1. “ALLAH Kimi Sever Kimi Sevmez”
Saygıdeğer Dostlar, bu yazımda, 1981-2006 yılları arasında Eskişehir Tıp Fakültesinde Nöroloji Anabilim Dalı Başkanlığı da yapmış olan Saygın nörolog-bilim insanı Prof.Dr. Gazi ÖZDEMİR Bey’in “Kur’an’ı anlayarak ve düşüne düşüne okumak” yönünde elli yılı aşkın ciddi Kur’an araştırmaları çalışmalarının en yenisi “ALLAH Kimi Sever Kimi Sevmez”[1] adlı yoğun araştırma ve özgün emek ürünü son kitabından bugün sizlere söz etmek istiyorum. Kendisini, uzmanlık alanındaki yurtiçi, yurtdışı ilmi makale ve eserleri, kongrelerde sunduğu bilimsel tebliğleri dışında saygıdeğer halkımız,
* Allah’ın Tek Dini İslam’a SON DAVET KUR’AN (Akıcı Anlam Türkçesi ve Öğretici Güncel Yorumu İle),
* OKU, Konularına Göre KUR’AN AYETLERİ (Alfabetik Konu Dizimi ‘Sözlük’),
* DİN ve BEYİN Beynimiz Nasıl Çalışır, Dini Nasıl Algılar?,
* Kur’an Kadını Koruyor,
* İslam’ın Şartı Sadece 5 Değil,
* KUR’AN ve Son İSLÂM,
* Tevrat ve İncil’de Önceki İSL?M,
* ALLAH İle Anlaşmamız Var,
* ALLAH’tan Alacaklı Ol, vb daha başka eserleriyle de tanımaktadır.
Yazdığı kitapların hiç birinden telif ücreti almayan Prof. Özdemir Bey, kitaplaştırdığı Kur’an araştırmaları çalışmalarıyla;
* Öncelikle insanımızı dinimiz İslam için Ana Temel Kitap, kaynak olan Kur’an’a yönlendirmek,
* Ayrıca bu ve diğer kitapların tamamının gelirleriyle Eskişehir Tıp Fakültesi Öğrencilerine NÖVAK VAKFI olarak vermekte oldukları burslu öğrenci sayısını arttırmak gayretindedir.
Değerli Dostum Prof. Gazi ÖZDEMİR Bey, ‘Kur’an Araştırmaları’ çalışmalarında yılmadan, yorulmadan halkımız kendi ana dilinde kavram kavram, konu konu, sistem sistem Kur’an’ı Kur’anca nasıl doğru anlar diye çok yoğun çaba göstermektedir. Çünkü Prof. ÖZDEMİR Bey, Türk Milleti’nin Kur’an’ı kendi ana dilinde aracısız kolayca okuyarak Allah’ın indirdiği ve Son Elçi Muhammed’in (a.s) tebliğ ettiği halis din İslam’ı Kur’an’dan Kur’anca öğrenmesi yolunda Büyük Atatürk’ün açtığı kutlu çığırda, bu çalışmalarını özveriyle uzun yıllardır sürdürmektedir.
Atatürk bu konuda ne demişti bir anımsayalım:
“Türkler dinlerinin ne olduğunu bilmiyorlar, Bunun için Kur’an Türkçe olmalıdır.”[2]
“Türk, Kur’an’ın arkasından koşuyor; fakat O’nun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var, bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım, arkasından koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın.”[3]
İşte yazarımız Prof. ÖZDEMİR Bey de tam da bu amaçla büyük bir özenle hazırladığı eserlerini bizlere sunuyor.
