” pek çok eleştiriye maruz kaldı ve bu eleştiriler devam edeceğe benziyor. KKTC’nin bunca eksiği ve hizmet bekleyen konular varken “Kıbrıs’ın Sarayı” anlamına gelen “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi” yapılmasının gereksizliği konuşulmaya başlandı bile.
Bu “proje” konuşuluyor ama KKTC‘de yetkili makamlarda oturanlardan hiç biri rahmetli kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ın anıt mezarından tek kelimeyle olsun söz etmiyor!
O dönem Başbakan olan Ersin Tatar, artık Cumhurbaşkanı. Kendisine seslenmek istiyorum:
Sayın Ersin Tatar, görev sizdedir ve hiçbir mazeret bu görevi derhal yerine getirmemenizi mazur gösteremez.
***
17 Eylül 2020
Başlarken: Aşağıda okuyacağınız yazı tam 7 ay önce yazıldı ve ikinci defa yayımlanmaktadır. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş‘ın Anıt Mezarı konusunda bu süre zarfında hiçbir ilerleme sağlanamadı.
***
Doğu Akdeniz ve Ege çok sıcak…
“Şer ittifakı” aziz vatanımızı kuşatmaya çalışıyor…
Bu şartlar altında millî birliğimizi ve bütünlüğümüzü tamamen korumalı ve “iç cepheyi” sağlam tutmalıyız.
Bu günlerde ve bu şartlar altında, Yunan’a ve Rum’a verilecek en iyi mesaj millî kahramanımız Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a sahip çıkmak olacaktır.
Aşağıdaki makaleyi 25 Şubat 2020 tarihinde “Kıbrıs’ta kahrolduğum an” ismiyle yayımlamıştım. Son durumla ilgili iki gün evvel Kıbrıs’ı arayarak ilerleme olup olmadığını sordum. Maalesef o günden bu yana hiçbir gelişme olmadığını büyük bir üzüntü ve hayal kırıklığıyla öğrendim.
***
Rauf Denktaş’ın Anıt Mezar’ının tamamlanmaması konusunda tepkiler Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Lefkoşa Belediye Başkanı üzerinde yoğunlaşıyor. Özellikle, Anıt Mezar’ın yapımı için açılan yarışmada birinci yerine ikinci olan projeyi seçen ve hâlâ bitirilmesini sağlamayan Serdar Denktaş‘a büyük tepki var.
Projenin hatalı olduğu, dış mekânın bakımsızlığının yanı sıra rahmetli Denktaş’ın içine kapatıldığı betonun duvarlarının bile mantarla kaplandığı söyleniyor. Aileden sadece Rauf Denktaş’ın kızı Ender Denktaş’ın bu işin tamamlanması için elinden geleni yaptığı da aldığım bilgiler arasında.
Seçimin yaklaşması ve korona bahane edilerek projenin yine tamamlanmayacağı bilgisini de aldım. Rum’un bu durumdan ne kadar hoşnut olduğu tahmin edilebilir!
***
Kurucu Cumhurbaşkanı’na ve millî kahramanına sahip çıkmayan bir devletin, halkın ve ülkenin dünya nezdindeki saygınlığı nedir sizce?
Kurucularına ve millî liderlerine hak ettikleri saygı ve itinayı göstermeyen bir tek saygın devlet gösterebilir misiniz bana?
Bu vefasızlık ve saygısızlık aslında Rauf Denktaş’a değil, Kıbrıs Türk’ünün geleceğine yapılmış en büyük kötülüktür.
***
Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, tüm Büyükşehir Belediyelerine çağrıda bulunuyorum.
“Türkiye olmadan cennete bile girmem” diyen bu Türkiye sevdalısı, Atatürkçü, anavatana gönülden bağlı, bütün ömrünü Kıbrıs Türk’ünün millî davasına vakfetmiş kahraman büyük Türk evlâdını hak ettiği Anıt Mezar’a kavuşturmak için lütfen gerekeni yapınız.
***
25 Şubat 2020
Kıbrıs’ta kahrolduğum an…
Rauf Raif Denktaş… Büyük Türk evlâdı… Türkiye sevdalısı… Büyük devlet adamı… Millî kahraman… Kıbrıs Türk’ünün var olma mücadelesinin ve davasının yılmaz, yıkılmaz, yenilmez savaşçısı… Batı emperyalizmine yiğitçe direnen Mustafa Kemal’in askeri…
Kıbrıs ziyaretimde elbette ki ilk iş olarak KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın kabrine giderek saygı duruşunda bulunmak istedim. Keşke gitmez olsaydım!
