TCG Kınalıada’nın Uzak Doğu seyri

Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Muharebesinde zafere erişen Mustafa Kemal, daha sonra Batı Cephesinin tüm birliklerine “Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir, ileri”, emrini verdi. Bu direktif Anadolu’nun, denizlerle buluşmasına yönelik bir jeopolitik direktif idi. Anadolu’nun Akdeniz ve okyanuslarla olan bağlarını koparan Sevr zincirine bir manifestoydu. Bu görkemli zaferi başlatan askeri direktif, Cumhuriyet Donanmasının kuruluşunun da ilk adımı oldu.

YOKTAN VAR EDİLEN CUMHURİYET DONANMASI

Cumhuriyet Donanması’nın stratejik çerçevesini dâhilere özgü öngörüsü ve entelektüel birikimiyle Mustafa Kemal Atatürk çizdi. Anadolu’da 10 asırdır var olan karasal odaklı devlet jeopolitiğini denize çevirerek gerek askeri alanda gerekse sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda denizi Türklerin hayatına sokmayı hedefledi. Onun Cumhuriyet Donanmasını oluşturma ve güçlendirme refleksinde, çekirdek bir donanmanın kurulması öncelik almıştır. TCG Hamidiye Kruvazörü ile 1924 yılında yaptığı Karadeniz gezisinde geminin jurnaline yazdığı aşağıdaki cümleler, Cumhuriyetin denizlere yönelişinin ayrılmaz parçası olan strateji ve kuvvet oluşturma süreçlerinin bina edileceği, teorik alt yapıyı oluşturuyordu. “Hudutlarının mühim ve büyük aksamı deniz olan Türk Devletinin Donanması da mühim ve büyük olmak gerektir. O zaman Türk Cumhuriyeti daha müsterih ve emin olacaktır. Mükemmel ve kadir bir Türk Donanmasına malik olmak gayedir.” 

AĞIR BEDELLER ÖDENEN SÜREÇ

Atatürk’ün hedeflediği mükemmel ve kadir donanmaya erişim yolu zorlu ve engebeliydi. Onun kaybından sonra yüzünü Anglosakson deniz hegemonyasına döndüren ve milli gemi inşa ve silah sanayini özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası galip devletlerin elinde kalan gemi ve silah sistemlerinin hibe edilmesi sonucu, kalkındıramadık. 1963 Kanlı Noel’i ile Kıbrıs’ta ve Akdeniz’de büyük uyanış sağlansa ve çıkarma gemileri ile iki refakat muhribi (Berk ve Peyk) milli imkanlarla inşa edilse de bu ivmenin arkası gelmedi. 1975’lerde başlayan Alman tersanelerinin lisansı ile yürütülen hücumbot, denizaltı ve firkateyn projeleri bilgi ve tecrübe birikim sağlasa da montaj sanayiinden öteye geçmedi. Donanma için milli silah üretimi ise yok denecek kadar azdı. Ancak Türk donanmasının muharip ve mühendis kadroları azimle Atatürk’ün hedefine sahip çıktılar ve özellikle soğuk savaş sonrası tasarımı, silah ve sensörleri bize ait milli gemilerden (MİLGEM) oluşacak bir donanma kurmak için düğmeye bastılar. Soğuk Savaş sonrası ivmelenen bu sürecin baş mimarı merhum Oramiral Özden Örnek oldu. Maalesef bu kadroların büyük bir kısmı Balyoz, Ergenekon ve Casusluk adı verilen sahte kumpas davalar ile FETÖ ile yerli ve yabancı işbirlikçileri marifeti üzerinden yok edildiler. Ancak MİLGEM projesinin ilk gemisi TCG Heybeliada’nın denizle buluşmasını önleyemediler.

