JEOPOLİTİK ANALİZDEN UZAK DEĞERLENDİRMELER
Ukrayna Rusya savaşı üzerinden stratejik analiz yapılırken büyük bir çoğunluk jeopolitik sebep sonuç ilişkisini dikkate almıyor. NATO, Ukrayna üzerinden genişliyor ve dolaylı olarak Amerikan jeopolitiğinin Pasifik Cephesinde tahkim edilmesine katkı sağlıyor. NATO’nun Amerikan komutası altında Atlantik ve Avrupa’da Avrupa devletlerinin silahlı gücünü kullanarak Rusya’yı oyalaması ve Rus manevra ve ateş gücünün Pasifik cephesinden uzak tutulmasının sağlanması asıl hedeftir. Rusya Ukrayna savaşına bu noktadan bakılmazsa değerlendirmeler kısır kalır. Amaç bu savaşı bir kanser gibi uzatarak Rusya’nın kaynaklarını tüketmek ve Çin’i Asya’da yalnız bırakmaktır. 20 Ocak’ta ABD’nin işgalindeki Almanya’nın en büyük hava üssü Ramstein’da yapılan Ukrayna Temas Grubu toplantısının sonucu bu amaca odaklıdır. Ukraynalılar bırakalım Donbas bölgesini, Kırım’ı Ruslardan geri alma hedefine alıştırılmışlardır. Bu yeni hedef daha çok yıkım, kan ve göz yaşıdır. Toplantıda konuşma yapan NATO Genel Sekreteri ABD’nin Büyükelçisi gibi hareket ederek şunları söyleyebilmiştir. “Pek çok savaşta olduğu gibi bu savaş da müzakere masasında sona erecektir. Ancak o masada ne olacağı muharebe alanında yaşanacaklara bağlıdır. Bu nedenle bizim şimdi Ukrayna’ya daha çok silah temin etmemiz gerekir.”
ABD/NATO/AB BARIŞ İSTEMEZ
Başta küresel çapta üne sahip medya organları ile ABD ve AB merkezli düşünce kuruluşlarının analizlerinin pek çoğu, taktik ve operatif seviyeye odaklanarak, Rus askeri gücünün her yönü ile çok zayıf olduğu ve Rusya’nın Ukrayna karşısında büyük bir yenilgi aldığı değerlendirmelerine yer veriyor. Bu değerlendirmelere Türkiye’de merkez medya da iştirak ediyor. Diğer yandan yapılan gelecek analizlerinde Rusya ile ABD/AB arasında Ukrayna üzerinden yapılan vekalet savaşı temel alınarak Rusya ile NATO arasında yaşanacak bir konvansiyonel savaşın değerlendirmeleri yapılıyor. Batı kaynaklı bu değerlendirmeler Rusya’nın NATO tarafından çok kolay şekilde mağlup edileceği temasını taşıyor. O kadar iyimser değerlendirmeler yapılıyor ki, Rus askeri gücü son derece küçümsenerek yarın NATO, Ukrayna yanında aktif şekilde taraf olarak yer alsa ya da Ukrayna NATO üyesi yapılsa ve topyekûn NATO Rusya savaşı başlasa Rusya’nın parçalanma sürecinin başlayacağını iddia edenler dahi olabiliyor. Askeri strateji dilekler üzerine değil olgular ve gerçekler üzerinden tasarlanır. Bu tip değerlendirmeler Ukrayna hükümetine ve halkına moral verirken, savaşın uzamasına ve masum Ukraynalıların daha çok acı çekmesine de neden oluyor. ABD ve AB liderlerinin son 11 ayda ağızlarından barış kelimesi çıkmıyor. Tek istedikleri daha çok silah ve savaşın devam etmesi.