“ALLAH Kimi Sever Kimi Sevmez” adlı kitabında, “Kur’an’ı Kur’an’dan Kur’anca Anlamak” isteyenlere Kur’an ayetleriyle yol gösteren, O’nu doğru anlamak için yöntem ve ilkeler öneren birçok bölüm var. Bunlardan özellikle bazı bölüm başlıklarını görelim:
* Kur’an’ın ruhunun ilkeleri (s.15-27),
* Kur’an’ı anlayarak okumak için Kur’an’ın 7 önerisi (s.29-36),
* Kur’an’a göre Kur’an (s.37-50),
* Kur’an, Muhkem ve Müteşabih iki türlü mesajlıdır (s.51-60),
* Kur’an, selim aklını işletene hitap eder (s.61-72),
* Kur’an’ı anlayabilen kişinin özellikleri (s.73-80),
* Kur’an, mutlaka anlaya anlaya okunmalı (s.81-88),
* Kur’an okunurken okuyanı düşündürmeli (s.89-94),
* Kur’an, anlayarak okuyana ne sağlar? (s.127-136),
* Kur’an sadece Ramazan ayı kitabı değildir (s.161-166),
* Kur’an’a göre Allah’ın Elçileri ve Hz. Muhammed (s.185-196),
* Kur’an’ın Kur’an’daki isim ve sıfatları (s.203-226),
* Kur’an’dan Kur’anca Allah’ın sevdikleri (s.235-240),
* Kur’an’dan Kur’anca Allah’ın sevmedikleri (s.252-256),
* Atatürk’ün Devrimleri Kur’an Temellidir (s.323-332)…
Kitabın tamamı 33 bölümden oluşmaktadır.
2. İki Başöğretmenden İlki Allah’ın Elçisi Muhammed (a.s)
Kur’an üzerinde yaptığı çalışmaları ve gösterdiği gayretlerini yakından bildiğim, tanıdığım ve izlediğim Saygıdeğer Prof. Gazi Özdemir Bey,
– Allah’ın Son Elçisi Muhammed’i (a.s) ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü insanlık için iki “Başöğretmen” olarak kabul eden;
– İslam’ın ilahi kaynağı Kur’an’ı dinin Temel Kitap’ı ve Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı zaferle sonuçlandırdıktan sonra kurduğu Cumhuriyet’i taçlandırdığı Devrimleri karşılaştırmalı olarak inceleyen ve aralarındaki uygunluğu /aynılığı ayetlerle belireyerek bunları günümüzün çağdaş insanına, “ALLAH Kimi Sever Kimi Sevmez” adlı eserinde iki, müstakil bölümde ele almaktadır.
“Her Allah Elçisi, zamanının bir devrimcisi, tebliğ ettiği yeni din kuralları da birer devrim oluşturmaktadır. Her görevlenen yeni Elçi muhafazakâr değil, yenilikçi, doğrulayıcı ve düzeltici, yani devrimci olmuştur. Son Allah Elçisi olmasıyla da Hz. Muhammed din temelli son devrimcidir /hatırlatıcı, doğrulayıcı ve düzelticidir”(s.168-169) diyen Sayın Prof. Özdemir, başöğretmenlik konusunda da şöyle söylemektedir:
“Her bir Allah Elçisi, din denilen muhkem /değişmez ana kuralları en iyi ve canlı uygulayan olarak, dolayısıyla en iyi öğretmen olmasıyla da bir Başöğretmendi.”
“Başöğretmen demek, bir konuyu en geniş kapsamla bilen, konunun ayrıntılarına vakıf olan ve bu bilgilerini en iyi şekilde öğreten, başkalarına ve topluma aktaran demektir.”(s.168)
3. Başöğretmen Hz. Muhammed’in Kadın Hakları İle İlgili Kur’an Odaklı Gerçekleştirdiği Devrimler
Bu başlık altında kitapta belirlenen gerçekler şöyledir:
– Doğacak çocuğun kız veya erkek oluşunu Allah’ın belirlediği ve böylece de eşitlemekte olduğu açıklandı (Şûrâ/49).
– Evlenme-boşanma-miras ve verasette, kadına söz hakkı verildi (Bakara/180, 226).
– Kur’an gelmeden önceki dönemde ölen kişinin karısı, varislerine kalıyor ve varsa üvey oğlu ile evlendiriliyordu; üvey oğlu yoksa ölen erkeğin en yakın varisi ile mehirsiz evlendiriliyordu, bu geleneğe son verildi.
– Yetim kalan kız çocuğunun malı varsa, malı için en yakın bir akrabası ile evlendiriliyordu, bu gelenek iptal edildi.