MAVİ VATANA ADANMIŞLAR

İşte 8 Nisan 2024 tarihinde söz konusu MİLGEM sınıfı korvetlerin sonuncusu olan TCG Kınalıada korvetimiz Foça’dan ayrılarak uzak doğu seyrine başladı. TCG Kınalıada’nın önemi 29 Eylül 2019 tarihinde donanmaya katılan MİLGEM korvet projesinin son gemisi olmasıdır. Geminin Sloganı her şeyi özetliyor: ‘’Mavi Vatana Adanmışlar.’’ Talihin ve tarihin olağanüstü bir manifestosu olsa gerek, aynı gün yani Kınalıada’nın donanmaya katıldığı gün Cumhuriyet Donanmasının yetiştirdiği en nitelikli ve seçkin Amirallerden Balyoz tutsağı Soner Polat’ı amansız hastalığı sonuncu kaybettik. Mavi Vatana adanmış ve bu uğurda bedel ödemiş bir beden sonsuza uğurlanırken TCG Kınalıada Mavi Vatanla buluştu.

1. UZAK DOĞU SEYRİ

Türk savaş gemilerinin uzak doğu seyirlerinin ilki 1990’da MEKO sınıfı TCG Turgutreis firkateyni ile yapıldı. Japonya, Kushimoto’da 16 Eylül 1890 tarihinde batan ve 531 şehidimizin bulunduğu Ertuğrul firkateyni 100. Anma törenleri kapsamında yapılan bu ziyarette, Yarbay Devrim Çorbacıoğlu kumandasındaki firkateyn ile uğrak yapılan limanlar/ülkeler şöyle idi: Cibuti, Madras/Hindistan, Pusan/Güney Kore, Tokyo/Japonya, Tokyo/Kushimoto, Singapur, Chittagong/Bengaldeş, Cibuti. Bu seyirle donanma ilk kez ana üsten doğu yönünde 5500 deniz miline sefer düzenlemiş ve mükemmel şekilde seyri tamamlamıştı. Bu başarılı seyir soğuk savaş bittiğinde kendine yeni rota çizen Türk donanması için önemli bir kazanımdı.

2. UZAK DOĞU SEYRİ

2000 yılında tekrar eden uzak doğu seyrinde de TCG Turgutreis firkateyni görevlendirildi.  Bu seyrin en önemli özelliği geminin dönüşte Çin’in Şanghay limanına uğrayarak tarihte bir ilki gerçekleştirmesiydi. (Bu tarihi ziyareti gerçekleştiren gemi komutanı Deniz Kurmay Yarbay Berk Erden 8 Şubat 2010 tarihinde hakkında FETÖ tarafından çıkarılan iftira ve dedikodulara dayanamayıp intihar etmişti. Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun.) Yb. Berk Erden komutasındaki TCG Turgutreis ziyaretinden önce Çin topraklarına uğrayan Türk savaş gemisi olmamıştı. Sadece Ertuğrul firkateyni 1889-1890 Japonya seyrinde İngiliz egemenliğindeki Hong Kong limanına kömür almak için uğramıştı. Geminin ve kafile komutanı Osman Paşa’nın muhatabı Büyük Britanya’nın Hong Kong Valisi idi. TCG Turgutreis bu seyirde şu ülke/limanlara uğradı ve resmi ziyarette bulundu: Port Said/Mısır, Cibuti, Madras/Hindistan, Singapur, Kure/Japonya, Kushimoto/Japonya, Şanghay/Çin, Pusan/G. Kore, Inchon/G. Kore/ Penang/Malezya/ Madras/Hindistan, Akabe/Ürdün. 