RUSYA’NIN TAKTİK BAŞARISIZLIĞI
Rus ordusunun stratejik hedefleri elde etmesine rağmen taktik alanda başarısız kalmasının çeşitli nedenleri var. Savaş başladığında arkasında 45 milyon nüfus olan Ukrayna ordusunun NATO ve AB devletleri tarafından son 8 yılda Rusya ile uzun sürecek bir yıpratma savaşına hazırlanmasının ve 10 ay içinde 100 milyar USD aşan askeri ve finansal destek almasının bu sonuçtaki rolü önemlidir. Rusya’nın batı dünyası ile sınırdaş olmayan Osetya ve Kırım’daki kolay askeri başarılarından sonra Ukrayna’da başlangıçta Rus azınlığın yaşadığı ve son 10 yılda artan etnik baskılara ve katliamlara maruz kalan Donbas Bölgesini emniyete almak yerine, geniş bir alanda yayılması ciddi bir karar hatasıydı. Rusya’nın akraba Slav milleti olan Ukrayna’da halkı kaybetmemek için ateş gücünü özel askerî harekât adı altında kontrollü kullanmasının da bu sonucun alınmasında etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bu zafiyet NATO’nun savaşa devam azmini kamçıladı. Neticede çok değil 2 yıl önce Macron’un beyin ölümü gerçekleşti dediği NATO, kendine Ukrayna halkının canı ve kaybedilen refahı pahasına var oluş nedeni buldu. Savaş ne kadar uzarsa, NATO o derece güçlenir ve genişlerdi. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’e göre Putin’in kazanması sadece Ukraynalılar için büyük bir yenilgi değil, aynı zamanda ABD ve herkes için bir yenilgi ve tehlike olacaktı. O halde Stoltenberg’e göre savaş Rusya teslim olana kadar devam etmeliydi.
RUSYA’NIN KIŞKIRTILMASINA DEVAM
Batı söyleminde Rusya’nın harekâtı kışkırtılmamış (unprovoked) istila olarak değerlendiriliyor. Halbuki, gerek NATO’nun 1990 sonrası durmayan genişlemesi, gerekse 2014 ve 2015’te müzakere edilen Minsk Anlaşmalarına Ukrayna tarafından uyulmaması dikkate alınmıyor. Fransa ve Almanya’nın taraf olduğu Minsk Anlaşmalarına uyulmadığı gibi, bu anlaşmaların Avrupalı taraflarının Rusya ile ilişkilerde sergilediği aldatıcı yaklaşım Rusya’yı diplomasi platformundan daha çok uzaklaştırmıştır. Bu nedenle Rusya’nın diplomasi yoluyla askeri seçenekten caydırılması artık olası değildir. O günden bu yana on binlerce Ukraynalı ve Rus öldü. Ukrayna yerle bir oldu. NATO’nun doğuya, Rusya sınırlarına doğru genişlemesinin jeopolitik düzlemde Moskova tarafından varoluşsal bir tehdit olarak algılanacağını değişik zamanlarda soğuk savaşın ünlü çevreleme (containment) stratejisinin mimarı George Kennan’ın; Brzezinsky’nin, Kissinger’ın ve CIA Direktörü William Burns’ün ikaz etmesine rağmen Rusya NATO genişlemeleri ile çatışmaya teşvik edildi. Rusya’nın müdahale öncesi ABD Başkanı ve NATO Genel Sekreterine ilettiği güvenlik çerçeve dokümanının müzakere bile edilmemesi, Ukrayna’nın batı jeopolitiği için çoktan feda edilmiş olduğunun bir işaretiydi. Hali hazırda 11 ay önce başlayan kriz, karşılıklı simetrik ve asimetrik saldırılar ile stratejik doyum noktasına erişerek Rusya’nın kendi egemenlik alanına kattığı Donbas bölgesi sınırları boyunca cephe hatlarının belirginleştiği yıpratma dönemine girdi. İlkbaharda temposunun ve yoğunluğunun artması beklenen savaşın kaderi, Rusya’dan ziyade, Ukrayna’nın hükümeti ve halkı ile savaşa devam azim ve kararlılığına bağlı olacaktır. Ukrayna ordusunun özellikle son 8 yılda NATO tarafından desteklenerek, NATO’nun ileri temel harp taktik ve teknikleri ile eğitilmesi; 24 Şubat 2022 sonrası batıdan sınırsız silah, cephane ve donanım desteğinin yanısıra, uydu temelli askeri görüntü istihbaratı ile dijital haberleşmeye yönelik istihbarat başta olmak üzere her tür desteği ve hedefleme (targeting) bilgisi alması Rusya’nın Donbas bölgesi dışında askeri hedeflerini ele geçirmesini engellemiştir.
