RUM ORTODOKS KİLİSESİ’NİN KIBRIS’TAKİ KARAR ALMA SÜREÇLERİNDEKİ ETKİSİ (4)

İngiliz Yönetimi Döneminde Kilise

4 Haziran 1878’de, II. Abdülhamit’in onayıyla imzalanan ve Kıbrıs’ın yönetiminin İngilizlere devredilmesini öngören Türk-İngiliz Savunma Konvansiyonu, Kıbrıs tarihinin önemli kilometre taşlarından birini oluşturur. 1878 yazında Ada’nın ilk İngiliz Yüksek Komiseri SirGarnetWolseley, Larnaka Limanı’na ayak basar basmaz, kendisini Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu başkanlığında bir Rum heyetinin beklediğini gördü. Başpiskopos, Wolseley’e “hoşgeldiniz” derken, konuşmasının en önemli bölümünü şu sözler oluşturuyordu: “Biz bu yönetim değişikliğini hoş karşılıyoruz, çünkü İngiltere’nin, daha önce Yunan Adaları’nı verdiği gibi Kıbrıs’ı da Yunanistan’a, Anavatanımız’a bırakacağından eminiz” .

Bu, Kıbrıs’taki Rum Ortodoks Kilisesi’nin ve din adamlarının İngiliz yönetimi döneminde de siyasetle uğraşma ve Enosis’i gerçekleştirme istencini gösteren bir konuşmaydı. Gerçekten de örneklerini ilerleyen bölümlerde görüceğimiz gibi, kilise, politika ve politikacılar üzerindeki etkinliklerini ve Enosis isteklerini İngiliz yönetimi döneminde de azaltmaksızın devam ettirerek günümüze kadar sürdürecekler ve başarılı da olacaklardır. İngilizler, Osmanlı yönetimi döneminde Rum Ortodoks Kilisesi’ne tanınan toplumsal ve ekonomik gücü, tüm çabalarına rağmen kıramayacaklardır. Kilise de bu gücü her fırsatta sonuna kadar kullanmaktan çekinmeyecektir.

Kıbrıs’ın İngiliz yönetimine geçişini umut ve sevinçle karşılayan Rumların beklentileri kısa zaman içinde hayal kırıklığı ve şikayetlere dönüştü. İngilizlerin, özellikle Rum Ortodoks Kilisesinin ve din adamlarının Türk yönetimi altında kazanılan ayrıcalıklarına karşı çıkışı ve bu ayrıcalıkları ortadan kaldıran önlemler almaları Rum toplumu arasında büyük tepkilere neden oldu . Özellikle vergi toplama konusunda, daha başlangıçta İngilizler ve Rum Ortodoks Başpiskoposu anlaşmazlığa düştüler. Türk yönetimi döneminde kilisenin, Ortodoks Rumlardan aldığı özel kilise vergisinin toplanmasında Türk yönetimi başpiskoposa yardım etmekteydi. Bir başka ifadeyle kilise, kendi amaçları için kullanılmak üzere Rumlardan din vergisi toplama yetkisine sahipti ve bunun uygulanması ve toplanmasında, Hükümet vergisini toplayan tahsildarların kullanılmasına Türk valisi izin veriyordu. İngiliz yöneticileri; kilisenin kendi özel vergisinin toplanmasında, devlet bütçesinden maaş alan kamu görevlisi tahsildarının kullanılmasının uygun bir hareket olmadığı kararını verdi. Kitium piskoposunun Aralık 1878’de İngiliz yönetiminden yakınan bir dilekçeyle Yüksek Komiser’e başvurması üzerine, İngiliz yöneticisi Albay Greaves, Dışişleri Bakanı Salisbury’ye yolladığı yazı konuya açıklık getirmesi bakımından önem arz etmektedir; “Tahriklerin papazlar tarafından başlatıldığı açık. (Papazlar) Türk yönetimi altında ayrıcalıklardan ve vergi bağışıklıklarından yararlanmışken, şimdi bu uygulamanın İngiliz yönetimi altında sürdürülmesi olanaksızdır. Üstelik papazlar, Ada’nın en büyük çiftçileri oldukları için vergilerden en çok onlar etkileniyorlar” . İngilizlerin bu geleneği ve yöntemi durdurması kiliseyi mali yönden zor duruma düşürdü. Türk yönetimi döneminde, Kıbrıs valisi paşalar kadar söz ve otorite sahibi olmaya alışan kilise liderleri, İngilizlerin bu tutumunu beğenmeyerek, İngiliz valiye bir dilekçeyle başvurdular ve aynı uygulamanın devamını talep ettiler. Bir başka ifadeyle Osmanlı döneminde kendi halkından istediği şekilde para toplayan ve bunları kendi amaçları doğrultusunda istediği gibi tüketen kilise, İngiliz yönetiminin aldığı önlemlerden dolayı bu olanaklarının ellerinden alınmasından yakınıyordu.

