Küresel hegemonyanın nihai hesaplaşmasının yapılacağı ortam geçmişte de olduğu gibi okyanuslar olacaktır. ABD karşısında en ciddi yükselen güç Çin olduğundan, bu alanın Batı Pasifik Okyanusu olacağını kolayca söyleyebiliriz. Günümüzde en çok konuşulan senaryo, 2027 veya 2028 yılında Çin’in Tayvan’a müdahalesi veya Güney Çin Denizi’nde 9 nokta hattını ilgilendiren bir krizin büyüyerek önce dolaylı daha sonra da doğrudan ABD ve Çin savaşını tetiklemesidir. Gerek Tayvan gerekse Güney Çin Denizi senaryolarında da asli cephe okyanus, deniz ve adalar olacaktır. O nedenle her iki donanmanın kinetik gücü ile potansiyel yetenek alanları savaşın gidişatını belirleyecektir. Başlangıçtan itibaren ABD Ukrayna modelini benimseyip uzaktan dolaylı ISR (İstihbarat, Gözetleme ve Keşif) ile ateş gücü destek ve hibrid savaş teknikleri ile Tayvan veya Filipinler gibi Çin’in rakiplerine yardım edebilir. Ancak burada savaşın yürütüleceği ve kesin sonuç alınacağı alan deniz ortamı olduğundan Ukrayna’da yaşandığı üzere dolaylı destek pek kolay olmayacaktır.
PASİFİK’TE VEKALET SAVAŞI YÜRÜTMENİN ZORLUĞU
Pasifik’teki bir krizde denizde vekalet savaşı olmadığından ve yaşanacak olaylarda harbin sisi çok yoğun yaşanacağından doğrudan ABD ve Çin gemileri ya da uçakları arasında angajmanlar söz konusu olacaktır. Diğer yandan örneği ancak İkinci Dünya Savaşında görülen gemi hareketi veya adalara lojistik destek intikali söz konusu olacak ve bu durumda Amerikan ve Çin gemileri ya da insansız deniz araçları karşı karşıya gelmekten kaçınsalar da havada, suyun üzerinde ve suyun altında mutlaka bir karşılaşma olacaktır. ABD, dolaylı bir tutum izlese de doğrudan angajman gerektiren senaryolar beklenmedik şekilde ortaya çıkacaktır. Neticede savaş denize yayılınca sonucunun mutlaka denizde alınması kaçınılmaz olacaktır. Bu savaşın sonucunu donanmaların müşterek ve birleşik harekât icra edebilme yetenekleri; başta yakıt ve cephane olmak lojistik bütünleme olanakları; Yaralanan gemileri tamir edebilme ve batan gemilerin yerine yenilerini koyabilme hızı belirleyecektir. Savaşın karada özü demir ve kandır. Yani silahlandırılmış savaşçı insanların sayısı ve savaş azim iradesi asıl belirleyicilerdir. Denizde esas olan okyanusun uçsuz bucaksız sularında önce durumsal farkındalığı tesis etmek ve daha sonra denizdeki/havadaki ateş gücünü karşı tarafın deniz ortamını ulaştırma veya güç intikal ortamı olarak kullanmasına engel olmaktır. Bunun için başta insanlı veya insansız gemiye ve gemiye taktik destek sağlayacak uçar unsurlara (helikopter, uçak ve SİHA/ İHA) ihtiyaç vardır. Merkezde daima gemi vardır. Gemide de esas olan anavatanın gemi inşa kapasitesidir.