Gördüğüm manzara şuydu: Denktaş’ın kabri Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) anıtının hemen yanı başına yapılmış. Çok da iyi olmuş. Her ikisi manen birbirini bütünlemiş.
Fakat ilk şaşkınlığı TMT anıtını görünce yaşadım. Manevi anlamı çok büyük olan TMT anıtı maalesef bakımsızdı.
Biraz ilerisinde de millî kahraman Rauf Denktaş’ın senelerdir tamamlanmamış kabri vardı. Ne yan yolları yapılmıştı ne yeşil alan çalışması ne yürüyüş yolu ne de herhangi bir şey… Sadece, içine girilemeyen beton bir yapı…
Orada Rauf Denktaş’ın yattığına ilişkin bırakınız bir yazıyı ya da kitabeyi hiçbir işaret yoktu.
O beton yığınının Rauf Denktaş’ın kabri olduğuna inanamadım, inanmak istemedim. Maalesef bulunduğumuz yer bu büyük adamın kabriydi. Kapalı olduğu için içeriye de girilemiyordu!
Evet, bu büyük vatan evlâdı, Kıbrıs Türklerinin en büyük kahramanı ve devlet kurucusu, 1. Cumhurbaşkanı orada bir beton içinde ve kilit altında tek başına uyumaya terk edilmişti! En önemlisi de kabrin başında nöbet beklemesi gereken ne bir asker, ne de bir polis vardı!
Yani ortada devlet yoktu, devlet!!!
***
Tarifsiz üzüldüm, kırıldım, hüzünlendim. Üzüntümden, öfke ve hırsımdan gözlerim yaşardı.
Rauf Denktaş 13 Ocak 2012 tarihinde ebediyete intikal etti. Tam 8 senedir anıt-mezarın tamamlanmama sebebinin ne olduğunu araştırdım, soruşturdum. Öğrenince inanamadım. Devlet bu işe bütçe ayıramadığından anıt-mezar tamamlanamamış!
***
Şimdi gelelim bu konuda soracağımız sorulara ve bu soruların muhataplarına.
Evvela görevdeki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dan başlayalım. Sayın Akıncı siz kurucu Cumhurbaşkanımızın makamında oturuyorsunuz.
O, bu devleti kurmasa şu an nerede olacağınız belli bile değildi. En yüksek makamda otururken nasıl bu işi ihmal edebildiniz? Rauf Denktaş’a bu kadar mı düşmansınız? Fikirleriniz uyuşmuyor diye unutulmaya terk etttiğinizi mi sanıyorsunuz? Bunun mümkün olamayacağını göremiyor musunuz; bu kadar mı izanınızı yitirdiniz?
Bu kutsal vazife İngiliz gazetesine anavatanı kötüleyen demeç vermeye benzemez; bu sebeple mi uzak durdunuz?
Yazıklar olsun! Artık sözün bittiği yerdesiniz! Ve siz nazarımda “yok” hükmündesiniz!
***
Sayın Ersin Tatar, siz Başbakansınız. Hükümetiniz bu kahramanın kabrini yaptırmaya bütçe ayıramadı öyle mi?
Anavatana ve KKTC’ye bağlı olduğunuzu söylüyorsunuz ama bu yaptığınızı kabul edemem. Siz güya parasızlıktan bu manevi vazifeyi yapamadınız ve Rauf Denktaş’ın Cumhurbaşkanlığı makamına adaysınız öyle mi? Bunu seçmeninize nasıl anlatacaksınız? Bırakalım halkı ve seçmenleri, bu duyarsızlığı kendinize izah edebiliyor musunuz?
Yazık, çok yazık!
***
Sayın Derviş Eroğlu, 2010-2015 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı yaptınız. Rahmetli Denktaş sizin görev süreniz içinde ebediyete intikal etti. Dava ve siyaset büyüğünüzün kabrini görevde bulunduğunuz dönemde tamamlamak hiç mi aklınıza gelmedi? Bu nasıl bir ihmaldir? Hangi sebepten kaynaklanan bir vefasızlıktır?
Sizin namınıza benim yüzüm kızarıyor!
***
Sayın Mehmet Harmancı, siz Lefkoşa Belediye Başkanı’sınız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti olan şehrinizde kurucu Cumhurbaşkanımızın kabrini tamamlamak için siz ne yaptınız? Rauf Denktaş’la farklı siyasi görüşlerden olabilirsiniz. Fakat hiç mi vefa duygunuz yok? Bu ayıbın sizin de üzerinizde olduğunu fark edemiyor musunuz? Millî kahramanlar ve liderler siyasi mülahazalardan bağımsız olan ortak değerlerdir. Bunu bilmez misiniz?