3. UZAK DOĞU SEYRİ

Cumhuriyet Donanmasının Uzakdoğu’ya 3. Seyri 2011 yazında 30 Mayıs 2011 tarihinde ikinci kez aktive edilen Türk Deniz Görev Grubu (TDGG) faaliyetleri kapsamında yapıldı. Ağırlıklı olarak Arap Denizi ve Hint Okyanusunda faaliyet gösteren, 3 firkateyn (TCG Barbaros, TCG Gemlik, TCG Gelibolu) ve bir tankerden (TCG Yb. Kudret Güngör) oluşan görev grubu değişik zamanlarda Ürdün’ün Akabe, Suudi Arabistan’ın Cidde, Yemen’in El Hudeyde, Umman’ın Muskat, BAE’nin Abu Dabi, Katar’ın Doha, Pakistan’ın Karaçi, Hindistan’ın Mumbai limanlarını ziyaret etti. Sancak gemisi olan TCG Gemlik 11 Temmuz 2011 sonrası gruptan ayrılarak Endonezya’nın Medan, Malezya’nın Kuala Lumpur, Çin’in Şanghay, Japonya’nın Kushimoto ve Tokyo, dönüşte Güney Kore’nin Pusan, Çin’in Hong KongSingapur, Sri Lanka’nın Kolombo ve Cibuti’yi ziyaret etti. Böylece Ertuğrul şehitleri için bir Türk savaş gemisinin katılımı ile 3. kez tören yapılmış oldu.

4. UZAK DOĞU SEYRİ

Uzak doğuya donanmamızın dördüncü seyri 2015 yılında (G sınıfı) TCG Gediz firkateyni ile icra edildi.   1 Nisan 2015 tarihinde Aksaz’dan ayrılan Gediz sırasıyla Cibuti, Karaçi/Pakistan, Mumbai/Hindistan, Kolombo/Sri Lanka, Port Klang/Malezya, Singapur, Hong Kong/Çin, Qindao/Çin, Pusan/Güney Kore, Şimonoseki/Japonya, Kushimoto/Japonya, Tokyo/Japonya, Manila/Filipinler, Singapur, Chennai/Hindistan, Male/Maldivler, Sallalah/Umman ve Cidde/Suudi Arabistan’da liman ziyaretlerinde bulundu.

5. UZAK DOĞU SEYRİ

TCG Kınalıada’nın uzak doğu seyri Cumhuriyet Donanmasının Uzakdoğu’daki beşinci seyridir. TCG Kınalıada korveti, Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin 100. yıldönümü ve Ertuğrul Faciasının 134. yılı anma etkinliklerine katılmak üzere 8 Nisan 2024 tarihinde Foça’dan hareket etti. Gemi önceden Uzakdoğu’ya gönderilen firkateynlerden tonaj olarak yarı yarıya daha küçük olduğundan yakıt kapasitesinin sınırlaması nedeniyle çok sayıda liman ziyareti yaptı. Bu durum donanma diplomasisi açısından son derece olumlu bir sonuç yarattı. Liman ziyaretlerinde binlerce kişi Türkiye’de yerli olarak tasarlanan, inşa edilen ve yerli silahlarla donatılan bir savaş gemimizi görme imkânı buldu. TCG Kınalıada şu ana kadar Cidde/Suudi Arabistan, Cibuti, Mogadişu/Somali, Male/Maldivler, Chittagong/Bangladeş, Kuala Lumpur/Malezya, Jakarta/Endonezya, Bangkok/Tayland, Hong Kong/Çin Halk Cumhuriyeti, Pusan/Güney Kore, Kushimoto/Japonya, Tokyo/Japonya, Hiroşima/Japonya, Kushimoto/Japonya’da liman ziyaretinde bulundu. Dönüşte Manila/Filipinler, SingapurKolombo/Sri Lanka, Mumbai/Hindistan, Karaçi/Pakistan, Muskat/Umman, Doha/Katar, Abu Dabi/Birleşik Arap Emirlikleri ve Akabe/Ürdün’de liman ziyaretinde bulunacak.