1941-1945 ARASINDA AMERİKAN REKORU
ABD’nin İkinci Dünya Savaşındaki galibiyetinin asıl nedeni savaş ve ticaret gemisi inşa edebilme kapasitesi idi. İkinci Dünya Savaşında 1941-1945 arasında Donanmaya ait 24 ve özel sektöre ait 150 tersanede 6000 gemi üreten ABD o günün koşullarında dünya rekoru kırmıştı. Örneğin gerek Pasifik’te gerekse Atlantik’te savaşın kaderini değiştiren lojistik destek konvoylarının omurgasını teşkil eden Amerikan yapımı Liberty ve Victory sınıfı kuru yük gemileri tarihin gördüğü rekor kısa sürelerde inşa edilerek hizmete sokulmuşlardı. 1941 ile 1945 arasında 7 bin tonluk Liberty ve 15 bin tonluk Victory sınıfı şilepler üretildi. Liberty sınıfı üretim hızında rekor kırdı. Ortalama bir gemi 42 günde üretildi. Savaş 1945’te bittiğinde 2710 Liberty, 510 Victory sınıfı gemi hizmetteydi. Sadece bu iki sınıf gemiyi 30 civarında özel tersane inşa etmişti.
GERİLEYEN AMERİKAN GEMİ İNŞA SANAYİ
1975 yılında, ABD gemi inşa endüstrisi, yurt içinde üretim için sipariş edilen 70’ten fazla ticari gemi ile küresel kapasite açısından bir numaraydı. Yaklaşık 50 yıl sonra, ABD şu anda küresel sıralamada 19. sıraya düştü. Bugün ABD ciddi gemi inşa sorunları ile karşı karşıyadır. Soğuk Savaş sona erdikten sonra küreselleşme sonucu ticaret gemisi inşa eden ülke sayısında artış yaşandı. Diğer yandan ABD iç piyasasında savaş gemilerine olan talep azaldı. Denizaltı üretimi 1980’lerde yılda 3,8’den 1990’larda 0,7’ye düştü. 2000’li yıllarda tekrar talep artışı başladı ancak sanayi hazır değildi. Bugün de hükümetin donanmaya gemi talebinde ciddi artış var ancak tersaneler bu hedefe ulaşmak için yetersiz kalıyor. 2019’dan bu yana donanma yılda ikisi nükleer tahrikli saldırı, biri nükleer balistik füze denizaltısı olmak üzere 3 gemi sipariş etti ancak gerçek üretim bunun sadece yarısı oldu.
2000 SONRASI ÇİN REKORU
Bugün Çin, ABD’nin İkinci Dünya Savaşında başardığı performansa benzer başarıyı sağlamış durumda. Çin bugün için dünyadaki tüm yeni ticaret gemisi siparişlerinin %64,7’sini kontrol ediyor. Bu değerler Çin’in peşinden gelen Güney Kore için %19,6; Japonya için %11,2. ABD tersaneleri ise dünya siparişlerinin yalnızca %0,13‘ünü üretti. Özellikle son on yılda Çin’den yeni ticaret gemisi sipariş miktarı %170 arttı. Bu artış tarihte önceden örneği görülmemiş bir gelişmeydi. 2000 yılında dünya pastasından aldığı payın %10 olduğunu düşünürsek, son 24 yılda %65’e çıkmak büyük bir başarıdır. Aynı dönemde Güney Kore ile Japonya’nın toplam yeni gemi sipariş oranı %78’den %31’e düştü. Bu gelişmeler paralelinde Amerikan Deniz Kuvvetleri İstihbarat Daire Başkanlığı (ONI) Çin’in ticaret gemisi inşa kapasitesinin ABD’den 232 kat daha fazla olduğunu açıkladı. Çin’in yeni gemi inşa kapasitesi 33.200.000 ton iken bu değer ABD için 100.000 ton civarında. Çin Donanmasını 30 yıl gibi kısa bir süre içinde savunmadan taarruzi stratejik dönüşüme geçiren etkenlerin başında temel hammadde, teknolojik birikim ve nitelikli insan gücü avantajlarını kullandığı gemi inşa kapasitesi geliyor. Bu kapasitesi donanma ve ticaret gemileri ile insansız deniz araçları alanında her geçen gün gelişmektedir. Çin, savaş gemilerinin makinelerini, elektronik sistemlerini ve silahlarını dışa bağımlı olmadan inşa etmektedir. Bu aşamaya gelmede şüphesiz devletin geniş sübvansiyonları Çin’in küresel çapta liderliğini sağladı. Çin hükümeti, 2000 sonrası gemi inşa sektörünün ABD hükümetlerinin İkinci Dünya Savaşında yaptığı gibi çift kullanımlı özelliğe geçişini sağladı.