UKRAYNA’YA SINIRSIZ BATI DESTEĞİ
Ukrayna, hükümeti ve halkı ile ABD vassalı NATO ve AB’nin jeopolitiğine doğu Avrupa’nın Rusya sınırında hizmet etmek üzere günde 1000 insanını kaybedecek derecede sadık olduğunu ispat etmiştir. ABD bu sadık müttefikini asla kaybetmek istemez. O nedenledir ki ABD, İngiltere ve AB’nin devlet adamları ve siyasetçileri başta Zelensky olmak üzere Ukraynalıları Rus nefreti üzerinden sürekli istim üzerinde tutarak ve silah tedarikine devam ederek bu savaşı uzatmayı hedefliyorlar. ABD ve AB devletlerinden Ukrayna’ya tanktan, Patriot Hava Savunma Sistemlerine kadar çok geniş spektrumda silah yardımı yapılacağının yer almadığı günlük haber bülteni yok gibidir. Psikolojik harp alanında da Ukrayna halkının savaşa devam etmesini sağlayacak her tür destek sağlanmaktadır. Amerikan Time Dergisinde Zelensky’nin yılın adamı olarak seçilmesi; Golden Globe ödül töreninde konuşma yapması, Davos Zirvesinin açılışına eşinin davet edilmesi gibi batıda tarihte eşi benzeri görülmemiş propaganda faaliyetinin asıl amacı Ukrayna halkının sergilediği savaş azim ve kararlılığının devamının sağlanmasıdır. Böyle bir fırsat 100 yılda bir ele geçer ve ABD bu fırsatı Zelensky sayesinde yakalamıştır. ABD, NATO/AB’nin amacı savaşı durdurmak değildir. Bu savaşın her gün uzamasının amacı Ukrayna kanı pahasına Rusya’nın güçsüzleşmesi ve kan kaybetmesinden başka bir şey değildir. Nitekim Nisan 2022’de Türkiye arabuluculuğunda ateşkes müzakereleri devreye girmişken, kadim emperyalist İngiltere’nin Başbakanı Boris Johnson’ın Zelensky ile görüşmesi sonrası barış konusu rafa kaldırılmıştır.
BARIŞ TABU KELİMEDİR
ABD, NATO ve AB için barış tabu bir kelimedir. Savaş son Ukraynalı ’ya kadar devam ettirilmelidir. ABD Savunma Bakanı Austin da “Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ederken yaptığı şeyleri yapamayacak kadar zayıfladığını görmek istiyoruz” demekle aslında Çin ile yaşanacak büyük hesaplaşma döneminde Rusya’nın Çin’e desteğini kesmeyi amaçladığını söyleyebiliriz. ABD’nin Rusya karşısında 2022 Nisan sonrasında taktik zaferler kazanan Ukrayna’ya İkinci Dünya Savaşından sonra gözlenen en büyük askeri teçhizat, eğitim ve maddi yardım yapmasının temel nedeni budur. Ancak batı tarafından ayakta alkışlanan ve Ukrayna halkına moral veren taktik başarılar stratejik kazanım getiremediği gibi, Rusya’da batı nefreti ile bütünleşen Ukrayna aleyhtarlığını artırmış, sonuçta savaşı şehirlere taşımış ve Ukrayna alt yapısı inanılmaz zarar görmüş, can kayıpları artmıştır. Neticede Ukrayna’nın maddi kayıpları ABD’den deniz ve hava yolu, AB devletlerinden deniz, kara ve tren yolu ile gelen lojistik destek sayesinde karşılandığı sürece savaş, Ukrayna’nın can kayıpları tahammül edilemeyecek boyutlara gelene kadar devam edecektir. Ancak söz konusu lojistik destek kısıtlıdır. ABD, soğuk savaş sonrası harp sanayiinde küçülmeye gitmiş, AB ülkeleri pek çok silah fabrikasını kapatmıştır. Bugün Ukrayna’ya verilen silahlar sebebi ile ABD, Pasifik cephesinde bir savaş çıktığında ortaya çıkacak ihtiyacı karşılayacak durumda değildir. Stokları tükenmiştir. O nedenle AB ülkelerine başta Almanya olmak üzere doğrudan ve dolaylı baskılarını sürdürmektedir. Rusya’da, seferberlik süreci devam ederken Ukrayna da ABD ve AB ülkelerinden tank, zırhlı araç, top vb sistem tedarikine devam etmektedir. Rusya medyada yer alan 300 binden fazla askerin seferberliğini baharda tamamladığında sahadaki dengeler değişecektir. Hali hazırda Rusya’nın Ukrayna topraklarının yüzde 20’lik bir alanını ilhak etmesi, altyapısına 1 trilyon USD hasar vermesi, 100 binden fazla Ukraynalının hayatını kaybetmiş ve 8 milyonun ülkesini terk etmiş olduğu göz önüne alındığında savaşın bir gün daha uzaması Ukrayna’nın aleyhine, ABD ve AB’nin lehine olacaktır.