– Okuma-öğrenme-öğretme-bilim ve sanatsal faaliyetler her iki cinse tanındı ve Kız çocukları okutulmaya başlandı (Alak/1-5).
– Kur’an’da, kadın ve erkek ifadeleri aynı ayette kullanılarak kadın ve erkek eşitlendi (Nahl/97; Nisa/124; Hadid/18).
– Çalışma hayatına başlayan ve meslek edinen kadın sayısı artmaya başladı.
– Kadının idareci oluşunun önü açıldı (Neml/22-23).
– İdarecilerin seçiminde kadınlara da oy hakkı /el sıkışılarak biat etme hakkı verildi (Fetih/10; Mümtehine/12).
– Kadının şahitliği erkek ile aynı şekilde benimsendi (Bakara/282).
– Kadına yönelik suçlar da erkekler gibi kısas prensibinde uygulanmaya başlandı.
– Kadının yakınları da erkek için akraba sayılmaya başlandı.
– Cariye şeklindeki kadın köleliği sonlandırıldı.
– Kadının ay halindeki tecrit uygulaması kaldırıldı ve ay hali bir hastalık olarak görülmeye başlandı (Bakara/222).
– Lokman/14. ayette açıklandığı üzere, şükretme sırasında Allah’tan sonra söz diziminde sıraya kadın konularak, kadına verilen önem vurgulandı.
– Cennet öncesi son sınav yerinde Şeytan’a uyanın eşi değil, Âdem’in kendisi olduğu vurgulandı ve kadının aleyhine olan bu yanlış durum düzeltildi (A’raf/20).
– Evlenirken kadına mehir konulup korunmaya başlandı (Nisa/4).
– “Zihar = Sen bana anamın sırtı gibisin” geleneği kaldırıldı ve bu benzetme ile boşanma geleneği iptal edildi (Ahzab/4).
– Mahşer günü, cinsiyet farkı ve ayrıcalığı olmaksızın her canlının hesaba çekileceği vurgulandı (Hadid/12).
– Dünyada kız çocuğunu canlı canlı toprağa gömen veya onu yaşayan ölü misali cahil bırakan, kız çocuğunun yaşam haklarını gasp edenin Mahşer’de ilk sorguya çekilen olacağı açıklandı. Böylece kızların hakları korunmaya başlandı (Tekviyr/8-10).
– Cennet veya Cehenneme gitme hakları yönünden kadın ve erkeğin eşit olacakları helirtildi (Tövbe/68, 72).
– Allah, özgür irade, sorgulayıcı akıl ve sorumluluk demek olan emanet sorumluluğunun, hem kadında hem de erkekte eşit olduğu belirtildi (En’âm/165, Ahzab/73).
– Kadının da erkek gibi çalışması, kazancı olması ve mülk sahibi olması, dolayısıyla aile sorumluluğunda birlikteliği açıkça belirtildi (Nisa/32).
– Birbirleri için birer elbise oldukları belirtilerek her iki cins eşitlendi (Bakara/187).
– İdareciye derdini ve şikâyetini anlatma özgürlüğü verildi (Mücadele/1).
– Ergenlikten önce evlenme, dolayısıyla da çocuk gelinler yasaklandı (İsra/34; En’am/152; Nisa/6).
– Boşanan kadına ilk defa nafaka verildi (Bakara/241; TaIak/6).
– Kocası ölen kadının 1 yıl aynı evde bakılması sağlandı (Bakara/240).
– Evlenme işlemi yasal kayıtlı hale getirildi (Nur/32).
– Boşanmak üzere olanları barıştırmada, Vasiyet şahitliklerinde ve Ticari bir borçlanmada erkek ile aynı sayıda şahit oluşu belirtildi (Talak/2; Maide/106; Bakara/282).
– Erkekler gibi biat /oy kullanmaları için kadınlarla el sıkılması uygulandı (Mümtehine/12).
– Aileye bakma sorumluluğu erkeğe verildi (Bakara/228).
– İlk yaratılanın dişi/kadın olduğu açıklandı (Âl-i İmran/59).
– Yasak meyvede önce kadın değil, Âdem’in kandırılmış olduğu belirtildi (Ta-Ha/120).