ABD GERİLEMESİNİN NEDENLERİ
Modern kapitalizmin babası Adam Smith, gemi inşasının ulusal desteği hak eden çok az endüstriden biri olduğuna ve yalnızca piyasa güçlerine bırakılmaması gerektiğine inanıyordu. ABD; soğuk savaş sonrası gemi inşayı piyasa güçlerinin eline bıraktı. Durumu en iyi Amerikan Donanma Bakanı Del Toro özetliyor: ‘’Çin, bir yılda ABD’nin 7 yılda ürettiği gemiyi üretebiliyor.’’ Soğuk savaş başında ABD donanmasının 11 askeri tersanesi vardı. Günümüzde ise askeri tersane kalmadı. 7 civarında büyük savaş gemisi inşa edebilen sivil tersanesi var. Bu sayı Çin’de birkaç düzine. ABD’de bugün mevcut 154 sivil tersane savaş durumunda savaş gemisi üretimine yönelebilirken, Çin’de bu sayı 1100 tersane. ABD denizcilik gücünün diğer bir sorunu da liyakatli ve beceri sahibi tersane işçi sayısının yetersizliğidir. Bugün için ABD özel tersanelerinde 150.000, kamuya ait tersanelerde 38.000 gemi inşa ve onarım işçisi istihdam edilmektedir. Bu sayı ABD gibi bir ülke için çok yetersizdir. Artan gemi inşa ve onarım kapasitesi, mühendisler yanında daha fazla vasıflı işçi gerektirecektir. Ancak Amerikan gençliği tersane kaynakçısı, tesisatçı gibi ara eleman olmaya meyilli olmadığından mevcut durumda bile zafiyet yaşanmaktadır. Üretim denizaşırı ülkelere taşındıkça ve sermaye ve emek daha kazançlı alanlara göç ettikçe, ABD’de bilgi birikimi ve vasıflı işgücü köreldi. 20 Aralık 2024 tarihli Wall Street Journal Gazetesinde ‘’Worker Shortages Risks US Security’’ başlıklı makalede yazar Greg Ip şöyle diyor: ‘’Burada tersanedeki maaşlar saatte 17 dolardan başlıyor, bir yıl içinde 20 doları aşıyor ve daha kıdemliler için 30 doları aşıyor. Bu, bir zamanlar bölgedeki vasıfsız işler için önemli bir primi temsil ediyordu. Şimdi değil. Yerel fast-food restoranları saatte 16 dolara kadar ödeme yapıyor ve Target, 24 dolara kadar depo işlerinin reklamını yapıyor.’’ Çin’de sadece Devlet Gemi İnşa Şirketi (CSSC)’de 2023 yılı itibariyle yaklaşık 200 bin kişi çalışıyordu. Geri kalan 1100 tersanede çalışanlar dikkate alınırsa Çin’de gemi inşa sektöründe yarım milyondan fazla işçi istihdam ediliyor.
