“Strateji, iki iradenin dayandığı fikirlerin mantıklı tahlili ve görünümü olarak kabul edilebilir. Bu bir sanattır. Bu sanat vasıtasıyla iradelerden biri, diğerinin hareket tarzını zorlar.” demiş General Bauffer.
ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Federasyonu (RF) Devlet Başkanı Vladimir Putin’in son görüşmeleri de bu söyleme uygun düşüyordu.
Uçaklarının park edilişi, aynı anda merdivenlerden inişleri, samimi tokalaşmaları ve gösterişten uzak protokolleriyle her iki lider “eşitiz” diyordu.
Görüşme öncesinde RF’nin 21 yıllık Dışişleri Bakanı’nın üzerinde taşıdığı tişörtle verdiği “SSCB” mesajına, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonraki gelişmelere tanıklık eden herkesin tebessüm ettiği söylenebilir.
Liderlere ev sahipliği yapan yerin, ABD’nin Pasifik’e açılan en önemli üslerinden biri olan Alaska’daki Elmendorf Hava Üssü olması ve liderlerin üzerinden uçakların geçirilmesi, görüşmeye ayrı bir anlam yükledi.
Basın karşısında Putin daha rahat görünürken, önceki liderlere karşı üstenci bir tavır sergileyen Trump’ın heyecanlı görüntüsü “Kim bilir, aklında Nobel vardır” düşüncesini uyandırıyordu.
Toplantı öncesi ve sonrasında “Ukrayna’nın geleceği” ile ilgili verilen mesajlar olumlu bir hava yaratmıştı.
Ancak, ABD Başkanı’nın apar topar Beyaz Saray’a davet ettiği AB Komisyonu Başkanı, NATO Genel Sekreteri ve Ukrayna lideri dâhil bazı Avrupalı liderlerle yapılan toplantı, Alaska’daki iyimser havayı gölgeledi.
Avrupalı liderlerce yapılan açıklamalar, Trump ile aralarında kırılganlık varmış hissini veriyordu.
Savaşın kıyısında olup da aranmayan ve toplantıya davet edilmeyen Türkiye’nin, böyle bir anda yaptığı açıklamayı anlamak da kabullenmek de mümkün değildi.
Emperyalistlerin oyununa gelen ülkeler arasına Ukrayna da eklenmiş durumdadır.
Artık kesin olan bir şey var ki; Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin öngörüsüzlüğünün ve ABD başta olmak üzere Batı Dünyası’na güvenmesinin bedelini Ukraynalılar ödemektedir.
Henüz mürekkebi kurumamış “Kıymetli Madenler Anlaşması” ile Ukrayna, ABD kapitülasyonlarına mahkûm edilme eşiğine getirilmiştir.
Kırım’dan sonra Luhansk, Donetsk, Zaporijya ve Herson’daki toprak kayıplarıyla Ukrayna savaşın mağlubu durumuna düşürülecek; Azak Denizi tamamen Rusya’nın kontrolüne geçecektir.
Anayasası gereğince savaş ortamında seçim yapamayacak bir Ukrayna, devlet başkanlarının hezeyanlarına daha ne kadar katlanacaktır; önümüzdeki günlerde göreceğiz.
AB’den adaylık statüsü elde etmiş Ukrayna’nın NATO üyeliği dışında verilecek güvenlik teminatları zamanla değerini yitirebilir. Bu nedenle Ukrayna’nın, ilanihaye RF’nin hedefinde kalması kaçınılmaz bir kader olacaktır.
Bugün beş yerleşim yeri, yarın ikiye bölünmüş Kiev ve Dinyeper Nehri’nin batısı… Daha sonraki yıllarda ise Ukrayna’nın tamamı.
Kazanan RF gibi görünse de onun da kayıpları beklenenden daha büyüktür.
Ağır ekonomik yaptırımlara maruz kalan RF için, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğiyle birlikte Baltık Denizi, üç limanına rağmen adeta bir “NATO Gölü” görünümü almıştır.
Moskova Kruvazörü’nün kaybı dâhil büyük zarar gören RF Karadeniz Donanması için, “İyi ki Montrö Boğazlar Sözleşmesi varmış” dedirtecek bir tablo ortaya çıkmıştır.
Rus paralı asker şirketi Wagner Grubu’nun isyanı Putin yönetiminin zayıf yanlarını ortaya koysa da sonuç Ukrayna için bir hayal kırıklığı oldu.
Endişeleri gideremeyen ve inisiyatif kullanma becerisini gösteremeyen AB, ABD’nin dümen suyunda yol aldığı sürece RF ile ilişkilerini bir düzleme oturtması mümkün gözükmemektedir.
Durum üstünlüğü elde etmiş gibi görünen ABD içinse, ticaret savaşları sürdürdüğü Çin’in Rusya ile olan ilişkiler duvarını, ŞİÖ ve BRICS varken yıkması kolay olmayacaktır.
Altı savaşı durdurduğunu her fırsatta ifade eden Donald Trump’ın Ukrayna Savaşı’nda şapkadan tavşan çıkarması mümkün olacak mıdır?
İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’yi savaşın dışında tutan Türkiye Cumhuriyeti İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün sözüyle yazıyı noktalayalım:
“Büyük devletlerle ilişki kurmak, ayı ile yatağa girmeye benzer. Uyurken bile gözün açık olacak.”
Son sözse: “NATO’suz Ukrayna’nın geleceği karanlıktır.”
İsmet Hergünşen