– Kur’an’ı okurken kadının özel kıyafet giymesi kaldırıldı.
– Tek eşlilik kuralı getirilip, çok eşliliğe son verildi (Nisa/2-3, 129).
– Kadının aybaşı halinde sadece cinsi münasebet ve oruç tutması yasaklandı (Bakara/222).
– Çocuğun 2 yıl emzirilmesi sırasında, erkeğin anneye bakma zorunluluğu getirildi (Bakara/233).
– Salât ile Rahmani kişisel eğitim toplantılarına kadının da katılması istendi (Tövbe-71).
– Kadının küçümsenmesi ve ötekileştirilmesine son verildi (Necm-21).
– Bilerek insan öldürmede,
* Fidye veya yargı cezası getirildi (İsra/33).
* Öldürülenin günahlarının, öldürenin olacağı (Maide/29) ve
* Sorgusuz Cehennem’lik olacağı belirlendi (Bakara/178).
– Her iki cinsin şehvet yerlerini koruması ve kadının göğsünü de örtmesi ikazı yapıldı (Nur/31; Ahzab-26; Nahl/81).
Görüldüğü gibi Kur’an aracılığıyla Allah’ın tek dini olan İslâm’ın muhkem /değişmez ana kurallarına göre Hz. Muhammed, olağanüstü meşakkatli ve zorlu bir çaba ile çok sayıda devrimsel yeniden yapılanmalar gerçekleştirmiştir.[4]
Bu kadar çok sayıda devrimsel değişiklikler gerçekleştirmeyi başarmak, Hz. Muhammed’in normal bir insandan çok farklı ve üstün özelliklere sahip olduğunu göstermektedir. Allah tarafından Peygamberin, Allah Elçiliği görevi için özel olarak Rahmani kişisel gelişimle 40 yaşına kadar farklı sınavlarla hazırlanmış olduğu ilgili ayetlerde (Kalem/3-4; A’la/6-8; Kevser/1; Kaf/22; İsra/74; Hicr/87; Hakka/40; Nisa/113; Tevbe/128) açıklanmıştır.
4. Yüce Allah, Sonraki Nesiller İçinden Kur’an Mirasçısı Kişiler Çıkacağını Kur’an’da Açıklamaktadır
“Ya Muhammed! Sonra Biz, Kitab’ı (Kur’an’ı) kullarımızdan, süzüp seçtiklerimize miras bıraktık (sümme evrasnâ’l-Kitâbe’llezine ıstafeynâ min ‘ıbâdinâ). Fakat Kur’an’daki buyruklarımızı bilmelerine rağmen,
– Kimi yanlış yola sapıp kendi nefslerine zulmedecekler,
– Kimi orta yolu tutacak,
– Kimi de Allah’ın izniyle en iyisini yapmada örnek olacaklardır. İşte Allah’ın en büyük lütfü bunlara olacaktır.” (Fatır/32)
Bu ayet üzerinden Prof. Özdemir Bey, konuyu çarpıcı bir şekilde şöyle açıklamaktadır:
“Atatürk, Fatır/ 32’de geçtiği üzere, Kur’an mirasçısı olarak Kur’an’ı sahiplenmiş ve bu temelde devrimleri gerçekleştirmiştir. (Kitapta ilgili bölümlerde) Açıkladığım özellikleriyle hem Hz. Muhammed, hem de Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu örneklikleri ile sınırlı bir topluma değil, bütün Dünya insanlarına Başöğretmenlik yapmışlardır. Her iki Başöğretmenin tüm savaşları savunma savaşları olmuş ve hiçbir savaşı kaybetmemişlerdir.”[5]
Allah’ın Elçisi Muhammed’in (a.s) Kur’an’la başlattığı devrimsel yapılanmalar, kendisinin vefatı ile yavaş yavaş görmezden gelinip yeniden eski uygulamalara dönüldü ve bu dejenerasyon zaman zaman görevli olarak gönderilenler ve son olarak da Atatürk ile düzeltilmeye başlanabildi. Böylece Atatürk sayesinde Kur’an’ın gerçekleştirmiş olduğu, fakat yüzyıllardır rafa kaldırılmış olan devrimsel yapılanmalar yeniden yürürlüğe konmağa başlandı (Bkz. s.167-178).