TİCARET GEMİSİNDEN SAVAŞ GEMİSİNE
Bilindiği üzere donanma gemilerinin inşa kapasitesini arttırabilmek için önce ticari gemi inşa yeteneğini geliştirmek gerekiyor. Çin son 30 yılda bunu yaptı. Ticaret gemisi inşa sürecinde ABD’nin İkinci Dünya Savaşındaki rekoruna yakın bir rekora imza atan Çin, bu başarısını savaş gemisi inşa yeteneğine tahvil edebildi. Bu gelişme bugün soğuk savaş sonrası dönemde ABD’nin dünya okyanus ve denizlerine karşı karşıya kaldığı en büyük tehdite dönüşmüştür. 16 Ağustos 2024 tarihinde ABD Kongresi Araştırıma Merkezi tarafından yayınlanan ‘’Çin’in Donanma Modernizasyonu: ABD için Etkileri- Kongre için Arka Plan ve Mülahazalar’’ başlıklı raporda bu durum (https://sgp.fas.org/crs/row/RL33153.pdf) şu şekilde ifade edilmiş: ‘’2015 ile 2020 yılları arasında Çin donanması, ABD Donanmasını sayısal olarak geçti. Çin Donanması, Doğu Asya’daki açık ara en büyük donanmadır.’’ 370 muharip gemi ile Çin donanmasının dünyadaki en büyük donanma olduğunun belirtildiği rapora göre bu donanmanın 2025 yılına kadar 395 gemiye, 2030’da ise 435 muharip gemiye sahip olması bekleniyor. Buna karşılık ABD Donanması 12 Ağustos 2024 itibarıyla 296 muharip gemiye sahip. Bu sayı 2030’da 294 olacak. ABD askeri yetkilileri ve diğer gözlemciler Çin’in savaş gemisi inşa etme gayretleri ve yeteneklerinin Amerikan kapasitesi ile karşılaştırıldığında alarm verici bir durumun söz konusu olduğunu dile getirerek, Çin Donanmasını Batı Pasifik’te ABD’nin açık deniz alanlarında savaş zamanı deniz kontrolünü başarmasının önündeki en büyük engel olarak gösteriyor. Bugün 33’üncü Amerikan Deniz Kuvvetleri Komutanı (CNO) olarak görevine devam eden Oramiral Lisa Franchetti de ‘’Proje 33’’ adını verdiği eylem planında şöyle diyor: ‘’Biz birkaç yılda daha büyük bir geleneksel donanma yaratamayız ya da deniz kontrolü uğruna mücadeleyi kazanmak için doğru yetenekler olmaksızın sadece sayılara erişmeye odaklanamayız…Ancak bu kaynaklar olmasa da bizler harbe hazırlık, yetenek ve kapasitemizi geliştireceğiz. Şunu anlamamız gerekir ki donanma ciddi finansal ve endüstriyel kısıtlamalarla karşı karşıyadır.’’ Eylem planında dikkat çeken en önemli vurgu Çin ile 2027 yılında savaşmak üzere hazırlandıklarını ifade etmesidir. Franchetti daha sonra ilave ediyor: ‘’Çin Halk Cumhuriyeti savunma sanayi, şu an donanmanın emrinde bulunan dünyanın en büyük gemi inşa alt yapısı ile savaş durumuna geçmiş haldedir.’’ Diğer yandan son 23 yılda Çin Donanması gemi sayısında %100 büyürken, Amerikan donanması %20 küçülmüştür. Çin donanmasına son 23 yılda 165 savaş gemisi eklerken bu sayı ABD için 90’da kalmıştır. Diğer yandan tonaj büyümesinde Çin son 23 yılda %300 büyürken ABD Donanması %2 büyümüştür. Örneğin 2025 yılı için ABD içinde 3 nükleer saldırı denizaltısı ve 4 kruvazörün bulunduğu 19 savaş gemisinin hizmet dışına çıkarılmasını onaylarken, yeni inşa edilecek gemi sayısı 6 ile kısıtlı kalmıştır. Yeni gemi inşa programlarının şimdiden her sınıf yeni gemide 3 yıl gecikmeli ilerlediğini ekleyelim. ABD Donanmasının Tayvan senaryosunda en büyük avantajı nükleer saldırı (SSN) denizaltılarıdır. ABD planlamacılarına göre ABD’nin bu tip denizaltı gereksinimi 66 nükleer saldırı denizaltısıdır. Ancak bugün sadece 49 adete sahipler. ABD’nin yılda 2,3 ila 2,5 saldırı denizaltısı üretmesi gerekecektir. Bugün bu değer yılda 1,2’dir.