DENİZDE SAVAŞ HENÜZ BAŞLAMADI
Diğer yandan Ukrayna Rusya savaşı üzerinden tüme varımla büyük güçlerin hesaplaşma döneminde Rusya’nın kolay yenileceği tahminleri yapılıyor. Bu kesimler, Rusya NATO savaşının mekân ve kuvvet eksenlerinde Ukrayna Savaşı formatında olacağını zannediyorlar. Halbuki Rusya ile NATO savaşı başladığında savaşın mekânı uzay, siber dünya, hava ve en önemlisi deniz ve okyanuslar olacaktır. Yazılarımı ve kitaplarımı okuyanlar çok iyi bilir. Kıtasal güç mücadelesinin sonucunu denizdeki mücadele belirler. Denizi, deniz ulaştırma yollarını kontrol edebilen ve savaşın lojistiğini denizden taşıyabilen ya da engelleyen taraf sonunda kazanır. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında yaşanan budur. Üçüncü Dünya Savaşında da aynısı yaşanacaktır. Ukrayna’ya son 10 ay içinde ABD’den temin edilen savaş malzemelerinin %90’a yakını Atlantik Okyanusu üzerinden gemiler ile sevk edildi. Benzer durum İngiltere ile diğer denize kıyısı olan AB ülkelerinden gelen malzemeler için de geçerlidir. Polonya limanlarıyla, başta Dedeağaç olmak üzere Yunanistan limanlarına eriştirilen bu yükler kara yoluyla Polonya ve Romanya sınırından Ukrayna’ya erişiyor. Henüz Rusya Ukrayna Savaşı, NATO Rusya savaşına dönüşmediği sürece deniz nakliyatı Rusya tarafından engellenmiyor. Eğer savaş topyekûn Rusya NATO savaşına dönüşürse Atlantik Avrupa deniz ulaştırma ekseni Rus denizaltı ve hava tehdidi altına girecektir. Aynı dönem içinde eğer Çin-ABD gerginliği başlarsa Amerikan savaş gemilerinin kuvvet çoğunluğu ile Pasifik’te konuşlanacağını düşünürsek, Avrupa cephesine Amerikan savaş lojistiğini taşıyan gemiler sadece Avrupalı NATO üyelerinin savaş gemileri ile korunacaktır. Rusya’nın klasik ve nükleer denizaltı gücü karşısında Avrupalı devletlerin Denizaltı Savunma Harbi (DSH) icra edecek gemi sayısı son derece yetersizdir. Kaldı ki denizaltıların tespit ve teşhis zorluğu ile torpidoların uzun menzillerinin önceki dünya savaşları ile kıyaslanamayacak derecede gelişmiş olması bu sorunu son derece büyütmektedir.
PASİFİK’TE DURUM ABD İÇİN VAHİM
Denizaltı Harbinin zorluğu Pasifik harekât alanında ABD ile Çin arasında yaşanacak deniz hesaplaşmasında da geçerlidir. Unutulmamalıdır ki İkinci Dünya Savaşında Japonya’yı dize getiren asıl etken Amerikan denizaltıları olmuştu. Bugün Çin donanması sayısal olarak ABD donanmasını geçmiştir. ABD’nin toplamda 298 savaş gemisi, Çin’in ise 355 gemisi vardır. ABD Donanması’nın geçen yaz yayınlanan 2022 Tedarik Planına göre hedefi 2045 yılına kadar 350 insanlı gemiye sahip olmak. Bu miktara erişilse ve tüm gücünü Pasifik’e kaydırdığında dahi denge ABD lehine olamıyor. ABD’nin 298 gemisinin sadece 200 kadarı dünya çapında tüm okyanuslardayken, Pasifik’te 355 gemisi olan Çin’e karşı gemi ayırabilme sorunu ciddidir. Askeri konvoylar oluşturabilmek için Çin’in 5500 devlet gemisi varken, bu sayı ABD için 85 gemidir. ABD’nin mevcut savunma bütçe artımı dahi gemi açığını 2040’lara kadar kapayamıyor. Zira savunma sanayiinde hem tersane sayısı, hem de nitelikli işçi ve usta sayısı yetersizdir. ABD Deniz Kuvvetleri Komutanı Gilday kısa süre önce yaptığı bir konuşmada Amerikan tersanelerini gemi siparişlerini zamanında bitirmeleri konusunda ‘’hızlanın’’ ikazında bulunurken[1], Amerikan Donanma Komutanı Caudley ise 12 Ocak’ta yaptığı bir konuşmada gemilere cephane tedarik süreçlerinde yaşanan büyük sıkıntıya sanayicilerin verdiği cevaba ‘’Beni Irgalamaz’’ diyerek isyan etti.