5. Hz. Muhammed Gibi Başöğretmen Olan Kur’an Mirasçısı Atatürk’ün Devrimleri Kur’an Temellidir
Muhammed’in bir Allah Elçisi ve Başöğretmen olarak gerçekleştirmiş olduğu bu yenilikler /devrimler konusunda bilgisi olan Atatürk de, bu temelde başlıca şu yenilikleri /devrimleri gerçekleştirdi:
* Anadolu’da yaşayan toplumun çoğunluğunun ana dili olan Türkçe’yi, konuşulduğu şekilde en iyi açıklayan harflerle öğrenmeleri için Harf Devrimi’ni gekçekleştirdi.
* İlme önem verdiğini şu söylemleriyle vurguladı:
“Dünya’da her şey için, Medeniyet için, Hayat için, Başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. Hayatta en hakiki mürşid ilimdir, fendir. İlim ve başka mürşid aramak Gaflettir, Dalalettir, Cehalettir.”
“Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin” (Bkz.’Alak/1). Bu paralelde bilim ve sanata önem verdi ve zamanında İstanbul Üniversitesi, Yüksek Maden ve Mühendis Mektebi, İlahiyat Fakültesi ve İmam Hatip Okulları, Yüksek Mühendis Mektebi, Balıkçılık Mektebi, Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi açıldı ve Yüksek Ziraat Enstitüsü, Maden Tetkik Arama Enstitüsü, Türk Tarih Kurumu kuruldu, Müzeler açıldı. Bizzat kendisi Geometri kitabı yazdı ve Türkçe terimler türetti.
“Benim manevi mirasım ilim ve akıldır” diyerek akıl prensibini de aşıladı. Kur’an’daki Taakkül-Tefekkür-Tezekkür önerilerini uyguladı ve taklidi reddetti (Bakara/170).
* İnsanların konuştukları ana dillerini yazı ile ifade etme kolaylığını sağladıktan sonra, yüzyıllardır bilmedikleri ve dolayısıyla anlamadıkları dil olan Arapça Kur’an yerine, anladıkları ana dilleri Türkçe olan Kur’an ile Din denilen muhkem /değişmez ana kuralları öğrenmelerini sağladı (Bkz.Meryem/97; Ta-Ha/113; Cumu’a/5).
* Altı yüzyıldır insanları kul olarak gören ve “Kullarım” diye hitap eden Padişahlık idaresine son verdi. Böylece de ülkede düşünce özgürlüğünü başlattı (Bkz.Hud/26; Zümer/2).
* Padişahlık döneminde borçlar ve kapitülasyonlar nedeniyle kaybolan ülke bağımsızlığını sağladı ve mandacılığı da reddetti.
* Cumhuriyet sistemi denilen idarecilerin halkın oylarıyla belirlenmesini başlattı, Kadına seçme ve seçilme hakkı tanındı (Bkz.Fetih/10; Âl-i İmran/159) ve şura meclisi olarak TBMM’sini oluşturdu (Bkz.Şûrâ/38).
* Dini konularda devletin tarafsız kalması gerektiğini ve karışmayıp vatandaşını aşırılık ve zorlamalardan koruması ile Allah ile baş başa bırakmasını, yani Laiklik prensibini başlattı (Bkz.Kalem/44; Müddessir/14).
* Kur’an’daki müteşabih /zaman ve zemine göre değişken olan hukuk kuralları yerine, oldukça değişmiş Dünya durumuna uygun modern hukuk ilkeleri paralelinde kanunları benimsedi (Bkz.Âl-i İmran/7). Ki benimsenen kanun maddelerinin çoğu da zaten Kur’an’daki muhkem /değişmez ana kurallara uygun olmuştur.
* Her bireyi kanunlar karşısında eşit kılan ve hak edene hak ettiğinin adilce verilmesi demek olan Demokrasi sistemini başlattı (Bkz.Sad/26).