Sömürge yönetiminde etkili olmak için 1881’de Meclis-i İdare’deki tüm seçilmiş Rum üyeler, Başpiskopos Sofronios ve piskoposların teşviki ile bu görevlerinden istifa ettiler. Başpiskopos ve piskoposlar, 6 Aralık 1881 günü Yüksek Komiser Biddulph’u ziyaret ederek, bu istifaların nedenini açıkladılar. Türklerin de kendi isteklerini İngiliz yönetimine bildirmelerine rağmen, 23 Mart 1882 tarihinde yayımlanan Kraliyet Konseyi Emri(Order in Council)’ne göre Kıbrıs Yasama Meclisi’ndeki değişiklik, Rumların istediği şekilde, Türk ve Rum üye sayısının iki toplumun nüfus oranları esas alınarak seçilmesi şeklinde yasalaştı. Anayasa’da kendi istekleri doğrultusunda yapılan değişklikten memnun olan Başpiskopos Sofronios, İngiliz Sömürgeler Bakanı LordKimberley’e bir telgraf göndererek Anayasa’da yapılmasını istedikleri değişikliklerin hükümetçe kabul edilmiş olması nedeniyle Kraliçe’ye teşekkürlerini bildirdi . Görüldüğü gibi, kilise İngiliz yönetiminin başlangıcından itibaren, politikanın direkt merkezinde yer alıyor, kendi politikacılarını da maksatları doğrultusunda yönlendiriyor ve hatta İngilizleri de kolaylıkla etkileyebiliyordu. Bu noktada, İngiliz yönetiminin iki topluma karşı uyguladığı çifte standardı da göz ardı etmememiz gerekir.

İngiliz yönetiminin Türklere yapmış olduğu haksızlıkların giderilmesi için Kıbrıs Türk Toplum Liderleri ve İstanbul Hükümeti, İngiliz Hükümeti’ne müracaat ederler. Bu girişimleri öğrenen Başpiskopos Sofronios, Yüksek Komiser’e telgraf çekerek, Türklerin bu girişimlerine aldırış edilmemesini ister. Yapılan girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine Türk Toplumu da yeni durumu kabullenmek zorunda kalır.

Kıbrıs’ta Osmanlı yönetimi dönemindeki 308 yıllık süreçte, farklı toplumlara ait insanlar arasında ırk, din ve dil ayrımı gerekçesiyle herhangi bir çatışmanın meydana geldiği görülmemiştir. Ancak, 1890’lı yıllara gelindiğinde Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasında kavgalar başladığı ve bunların zaman zaman toplumlararası çatışmalar şekline dönüştüğü görülmektedir. Bunun temel nedeni, İngiliz yönetimi döneminde Ada’nın Yunanistan’a ilhakını hedefleyen Ada Rumlarının bu amaçlarına engel olarak Kıbrıs’taki Türk Toplumu’nun varlığını görmeleri ve bu maksatla Ada’nın İngiliz yönetimine devredildiği 1878’den itibaren yaklaşık 15 yılda, Türklere karşı düşmanlık duyguları besleyen bir nesli, kilise ve eğitim programları Atina ile Rum Kilisesinin işbirliği ile hazırlanmış olan Rum okullarında yetiştirmiş olmalarıdır. Türk varlığı Kıbrıs’ta devam ettiği sürece Enosis hayalinin gerçekleşmesi olanağı bulunmayacağını gören Rumlar, İngiliz yönetiminin ilk yıllarından itibaren okullarında ve kiliselerinde açıkça Türk düşmanlığı aşıladılar. Enosis fikrinin Rum çocuklarına nasıl aşılandığını bir Rum yazar olan Tenekides şöyle açıklıyor: “Rum okulları Helen düşüncesini yaymak amacı ile kullanılıyordu. Rum öğretmenler çiçeklerle çerçevelenmiş Yunanistan’la birleşmelerini temsil eden armağanları Vali’nin kasabaları ziyareti sırasında verirken mızraklı bir alay gibi sıraya sokulan ögrenciler önceden öğretilmiş olan ‘Yaşasın Enosis’ çığlıkları atıyordu…”

15 Nisan 1895 tarihli Kıbrıs gazetesinde, Rumların son 15 yıldan beri yaratmakta oldukları gerginlikten sözedilmekte ve yüzyıllarca Türk yönetiminde yaşayan bu topluluğun son yıllarda, sebepsiz olarak Türklere karşı düşmanca davranışlarda bulunup dil değiştirmeleri, “Karınca kanatlanınca zevali yakın olur” atasözüne bağlanmaktadır. Gazete, Rum taşkınlıklarının Türklere hakarete dönüştüğünü; kiliselerde, meydanlarda, çarşıda, okulda bu hakaretin sürdüğünü ve İngiliz yönetiminin bu tehlikeli gelişmelere kayıtsız kaldığını belirtmektedir . Ayrıca bu dönemde kilise, “Terazinin bir kefesine Türk’ün toprağını, öteki kefesine altını koyunuz, altın ağır gelse dahi altını verip toprağı alınız. Çünkü Türkleri Ada’dan çıkarmanın tek yolu budur” şeklinde açıklamalar yaparak Türklerin arazilerinin satın alınmasına önayak oluyordu .