Millî hassasiyetleri olan Lefkoşa halkının yüzüne nasıl bakıyorsunuz?
***
Siz Sayın Serdar Denktaş, siz büyük kahramanımızın özbeöz oğlusunuz. Buna ilave olarak, babanızın vefatından sonra yaklaşık 4 sene Başbakan Yardımcılığı ve 3,5 sene Maliye Bakanlığı makamlarında bulundunuz. Ayrıca Dışişleri, Ekonomi, Spor, Kültür ve Turizm Bakanlıkları yaptınız.
Bu makamlarda iken anıt-mezarın yaptırılmasını sağlasaydınız hiç kimse olaya babanızın kabrini yaptırıyorsunuz gözüyle bakmazdı. Çünkü Rauf Denktaş tüm Kıbrıs Türk’lerine aittir.
Bu anıt-mezarı neden tamamlamadınız, neden, neden?
Baktınız devlet bu zaruri ve onurlu görevi yerine getirmiyor, gerekirse borç alarak hatta ceketinizi satarak neden kişisel olarak siz yapmadınız?
Geçtiğimiz 13 Ocak 2020 tarihinde ablanız Ender Denktaş Vangöl anıt-mezarın tamamlanmamasına feryat ve isyan ederken yanında mıydınız? Ona ne cevap verdiniz?
Yoksa bu onurlu soyadını taşımak size fazla mı geldi?
***
KKTC’de 13 Ocak 2012 tarihinden itibaren görev yapan 7 hükümetin Başbakan ve Bakanları… O tarihten bugüne milletvekilliği yapanlar… Belediye Başkanlıklarında bulunanlar… Devletin makamlarında oturanlar… Herhangi bir partide siyaset yapanlar…
Bu büyük vefasızlıktan hepiniz sorumlusunuz.
“Devlet bütçe ayıramadı” ne demek? Bunu kendinize nasıl yedirebilirsiniz, bu gerekçe nasıl içinize sinebilir? Kabul edilemez ama velev ki devlet para ayıramadı, sizler ne güne duruyorsunuz kardeşim? Siyasi varlık ve hatta hayatta kalma sebebiniz olan Rauf Denktaş’ın kabrini aranızda para toplayarak tamamlamak ve bu ayıbı temizlemek hiç mi aklınıza gelmedi?
***
Ve… ve…
Gerçek kardeşlik hisleriyle bağlı olduğum Kıbrıslı Türk kardeşlerim.
Gelmiş geçmiş en büyük evlâdınızın kabri tam 8 senedir tamamlanmazken, şu anda baş ucunda saygı duruşunda bulunulamaz ve bir Fatiha okunamazken nasıl böyle sessiz kalabildiniz?
Bu nasıl vefasızlık, kadir-kıymet bilmezliktir? Siyasetçileri, devletin makamlarında oturanları uyarmak hiç mi aklınıza gelmedi?
Protesto için, hep birlikte Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa, Cumhuriyet Meclisi’ne yürümeyi bile düşünemediniz mi?
Bunları yapamadınız diyelim, aranızda para toplayarak da bu kabri tamamlayamadınız mı güzel kardeşlerim?
***
Ey Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin insanı, dağı, taşı, toprağı, denizi, havası, suyu, ağacı, çimeni, kurdu, kuşu, börtüsü, böceği…
Efsanevi kurucu Cumhurbaşkanınıza el birliği ile bir Anıt-Mezar yaptıramadınız mı?
Siz Kıbrıslı kardeşlerime kırıcı söz söylemeye kıyamam. En hafif tabirle, bu eksikliğinize kıyamete kadar üzülseniz, yanıp yakılsanız bile azdır…
***
Kıbrıs’tan büyük hüzünle, hayal kırıklığıyla, kırgınlıkla, derin bir üzüntüyle ve aklımda Cumhurbaşkanım Rauf Denktaş’ın şu sözleriyle ayrıldım:
“Hayatta hiçbir zaman yalpalamayacaksın; düşüncelerinde bir ileri, bir geri adımlar atmayacaksın. Her dönemin adamı değil, her dönem adam olacaksın.”
Affet bizi büyük devlet ve dava adamı, büyük kahraman…
Tarifsiz bir mahcubiyetle şerefli, onurlu, saygın hatıran önünde tazimle eğiliyorum.
Mehmet Semih Nane
Kaynak: DENIZKARTALI Haber Portalı – https://denizkartali.com/isyan-ediyorum-kahramanlarimiz-neden-sahipsiz.html