* Ülke insanının geçimini, dolayısıyla da sadece Allah’ın rızasını öncelemek üzere ve kendi menfaatini düşünmeden Tarımda, sanayide, eğitim ve ekonomide hedefler belirleyip gerçekleştirdi (Bkz.Leyl/18-21).
* Maaşı dışında serveti yoktu ve vefat etmeden önce yaptırdığı vasiyet ile bunu evlatlıkları ile İsmet İnönü’nün çocuklarının eğitimine ve Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’na bağışlamıştı.
* Kur’an’ın karşı çıkması gibi Din temelli gruplaşmalara karşı çıktı ve hem dine, hem de insanların inançlılığına zarar verdikleri için tekke, zaviye, cemaat ve tarikatlara son verdi (Bkz.En’am/65, 159).
* Kadının çalışması, bilim yapması, evlenme kararında söz sahibi kılınması, miras, vasiyet ve her türlü şahitlikte erkekle eşit tutulması, geleneksel kıyafetinin dinselleştirilmesinden kurtarılmasını sağladı (Bkz.Alak/1, 3; Ahzab/26, 37; Bakara/282; Nur/31; Nahl/81).
* Alkolik oluşa ve sarhoş olacak şekilde alkol kullanmaya karşı oldu, az kullanmayı benimsedi (Bkz.Bakara/219).
* İman etmenin mutlaka Salih amellerle /Allah’ın yarattıklarına fayda sağlayacak faaliyetlerle pekiştirilmesi bilincindeydi ve herkesin böyle davranmasını istedi (Bkz.Enfal/2-4; Asr/3).
* Gerek Kur’an’ın muhkem /değişmez ana kurallarını göz önünde bulundurması ve gerekse günlük yaşantısı ile topluma örnek olma ilkesini uygulamıştır (Bkz.Duha/11; Saffat/108). Bu ilkesine uygun olmak üzere şu örneklikleri gerçekleştirdi:
– Tarımı geliştirmek üzere çiftçilere örnek olsun diye çiftlikler kurdurdu.
– Tasarrufu teşvik için İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kurdurdu.
– Okuma-yazmayı arttırmak amacıyla Halk odaları, Köy okulları, Köy kursları, Millet Mektepleri ve Halkevleri kurdurdu.
– Laikliği, Özgürlüğü, Cumhuriyet ve Demokrasiyi öğreten “Vatandaş için Medenî Bilgiler” adlı Yurttaşlık kitabı yazdı.
– Uygar, şık ve temiz giyinme örnekliği yaptı(s.179-182).[6]
Sayın Prof. Özdemir, konuyu şu ifadesiyle tamamlamıştır:
İşte Atatürk, Fatır/32’nci ayette geçtiği üzere Kur’an mirasçısı olarak Kur’an’ı sahiplenmiş ve bu temelde devrimleri gerçekleştirmiştir.
Allah’ı Rab, Kur’an’ı din ve yaşam biçimi edinenleri Allah’ın sevdiğini; ancak şeytanı tanrı, şerri ve şeytanlığı yaşam biçimi edinenleri ise Allah’ın sevmediğini öğreneceğimiz “ALLAH Kimi Sever Kimi Sevmez” adlı bu önemli eseri Siz Değerli Okurlarıma önermek isterim.
SEDAT ŞENERMEN
Kaynakça
[1] Prof.Dr. Gazi ÖZDEMİR, ALLAH Kimi Sever Kimi Sevmez, İstanbul, 2022, Şira Yayınları.
[2] Osman Nuri ERGİN, Türk Maarif Tarihi, İstanbul, 1977, c.5, s.1957.
[3] O.Nuri ERGİN, Türk Maarif Tarihi, c.5, s.1950.
[4], [5]a Gazi ÖZDEMİR, ALLAH Kimi Sever Kimi Sevmez, s.174-178; s.331.
[6] Prof.Dr. Gazi Özdemir Bey, “Atatürk’ün Devrimleri Kur’an Temellidir” başlığı altında açıkladığı bu devrimlerin Kur’an’la bağlantılı olduğu ilgili ayetlerin tam metinlerini 15 madde halinde kitabında 323-331’de veriyor.