[2] Amerikan deniz gücünün ciddi sıkıntıları söz konusu. AUKUS Paktının ilanı ile Avustralya’nın Amerikan tasarımı Virgina sınıfı nükleer saldırı denizaltılarının (SSN) tedarik projesi bir yana ABD kendi donanması için gemi ve silah temininde ciddi dar boğaz içinde. Bu nedenle Avustralya nükleer donanma olmak için çok uzun süre beklemek zorunda kalacak.[3] Amerikan donanmasının Çin Donanması karşısındaki sayısal azlığı ise artık CNN gibi hükümet yanlısı neocon medya organlarının dahi dikkatini çekiyor. Benim de abonesi olduğum Amerikan Deniz Enstitüsü (USNI) Yayını Proceedings Dergisinin Ocak 2023 sayısında yayınlanan Sam Tangredi imzalı “Büyük Donanmalar Kazanır” başlıklı yazısını panik havasında haberleştiren CNN, yazarın şu yorumuna dikkat çekiyor: “Tarihten ders almak gerekirse, Çin Donanmasının sayısal üstünlüğü ABD Donanmasının Çin’le herhangi bir savaşta yenilgiye uğramasına neden olabilir.”[4]
AMAÇ RUSYA’NIN ÇİN’E DESTEĞİNİ ÖRSELEMEK
ABD’nin Pasifik’teki en büyük korkusu Çin ile savaşa giderken güçlü bir Rus donanması ile hava kuvvetlerinin Pasifik’te Çinlilerin yanında ABD ve müttefiklerinin karşısına çıkmasıydı. Ukrayna savaşı bu endişeyi en azından kara gücü bacağında ve genel ekonomik cephede azaltmış görünüyor. Konsolide olmuş ve ABD’nin vekili olan Avrupalı NATO güçlerini yanına çeken ABD en azından Avrupa cephesine kuvvet ayırmayı düşünmeyecek. Zaten Çin karşısında yetersiz kalan donanmasını Avrupa için bölmek zorunda kalmayacak. Ancak Japonya, Güney Kore ve Avustralya savunma bütçelerini artırıp, çok sayıda gemiyi kısa sürede inşa edebilirlerse o durumda Amerikan donanmasına yapacakları katkı payı paralelinde bu bölgeden Avrupa/Atlantik cepheye gemi transferinde bulunabilir. Ancak küresel ekonominin gerek Covid sonrası gerekse Ukrayna Savaşı sonrası enflasyonun ve resesyon tehdidinin her geçen gün arttığı bir konjonktürde bu durumum gerçekleşmesi olası değildir. Örneğin borç batağındaki Japonya, son 41 yılın en yüksek enflasyonu ile boğuşuyor. O nedenle Avrupa donanmalarının ve silahlı kuvvetlerinin NATO üzerinden ABD emrinde kullanılarak Atlantik ve Avrupa sorumluluk sahalarının Rusya karşısında Amerikan yüksek komutanlığı emrinde AB/NATO üyelerine bırakılması Amerikan stratejisinin belkemiği. Şimdi Ukrayna krizi üzerinden neden Rus düşmanlığının körüklendiğini ve Ukrayna savaşının asla bitirilmek istenmediği sanırım daha iyi anlaşılıyordur. More Arms To Ukraine (Ukrayna’ya daha çok silah) haberleriyle, sivil kayıp savaş sahnelerinin batı medyasında bu denli yoğun gösterilmesinin sebebi budur. Diğer taraftan Rusya’nın ABD, NATO ve AB tarafından örneği Hitler döneminde görülen düşmanlık seviyesine muhatap olması Rus savunma mekanizmasının ivmelenmesine ve savunma sanayiinin kapasite artımına gitmesini tetikleyecektir. Hitler 1941’de Sovyetlere saldırdığında birkaç ay içinde Stalin’in yenileceğini umuyordu. Hitler’in Barbarossa Harekâtı Sovyetlerin tank, top ve uçak üretimi ile önceden yaşanmamış seferberlik gayretini tetikledi. Sonuçta Berlin’e 2 Mayıs 1945 günü ilk giren Sovyet ordusu oldu.