ONARIM VE BAKIM ZAFİYETİ
1989 sonrası ABD’de ve denizaşırı üslerde kapanan 350 onarım ve bakım kolaylık tesisi de gemi inşadan ziyade savaş zamanı yara alan gemilerin bakım ve onarım yeteneğine büyük darbe vurdu. Örneğin Çin’e en yakın Amerikan toprağı olan Guam Adasında Amerikan savaş gemilerini havuzlama olanağı 2016 yılından bu yana mevcut değil. Tüm ABD sathında ABD Donanma Bakanlığından onaylı sadece 54 savaş gemisi onarım tesisi mevcut. Amerikan Sayıştay’ı (GAO) 2021 Haziran ayında bu durumu tespit ederek eleştirel dozu çok yüksek bir rapor (GAO-21 -246) yayınlamıştı.
DENİZ TİCARET FİLOSU, SAHİL GÜVENLİK VE BALIKÇILAR
Deniz ticaret filosu boyutunda durum çok daha vahim. Çin, 102 milyon DWT toplam milli bayraklı tonaj ile dünyanın en büyük deniz ticaret filosunu işletiyor. Çinli firmalar, 96 yabancı limanda bir veya daha fazla terminale sahipler ya da işletmesi Çinlilere ait. Bu limanların 36’sı konteyner hacmine göre dünyanın ilk yüz limanı arasında yer alıyor. Diğer yandan ABD’nin Pasifik’teki üslerine ve müttefiklere deniz köprüsü kurarak lojistik destek sağlayabilecek gemilerinin sayısı 85 civarında. Çin için bu sayı 5500. Diğer yandan Çin Sahil Güvenlik Komutanlığı 500 ton üzerinde 225 gemiye sahip. Çin ayrıca dünya üzerinde Deniz Milislerine sahip nadir ülkelerden birisi. Milisler donanma gücünün ayrılmaz parçası olarak gerek kriz gerekse tırmanma zamanı kullanılabilecek ateşli silahlar dışında donanım, personel ve disipline sahip. Çin’de 500 bin civarında balıkçı teknesi mevcut. Milis amaçlı kullanılabilecek tekne sayısının 250 bin civarında olduğu değerlendiriliyor.
DENİZDE HEGEMONYA EL DEĞİŞTİRİRKEN
ABD, denizlerdeki sayısal hakimiyetini çoktan kaybetti. Amerikan donanması, hükümetine gezegenin 3’te 2’sini kapsayan küresel ortak okyanus alanlarını kontrol ederek Amerikan çıkarlarını koruma şansı veriyordu. Bu alanları güç intikal ortamı ve muhasımların deniz ticaretine engel olma alanı olarak kullanabilme yeteneği ABD için büyük avantaj sağlıyordu. Ancak bu yetenek artık zorda. Denizlerin ana ulaştırma rotalarını kontrol etmek, batının uluslararası sistemde 500 yıllık hakimiyetinin ve hegemonyanın lokomotifiydi. Avrupa Atlantik sistem, limanları ele geçirerek ve stratejik deniz yollarını kontrol ederek kuruldu. Rusya ve Çin, tarihten ders çıkardılar. Denizlere bağımlı Atlantik sisteme karşılık Asya ulaşım ağlarını denizle bağlantı kesildiği takdirde alternatif sunmak üzere geliştirdiler. Bugün Norveç Denizinden Hindi Çin yarımadasına kadar kıyıların Atlantik sistem kontrolü dışına çıktığı Asya’da maliyet ve zaman açısından verimli ulaşım koridorları ortaya çıktı. Diğer yandan Pasifik’te mesafeler Avrupa savaş cephesine nazaran 2-3 kat daha fazla. Kesintisiz deniz ulaştırması ve deniz köprüsü kurulmadan askeri başarı elde etmek çok zor. Bu nedenle Tayvan senaryosunda Çin’in doğrudan askeri harekata girişmesine bile gerek kalmayabilir. Adanın ablukası belirli bir süre sonra yeterli olabilir. Tayvan Çin’den 81 mil, ABD’den ise 7,600 mil uzakta. Tayvan’a askeri müdahale gündeme geldiği takdirde ABD ve oluşturacağı koalisyonun bugünkü nisbi kuvvet mukayesesi ve gemi inşa kapasitesi göz önüne alındığında Çin’i caydırması ve engellemesi son derece güçtür.
Cem Gürdeniz