1898’de Girit’in Avrupalı devletler tarafından Osmanlı Devleti’nin denetiminden çıkarılması ve bu Ada’nın başına bir Rum yöneticinin konması, Kıbrıs’taki Enosisçiler arasında da heyecan yaratmıştı. Bununla birlikte, 1898 yılında Atina’da kurulan bir cemiyet, Kıbrıs’taki Enosisçi faaliyetleri, kilise ile birlikte yönlendirmeye başladı . 1899 yılında, Atina’daki “Kıbrıslıların Yurtsever Birliği (PatrioticLeague of Cypriots)” adındaki cemiyetin düzenlenmesine önayak olduğu “1899 Olimpik Sporları” adlı gösteriler esnasında, gösterilerin yapıldığı Limasol’da tüm kasaba, Yunan bayrakları ile donatıldı. Yunan Konsolosu Philemon ve Kitium Piskoposu, Yunan ulusal renkleri ve bayrakları ile donatılmış bir gemi ile Larnaka’dan Limasol’a deniz yoluyla gelerek, ellerinde Yunan bayrakları bulunan bir heyet tarafından karşılandılar. Spor gösterilerinin yapıldığı alanda ise Yunan Ulusal Marşı çalınarak Yunan Kralı için “Yaşasın Kralımız” naraları atılarak tahriklere devam edildi.

1901 yılında yapılan Yasama Meclisi seçimlerinde kilise ve din adamlarını yine siyasetin tam ortasında görmekteyiz. Hem Yasama Meclisi üyesi, hem de başpiskopos olmak isteyen Kitium piskoposu, tüm seçim kampanyasını Enosis konusu üzerinde yoğunlaştırmıştı. Piskopos ve destekleyicileri Yasama Meclisi’ne seçildikleri takdirde bir kaç yıl içerisinde İngilizleri Ada’dan atarak Enosis’i gerçekleştireceklerinin propagandasını yapmaktaydılar . Seçimi Enosis sloganıyla kazanan piskopos ve arkadaşları, seçildikten sonra bu sloganı mecliste de öne çıkarmak için her türlü faaliyeti gerçekleştirmekten geri kalmadılar.

TURGAY BÜLENT GÖKTÜRK

Wolseley’in başpiskopos sandığı Rum din adamının Kitium piskoposu Kiprianos olduğu Toynbee gibi güvenilir ünlü tarihçiler ve Daily News gazetesi muhabiri tarafından belirtilmiştir. Ahmet Gazioğlu, İngiliz Yönetiminde Kıbrıs II (1878-1952) Enosis Çemberinde Türkler, Lefkoşa, 1996, s. 31
2 Gürel, a.g.e., s. 41; HaridFedai, Kıbrıs’ta Masum Millet Olayı, KKTC Turizm ve Kültür Bakanlığı Yay., İstanbul, 1986, s.199; Gazioğlu,1996, a.g.e., s. 31; ORR. C. W. J. Cyprus Under British Rule, London, 1918 ve 1972, s.160.
3 Gazioğlu, 1996, a.g.e.,s. 41.
4 PRO 30/29/280. Col. Greaves’denSalisbury’ye, Nicosia, 18 June 1879,
5PhiliosZannetos, IstoriaTisNisuKipru (Kıbrıs Adası Tarihi), Atina, 1930, cilt II, s. 157-8; Gürel, a.g.e., ss. 44-45.
6 İngiliz Arşiv Belgesi CO. 3384, s. 84; Ayrıca İngiliz Yönetimi dönemindeki Kıbrıs Meclisi ile ayrıntılı bilgi için bkz.: Gazioğlu, İngiliz İdaresinde Kıbrıs (1878-1960) I, Statü ve Anayasa Meselesi, İstanbul, 1960.
7Menter Şahinler, Türkiye’nin 1974 Kıbrıs Siyaseti, Rumeli Kültür ve Dayanışma Derneği yay., İstanbul, 1979, s. 111.
8Gazioğlu, 1996, a.g.e.,s. 69. 9Hasan Şanlı, Kıbrıs 1878–1924, s. 62. 10 CO 883/6, NO. 57. 11Yüksek Komiserin 15 Aralık 1900 tarihinde Sömürgeler Bakanı’na gönderdiği yazı, CO 67/125.