TÜRKİYE TAVSİYELERİ
Böylesi bir konjonktüre rağmen Türkiye’nin en üst seviyede NATO güzellemesi yapması; NATO’nun genişlemesinin teşvik edilmesini, ABD’den Suriye’ye özel temsilci göndermesinin istenmesini seçim yatırımı bile olsa anlamak mümkün değildir. Zamanında Annan Planını Yes Be Annem sloganı ile desteklemek neyse bugün NATO’nun Ukrayna’daki akan kanı durdurmamak üzere genişlemesini teşvik etmek veya Suriye’ye ABD’yi bizzat davet etmek aynı derecede Türk jeopolitiği için zarar vericidir. Bugün NATO güzellemesi yapmak, FETÖ’nün 15 Temmuz girişimini yok saymak ile eş değerdir. Unutulmamalıdır ki o gece Türk Hava Sahasının taktik resmi Amerikan CNN televizyonunda naklen yayınlandı. İncirlik’te NATO hareketlerinin ve tanker uçak faaliyetlerinin dosyası hala açılmadı. NATO’da çalışırken o gece FETÖ maskeleri düşen FETÖ’cülere NATO üslerinde barınma ve korunma sağlandığını nasıl unutabiliriz?
İNGİLTERE’DEN UÇAK VE GEMİ TEDARİKİ
Türk ve Anglosakson jeopolitikleri çatışma noktasındayken İngiltere ile Typhoon uçakları ve Type 23 firkateynlerinin ithal edilmesinin düşünülmesi devlet aklı ile izah edilemez. Yarın Ege, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve sözde Kürdistan sorunları söz konusu olduğunda karşı karşıya gelmemizin mukadder olduğu İngiltere ile silah alışverişine girmek son derece risklidir. İntihar ile eş değerdir. İngiltere ABD’nin uydusu ve takipçisidir. ABD’nin CATSAA yaptırımlarının dumanı tüterken küçük Anglosakson hegemon vassalı ile stratejik ilişkiye girmek mantıkla ve akılla izah edilemez. Bu kapsamda Türk milli gemi inşa yeteneği üstün bir seviyede iken, İngiltere’den 35 yaşında tip 23 firkateyn almak da ulusal savunma sanayi için intihardır. Tüm sistemlerinin yabancısı olduğumuz bu gemilerin bakım onarımı kâbus olacaktır. Donanma bu ülkeden son gemiyi 64 yıl önce aldı. Türk donanmasında İngiliz menşeili sensor ve silahların sicili oldukça kötüdür. Amirallik dönemimde en çok uğraştığımız sorunların başında İngiliz menşeili (AWS6, AWS 9 radarları; Sea Skua füzeleri, Tigerfish torpidoları vb.), sensor ve silahların idamesi ve yedek parça tedariki yani bakım onarım sorunu gelirdi. AWS 9 Hava radarının parçasını bile iki yıl beklediğimiz olduğunu hatırlıyorum. 1998 yılında İngiltere’de 100 günlük FOST eğitimine TCG Gaziantep Komutanı olarak katıldım. Manş Denizinde Type-23’lerle çalıştık. Bu gemilerin sürekli sorun çıkarması hatıralarım arasındadır. Savunma sanayini destekleyecek pek çok tersanemiz mevcut ve savunma sanayimiz hazırken Türkiye’nin İngiltere’nin hurda gemilerine yönelmesini anlamak mümkün değil. Yerli ve milli olmak sözle değil eylemle olur. Yaşlanan filoyu modernize etmenin yöntemi TF-2000 ve diğer İstif sınıf muharip gemi projelerini hızlandırmaktır. Türkiye başkasına muhtaç değildir. Devlet erkanı jeopolitik odaklı düşünmeye çalışmalı, tarihten ders almayı öğrenmelidir.
Cem Gürdeniz
[1] (https://www.defensenews.com/naval/2023/01/11/to-shipbuilders-who-think-they-can-build-more-cno-says-prove-it/)
[2](https://breakingdefense.com/2023/01/i-just-dont-really-care-navy-admiral-warns-industry-to-deliver-more-ordnance-fewer-excuses/)
[3] https://www.globalresearch.ca/nuclear-submarine-doubts-us-lawmakers-aukus/5804923
[4] https://lite.cnn.com/en/article/h_7003f001df64ac2445018ae05661cba2