KUSHİMOTO’DAKİ TÖRENLER

Ertuğrul firkateyninin II. Abdülhamit iradesi ile başlayan uzak doğu seyri faciaya açık bir davetiye idi. Gemi bakımsız, yaşlı ve eksik donanıma sahipti. Geminin İngiliz çarkçıbaşısı görevi duyunca büyük risk ve tehlike nedeniyle görevinden istifa etmişti. 1876 sonrası donanmayı Haliç’e hapseden, tersane faaliyetlerine bile izin vermeyen II. Abdülhamit, Japonya’nın Rusya ile düşmanlığını kullanarak jeopolitik perspektifte uzak doğuda Rusya’yı meşgul eden bu devletle ilişkilerini geliştirmek istiyordu. O dönemde bir savaş gemisinin iyi niyet ziyaretine gönderilmesi devletler arası ilişkilerin başlatılmasında en uygun yöntemdi. Gemide 56’sı subay 609 denizci vardı. Subayların büyük bölümü yeni mezun teğmenlerdi. Süveyş Kanalı geçişinde karaya oturan ve dümeni arızalanan gemi daha sonra ciddi badireler ve büyük maddi sıkıntılar içinde Kasımpaşa’dan ayrıldıktan 11 ay sonra 1890 Haziran’ında Japonya’ya vardı. Gemi Japonya’daki temsil görevini imparator seviyesinde yerine getirdi. Ancak 4 ay Japonya sularında kalan gemide kolera salgını çıktı ve 13 denizci hastalıktan kaybedildi. 15 Eylül 1890 günü Japonya’dan ayrılan gemi 16 Eylül’de yakalandığı tayfun sonrası Wakayama Eyaleti Kushimoto kasabası açıklarındaki kayalıklarına sürüklenerek kayalıklarda parçalandı ve battı. 527 denizci kaybedildi. Sadece 69 kişi kurtulabildi. Kurtulanları daha sonra 2 Japon savaş gemisi İstanbul’a getirdi. Japonlar kazada kaybedilen şehit denizciler anısına 1891 yılında Kushimoto’da bir anıt yaptılar. Daha sonra genişletilen anıtı, 3 Haziran 1929 tarihinde Japon İmparatoru ziyaret etti. 1937’de Atatürk döneminde Türkiye tarafından restore edilen anıt önünde her yıl düzenli olarak anma törenleri yapılmaktadır. Japonlar daha sonra anıtın olduğu bölgeye müze kurdular ve Ertuğrul’un anısını müzede yaşatmaya devam ediyorlar. TCG Kınalıada bu törenlere katılan beşinci Türk savaş gemisi oldu. Ayrıca 2004 yılından sonra Türk ve Japon ortak projesi kapsamında batığın araştırılmasına yönelik su altı çalışmaları başlatıldı ve aradan geçen 20 yılda batıktan kabaca 9000’e yakın muhtelif kalıntı parça ve malzeme çıkarıldı. Bunların bir kısmı Kushimoto Ertuğrul Müzesinde sergileniyor.

