Denizlerin önemi insanların temel ihtiyaçları ile ortaya çıkmış ve insanlık tarihi boyunca her dönemde bu önemini korumuştur.
Bir devletin sahip olduğu deniz yetki alanlarında, egemenlik haklarını kullanmasından daha doğal bir şey olamaz.
Biri Asya kıtasında Anadolu, diğeri Avrupa kıtasında Trakya olmak üzere iki ana yarımadadan oluşan ülkemiz, Türk Boğazları ile önemli deniz ticaret yollarının kesişme noktasıdır.
Karadeniz ülkelerinin dünya ile bağını sağlayan stratejik üstünlüğe sahiptir.
Atatürk Türkiye’sinin ilk hamlesi, 19 Nisan 1926’da Kabotaj Hakkının elde edilmesidir. Yürürlüğe girdiği tarih “1 Temmuz” dur.
1935’te Denizcilik Bayramı ve 1939’da “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” oldu.
Bu kanunla; Türk karasularında yapılan deniz taşımacılıkları, liman yükleme işlemleri ve gemi işletmeciliği gibi tüm işler Türk vatandaşlarına verilmiş, yabancılara yasak getirilmiştir.
Lozan Antlaşması’nda kabul edilen ve uzun yıllar boyunca kapitülasyonlar dolayısıyla başka devletlere kullandırılan denizlerimizdeki egemenlik haklarımız böylelikle geri alınmıştır.
İstiklal Harbi’nin başarıya ulaşmasının hemen ardından atılan bu adımla ulusumuzun tam bağımsızlığı pekişmiş oluyordu.
Basit bir yasa ilanı gibi düşünülse de o günün koşullarında bu hakkın, nasıl büyük zorlukların üstesinden gelinerek yurttaşlarımıza verildiği açık ve net bir şekilde görülecektir.
Sadece ülkemiz limanları arasında gemi işletme hakkının elde edilmesi değildir.
Gemi adamından gemi inşa sektörüne kadar birçok sektörel alanın gelişmesi, bütünleşik bir ekonomik ilişkiler ağının modern dünya ile kucaklaşmasıdır.
Aynı zamanda, ulusumuzun bugüne kadar başarıyla sürdürdüğü çağdaş uygarlık yürüyüşünün amacına ulaşması yolundaki inanç ve kararlılığını ortaya koyan bir kazanımdır.
Denizcilik sektörünün ekonomideki ağırlığının artırılması ve ulusumuzun denizlerimizin sunduğu tüm olanaklardan daha fazla yararlanabilmesi temel amaç olmalıdır.
Bu bakımdan, denizlerimizdeki potansiyelimizin en iyi biçimde değerlendirilmesi başarısını gösterebilmeliyiz.
8333 km. sahil uzantısına ve üç yanı denizlerle çevrili ülkemiz; deniz taşımacılığı ve sektörün diğer bileşenleriyle pek de arzu edilen seviyede değildir.
“Dünya’ya hakim olmanın yolu, denizlere hakim olmaktan geçer“ demiş, Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin…
Bu hedefin gerçekleştirilmesi ise, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Denizci Millet ve Denizci Ülke” öngörüsündedir.
Yapılması gerekenler mi!..
- “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” bayram gibi kutlanmalı
- “Denizcilik Bakanlığı” kurulmalı veya yeni hükümet sisteminde “Deniz Politikaları Kurulu’na yer verilmeli
- “Mavi Vatan Siyaset Belgesi” hazırlanmalı
- “Kabotaj Kanunu” ve “Montrö Boğazlar Sözleşmesi” korunmalı
- “Denizcilik ve Türk Denizciliği” müfredata konulmalı
- “Deniz izciliği” özendirilmeli
- “Koylar; çıkartılan yangılarla rant içeren konut inşasına ve turizm uğruna feda edilmemeli, yeşil ve mavinin bütünlüğü korunmalıdır.”