Her bayram sabahında Barış Manço karşılardı bizi…
“Bugün bayram
Erken kalkın çocuklar
Giyelim en güzel giysileri
Elimizde taze kır çiçekleri
Üzmeyelim bugün annemizi”
Bu yıl iki bayramı bir arada kutluyoruz.
İlerleyen yıllar ve değişen dünya şartları ile çocukluğumuzun bayramları…
Bazen büyüklerle birlikte geçirilen, bazen de giderek yoğunlaşan iş hayatımıza, bir mola bir nefes olarak gördüğümüz eğlenceli dinlenceni bayram tatillerimiz…
Birer hatıra olarak kalsa da heyecan vardı, mutluluk da.
Şimdi dönüp geriye baktığımızda, her biri bir güzellikmiş kıymetini bilemediğimiz…
Çocukluk hayatımızın öğrenmek ve gelişmek kadar eğlenmenin ve çoşkulu olmamızı gerektirdiği anlardan biri de ulusal bayramlarımızdır.
Bir nevi muhasebe günleridir.
O yıla kadar ki kazanımların, bilançolarının çıkarılması ve halka sunulması açısından çok değerlidir.
Türk İstiklal Harbi’nin anlatısıyla da yakından ilintilidir.
23 Nisan 1920…
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı gün.
İşte o günün anısına, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız” tüm dünya çocuklarıyla da paylaşılmıştır.
Ay yıldızlı bayraklarımızla gelincik bahçesine çevrilen ülkemizin dört bir yanında öncesinde statlarda, sonrasında okullarda günün anlam ve önemine uygun görsel ve zihinsel zenginlikte törenler yapılırdı.
Atatürk’e minnet duygularını sunan tüm öğrenciler, öğretmenleri nezaretinde üstlenmiş oldukları rolün en mükemmelini gerçekleştirme çabası içerisine girerdi.
Şiir ve kompozisyon yarışmalarında dereceye girenler klasik eserleri içeren kitaplarla ödüllendirilirdi.
Kız erkek ayrımı yapılmadan yöresel halk oyunları oynanır, dans ve müzik gösterileri sunulur, tiyatro eseri ve piyesler sahnelenirdi.
Dünya çocuklarının katılımıyla da bir şenlik havasında kutlanan bu bayramda “Yurtta Barış Cihanda Barış” ilkesi tek bir ağızdan haykırılırdı.
“İstiklal Marşımız” ile başlayan kutlamalar, “Andımız” ile devam eder, “Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi” ile sona ererdi.
Ya şimdilerde!..
Eski coşkunun kalmadığı bir gerçek.
Gerçeklerin üzerinin örtüldüğü, ruhundan kopartıldığı, milletimizin haklı mücadelesinin sulandırıldığı hatta anlatılmayarak dar mekanlara sığdırılmaya çalışılan bayramlar.
Türlü bahanelerle, son zamanlarda alabildiğine sönük bir havada ve sıradan programlarla baştan savma kutlanmaya çalışılmaktadır.
Kutlamalardan rahatsızlık duyanlar, ellerine geçirdikleri dönemsel iktidar gücünü kullanarak hazımsızlıklarını ve husumetlerini de göstermektedirler.
Bağnazlık içeren zihniyet, milletimizin yekvücut elde ettiği askeri, siyasi, ekonomik ve sosyal sahada yarattığı tarihi yıpratma çabası içindedir.
Milli egemenliğimizi korumak, milli varlığımızı devam ettirmek için mi?
Doğru zamanda doğru işler yapmaya…
Son sözse; “Kaybedince değeri anlaşılırmış, her şeyin…”
Nice bayramlara…