MAVİ VATAN’DAN ERTUĞRUL’A MEKTUP

Ben de 23 Kasım 2010 tarihinde Japonya-Türkiye Denizcilik Görüşmelerinde Heyet Başkanı Amiral olarak Japonya’da bulundum. Resmi program kapsamında 26 Kasım 2010 tarihinde heyetle birlikte Kushimoto’ya giderek Ertuğrul şehitlerini andık. Müzeyi gezdik. Ziyarette, Türkiye’den getirdiğimiz Karadeniz, Akdeniz ve Ege deniz suyu numuneleri ile Ertuğrul’un son olarak bulunduğu anavatan toprağı olan Kasımpaşa toprağının içerildiği zarif cam şişeler ile her iki yanında 1890 senesine ait bir deniz subayı ve bir deniz erinin seramik biblolarının bulunduğu lacivert kadife kumaşla kaplı kutuyu, müzeye hediye ettik. Müzeyi terk etmeden önce de şeref defterine şu satırları yazdım: “Ertuğrul Gemisi Kafile Komutanı, Tümamiral Osman Paşa, Ertuğrul Fırkateyninin ölümsüz zabitan ve mürettebatı, Pasifik Okyanusu’nun mavi sonsuzluğunda gökyüzündeki yıldızlar kadar parlak ruhlarınıza, Anadolu’dan ve onun çevrelendiği Mavi Vatan Ege, Akdeniz ve Karadeniz’den selam olsun. Siz Kasımpaşa’dan ayrılalı 120 yıl oldu. Bu 120 yılda o kadar çok şey değişti ki. Osman Paşa, Osmanlı Devleti tarihteki yerini, Türklerin ölümsüz lideri Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 29 Ekim 1923‘te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne bıraktı. Son 87 yıldır, Cumhuriyet Donanması Mavi Vatan ve açık denizlerde sizin vardiyanızı devraldı. 120 yılda değişen çok şey olsa da değişmeyen tek şey var. O da hepimizin mezun olduğu Heybeliada’daki okulun verdiği, gücünü akıl ve bilimden alan temel değerler, ilkeler ile vatan ve deniz sevgisinin büyüklüğüdür. Çok sevdiğiniz arkadaşınız Binbaşı Süleyman Nutku’ya yazdığınız 13 Ağustos 1890 tarihli mektupta şöyle diyorsunuz. “Sonuç olarak, belirteceğim husus saltanatın şanı ve Bahriyenin şerefini korumak ve yüceltmek için elimden gelen her şeyi son noktasına kadar yaptığımdır.” Evet, Osman Paşa, Sizin elinizden geleni yaptığınızı, Bahriyenin bugünkü temsilcileri olarak 120 yıl sonra tüm gerçekleri ile biliyor ve bu gerçekler çerçevesinde gösterdiğiniz azimkârlık ve kararlılık karşısında gözlerimiz dolu saygı ve takdirle eğiliyoruz. Cumhuriyet Donanması tarihinden, çekilen acılardan, zorluklardan ve kayıplardan ders almasını bilmiştir. Son 87 yılda sizlerin takipçisi nesiller, aziz Türk milletine karşı sorumluluklarını daima yerine getirdiler. 1974 yılında Kıbrıs’a Ertuğrul adını taşıyan gemimizin de yer aldığı harekât ile barışı götürdük. Bugün dünyanın ilk 20 ekonomisi içinde yer alan ve bir deniz devleti olan Türkiye’nin hak ettiği güçlü ve etkin bir deniz gücümüz,  Mavi Vatanın her karışını gelecek nesiller için koruyan bir Donanmamız var. Türkiye ‘yi dünya üzerinde kendi korvetini tasarlayan ve inşa eden 16 devletin arasına sokabilen bir Deniz Kuvvetlerine sahibiz. Osman Paşa, İlk korvetimizin adını TCG Heybeliada koyduk. Artık Türk savaş gemileri Atlantik ve Hint Okyanus’larında rutin görevler yapıyor. Size, 120 yılın kısa bir özetini yapmaya çalıştım. Ama en önemli gelişmeyi sona bıraktım. Liderliğinizdeki Japonya ziyareti, Asya’nın iki ucunda bayrağı, kültürleri ve kaderleri çok benzer iki ülkeyi birbirine yaklaştırdı. Bahriye sizin sayenizde iki ülke arasındaki ilişkileri başlatmanın onurunu 120 yıldır yaşıyor. Sizlerin aziz ruhları Kashinozaki semalarında parladıkça Türk Japon ilişkileri yeni ufuklar ve karşılıklı yarar sağlayacak yaratıcı gelecekler sunmaya devam edecektir. Osman Paşa, Ertuğrul’un ve sizin göreviniz henüz bitmedi. Türkiye Cumhuriyeti ve Japonya’nın sonsuza dek sürecek yaşam seyrinde dostluk, vefa ve kader birliğimizin sembolü olmaya devam edeceksiniz. Bu düşüncelerle sizin ve aziz Ertuğrul şehitlerimizin önünde saygıyla eğiliyorum. Ruhunuz şad olsun.” 

Bugün de aynı duygular ile Ertuğrul Şehitlerimizin aziz ruhlarına rahmet diliyorum. Bu yıl 10 Haziran 2024 tarihinde önemli görevi icra eden TCG Kınalıada personeli ile Tokyo Büyükelçiliğimizi tebrik ediyorum.

Cem Gürdeniz