Teokratik yönetimler ile bağnaz düşünce ve cehalet arasına sıkışmış İslam coğrafyasında son yıllarda yaşanan gelişmeler heyecan ve cesaret verici, sabrın ve inananların simgesi olan Türk Devrimi’nin anlaşılmasını bir kez daha gerekli kılmaktadır.
Bu yolda en önemli mihenk taşı, Türk İstiklal Harbi’dir.
Birinci Dünya Harbi’nden yenik çıkan bir ulusun, “hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyenMustafa Kemal önderliğinde omuz omuza savaşarak yedi düveli hezimete uğrattığı bir zaferdir.
Dönemin en güçlü devletlerinin Ordu ve Donanmalarına karşı, 1919’da umutsuz bir girişim olsa da eşit olmayan koşullar altında verilen bir gurur abidesidir.
Sadece emperyalist güçlere karşı gösterilen bir direnç hareketi olmayıp, iç isyanlara karşı verilen bir mücadelenin tarihteki ilk örneğidir.
Mustafa Kemal’in “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” ve “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz” emrini verdiğiİnönü ve Subaylar Savaşı olarak adlandırılan Sakarya, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebeleri’nde, zafere giden yoldur.
Çanakale Boğazı’ndan geçerek 73 parça gemiyle Sarayburnu önlerine demirleyen ve İstanbul’a asker çıkaran işgal devletlerinin “geldikleri gibi gittikleri” bir mücadeledir.
Daha kimler yoktu ki, verilen bu mücadelede.
Adana-Mersin-Maraş-Antep-Urfa’da Fransızlar, Samsun-Merzifon’da İngilizler, Antalya-Konya-Fethiye-Bodrum’da İtalyanlar ve de işbirlik içindeki diğer devletler.
Türk İstiklal Harbi, cumhuriyetimizin bağımsız bir devlet olarak uluslararası camiada hak ve hukukunun teslim edildiği siyasi ve hukuki boyutta önem taşıyan anlaşmalarla zirveye taşınmıştır.
Mudanya Mütarekesi, Gümrü-Moskova-Kars anlaşmaları ile nihayetindeTürkiye’nin bağımsızlık belgeleri Lozan Barış Anlaşması ve tamamlayıcısı Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır.
Doğu’da “Büyük Ermenistan Hayali” ve Batı’da “Yunan Megali İdeası” hezeyanı içinde bulunanların aldığı ilk darbedir.
Bir ulusun yok edilmesini amaçlayan “Sevr Antlaşması”nı çöp eden Türklerin,ulusal bağımsızlığı için yiğitçe ve muzafferane mücadelesidir.
Ya biz askerler için 30 Ağustos…
Akademik, askeri ve sportif eğitimlerin sonunda Harp Okullarından mezun olan yüzlerce harbiyelinin omuzlarına yüklenen sorumluluğun taçlandırıldığı gündür, o gün.
Bağımsızlık ve cumhuriyet yolunda ebedi başkomutanımızınrehberliğinde yurdumuzu ve ulusumuzu tehdit etme cüretinde bulunan düşmanların karşılarında bizleri bulacağını mezuniyet törenlerinde “Mülki ve Askeri Erkan” huzurunda yemin ederek dünyaya haykırdığımız gündür, o gün.
Bir üst rütbeye terfiye hak kazanarak eş ve çocuklarımız ile ilk komutanlarımızın omuz ve kollarımıza taktıkları yeni rütbelerimizle daha ağır sorumlulukların yüklendiği gündür, o gün.
Ancak 15 Temmuz 2016 FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) dinci darbe girişimi ulusumuzun ordusuna duyduğu güvenin zedelenmesine zemin hazırladığı gibi TSK’nın emir-komuta yapısı ile eğitim, hukuk ve sağlık sisteminin değiştirilmesine vesile olmuştur.
Dış mihraklarca günü geldiğinde kullanılma noktasında hareket eden ve kendisini maskeleyen gerici ve bölücü şer odaklarına karşı gerekli dersleri çıkartarak müteyakkız bulunmak,öncelikle TSK’nın her ferdine düşen nihai bir sorumluluktur.
30 Ağustos aynı zamanda, tüm ezilmiş ulusların, hatta tüm insanlığın, özgürlüğe, kurtuluşa, başı dik ve onuruyla yaşama kararlılığına yönelişinin ve bu doğrultuda atılmış tarihi bir adımın bayramıdır.
Biz Türkler; ulus devlet anlayışını içselleştirememiş ülkelerde emperyalizmin bitip, tükenmek bilmeyen hedeflerini görerek, çok çetin koşullar altında gerçekleştirilen bu parlak zaferin, nerelerden ve nasıl gelindiğini anlamak, algılamak ve anlatmak zorundayız.
Kıyıma uğratılmış uluslarında tek hedefi;kendi iradeleri doğrultusunda laik, sosyal ve hukuk devleti zeminindedemokratik yönetimlere ivedilikle geçerek etnik, dini, mezhepsel ve kaynaklarının sömürülmesine fırsat vermemek olmalıdır.
“Bu zaferi ben ve birkaç kumandan kazanmadık, bir ulus kazandı. Onbinlerce isimsiz kahraman toğrağa düştüler, zafer onlarındır. Biz görevimizi yaptık.” söyleminde bulunan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri dehasını doğru zaman ve yerde kullandığı 30 Ağustos Zafer Bayramı ve TSK günü kutlu olsun.
İSMET HERGÜNŞEN